10 AĞUSTOS DEĞERLENDİRMESİ
10 Ağustos 2014 günü yapılan sandıklı cumhurbaşkanı seçimi sonuçlandı. İki turlu olan seçim, birinci turda AKP adayının geçerli oyların % 51,8’ini almasıyla sonuçlandı. CHP – MHP’nin Çatı Adayı geçerli oyların % 38,4’ünü alırken, HDP adayı % 9,8 oy aldı.
Seçim için 53 milyon seçmen varken bunun 40 milyonu oy kullandı. Henüz kullanılıp geçersiz olan oy miktarını bilmiyoruz.
Kabaca hesapladığımızda, toplam seçmen bakımından oy dağılımı sırasıyla şöyle: % 39, % 28, % 7,5… Bu oranlara bakarak, AKP Adayının balkon konuşmasında yapacağını söylediği şeyleri yapmasının pek de kolay olmayacağını şimdiden görmek önemlidir.
AKP Adayı için “sonun başlangıcı” olan bu seçim sonuçları, Çatı Aday’ın partileri için de bir “yeniden yapılanma” dönemi açacaktır.
Aşağıda belirtilen nedenlerle…
1. İki turlu seçim gerçeğine aykırı formül sorunu
İki turlu seçimlerde ikinci güçlü adayın şansı, birinci turda birden fazla aday çıkarılarak artırılır. Birinci turda Çatı Aday formülü, bu basit gerçeğin atlanması anlamına gelmiştir. Birinci turda tüm yumurtalar tek sepete toplanmıştır. Seçimin ilk turda rakip aday lehine sonuçlanmasında, bu stratejik hatanın etkisi büyüktür.
2. Çatı Aday için tahmini oy beklentisinde hesap yanlışı
Cumhurbaşkanlığı da dahil, ulusal genel seçimler yerel seçimlerle karşılaştırılamaz. Çünkü yerel seçimlerde seçmen davranışı kendine özgü dinamiklere sahiptir.
Çatı Aday formülünün tercihinde ikinci hata bu noktada yapılmıştır.
Çatı Aday formülü, 30 Mart 2014’te yapılan son yerel seçimlerde alınan oylar toplanarak umut verici görüldü. Bu seçimde CHP-MHP-destek açıklayan diğer partilerin oy toplamı % 46 idi. Çatı Adaylığa AKP tabanından oy alabilecek özelliklerde biri aday gösterilerek, ihtiyaç olan % 4’ün kolayca toplanabileceği hesaplandı.
Oysa aynı hesap 12 Haziran 2011 genel seçimleri temel alınarak yapılsaydı; Çatı Aday’a destek açıklaması yapan tüm partilerin toplam oylarının % 40,7 olduğu ve ihtiyaç duyulan oyun %10 düzeyinde olduğu görülürdü.
3. Çatı Aday yeni oy getirmediği gibi önceki oyların da kaçmasına neden oldu
Çatı Aday formülüyle yeni oy kazanılamamıştır. Bunun açıklaması bellidir; Çatı Aday AKP seçmeninde hiçbir olumlu etki yaratamamıştır.
Yeni oy çekilemediği gibi, önceki seçimlerde alınmış oylardan geriye düşülmüş; partiler tabanlarının desteğini yitirmişlerdir.
Çatı aday 2011 genel seçimlerine göre % -2,24 oy yitirdi ve 2,1 milyon seçmenin kaçmasına yol açtı.
2014 yerel seçimlerine göre bakılırsa, kayıp % -7 düzeyindedir. Seçmen kaybı 5,1 milyon kişidir.
4. Yitirilen oylar nereye gitmiş olabilir?
Bu seçimde yalnızca “geçerli oy”lar sayılır; dolayısıyla sandığa gidip geçersiz oy kullananların oyları, oy dağılımına dahil edilmez. O halde geçerli oylar bakımından kaybın 3 nedeni olabilir:
Seçim için 53 milyon seçmen varken bunun 40 milyonu oy kullandı. Henüz kullanılıp geçersiz olan oy miktarını bilmiyoruz.
Kabaca hesapladığımızda, toplam seçmen bakımından oy dağılımı sırasıyla şöyle: % 39, % 28, % 7,5… Bu oranlara bakarak, AKP Adayının balkon konuşmasında yapacağını söylediği şeyleri yapmasının pek de kolay olmayacağını şimdiden görmek önemlidir.
AKP Adayı için “sonun başlangıcı” olan bu seçim sonuçları, Çatı Aday’ın partileri için de bir “yeniden yapılanma” dönemi açacaktır.
Aşağıda belirtilen nedenlerle…
1. İki turlu seçim gerçeğine aykırı formül sorunu
İki turlu seçimlerde ikinci güçlü adayın şansı, birinci turda birden fazla aday çıkarılarak artırılır. Birinci turda Çatı Aday formülü, bu basit gerçeğin atlanması anlamına gelmiştir. Birinci turda tüm yumurtalar tek sepete toplanmıştır. Seçimin ilk turda rakip aday lehine sonuçlanmasında, bu stratejik hatanın etkisi büyüktür.
2. Çatı Aday için tahmini oy beklentisinde hesap yanlışı
Cumhurbaşkanlığı da dahil, ulusal genel seçimler yerel seçimlerle karşılaştırılamaz. Çünkü yerel seçimlerde seçmen davranışı kendine özgü dinamiklere sahiptir.
Çatı Aday formülünün tercihinde ikinci hata bu noktada yapılmıştır.
Çatı Aday formülü, 30 Mart 2014’te yapılan son yerel seçimlerde alınan oylar toplanarak umut verici görüldü. Bu seçimde CHP-MHP-destek açıklayan diğer partilerin oy toplamı % 46 idi. Çatı Adaylığa AKP tabanından oy alabilecek özelliklerde biri aday gösterilerek, ihtiyaç olan % 4’ün kolayca toplanabileceği hesaplandı.
Oysa aynı hesap 12 Haziran 2011 genel seçimleri temel alınarak yapılsaydı; Çatı Aday’a destek açıklaması yapan tüm partilerin toplam oylarının % 40,7 olduğu ve ihtiyaç duyulan oyun %10 düzeyinde olduğu görülürdü.
3. Çatı Aday yeni oy getirmediği gibi önceki oyların da kaçmasına neden oldu
Çatı Aday formülüyle yeni oy kazanılamamıştır. Bunun açıklaması bellidir; Çatı Aday AKP seçmeninde hiçbir olumlu etki yaratamamıştır.
Yeni oy çekilemediği gibi, önceki seçimlerde alınmış oylardan geriye düşülmüş; partiler tabanlarının desteğini yitirmişlerdir.
Çatı aday 2011 genel seçimlerine göre % -2,24 oy yitirdi ve 2,1 milyon seçmenin kaçmasına yol açtı.
2014 yerel seçimlerine göre bakılırsa, kayıp % -7 düzeyindedir. Seçmen kaybı 5,1 milyon kişidir.
4. Yitirilen oylar nereye gitmiş olabilir?
Bu seçimde yalnızca “geçerli oy”lar sayılır; dolayısıyla sandığa gidip geçersiz oy kullananların oyları, oy dağılımına dahil edilmez. O halde geçerli oylar bakımından kaybın 3 nedeni olabilir:
a) Sandığa gitmeyen seçmen faktörü: 53 milyon seçmenden % 25’ine denk gelen 13,2 milyon seçmen sandığa gitmemiştir.
b) HDP adayına kayan seçmen faktörü: Bu partide 2011 ve 2014’e göre % 3,8 oy artışı vardır.
c) AKP’ye kayan seçmen faktörü: Yok görünmektedir. Çünkü AKP önceki iki seçimde aldığı oylardan daha az oy almıştır. AKP 2011’de 21,5 milyon; 2014’te 20,5 milyon oy almışken cumhurbaşkanlığı seçiminde oy miktarı 20,9 milyon düzeyindedir.
AKP’ye kayma olasılığının MHP seçmeni için daha mümkün olduğu düşünülebilir; bu açıdan MHP seçmeninin sonuca etki edebilecek bir kayması olmamış görünmektedir.
Seçmen kaybının, HDP’ye kayma faktörü bakımından CHP’den olduğu söylenebilir. Kamuoyuna da yansıdığı üzere HDP bir CHP milletvekilini aday gösterme girişiminde dahi bulunmuştu.
Sandığa gitmeme faktörü, hem CHP hem MHP seçmeninden kaynaklanmış olabilir.
5. Sandığa gitmeme nedenleri
Cumhurbaşkanlığı seçimine katılım % 75 düzeyindedir. Sandıklı cumhurbaşkanlığı rejimini getiren 2007 Referandumu’na katılım % 67 idi. Aynı konuyla ilgili bu iki yoklamada düşük katılım, fiilen getirilen “başkanlık rejimi”ne karşı soğukluk duygusu ile ilişkilendirilebilir.
Toplam 13,2 milyon seçmenden önemli bir bölümünün sınıflandırılamayacak kadar çeşitli nedenlerle sandığa gitmemiş olduğu düşünülmelidir.
Ancak bu kütlenin bir başka önemli bölümünün de, oy kaybı yaşayan Çatı Aday’a onay vermeyen seçmen olduğu tahmin edilebilir. Bunun dayanağı, önceki seçimlere kıyasla bu seçimde oy kaybı yaşayan adayın yalnızca Çatı Aday olmasıdır.
Çatı Aday, CHP – MHP genel başkanlarının partilerinden ayrı kişisel tasarruflarıyla belirlenmesinin “dayatma” olarak algılanması ve her iki parti tabanlarının adayı kendi ilkelerine uygun bulmaması nedenleri başta olmak üzere adayın kapsamlı amaç yokluğu, strateji yanlışlıkları, kampanya yetersizlikleri gibi faktörler sonucunda onay görmemiştir.
6. Sorumluluğun adresi neresidir?
Çatı Aday’ın sahibi parti yöneticileri, izledikleri yöntemle partilerini by-pass ettikleri ve riski – bedeli üstlenmeye istekli olduklarını ilan ettikleri halde, seçim sonuçlanınca “sandığa gitmeyen seçmen”i sorumlu tutma cesareti sergilemişlerdir.
İkinci olarak, seçimin eşit ve adil koşullarda olmadığı konusuna vurgu yapmayı yeğlemişlerdir.
Üçüncü olarak, “temiz siyaset”e destek vermeyen halk / seçmen varlığından şikayet etmişlerdir.
Parti yöneticilerinin gösterdikleri bu üç adres, parti yönetimlerinin demokratik siyasetin sorumluluğun gereğini yerine getirmek yerine bundan kaçmaktan ibaret üzüntü verici bir manzaradır.
Yaşanan hezimetin sorumluluğu, elbette, Çatı Aday formülü yanlışını yaratıp milyonlarca seçmene dayatarak kabul ettirmeyi deneyen yetkililerin kendilerindedir.
Seçmen kaybının, HDP’ye kayma faktörü bakımından CHP’den olduğu söylenebilir. Kamuoyuna da yansıdığı üzere HDP bir CHP milletvekilini aday gösterme girişiminde dahi bulunmuştu.
Sandığa gitmeme faktörü, hem CHP hem MHP seçmeninden kaynaklanmış olabilir.
5. Sandığa gitmeme nedenleri
Cumhurbaşkanlığı seçimine katılım % 75 düzeyindedir. Sandıklı cumhurbaşkanlığı rejimini getiren 2007 Referandumu’na katılım % 67 idi. Aynı konuyla ilgili bu iki yoklamada düşük katılım, fiilen getirilen “başkanlık rejimi”ne karşı soğukluk duygusu ile ilişkilendirilebilir.
Toplam 13,2 milyon seçmenden önemli bir bölümünün sınıflandırılamayacak kadar çeşitli nedenlerle sandığa gitmemiş olduğu düşünülmelidir.
Ancak bu kütlenin bir başka önemli bölümünün de, oy kaybı yaşayan Çatı Aday’a onay vermeyen seçmen olduğu tahmin edilebilir. Bunun dayanağı, önceki seçimlere kıyasla bu seçimde oy kaybı yaşayan adayın yalnızca Çatı Aday olmasıdır.
Çatı Aday, CHP – MHP genel başkanlarının partilerinden ayrı kişisel tasarruflarıyla belirlenmesinin “dayatma” olarak algılanması ve her iki parti tabanlarının adayı kendi ilkelerine uygun bulmaması nedenleri başta olmak üzere adayın kapsamlı amaç yokluğu, strateji yanlışlıkları, kampanya yetersizlikleri gibi faktörler sonucunda onay görmemiştir.
6. Sorumluluğun adresi neresidir?
Çatı Aday’ın sahibi parti yöneticileri, izledikleri yöntemle partilerini by-pass ettikleri ve riski – bedeli üstlenmeye istekli olduklarını ilan ettikleri halde, seçim sonuçlanınca “sandığa gitmeyen seçmen”i sorumlu tutma cesareti sergilemişlerdir.
İkinci olarak, seçimin eşit ve adil koşullarda olmadığı konusuna vurgu yapmayı yeğlemişlerdir.
Üçüncü olarak, “temiz siyaset”e destek vermeyen halk / seçmen varlığından şikayet etmişlerdir.
Parti yöneticilerinin gösterdikleri bu üç adres, parti yönetimlerinin demokratik siyasetin sorumluluğun gereğini yerine getirmek yerine bundan kaçmaktan ibaret üzüntü verici bir manzaradır.
Yaşanan hezimetin sorumluluğu, elbette, Çatı Aday formülü yanlışını yaratıp milyonlarca seçmene dayatarak kabul ettirmeyi deneyen yetkililerin kendilerindedir.
[BAG, 11 Ağustos 2014]