'INDA NE YAZMIŞLARDI ?
Fehmi Koru -
21.02.2011
Bazen
öyle olur; yaşadıklarının ne denli önemli olduğunu yaşayanlar tam anlamıyla
fark edemez. Türkiye, bugün on yıl öncesinden hemen her yönden farklı bir ülke:
Cılız ve kırılgan bir ekonomik yapıdan sürekli büyüyen bir ekonomi çıktı. Sağa
bakılıp hizaya girilen vesayetçi bir siyasi sistemimiz vardı, şimdilerde millet
sözünü herkese dinletiyor. Uzun yıllar "Washington ne der? Moskova kızar
mı? Avrupa'dan azar gelir mi?" endişesi yaşatırdı dış politikamız, son
yıllarda Washington, Moskova ve Avrupa Birliği "Ankara'ya danışalım,
Ankara'nın görüşünü alalım, Ankara'yı kızdırmayalım" derdine düştü.
O
durumdan bu duruma on yıldan kısa bir sürede gelinirse, bunun etkileri kolay
hazmedilemez. Türkiye'nin de şu sıralarda yaşadığı böylesine bir 'hazım' sorunu
işte. Yenilenen ekonomik ve siyasal yapılar, farklı diplomatik yaklaşımlar
eskiye alışmış zihinleri zorluyor.
Zorluyor
da ne oluyor? Eskinin çıkarlar ağı bozulduğu, yeni dengeler farklı yerlerde
oluşmaya başladığı, paradigmalarla birlikte söylemler de gelişmelerden
etkilendiği için, zeminin altlarından kaydığını düşünenler yaygarayı basıyor.
Mevcut
medya düzeni değişime ayak uydurmaya direndiği ve hâlâ eskiye göre oluşmuş
çıkar ilişkileri varlığını sürdürdüğü için, yaygaracı sesler samimi
feryatlarmış gibi göklere yükseliyor.
Bütün
dünyayı hareketlendiren 'değişim' arzusu, eskinin arkasına saklanarak, köhnemiş
ilkelere sahip çıkarak engellenemez; 'değişim' ancak başka tür bir 'değişim'
anlayışı ile karşılanabilir. Ülkemizde muhalefet yapanların anlayamadığı da bu
'gerçek' işte. Değişimi savunan ve politikalarına yansıtan bir partiye
muhalefet, ancak onun değişim modelini yeterli bulmayan başka bir 'değişimci
model' ile yapılabilir...
'Yeni'
bir Türkiye inşa ediliyor elbirliğiyle; bizim burada yaptığımız, ona harç
sağlamak...
Hiç yorum yok :
Yeni yorumlara izin verilmiyor.