21 Aralık 2010 Salı

Komutanların teslimiyet nedenleri Bir: Askerî-stratejik nedenler

Komutanların teslimiyet nedenlerini çok iyi tahlil etmek gerekir. Bunları dört başlık altında inceleyebiliriz:


Bir: Askerî-stratejik nedenler

İki: Siyasal nedenler

Üç: Bireysel nedenler

Dört: Felsefî-Kültürel nedenler.

Aslında birinci sırada felsefî-kültürel nedenlerin incelenmesi düşünülebilirdi. Çünkü diğer nedenler, en sonunda felsefe ve kültürle bağlantılıdır. Ancak biz daha somut olan stratejik, siyasal ve bireysel nedenleri öne aldık. Teslimiyete gerekçe olarak gösterilen stratejik nedenler şöyle sıralanabilir:

1. ABD’NİN ÜSTÜN SİLAHLI GÜCÜ

VE SİLAH BAĞIMLLILIĞI

ABD’nin üstün silahlı gücüne karşı konamaz. NATO’nun silah sistemlerine bağlıyız; direnemeyiz.

2. İKİ CEPHEDE SAVAŞ TEHDİDİ

ABD, Kuzey Irak üzerinden tehdit yanında, Ege ve Kıbrıs üzerinden bizi iki cephede savaşa zorlar; o zaman ne yaparız?

3. İÇ CEPHENİN ZORLUKLARI

ABD’nin bölücü kitlesel isyanları ve irtica güçlerini harekete geçirmesi karşısında iç cephede de zor durumlara düşeriz.

4. EKONOMİK MAHKÛMİYET

Türkiye, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü savunarak, ABD’ye tavır alırsa, ekonomik açıdan ayakta duramaz; borç alamaz; borsalar çöker vb.

5. ABD’NİN STRATEJİK ORTAĞI OLMA BEKLENTİLERİ

ABD’yi “Ilımlı İslam” planından vazgeçirerek, “Ilımlı laiklik” çizgisinde buluşabilir ve Büyük Ortadoğu Projesini bizimle uygulamasını sağlayabiliriz.

TESLİMİYETİN PERDESİ: “STRATEJİK GERİ ÇEKİLME”

Teslimiyete kuşkusuz askeri bir açıklama gerekir. Buna da, “Kuvvetleri koruyabilmek için stratejik geri çekilme” adı verilmiştir. Oysa uygulanan stratejinin askerlikteki adı, “stratejik geri çekilme” değil, savaşmadan yenilmektir. ABD’nin “küresel güvenlik” dediği stratejinin Türk Ordusuna yüklediği görev, şu an ABD’ye savaşmadan yenilmektir.

Bilindiği gibi, Strateji bilgisinin babası kabul edilen Çin’li Sun Tzu, öncelikli hedef olarak, savaşmadan kazanmayı belirler. ABD Ordusu, Türkiye’de savaşı savaşmadan kazanıyor. Wall Street Journal, Türkiye’de “kansız iç savaş” yaşandığını yazmıştı. Bu “kansız iç savaş”ın galibi, şu anda ABD’dir. Batılı gazeteler, Türk Ordusunun yenildiğini şimdiden ilan etmişlerdir.

ABD, Batı Asya’daki planını uygulamak için, öncelikle “hizadan çıkan” Türk Ordusunu tam denetim altına almaya karar vermiştir. En başta iktidar mevzilerinden ve içerden bölerek bu işi başarmak istemiştir. Başaramayınca 1999’da cepheden taaruz kararı almıştır. Üç yıl hazırlıktan sonra Millenium Chalenge2002 (Binyılın Meydan Okuması) başlığı altında Türkiye’yi işgal tatbikatı yapmıştır ve Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi Türkiye’nin tepesine oturtulmuştur. 4 Temmuz 2003’te Kuzey Irak’ta Türk subayına çuval geçirilmiştir. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes vb tertipler bu uygulamanın devamıdır. Türk Ordusu cepheden taaruza, “kuvvetleri korumaya yönelik bir stratejik geri çekilme”yle değil, düzensiz ricatla cevap vermiştir. En yetkili komutanların şaşkınlık içinde kaldığı görülmüştür.

SONUÇLAR ORTADA

Türk Ordusunun halk içindeki saygınlığı tahrip edilmiş; komutanlara ve orduya güven sarsılmış, generallerden subay ve astsubaylara kadar en seçkin komutanlar bertaraf edilmiş; onurlu komutanlar intihar etmiş, gaziler madalyalarını çiğnemiştir. Kısacası Ordunun savaş yeteneği zayıflatılmıştır. Komutanların “Kayıp vermemek için düzenli geri çekilme” adını verdiği strateji, en ağır kayıplarla sonuçlanmıştır.

Komuta kademesinin tavrı, ABD ile erken bir cepheleşme içine girmemek, zamanı kollamak gibi stratejik ve taktik ilkelerle açıklanamaz. Zaman yine kollanabilir. Bu uygulamalara boyun eğmek, cepheleşmeyi ertelemiyor, tam tersine yakınlaştırıyor. Çünkü bu kadar dirençsiz tavır, karşı güçleri azgınlaştırmış ve düşmana nihai hesaplaşma için cesaret kazandırmıştır. En önemlisi, zaman Türkiye’nin zararına işliyor. Çünkü hem halk kaybedilmektedir; hem de Ordunun direnci zayıflatılmaktadır.

EN BÜYÜK DEĞER

Bölgemizde barut kokusunun yayıldığı günümüz koşullarında, hiçbir değer, Ordunun morali, savaşma kararlılığı, Türk milletinin Ordusuna güveni, Ordunun milletle olan bağlarıyla karşılaştırılamaz. Bütün bu etkenlerde çok ağır yıkımlar yaşanmıştır. Bunları örtbas eden komutanlar ne yazık ki ilerde ödenecek bedelden sorumlu olmayacaklarının rahatlığı içindeler. Çünkü hepsi sıraları geldikçe Fenerbahçe Orduevi’ndeki istirahatlerine çekiliyorlar. Onların niteliksizliği yüzünden verilen kayıplar, ilerde verilmiş gibi görülecektir. Dün sorumluluk üstlenmekten çekinen ehliyetsiz komutanlar, faturayı bugünün ve geleceğin komutanlarına ve Ordusuna ciro etmişlerdir.

Bu konuya devam edeceğiz. Sorunlar açıklık ve dürüstlükle çözülür.

www.doguperincek.info

Hiç yorum yok :