IŞIK
27 Aralık 2013 Cuma
SEMİH KORAY/ Milletin 'F tipi tuzaklar'la imtihanı
AYDINLIK; 27.12.2013
Gülen-Erdoğan çatışmasını tetikleyen temel etken, kuşkusuz Gezi Ayaklanması'yla zirvesine ulaşan halk hareketidir. Bu çatışma aynı zamanda ABD tarafından planlanmış bir operasyon olarak yürütülmektedir. Çünkü yükselen halk hareketi, ABD'yi bir "ön alma" telaşı içine sokmuştur. Operasyonun hedefi, mevcut iktidarı "Atatürk'te Birleşenler"in yıkıp bir Milli Hükümet kurmalarının önünü kesmektir. Planlanan, mevcut iktidar yapısı içinde ciddi bir yıkımı da içeren bir "tadilat girişimi"dir. Bu "restorasyon projesi", aynı zamanda meclis içindeki muhalefet partilerinin plan doğrultusunda yönlendirilmelerini de içermektedir.
'Atatürk'te birleşme'ye alternatif çabaları
ABD'nin Türkiye rotasını belirleyen temel etken, Atatürk'tür. Nasıl "Ilımlı İslam" ABD tarafından Atatürk Devrimi'nin alternatifi olarak ortaya atılmışsa, bugün yürütülen iktidarı yeniden yapılandırma operasyonu da "Atatürk'te birleşme"nin alternatifi olarak tasarımlanmıştır. ABD'nin hedefi, iş işten geçmeden milli güçbirliğinin önüne yeni barajlar kurmaktır. ABD çevrelerinin "Gezi"ye olan olağandışı ilgisinin ardında yatan, açığa çıkmış olan bu olağanüstü toplumsal gücü nasıl etkisizleştirebileceklerinin yollarını aramayı merkezi bir görev olarak önlerine koymuş olmalarıdır.
ABD'nin göze aldığı hasar büyük
ABD'nin bu operasyonu uygulamaya koyarken göze aldığı hasar büyüktür. Bu, olsa olsa ABD'nin tehdit algısının ne kadar büyük olduğunun bir göstergesidir. Milletin önemli bir kesimi tarafından bilindiği halde iktidar denetimi nedeniyle tescilinde zorluk yaşanan rüşvet, yolsuzluk ve pislikler ortaya dökülürken, tarafların bütün güçlerini sahaya sürmeleri, gericiliğin yaşamakta olduğu yıkımın boyutlarına işaret etmektedir.
Kuşkusuz, plan yapmak başka, o planı başarıyla uygulamak başka bir şeydir. Ama ülkemize yönelik emperyalist bir planı boşa çıkarmanın önkoşulu da, o planın doğru bir çözümlemesini yapmak ve güçlerimizi doğru yönde seferber etmektir.
ABD'nin beklentileri
Şu soru önemlidir: Bugün Erdoğan yönetiminin hemen teslim bayrağını çekip istifa etmesi, operasyonu yöneten ABD'yi sevindirir mi, üzer mi? Çatışmanın hemen sonuç vermesi durumunda, ABD'nin ülkemizdeki gericiliği az bir hasarla yeniden yapılandırmasının önünde geniş bir alan açılacaktır. ABD planı, AKP içinde ciddi bir parçalanma olmaksızın uygulanabileceği gibi, CHP ve MHP yönetimlerinin izlediği "kolaylaştırıcılık" rolü "doğrulanmış" olacaktır. Bu, ABD açısından hayal bile edilemeyecek kadar olumlu bir durumdur. Onların mevcut planına göre AKP içindeki bir yönetim değişikliği, Erdoğan yönetiminin görece bir seçim başarısızlığından geçmektedir. Kılıçdaroğlu yönetiminin "AKPleşme" ve "ABD yörüngesine girme" olarak özetlenebilecek çizgisinin getireceği "görece bir seçim başarısı" ise, "Atatürk'te birleşme"nin alternatifi olarak ABD hanesine yazılacaktır.
Erdoğan yönetimi sürdürülemez
Bu resim içinde kesin olan nokta, Erdoğan yönetiminin sürdürülemezliğidir. Mücadele, Milli Hükümet Seçeneği ile ABD'nin tadil edilmiş gerici yönetim seçeneği arasındadır. Bu mücadelede ABD'nin temel dayanağı, milletin Erdoğan yönetiminden kurtulma yönündeki güçlü isteminin "sözde ve kolay bir çözüm"le karşılanabileceği yanılsamasıdır. Önümüzdeki dönem, milletin ABD'nin "F tipi tuzaklarıyla" imtihandan geçeceği dönemdir.
Milli Hükümet'i çekim merkezi yapmak
Gericilik içindeki çatışmayı ABD'nin denetimi dışına çıkararak şiddetlendirecek olan etken, milletin "temiz toplum ve adalet" isteminden çok, halkın bu istemin ancak Türkiye'nin yeniden Atatürk Devrimi yoluna sokulmasıyla karşılanabileceği bilinciyle seferber edilmesidir. Milli Güçbirliği isteminin Türkiye'nin tek çıkış yolu olarak güçlendirilmesi, her zamankinden daha önemli bir hale gelmiştir. İşçi Partisi'nin ve Milli Merkez'in bu konudaki kararlı tutumuna koşut olarak, CHP ve MHP tabanında da ABD'nin "F tipi tuzakları"na karşı uyanıklık ve karşı çıkış yükselmektedir. Önümüzdeki dönem atılacak her adımın başarı ölçütü, milletin Atatürk'te birleşmesini ne kadar güçlendirdiği ve Milli Hükümet'i ne ölçüde bir çekim merkezi haline getirdiği olacaktır.
Sonraki Kayıt
Önceki Kayıt
Ana Sayfa