Suikastın üzerinden 8 yıl geçti. Aydınlık katillerin, sorumluların izlerine ulaştı ve satır satır yazdı. Dink suikastı tertiplerde kullanılmak istendi. Hrant’ın Dostları ‘derin devlet’ derken, Aydınlık’ın yazdığı gerçekler ve suikast sorumluları 8 yıl sonra isim isim ortaya çıktı
19 Ocak 2015 Pazartesi
“Yarım yüzyılı aşan ömrümde, 1993’teki Turgut Özal’ın cenaze töreni bir yana, galiba İstanbul’un gördüğü, yaşadığı en görkemli cenaze töreninde yürüyorduk... Amerikan Büyükelçisi Ross Wilson ile kıyafetinden solcu bir Türk olduğu izlenimini veren delikanlı birkaç metre arayla... En önde Hrant gidiyor. Biz, arkasından.”
Hrant Dink’in 23 Ocak’taki cenazesinden bir gün sonra, Referans gazetesindeki köşesinden böyle yazıyordu Cengiz Çandar. Türkiye’ye, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, milli kuvvetleri, İşçi Partisine, vatanseverlere yönelik tertiplerin önemli sacayaklarındandı Dink cinayeti.
Aydınlık’ın araştırmaları, aslında suikastı tertipleyenleri 8 yıl önce ortaya koymuştu. Aydınlık Dergisi 4 Şubat 2007’de “Muhbir değil Akyürek’in operasyon ekibi” kapak haberiyle çıkmıştı. Haberde dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in başında bulunduğu bir ekibin suikastın tertipleyen ekip olduğunu ortaya koymuştu. Suikastın arkasındaki “Abi” Erhan Tuncel, Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde Ramazan Akyürek’in haber elemanıydı. Yasin Hayal de Tuncel tarafından yönlendirilmişti. Akyürek, Emniyet İstihbarat içinde F tipi yapıyla birlikte bu tertibin hazırlayıcısıydı. Ancak aynı güç, kamuoyunu tertiplere hazırlamak için yoğun dezenformasyon yürüttü. Kamuoyunda “Hrant’ın Dostları” olarak bilinenler de, bu dezenformasyona bol bol katkı yaptı. “Derin yapı” dediler, suikastı sözde Ermeni Soykırımı iddiaları için bile kullananlar çıktı, 1.500.000+1 dediler. Ergenekon, Balyoz, Kafes Eylem Planı, Odatv, Poyrazköy vs. gibi tertipler için zemin hazırlanmıştı. Ardından bilinen süreç başladı. Ergenekon davası boyunca suikastı Ergenekon’da yargılanan yurtseverlere bağlamak için her türlü şeyi yaptılar ancak hiçbir somut delile ulaşılamadı. Bağlayamadılar. Yıllar geçti ve tertipler bozuldu. Hükümet ile F tipi örgüt köprüleri attı ve büyük bir mücadeleye girişti. Bu durum, gerçeklerin de ortaya dökülmesine neden oldu. Aydınlık’ın 8 yıl önce ortaya koyduğu şema, bugün apaçık bir kez daha ortaya kondu. Hrant Dink soruşturması kapsamında verilen ifadelerde bu gerçek bir kez daha kanıtlandı:
SABRİ UZUN: DİNK, TERTİPLERİ BAŞLATMAK İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ
Türkiye Hrant Dink suikastını Aydınlık’tan öğrendi 4 Şubat 2007, Aydınlık O dönem gözlerden kaçırılan ikinci tetikçi olayını ilk defa Aydınlık gündeme getirmişti 11 Şubat 2007, Aydınlık McDonalds saldırısı, Rahip Santoro cinayetiyle Dink cinayeti arasındaki bağı yazmıştık 18 Şubat 2007, Aydınlık Aydınlık’ın ulaştığı bilgilere göre, olay iki albay üzerinden TSK’ya yıkılacaktı 28 Ocak 2007, Aydınlık Ramazan Akyürek döneminde Trabzon adeta cehenneme çevrilmişti RESİMLERİ BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYIN |
F tipi örgütün Emniyet içindeki hedef aldığı isimlerden olan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, 8 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’a 11 sayfalık bir ifade verdi. Uzun ifadesinde şunları söylemişti:
- Dink cinayeti diğer operasyonlar ve soruşturmalar için fünye görevi görecekti. Bu fünyeye bağlı patlayıcılar ise Ergenekon, Balyoz, Odatv, Fuhuş ve Casusluk, Amirallere Suikast, Şike, 28 Şubat operasyonlarıdır.
- ‘Hrant Dink öldürülecek’ raporunu benden gizledikleri gibi İstanbul’dan da gizlediler. F4 raporları İl Emniyet Müdürleri tarafından Daire Başkanlığı’na gönderilmelidir. F4 raporunu Trabzon’dan gönderen kişi Ramazan Akyürek’tir. Raporu bizden saklayan birim İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü’dür. O zaman C Şube Müdürü de Ali Fuat Yılmazer’dir. Bu rapor bana sunulmadı. Rapor hakkında hiçbir bilgi verilmedi.
‘BENDEN GİZLEDİLER’
Suikast olduğu dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, 22 Aralık 2014 tarihinde Dink soruşturmasını yürüten Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi Savcısı Gökalp Kökçü’ye 3 saat ifade verdi. Altay, “Ramazan Akyürek ile resmi devir teslim yapmadık. Telefonda bir görüşme yaptık, bir kere de kendisini misafir ettim. Bunların hiçbirisinde bana Yasin Hayal grubuyla ilgili bilgi vermedi. Polisin ikna yöntemi diye bir yöntemi yok. Dink’in öldürüleceği istihbaratı üzerine o gruba operasyon yapılması gerekirdi.” dedi.
Reşat Altay; F-tipi polis şefleri Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in Trabzon İstihbarat Müdürü Faruk Sarı’ya; “kendisine bilgi verilmemesi için talimat verdiğini” açıkladı. Reşat Altay, Faruk Sarı’nın bu konuyu Ahmet İlhan Güler’e anlattığını belirtti.
Cinayet sonrası İstihbarat Dairesi Başkanlığı ve Trabzon istihbaratının hızla yaptığı çalışmalara dikkat çeken Altay, Muhittin Zenit’in Erhan Tuncel’le iletişim kurduğunu hatırlattı. Altay, İstihbaratçıların Trabzon’da gözaltındayken de Erhan Tuncel ile görüştüğünü vurguladı.
Reşat Altay’ın aktardığı bir diğer önemli konu ise Fethullah sicilli Ramazan Akyürek’in bu gelişmeler sırasında İstanbul’da olmasına karşın İstanbul Emniyeti’ne bilgi vermemesi oldu.
OGÜN SAMAST, F TİPİ EKİBE DİKKAT ÇEKTİ
Tetikçi Ogün Samast da, 5 Aralık 2014 tarihinde Savcı Yusuf Hakkı Doğan’a verdiği ifadesinde suikastın Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in bilgisi dahilinde gerçekleştiğini de söyledi. Samast şunları söyledi: “Yasin Hayal, ‘Eğer burada (Trabzon) alınırsan Ramazan (Akyürek) müdür açığa çıkar’ dedi.
Yani Samsun’da yakalanacağımı biliyordum, çünkü Yasin söyledi. Benim de kaçmaya niyetim yoktu. Sadece olay yerinde yakalanmak istemiyordum.”
Samast, savcı Doğan’a beş ayrı polis memurunun sicil numarasını da verdi; bu polislerin cinayetten dakikalar sonra Hayal’in telefon numaralarını neden sistemde sorgulattığının açığa çıkarılmasını istedi. Samast, “Bu polisler kimlerdir? Cinayet işlendikten üç dört dakika sonra bu bilgiyi kimden alıp sorgulamışlardır? Bunların açıklığa kavuşturulması gerekir. Sicil numaralarını verdiğim polis memurları, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve bu dosyada ismi geçen diğer kişilerin ilişkileri araştırılınca gerçek ortaya çıkar” dedi.
TUNCEL: CİNAYET ŞEBEKESİ
Cinayetin “Büyük Abisi” olmaktan yargılanan Erhan Tuncel de, 3 Aralık 2014’teki duruşmada şunları söyledi:
“Karşımızda polis yok. Bir cinayet şebekesi var. Ben hepsine iyilik ettim. Hepsinin ortak özellikleri yalancı oldukları ve adli mercileri yanıltmalarıdır. Cinayet çetesinin Ali Fuat ve Ramazan Akyürek ölüm ihbarı yapmamış ve yanlış rapor düzenlenmiştir. Ali Fuat ve Ramazan Akyürek çetenin üzerindedir. Beni bir numaralı sanık yapıp kendilerini saklamıştır. Oda TV, Cübbeli, şike, KCK, Hanefi Avcı suçsuz. Bunları yapan cemaat değil bu ikisidir. Ben bu şahıslara hiçbir kötülük yapmadım. Savcılık halen şahısların kurduğu tuzakla karşı karşıyadır.”
Zenit: Gebermişse gebermiş
Dink’in öldürülmesinin ardından polis memuru Muhittin Zenit ile polis muhbiri Erhan Tuncel arasındaki telefon görüşmeleri ortaya çıkmıştı. Cinayetten yarım saat sonra yapılan görüşmede şu diyaloglar yer alıyordu:
- Zenit: Ne oğlum, direkt kafaya sıkmışlar.
- Tuncel: Öldü mü?
- Zenit: Tabii canım. Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu kaçtı.
- Tuncel: Yakalandı mı peki?
- Zenit: Yok canım.
-Tuncel: Hımmm... Zannetmiyorum abi bunların olduğunu ya.
- Zenit: Valla bilmiyorum.
- Tuncel: Yani şeyden değil de. Bizim yani devlete karşı boynumuz kıldan incedir. Paylaşırız.
- Zenit: Kardeş şimdi konuştuğumuzla o. Birbirinden farklı da.
-Tuncel: Konuştuğumuz farklı da, herkesin hedefinde vardı.
- Zenit: Biliyorum ben. Sen şimdi benle muallaklı konuşuyorsun. Koyayım .mına gebermişse gebermiş.
8 YIL ÖNCE VE SONRA
Hrant Dink suikastında “kamu görevlilerinin ihmali” olduğu şüphesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gizli soruşturma yürütülüyor. Soruşturma kapsamında iki polis memuru tutuklandı. Cizre Emniyet Müdürü Ercan Demir hakkında ise birkaç gün önce yakalama kararı çıkarıldı. Demir henüz yakalanamadı.
Hrant Dink’in öldürülüşünün bu yana sekiz yıl geçti. 8 yıldır yürüyen soruşturmada son durum bu. Adalet Bakanlığı’nın kararıyla 9 kamu görevlisinin soruşturulmasının önü açıldı. Bu kararla soruşturmanın seyri değişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi, kamu görevlilerine ilişkin soruşturmayı cinayet soruşturmasıyla birleştirdi. Bunun ardından 3 buçuk ayda biri tanık 12 kişinin ifadesi alındı.
İfadesi alınan isimler cinayetin işlendiği 2007 yılında kamuda önemli görevlerdeydi. O isimlerden bazıları şimdi cezaevinde. İşte o isimlerin sekiz yıl önceki ve şimdiki durumları:
Ramazan Akyürek:
2007: İstihbarat Daire Başkanı. Hrant Dink’in öldürülmeden önce Trabzon Emniyet Müdürüydü. Dink cinayetinin Trabzon’da planlandığı ve öldürüleceği bilgisi emniyete ulaştığı halde gerekli tedbirleri almadığı iddiaları gündemden hiç düşmedi.
2015: Teftiş Kurulu Başkanlığı yaptığı sırada geçmiş görevlerinde kullanıcı imha işlemleri yaptığı gerekçesiyle açığa alındı silahına el konuldu. Maaşı düşürüldü. Son olarak Dink cinayetinde şüpheli oldu.
Celalettin Cerrah:
2007: İstanbul İl Emniyet Müdürü.
2015: Osmaniye Valisi görevindeyken 2013’te merkeze alındı. 15 Aralık 2014 günü Dink’in ölümünde ihmali olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı’na şüpheli sıfatıyla ifade verdi.
Sabri Uzun:
2007: Cinayetten önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı.
2015: Emekli emniyet müdürü. Şüpheli sıfatıyla savcıya verdiği ifadede, cinayetten önce Hrant Dink’in vurulacağına ilişkin istihbarat raporunun kendisinden saklandığını belirtti.
Ahmet İlhan Güler:
2007: İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü. Cinayetten hemen sonra görevden alındı.
2015: Birinci sınıf emniyet müdürü. 8 Aralık 2014 günü savcıya şüpheli sıfatıyla verdiği ifadede Ramazan Akyürek’in Dink’in öldürüleceği bilgisinin kendisinden gizlendiğini söyledi. Güler daha sonra savcıya ek ifade verdi.
Ergun Güngör:
2007: İstanbul Vali Yardımcısı. Sabiha Gökçen yazısı nedeniyle Dink’i makamında iki MİT görevlisiyle tehdit ettiği iddia edildi.
2015: Bursa Vali Yardımcısı. 9 Aralık 20014’te şüpheli sıfatıyla savcıya ifade verdi. Dink’i tehdit etmediğini uyardığını söyledi.
Reşat Altay:
2007: Trabzon Emniyet Müdürü.
2015: Emniyet Teftiş Kurulu İstanbul Bölge Başkanlığı’nda polis başmüfettişi. Şüpheli sıfatıyla 22 Aralık’ta ifadesi alınan Reşat Altay, cinayet işlendikten sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin, Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve onların etrafındaki kişilerle ilgili yoğun bir temas ve ilişki içerisine girdiklerini ifade etti.
Ali Fuat Yılmazer:
2007: İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro’da. Kendisine Trabzon’dan gelen “Yasin Hayal, Hrant Dink’i ne pahasına olursa olsun öldürecek” istihbaratını İstanbul Emniyeti’ne “Hrant Dink’e karşı eylem yapılacak” şeklinde gönderdi.
2015: 2014’te emekli oldu. 4 Aralık 2014 günü şüpheli sıfatıyla 5 saat ifade verdi. “Paralel yapı” soruşturması nedeniyle 6 aydır Silivri Cezaevinde tutuklu.
Muhittin Zenit:
2007: Polis memuru. Yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’le cinayeti bildiğinde yönünde telefon kaydı ortaya çıktı.
2015: Emniyet İstihbarat Dair Başkanlığı Özel Kalem’de görevliydi. Cinayette ihmali olduğu gerekçesiyle 26 Aralık 2014’te ifadeleri alındıktan sonra tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Soruşturmayı yürüten savcılık serbest bırakılmasına itiraz etti, hakkında tutuklama kararı çıktı. 13 Ocak 2015 günü tutuklandı. Cezaevinde.
Özkan Mumcu:
2007: Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nde komiser.
2015: Cinayette ihmali olduğu ve o dönem Trabzon’dan İstanbul’a ve Ankara’ya farklı raporlar gönderdiği iddiasıyla Özkan Mumcu hakkında yakalama kararı çıkarıldı. 13 Ocak’ta tutuklandı. Cezaevinde.
Faruk Sarı:
2007: Trabzon İstihbarat Şube Müdürü.
2015: Emniyet Genel Müdürlüğü Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı’nda 1’inci Sınıf Emniyet Müdürü olarak bu görevini yürütüyor. Sarı, “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan tutuklanması istemiyle Nöbetçi 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi, yurt dışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Ercan Demir:
2007: Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nde amir.
2015: Cizre Emniyet Müdürü. 12 Ocak 2015 günü savcılık tarafından tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. Yurt dışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı. Savcılık bu karara itiraz etti. Hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Firari.
Ogün Samast:
2007: Cinayetin faili.
2015: Savcıya mektup yazarak bilgisine başvurulmasını isteyen cinayetin faili Ogün Samast da tanık olarak dinlenildi. Samast, cinayetle ilgili ilk kez üçüncü bir kişiden bahsetti.
8 YILDA NELER OLDU?
Hrant Dink soruşturması sekiz yıldır sürüyor. Soruşturmaya sırasıyla Selim Berna Altay, Fikret Seçen ve Cihan Kansız, Muammer Akkaş, Yusuf Hakkı Doğan ve Gökalp Kökçü baktı. Sekiz yılda 6 savcının değiştiği soruşturmada, Hürriyet gazetesinin haberine göre yaşananlar:
1- Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesinin ardından İçişleri Bakanlığı müfettişleri dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkında inceleme başlattı. Müfettişlerin Mart 2007’de raporu tamamlamasının ardından Bölge İdare Mahkemesi ‘eksik soruşturma’ nedeniyle kararı bozdu.
2- 2008 yılında müfettişler 2’nci kez inceleme başlattı. Bu aşamada Ahmet İlhan Güler ve Celalettin Cerrah ile birlikte 6 polis daha inceleme altına alındı. Müfettişler hazırladıkları raporda, bazı polisler hakkında soruşturma izni verdi. Ancak Bölge İdare Mahkemesi 27 Haziran 2008’de inceleme izni verilen polisler hakkındaki kararı kaldırdı. Böylece polislerin tamamı hakkında incelemeye izin vermemiş oldu. Kararın kesin olması nedeniyle itirazda bulunulamadı.
3- 21 Ekim 2008’de Hrant Dink’in ailesi iç hukuk yolları tükendiği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Jandarma Komutanlığı ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ndeki görevliler hakkında başvurdu.
4- 14 Aralık 2010’da AİHM 3 başvuruyu birleştirdi ve tek bir karar verdi. AİHM kararında ‘Soruşturma yapılmadığı, yaşam hakkının ihlal edildiği’ belirtildi.
5- 17 Ocak 2011’de AİHM kararına dayanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na kamu görevlileri hakkında şikâyette bulunuldu.
6- 30 Nisan 2013’te yürürlüğe giren 4. Yargı Paketi, ‘Kovuşturmaya yer olmadığı kararının etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin AİHM’nin kesinleşmiş kararıyla tespiti ve 3 ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır’ hükmü getirdi.
7- 1 Temmuz 2013’te Hrant Dink’in ailesinin avukatları yeni yargı paketi kapsamında AİHM’nin Dink-Türkiye kararına dayanarak İstanbul Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve Trabzon Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
8- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Temmuz 2013’te Trabzon İl Jandarma görevlileri ile Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında yetkisizlik kararı verdi. Bu kişilere ilişkin soruşturma evraklarını Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler hakkında ise ‘görevsizlik’ kararı verdi. Muammer Güler’e ilişkin soruşturmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesini karara bağladı.
9- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında soruşturma izni için İstanbul Valiliği’ne başvurdu ancak valilik soruşturma izni vermedi. Valiliğin bu kararı üzerine soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 21 Şubat 2014’te ‘Kovuşturmaya yer olmadığına’ karar verdi.
10- Dink’in ailesinin avukatları, 19 Mart 2014’te Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak bu kararın kaldırılmasını istedi.
11- Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Mayıs 2014 tarihli kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘Kovuşturmaya yer olmadığına’ dair kararını kaldırdı.
12- 4 Haziran 2014’te Adalet Bakanlığı’na başvuran İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının ‘Kanun yararına kaldırılmasını’ istedi.
13- Adalet Bakanlığı, 16 Temmuz 2014 tarihli kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu talebini yerinde bulmayarak reddetti. Bakanlık, soruşturmanın yürütülmesi için dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na geri yolladı. Kamu görevlileri hakkın soruşturma açıldı.
ODASINDA ATATÜRK FOTOĞRAFI OLAN ERMENİ
Hrant Dink ile röportaj yapan Fransız TV5 televizyonundan Frederic Mitterand’ın odadaki Atatürk fotoğrafları dikkatini çeker. Mitterand, Hrant Dink’e bu fotoğrafları neden astığını sorar. Hrant Dink, Fransız gazeteciye şu cevabı verir: “Dikkat ederseniz Atatürk’ün bir entelektüel fotoğrafını koydum oraya. Yazarken, çizerken ya da okurken. En hoşuma giden fotoğraflarından biri. O’nun bu yanını çok sevdim her zaman için. Kendim istediğim için. Bir mecburiyet ya da bir dayatma yok.”
ANTİEMPERYALİSTTİ
Dink’in en önemli özelliği anti-emperyalist olmasıydı. Batı parlamentolarında gündeme gelen Ermeni tasarıları hakkında çok net bir karşı duruş sergileyen Dink, Fransız parlamentosunda gündeme gelen tasarıya karşı mücadele başlatmıştı. O’nun için Türkler ve Ermeniler’in doktoru Batılılar değil birbirleriydi.
Hiç yorum yok :
Yeni yorumlara izin verilmiyor.