28 Şubat 2014 Cuma

MUSTAFA MUTLU/ Kimin hırsızını kimden kaçırıyorsun Kemal Bey?

Evinize hırsız girse... Adamı iş üstünde yakalasanız... “Çaldıkların senin olsun, çek git” der misiniz?
Bunu diyenin bir “derdi” olduğunu düşünmez misiniz?
 
***
Türkiye günlerdir Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarıyla çalkalanıyor.
Başbakan bu kasetlerin önce “dublaj”, sonra “montaj”olduğunu söyledi ama hangisi olduğuna henüz bir karar veremedi...
Bunu yapamadığı gibi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın, 17-18 Aralık günleri yapılan telefon görüşmelerini açıklamasını da isteyemedi.
Beni ilgilendiren, Başbakan’ın ne yapıp ne yapmadığı değil zaten...
Çünkü kendisi ve iktidarı bu saatten sonra benim için “yok hükmünde...”
Önce aklanacak; sonra karşımıza çıkacak...
 
***
Peki; muhalefet ne yaptı bu süreçte?
Her zamanki gibi yine koca bir hiç!
Kemal Bey grup toplantısında kayıtların Ağrı Dağı kadar gerçek olduğunu söyledikten sonra Erdoğan’a çok ilginç bir öneride bulundu:
“Ya helikopterine binip yurtdışına kaç ya da istifa et!”
Karşımızda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk skandalı olmaya aday bir olay var, ana muhalefet lideri bunun faili olduğu öne sürülen Başbakan’a, “Kaç kurtul” diyor...
Tam, “Canım öyle demek istememiştir” diyordum ki; bir gün sonra CHP Sözcüsü Haluk Koç da aynı cümleyi kurdu:
“Başbakan Erdoğan ya istifa etmeli ya da ülkeyi terk etmelidir!”
 
***
Yazının başına dönelim:
Evinize hırsız girse... Adamı iş üstünde yakalasanız... “Çaldıkların senin olsun, çek git” der misiniz?
Demezsiniz!
Peki; bunu diyenin bir “derdi” olduğunu düşünmez misiniz?
Düşünürsünüz...
İşte; CHPaçık açık “Ya istifa et ya da bin helikopterine ülkeyi terk et” çağrısında bulunuyor!
Bu nasıl iş arkadaş?
Sen kimin hırsızını nereye kaçırıyorsun?
Kimden alıyorsun bu yetkiyi?
Neden siyaseten bu adamların gırtlaklarına yapışacağına yol gösterip yardım ve yataklık yapıyorsun?
Başbakan, suç işlediyse yapılacak şey belli:
Önce iktidardan indireceksin...
Sonra sanık sandalyesine oturtacaksın...
Malına mülküne el koyacaksın...
Yurt içindekileri toplamakla kalmayacak; yurtdışındaki servetini de ülkeye getireceksin...
Sonra bunları nereden, ne zaman, nasıl kazandığının hesabını tek tek soracaksın?
Gizli işlerini, suç ortaklarını tek tek ortaya çıkaracaksın...
Eğer suçlu olduğuna kanaat getirirsen de bir zamanlar yapmakla övündüğü “cezaevleri”ne tıkacaksın...
Yediği her haram lokmanın hesabını burnundan getireceksin!
 
***
Sen ise aklına hesap sormayı bile getirmeyip, “İstifa et ya da kaç” diyorsun Kemal Bey...
Oh ne güzel memleket!
Bir de yanına yolluk koyup, arkasından su dök istersen!
Dök ki çabuk dönsün!
Hayır Kemal Bey, hayır...
Niyetiniz nedir bilmiyorum ama namuslu aydınları yıllardır cezaevinde çürütenleri “kaçırıp kurtarmanıza” seyirci kalmayacağız!
 
AYDINLIK, 28,02,2014