Hukuk ve üslup- Ahmet SELİM (20.02.2011)
....
Deliller toplanıyor, savcılık sorguluyor, mahkeme tutuklama kararı veriyor.
Şimdi
biz ne düşünmeliyiz?
Beklemekten
başka bir tavrımız olabilir mi?
Bir
gün yazılan yazı ertesi gün havada kalıyor ise, o yazı yazılmaması gereken bir
yazıdır.
Bir
kanaat, hatta bir inanç sahibi de olabilirsiniz yargılanacak kişi hakkında.
Mesela kesinlikle masum olduğuna inanabilirsiniz ama bunu yazamazsınız, medyaya
açıklayamazsınız. Bizim vicdanî kanaatlerimiz ve inançlarımız sadece bizi
bağlar. Yargı ve hukuk, apayrı bir konudur.
Hayatımızda
bunun çok çeşitli örneklerini yaşamışızdır.
Bazen
yasalara göre suç işleyenler, yaptıkları işin kendi ideolojilerine göre suç olmadığı
fikrine sahip olabilirler mesela. Ama hukuk yasalara göre işler. Bizim
sübjektif değerlendirme ölçülerimize göre değil.
"Beraat-i
zimmet asıldır" kuralı da yanlış anlaşılıyor. Evet, aksi sabit olmadıkça
(sübut bulmadıkça) kimseye suçlu diyemeyiz. Fakat yargılanmakta olan biri için,
"bu beraat etmelidir, masumdur" diyemeyiz. Sanık (şüpheli) demek,
beraat etmesi yargı kararına bağlı olan kişi demektir. Biz hariçten, dosya
hakkında ne savcı gibi ne avukat gibi konuşup yazabiliriz. Yasaların istediği budur.
Eleştiri genellikle, sonuçlandırılmış davalarla ilgili olmak durumundadır....