Suriye ve Suriye’deki gelişmeler, bölge
ve dünya gündemini belirlemeye devam ediyor. Yaklaşık dört yıldır gerici ve
Emperyalist saldırı ile karşı karşıya kalan Suriye halkı, yoğun saldırılar
karşısında direnmesini ağır bedeller pahasına sürdürüyor. Suriye direndikçe,
saldırgan güçlerin tüm dengesi bozuluyor ve her gün yeni yöntemlere ve
ittifakları deneyerek, bölgede etkinlik sağlamaya çalışıyorlar.
80 değişik ülkeden Suriye topraklarına
taşınan gerici, cihatçı güçlerin 4 yıldır katliamlarla sürdürdükleri saldırılar
sonuçsuz kalınca, bu kez Kürtler üzerinden yeni tezgâhlar sahnelenmeye
başlandı. Bölgede yaşayan ağırlıklı olarak göçmen
olan Kürt halkı kullanılarak, emperyalist gerici güçlerin, insani yardım adı
altında bölgeye girişlerinin kapısı aralanmaya çalışıyor.
IŞID adıyla bilinen selefi terör örgütü
yaklaşık iki yıldır Suriye’nin değişik kentlerinde ve Irak’ta kanlı
saldırılarda bulunarak, halkın direnme gücünü kırmaya ve ele geçirdiği
bölgelerde Hilafet kurmaya yönelmiştir. IŞID Suriye coğrafyasına girdiği
ilk gün Rakka kentinin yarısını ele geçirdikten sonra Suriye ordusu tarafından
durdurulabilmişti. Küçük bir ordu donanımıyla, eğitimli ve sert savaş
karakterine sahip olan IŞID, sıkıştığı her noktada intihar eylemlerine
başvurarak kısa sürede bölgede etkili olmayı başardı. Ölmeyi ve öldürmeyi
bilen, gözü dönmüş, ruh hastalarından oluşan bu katliam çetesinin selefi islam
anlayışı, İslami kesimde sempati görmeye başlamasıyla, hızla genişledi.
Suriye’de Sıkışan ve ilerleyemeyen IŞID,
çare olarak savaşı genişletmeye ve yaygınlaştırmaya, başka bölgesel
dinamiklerin de sürece çekerek bölgede etkinliğini sürdürme yöntemine yöneldi. Savaşın
dar alana sıkışması ve Suriye ordu birliklerinin sürekli saldırıları karşısında
IŞID’ın savaş cephesini genişletme dışında başkaca var olma zemini ortadan
kalkmıştı. IŞID’ın Irak’a saldırı gerekçesi budur. Kürtlere yönelmesinin
gerekçesi budur. Yakın bir süreçte başka ülkelere ve Türkiye’ye de
saldırıda bulunmasının gerekçesi bu olacaktır. IŞID var olmak için savaş
cephesini genişletmek zorundadır. Bölgedeki diğer dinamikleri harekete geçirmek
zorundadır. Aksi durumda sınırlı sayıda olan gücü ile ayakta kalması ve
varlığını sürdürmesi olanaklı değildi. Ne kadar katliam yaparsa yapsın, ne
kadar dehşet saçarsa saçsın, kalıcı olma ve yaşama şansı yoktur…
Yaklaşık 2 yıldır, Suriye de her türlü
katliam saldırılarına rağmen Rakka ötesine ilerleyememiş, Suriye ordusu ağır
kayıplar pahasını IŞID’ı durdurmayı ve belli bir alanda sıkıştırmayı
başarmıştır.
Ayn Al Arap / Kobani saldırısına
böylesi bir süreçte yönelen IŞID, bölge halkının direnişiyle karşılaşmış ve
kendisine İdlip- Bab Al Hawa yolunu açacak alana girememiştir.
SURİYE'DE KÜRTLER VE KÜRT GERÇEKLİĞİ
IŞID’ın ağırlıkla Kürtlerin yaşadığı,
Türkiye sınırının sıfır noktasında olan Ayn Al Arap / Kobani ’ye saldırması ile
Suriye’de yaşayan Kürtler sorunu bir kez daha gündeme geldi. Suriye’de
yaşanan sürecin yarattığı yönetim boşluğundan yararlanmayı düşünen bazı Kürt
grupları, Suriye ordusundan aldıkları silahlarla bağımsız bölgeler ilan etme
yönelimine girdiler. Özellikle Türkiye sınırına yakın köy ve kasabalarda
mevzilenmiş olan bu güçlerin bölgedeki etkinliklerini artırmaya dönük
ittifaklara yönelmesi konunun daha bir detaylı ele alınmasını zorunlu hale
getirdi.
Ağırlıkla Türkiye’den göçen Kürtlerin
oluşturduğu PYD’nin, ÖSO ile ittifaka yönelmesi sorunu daha yakıcı bir hale
getirmiş ve bölge saflaşmasında ki yerini tartışılır kılmıştır. Emperyalizmin
ve gerici Arap ülkelerinin maşası durumunda olan ve Suriye halkına karşı 4
yıllık süreçte ciddi katliamlar yapmış ÖSO’nun Kürt örgütlerince bağımsızlık
amacını gerçeklemede, ittifak güç olarak görülmesi tam bir çelişkidir.
Böylesi ittifaklarla Suriye’de hiçbir
sonuç alınamaz. Suriye’yi bir parça tanıyan, Suriye Kürtlerini bilen herkes, Suriye
Kürtlerinin bu oyuna gelmeyeceğini bilir. Bölgede yaşayan diğer Kürtlerden
farklı olarak Suriye Kürtleri şehirlidir. Suriyeli Kürt nüfusun ağırlıklı kısmı
büyük şehirlerde yerleşik yaşarlar ve sisteme bütünleşmiş durumdadırlar.
SURİYE DE KÜRTLER NEREDE VE NASIL
YAŞARLAR
Suriye’de yaşayan Kürtleri konusunda
değişik iddialar vardır. Suriye nüfusunun 23 milyon olduğunu düşünürsek bu
oranın % 6-7’sini Kürtler oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 1 milyon 300 bin
olarak kabul edilen Kürt nüfus Suriye’de Araplardan sonra ikinci büyük kesimi
oluşturmaktadır.
Suriye’deki Kürt nüfusu bütünleşik bir
coğrafyada yaşamamaktadır. Suriye’de Kürt nüfusu ağırlıklı olarak birbirleriyle
toprak bağlantısı olmayan 3 bölge ile büyük şehirlerde yaşamaktadır.
Suriye’deki Kürt nüfusunun Afrin civarındaki yüzde 30’u, Ayn al-Arap
(Kobani) bölgesinde yüzde 10’u, Cezire de denilen Kamışlı bölgesinde de yüzde
40’ının yaşadığı bilinmektedir.
Ancak Suriye Kürtlerin bir kısmı,
yaklaşık olarak 150 bin- 200 bin kadarı, Suriye’nin yerlisi olmayıp
çoğunlukla Türkiye ve Irak’tan gelenlerden oluşmaktadır. Özellikle Kamışlı
bölgesinin büyük kısmı sonradan Suriye’ye göç eden Kürtlerden oluşmaktadır.
Suriye’deki Kürtler yoğun olarak Haseki, Ayn Al Arap/ Kobani, Afrin ve Halep
merkezinde oturmaktadırlar.
Haseki Kürt nüfusun en yoğun yaşadığı
kenttir. Nüfusu yaklaşık olarak 1 milyon 500 bin olduğu belirtilen Haseki
Suriye’nin büyük kentlerinden birisidir. 4 ilçesi olan 16 nahiyesi olan
Haseki’nin 1683 adet köyü bulunmaktadır.
Haseki bölgesi (yani Cezire), Osmanlı
döneminde göçebelerin otlak alanları olarak kullanılmaktaydı. Bölge kışın Kürt
aşiretlerinin yazın ise Arap aşiretlerinin otlaklarıydı. Milli, Halemban,
Dekuri, Kiki, Tatar, Harp, Muammere, Karaçine aşiretlerinin oba kurduklarını
bilinmektedir. Ayrıca Arap, Tay, Şammar, Şerabi, Beggare, Cura ve Cubur
aşiretlerinin bölgede yaşadığını tarımla da uğraştıkları da bilinmektedir.
Aşiretler arasındaki dengede Bedevi Arap aşiretlerinin daha üstün olduklarını
Milli Kebir, Harp gibi aşiretlerin Şammar aşiret reislerine vergi verdiklerini
belirtmektedir.
Arap aşiretlerinin büyük ölçüde geçmişte
yaşadıkları bölgelerde bugün de yaşadıkları görülmektedir. Arap aşiretlerinden
Şammar aşireti, Haseki vilayetinin kuzeydoğu ucunda yüzlerce köyde
yaşamaktadır. Bölgede bulunan ikinci büyük Arap aşireti ise Tay aşiretidir. Bu
aşiret Haseki merkezden Kamışlı merkezin çevresine çepeçevre yerleşmiş ve
200.000’e ulaşan bir nüfusu sahiptir. (Aşiretin 640’lı yıllarda ilk olarak İyad
bin Ganem’in bu bölgeyi Bizans’tan ele geçirdiği dönemde geldiği ifade
edilmektedir.) Bölgede bulunan üçüncü büyük aşiret ise Cubur aşiretidir. Advan
aşireti ise Rasulayn’ın batısı ile güneyinde 12.000 civarında nüfusa sahip
bulunan bir aşirettir. Harb aşiretinin ise Resulayn’ın doğusunda 10.000
civarında nüfusu bulunmaktadır. Bölgede dağınık olarak yaşayan Şerabeyn
aşiretinin tarihi ilk İslam fetihlerine kadar gitmektedir. Baggara aşiretinin
ise 10.000 kadar nüfusu ile Resulayn çevresinde yaşadığı belirtilmektedir.
II. Abdülhamid döneminde bölgeye göçebe
Kürt aşiretleri yerleşmeye başlamışlardır. Birinci dünya savaşı sonrasında
Fransız mandasında Suriye devletinin kurulması ile aşiretlerin göçü
yasaklanmışsa da, Türkiye’den aşiretlerin Suriye’ye göçü devam etmiştir. (Bu
süreçten sonra Haco Ağa Heverkan aşiretinden 400 aile ile birlikte 1926’da
Suriye’ye göç ederek bölgeye yerleştiği belirtilmektedir.) 1950’li
yıllarında Suriye devleti göç edenlere karşı tedbir almış ve 1945 öncesinde
Suriye’de yaşadığını ispat etmeyen 120.000 Kürt’ü, 1962 yılında vatandaşlıktan
çıkarmıştır.
Suriye kimliksiz oldukları ifade edilen
Kürtler, Suriye’nin yerleşik halkı olmayıp ağırlıkla Türkiye’den değişik
nedenlerle göç edenlerdir. Vatandaşlık hakkı verilmeyen ve sayıları tahminen
200 bin olduğu ifade edilen bu kesimlere de 2011 de vatandaşlık hakkı
verilmiştir. Haseki bölgesinin etnik dengesi yüzde 60-63 Arap,25-30 Kürt,
sonrasında ise sırayla Süryaniler, Ermeniler ve Çeçenler gelmektedir.
Kürtlerin önemli bir kısmı da Halep
ilinde ve bağlı ilçelerde yaşamaktadır. 5 milyona yakın nüfusu olan Halep
Suriye’nin Şam kentinden sonra en büyük ilidir. Ayn AL Arap ve Afrin ilçesi
Halep kentine bağlıdır.
Afrin ilçesi Halep kent merkezi dışında
en fazla kürdün yaşadığı merkezdir. İlçe nüfusu 2004 sayımlarına göre 172.095
kişidir. Bunun yaklaşık 70.000’i Afrin merkezde yaşamaktadır. Nüfusun
çoğunluğunu Kürtler oluşturmaktadır. Afrin kırsalında Sünni Araplar
bulunmaktadır. İlçeye bağlı 300 köyde ise yaklaşık 200 bin insanın yaşadığı
belirtilmektedir. Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu bölgede, Araplar, Çerkezler ve
Türkmenlerde yaşamaktadır.
Halep kentinin bir diğer ilçesi olan Ayn
Al Arap 120 adet köye sahiptir. Merkez nüfusu 80 bin olan ilçenin köylerde
yaşayan nüfusunun ise 45 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Ayn Al Arap’a
bağlı üç ilçe ile birlikte toplam nüfusunun 192 bin civarında olduğu resmi
kaynaklarca ifade edilmektedir. Ayn Al Arap
da Kürtler çoğunlukta bulunurken diğer iki nahiyesinde Tay aşiretine mensup
Araplar yaşamaktadır.
Suriye’de Kürt nüfusu büyükşehirler
dışında yoğun olarak Suriye’nin kuzeyinde birbiri ile bağlantısı olmayan Afrin-
Ayn-el Arap-Kobani ve Haseki bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ancak bu bölgede
Kürt nüfusun % 40-45 yaşarken geri kalan nüfus ise büyük şehirlerde
dağınık olarak yaşamaktadır. Ayrıca, Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerden farklı
olarak Kürtler Suriye’de daha şehirlidir.
Suriye ordusu Haseki, Afrin ve kamışlı
merkezde halen bulunmakta ve bu bölgeleri gerici saldırılara karşı
savunmaktadır. Bölgede yaşayan Kürtler saldırı
sürecinin ilk günlerinde Suriye ordusu tarafından silahlandırılmış ve kendi
yaşam alanlarını korumaları istenmiştir. Tıpkı Lazkiye’de yaşayan Alevilerin ve
Ermenilerin olduğu gibi. Ya da Katana da yaşayan Hristiyanların ve Sünni bir
kısım aşiretlerin silahlandırılması gibi Kürtlerde Suriye ordusu tarafından
silahlandırılmıştır.
ROJAVA DEVRİM HAYALİ
Yukarıda tüm detayları bölgeyi
bilmeyenler ve Suriye Kürtlerini tanımayanlar açısından anlattım. Suriye de
Diyarbakır gibi ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı bir kent yoktur. Tarihsel
olarak da yoktur, yaşam alanı olarak da yoktur. Birbiriyle coğrafi bağlantısı
olmayan 3 ayrı bölgede yaşayan Kürt nüfusun önemli bir kısmı sistemle
bütünleşmiş merkezi kentlere çok uzun süreler önce yerleşmiştir. Bölgede
kalanlar ise Araplarla birlikte yaşamış ve ortak yaşam alanları yaratmayı
başarmışlardır. Yüzlerce yıldır birlikte yaşayan halkların, milliyetçi
reflekslerle birbirlerine kırdırılması girişiminde başarılı olunamayacaktır.
Ağırlıkla Türkiye’den göç eden Kürtlerin
içinde yer aldığı PYD ve türevi örgütlerin, güdümlü siyasal tavırları Suriye
halkında karşılık bulmayacak ve ABD, Barzani ve AKP iktidarıyla çıkılan yolda
başarısız olunacaktır. Bilinmelidir ki Suriye’de Kürtlerle Kürt olmayanlar
arasındaki doğal bir sınır yoktur. Kürt bölgesi ya da Arap bölgesi yoktur.
Suriye halkı vardır.
Tek kurşun sıkmadan, hala pek çok
yerinde Suriye ordusun bulunduğu coğrafyanın adını değiştirerek “ROJAVA” da
devrim oldu demek, devrim kavramını bilmemekten öte, uydurmaktır. Devrilen
olmadan, deviren olmadan “devrim” uydurmak, halkların birlikte yaşam
iradesine müdahalede bulunmaktır. Suriye halklarını tanımamaktır. Suriye’nin
yaşadığı tarihsel süreçten, fırsat yaratmaya ve devrim üretmeye çalışan
milliyetçi refleksleri canlandırmaya çalışan hiçbir yaklaşım sonuç
alamayacaktır. Suriye halkı tüm yaşayanlarıyla birlikte gerici ve emperyalist
saldırılara karşı direnmekte ve adım adım zafere yürümektedir. Ülkenin %80’lik
kısmını kontrol (14 kentten 13’ünü) eden Suriye ordu birlikleri ve sivil
savunma birlikleri çok kısa sürede Türkiye sınırlarına dayanarak, saldırgan tüm
güçlere tarihsel bir ders verecektir. Bir halk direniyorsa ve dört yıldır
gerici ve emperyalist saldırılardan yılmadan devleti ve rejimi ile birlikte
savaşıyorsa; bu halk kazanmış demektir. Başkaca her türden çaba beyhudedir.
Ömer Ödemiş
Odatv.com /09.11.2014