9 Kasım 2014 Pazar

ROJAVA'DA GERÇEKTEN DEVRİM Mİ OLUYOR ?


 
 
 
 
 
 
 
 
Suriye ve Suriye’deki gelişmeler, bölge ve dünya gündemini belirlemeye devam ediyor. Yaklaşık dört yıldır gerici ve Emperyalist saldırı ile karşı karşıya kalan Suriye halkı, yoğun saldırılar karşısında direnmesini ağır bedeller pahasına sürdürüyor. Suriye direndikçe, saldırgan güçlerin tüm dengesi bozuluyor ve her gün yeni yöntemlere ve ittifakları deneyerek, bölgede etkinlik sağlamaya çalışıyorlar.

80 değişik ülkeden Suriye topraklarına taşınan gerici, cihatçı güçlerin 4 yıldır katliamlarla sürdürdükleri saldırılar sonuçsuz kalınca, bu kez Kürtler üzerinden yeni tezgâhlar sahnelenmeye başlandı. Bölgede yaşayan ağırlıklı olarak göçmen olan Kürt halkı kullanılarak, emperyalist gerici güçlerin, insani yardım adı altında bölgeye girişlerinin kapısı aralanmaya çalışıyor.

IŞID adıyla bilinen selefi terör örgütü yaklaşık iki yıldır Suriye’nin değişik kentlerinde ve Irak’ta kanlı saldırılarda bulunarak, halkın direnme gücünü kırmaya ve ele geçirdiği bölgelerde Hilafet kurmaya yönelmiştir. IŞID Suriye coğrafyasına girdiği ilk gün Rakka kentinin yarısını ele geçirdikten sonra Suriye ordusu tarafından durdurulabilmişti. Küçük bir ordu donanımıyla, eğitimli ve sert savaş karakterine sahip olan IŞID, sıkıştığı her noktada intihar eylemlerine başvurarak kısa sürede bölgede etkili olmayı başardı. Ölmeyi ve öldürmeyi bilen, gözü dönmüş, ruh hastalarından oluşan bu katliam çetesinin selefi islam anlayışı, İslami kesimde sempati görmeye başlamasıyla, hızla genişledi.

Suriye’de Sıkışan ve ilerleyemeyen IŞID, çare olarak savaşı genişletmeye ve yaygınlaştırmaya, başka bölgesel dinamiklerin de sürece çekerek bölgede etkinliğini sürdürme yöntemine yöneldi. Savaşın dar alana sıkışması ve Suriye ordu birliklerinin sürekli saldırıları karşısında IŞID’ın savaş cephesini genişletme dışında başkaca var olma zemini ortadan kalkmıştı. IŞID’ın Irak’a saldırı gerekçesi budur. Kürtlere yönelmesinin gerekçesi budur. Yakın bir süreçte başka ülkelere ve Türkiye’ye de saldırıda bulunmasının gerekçesi bu olacaktır. IŞID var olmak için savaş cephesini genişletmek zorundadır. Bölgedeki diğer dinamikleri harekete geçirmek zorundadır. Aksi durumda sınırlı sayıda olan gücü ile ayakta kalması ve varlığını sürdürmesi olanaklı değildi. Ne kadar katliam yaparsa yapsın, ne kadar dehşet saçarsa saçsın, kalıcı olma ve yaşama şansı yoktur…

Yaklaşık 2 yıldır, Suriye de her türlü katliam saldırılarına rağmen Rakka ötesine ilerleyememiş, Suriye ordusu ağır kayıplar pahasını IŞID’ı durdurmayı ve belli bir alanda sıkıştırmayı başarmıştır.

 Ayn Al Arap / Kobani saldırısına böylesi bir süreçte yönelen IŞID, bölge halkının direnişiyle karşılaşmış ve kendisine İdlip- Bab Al Hawa yolunu açacak alana girememiştir.

SURİYE'DE KÜRTLER VE KÜRT GERÇEKLİĞİ

IŞID’ın ağırlıkla Kürtlerin yaşadığı, Türkiye sınırının sıfır noktasında olan Ayn Al Arap / Kobani ’ye saldırması ile Suriye’de yaşayan Kürtler sorunu bir kez daha gündeme geldi. Suriye’de yaşanan sürecin yarattığı yönetim boşluğundan yararlanmayı düşünen bazı Kürt grupları, Suriye ordusundan aldıkları silahlarla bağımsız bölgeler ilan etme yönelimine girdiler. Özellikle Türkiye sınırına yakın köy ve kasabalarda mevzilenmiş olan bu güçlerin bölgedeki etkinliklerini artırmaya dönük ittifaklara yönelmesi konunun daha bir detaylı ele alınmasını zorunlu hale getirdi.

Ağırlıkla Türkiye’den göçen Kürtlerin oluşturduğu PYD’nin, ÖSO ile ittifaka yönelmesi sorunu daha yakıcı bir hale getirmiş ve bölge saflaşmasında ki yerini tartışılır kılmıştır. Emperyalizmin ve gerici Arap ülkelerinin maşası durumunda olan ve Suriye halkına karşı 4 yıllık süreçte ciddi katliamlar yapmış ÖSO’nun Kürt örgütlerince bağımsızlık amacını gerçeklemede, ittifak güç olarak görülmesi tam bir çelişkidir.

Böylesi ittifaklarla Suriye’de hiçbir sonuç alınamaz. Suriye’yi bir parça tanıyan, Suriye Kürtlerini bilen herkes, Suriye Kürtlerinin bu oyuna gelmeyeceğini bilir. Bölgede yaşayan diğer Kürtlerden farklı olarak Suriye Kürtleri şehirlidir. Suriyeli Kürt nüfusun ağırlıklı kısmı büyük şehirlerde yerleşik yaşarlar ve sisteme bütünleşmiş durumdadırlar.

SURİYE DE KÜRTLER NEREDE VE NASIL YAŞARLAR

Suriye’de yaşayan Kürtleri konusunda değişik iddialar vardır. Suriye nüfusunun 23 milyon olduğunu düşünürsek bu oranın % 6-7’sini Kürtler oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 1 milyon 300 bin olarak kabul edilen Kürt nüfus Suriye’de Araplardan sonra ikinci büyük kesimi oluşturmaktadır.

Suriye’deki Kürt nüfusu bütünleşik bir coğrafyada yaşamamaktadır. Suriye’de Kürt nüfusu ağırlıklı olarak birbirleriyle toprak bağlantısı olmayan 3 bölge ile büyük şehirlerde yaşamaktadır. Suriye’deki Kürt nüfusunun Afrin civarındaki yüzde 30’u, Ayn al-Arap (Kobani) bölgesinde yüzde 10’u, Cezire de denilen Kamışlı bölgesinde de yüzde 40’ının yaşadığı bilinmektedir.

Ancak Suriye Kürtlerin bir kısmı, yaklaşık olarak 150 bin- 200 bin kadarı,  Suriye’nin yerlisi olmayıp çoğunlukla Türkiye ve Irak’tan gelenlerden oluşmaktadır. Özellikle Kamışlı bölgesinin büyük kısmı sonradan Suriye’ye göç eden Kürtlerden oluşmaktadır. Suriye’deki Kürtler yoğun olarak Haseki, Ayn Al Arap/ Kobani, Afrin ve Halep merkezinde oturmaktadırlar.

Haseki Kürt nüfusun en yoğun yaşadığı kenttir. Nüfusu yaklaşık olarak 1 milyon 500 bin olduğu belirtilen Haseki Suriye’nin büyük kentlerinden birisidir. 4 ilçesi olan 16 nahiyesi olan Haseki’nin 1683 adet köyü bulunmaktadır.

Haseki bölgesi (yani Cezire), Osmanlı döneminde göçebelerin otlak alanları olarak kullanılmaktaydı. Bölge kışın Kürt aşiretlerinin yazın ise Arap aşiretlerinin otlaklarıydı. Milli, Halemban, Dekuri, Kiki, Tatar, Harp, Muammere, Karaçine aşiretlerinin oba kurduklarını bilinmektedir. Ayrıca Arap, Tay, Şammar, Şerabi, Beggare, Cura ve Cubur aşiretlerinin bölgede yaşadığını tarımla da uğraştıkları da bilinmektedir. Aşiretler arasındaki dengede Bedevi Arap aşiretlerinin daha üstün olduklarını Milli Kebir, Harp gibi aşiretlerin Şammar aşiret reislerine vergi verdiklerini belirtmektedir.

Arap aşiretlerinin büyük ölçüde geçmişte yaşadıkları bölgelerde bugün de yaşadıkları görülmektedir. Arap aşiretlerinden Şammar aşireti, Haseki vilayetinin kuzeydoğu ucunda yüzlerce köyde yaşamaktadır. Bölgede bulunan ikinci büyük Arap aşireti ise Tay aşiretidir. Bu aşiret Haseki merkezden Kamışlı merkezin çevresine çepeçevre yerleşmiş ve 200.000’e ulaşan bir nüfusu sahiptir. (Aşiretin 640’lı yıllarda ilk olarak İyad bin Ganem’in bu bölgeyi Bizans’tan ele geçirdiği dönemde geldiği ifade edilmektedir.) Bölgede bulunan üçüncü büyük aşiret ise Cubur aşiretidir. Advan aşireti ise Rasulayn’ın batısı ile güneyinde 12.000 civarında nüfusa sahip bulunan bir aşirettir. Harb aşiretinin ise  Resulayn’ın doğusunda 10.000 civarında nüfusu bulunmaktadır. Bölgede dağınık olarak yaşayan Şerabeyn aşiretinin tarihi ilk İslam fetihlerine kadar gitmektedir. Baggara aşiretinin ise 10.000 kadar nüfusu ile Resulayn çevresinde yaşadığı belirtilmektedir.

II. Abdülhamid döneminde bölgeye göçebe Kürt aşiretleri yerleşmeye başlamışlardır. Birinci dünya savaşı sonrasında Fransız mandasında Suriye devletinin kurulması ile aşiretlerin göçü yasaklanmışsa da, Türkiye’den aşiretlerin Suriye’ye göçü devam etmiştir. (Bu süreçten sonra Haco Ağa Heverkan aşiretinden 400 aile ile birlikte 1926’da Suriye’ye göç ederek bölgeye yerleştiği belirtilmektedir.) 1950’li yıllarında Suriye devleti göç edenlere karşı tedbir almış ve 1945 öncesinde Suriye’de yaşadığını ispat etmeyen 120.000 Kürt’ü, 1962 yılında vatandaşlıktan çıkarmıştır.

Suriye kimliksiz oldukları ifade edilen Kürtler, Suriye’nin yerleşik halkı olmayıp ağırlıkla Türkiye’den değişik nedenlerle göç edenlerdir. Vatandaşlık hakkı verilmeyen ve sayıları tahminen 200 bin olduğu ifade edilen bu kesimlere de 2011 de vatandaşlık hakkı verilmiştir. Haseki bölgesinin etnik dengesi yüzde 60-63 Arap,25-30 Kürt, sonrasında ise sırayla Süryaniler, Ermeniler ve Çeçenler gelmektedir.

Kürtlerin önemli bir kısmı da Halep ilinde ve bağlı ilçelerde yaşamaktadır. 5 milyona yakın nüfusu olan Halep Suriye’nin Şam kentinden sonra en büyük ilidir. Ayn AL Arap ve Afrin ilçesi Halep kentine bağlıdır.

Afrin ilçesi Halep kent merkezi dışında en fazla kürdün yaşadığı merkezdir. İlçe nüfusu 2004 sayımlarına göre 172.095 kişidir. Bunun yaklaşık 70.000’i Afrin merkezde yaşamaktadır. Nüfusun çoğunluğunu Kürtler oluşturmaktadır. Afrin kırsalında Sünni Araplar bulunmaktadır. İlçeye bağlı 300 köyde ise yaklaşık 200 bin insanın yaşadığı belirtilmektedir. Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu bölgede, Araplar, Çerkezler ve Türkmenlerde yaşamaktadır.

Halep kentinin bir diğer ilçesi olan Ayn Al Arap 120 adet köye sahiptir. Merkez nüfusu 80 bin olan ilçenin köylerde yaşayan nüfusunun ise 45 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Ayn Al Arap’a bağlı üç ilçe ile birlikte toplam nüfusunun 192 bin civarında olduğu resmi kaynaklarca ifade edilmektedir. Ayn Al Arap da Kürtler çoğunlukta bulunurken diğer iki nahiyesinde Tay aşiretine mensup Araplar yaşamaktadır.

Suriye’de Kürt nüfusu büyükşehirler dışında yoğun olarak Suriye’nin kuzeyinde birbiri ile bağlantısı olmayan Afrin- Ayn-el Arap-Kobani ve Haseki bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ancak bu bölgede Kürt nüfusun % 40-45 yaşarken geri kalan nüfus ise büyük şehirlerde dağınık olarak yaşamaktadır. Ayrıca, Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerden farklı olarak Kürtler Suriye’de daha şehirlidir.

Suriye ordusu Haseki, Afrin ve kamışlı merkezde halen bulunmakta ve bu bölgeleri gerici saldırılara karşı savunmaktadır. Bölgede yaşayan Kürtler saldırı sürecinin ilk günlerinde Suriye ordusu tarafından silahlandırılmış ve kendi yaşam alanlarını korumaları istenmiştir. Tıpkı Lazkiye’de yaşayan Alevilerin ve Ermenilerin olduğu gibi. Ya da Katana da yaşayan Hristiyanların ve Sünni bir kısım aşiretlerin silahlandırılması gibi Kürtlerde Suriye ordusu tarafından silahlandırılmıştır.

ROJAVA DEVRİM HAYALİ

Yukarıda tüm detayları bölgeyi bilmeyenler ve Suriye Kürtlerini tanımayanlar açısından anlattım. Suriye de Diyarbakır gibi ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı bir kent yoktur. Tarihsel olarak da yoktur, yaşam alanı olarak da yoktur. Birbiriyle coğrafi bağlantısı olmayan 3 ayrı bölgede yaşayan Kürt nüfusun önemli bir kısmı sistemle bütünleşmiş merkezi kentlere çok uzun süreler önce yerleşmiştir. Bölgede kalanlar ise Araplarla birlikte yaşamış ve ortak yaşam alanları yaratmayı başarmışlardır. Yüzlerce yıldır birlikte yaşayan halkların, milliyetçi reflekslerle birbirlerine kırdırılması girişiminde başarılı olunamayacaktır.

Ağırlıkla Türkiye’den göç eden Kürtlerin içinde yer aldığı PYD ve türevi örgütlerin, güdümlü siyasal tavırları Suriye halkında karşılık bulmayacak ve ABD, Barzani ve AKP iktidarıyla çıkılan yolda başarısız olunacaktır. Bilinmelidir ki Suriye’de Kürtlerle Kürt olmayanlar arasındaki doğal bir sınır yoktur. Kürt bölgesi ya da Arap bölgesi yoktur. Suriye halkı vardır.

Tek kurşun sıkmadan, hala pek çok yerinde Suriye ordusun bulunduğu coğrafyanın adını değiştirerek “ROJAVA” da devrim oldu demek, devrim kavramını bilmemekten öte, uydurmaktır. Devrilen olmadan, deviren olmadan “devrim” uydurmak, halkların birlikte yaşam iradesine müdahalede bulunmaktır. Suriye halklarını tanımamaktır. Suriye’nin yaşadığı tarihsel süreçten, fırsat yaratmaya ve devrim üretmeye çalışan milliyetçi refleksleri canlandırmaya çalışan hiçbir yaklaşım sonuç alamayacaktır. Suriye halkı tüm yaşayanlarıyla birlikte gerici ve emperyalist saldırılara karşı direnmekte ve adım adım zafere yürümektedir. Ülkenin %80’lik kısmını kontrol (14 kentten 13’ünü) eden Suriye ordu birlikleri ve sivil savunma birlikleri çok kısa sürede Türkiye sınırlarına dayanarak, saldırgan tüm güçlere tarihsel bir ders verecektir. Bir halk direniyorsa ve dört yıldır gerici ve emperyalist saldırılardan yılmadan devleti ve rejimi ile birlikte savaşıyorsa; bu halk kazanmış demektir. Başkaca her türden çaba beyhudedir.

Ömer Ödemiş
Odatv.com /09.11.2014