23 Eylül 2014 Salı

BÜLENT ESİNOĞLU: CIA’nın ekonomik krizden çıkış önerileri!

 
Bizlerin dikkatleri IŞİD ve Ukrayna’ya çevrilmişken, Batı ekonomisinin ne hallerde olduğunu gözden ırak tutuyoruz.
 
Dünya medyasının Batı tekelleri tarafından yönetilmesi; ekonomideki felaketlerin bize yansıtılmasında, manipülasyona uğramasına neden olmaktadır. Ekonomik felaketi bizlere yavaş yavaş, yedirerek, sindirerek veriyorlar.
 
Ekonomi; Amerika’da ve Avrupa’da, bir refah sorunu olmaktan çok güvenlik sorununa dönüşmüştür.
 
Avrupa’nın kendi insanına bakışı ve gelecek tasarımı, Amerika’nın kendi insanına bakışı ve dünyayı yönetme iddiası bakımından farklıdır.
 
Amerika’nın hak, hukuk, ahlaki değerleri hiçe sayması, hegemonyasını ayakta tutabilmesinin gereğidir.
 
Dünyamız radikal eşitsizlikler dünyasıdır. Eşitsizlik ancak şiddet ile sürdürülebilir. Sömürü artarsa, bu sömürü için gereken şiddet de artar.Türkiye’deki zorbalığın da gerekçesi aynıdır.Ülkelerde eşitsizlik çoğaldıkça, şiddet çoğalacağından, yöneten zenginlerin daha çok zorbalaşması gerekir.
 
Bilindiği gibi yönetimlerde zenginler temsil edilir. Yoksullar temsil edilmez. Bir ülkenin güvenliği zenginlerinin güvenliğidir. İktidarın güvenliğidir. Bu anlamda, ABD’nin güvenliği, ABD zenginlerinin güvenliğidir. Amerikan zenginlerinin çıkarlarını kollayan ABD ordusu, CIA ve dünya zenginlerinin ordusu olarak, NATO’dur.
 
Durum bu olunca, CIA ekonomik felaketler için bir rapor hazırlamış.
 
Durumun ABD için ne derece felaket olduğunu anlatabilmek için de, “paraları helikopterle bankalara (zenginlere) atacağınıza, caddelere (halka) atın” diye öneride bulunmuş.
 
CIA ilave etmiş, 100 trilyon dolar meltdown olacak, yani eriyecek, buharlaşacak, imha olacak… Raporda, borsaların aşırı şiştiğinden bahisle, borsaların tepe taklak olacağını belirtmiş.
 
CIA mevcut krizi 1929 büyük krizi ile de karşılaştırmış. Yaşanılan krizin, 1929 Krizinden iki kat daha büyük kriz olduğunu ifade ediyor. Bizlerde biliyor ve anlıyoruz ki bu kriz, 1929 krizinden daha büyük. Ama tekellerin medyası sanki kriz yokmuş gibi yansıtıyor.
 
Amerikan köşe yazarlarının yazılarında, şöyle ifadelerle karşılaşıyoruz.
 
“CIA uyarıyor, yöneticiler neden görmüyor?
 
Dolar dünya parası olmaktan çıkıyor” diyorlar.
 
Amerika, yapısal değişimleri gerçekleştirmek yerine, genişleme(para basma)politikaları yürütmesi; basılan paraları kendi zenginlerine vermesi, bir değişikliğe neden olmuyor.
 
Sadece gelişmekte olan ülkelerin aşırı borçlanmasına neden oluyor.
 
Avrupa’daki kriz daha da derin.
 
Grevler ve eylemler çoğalıyor.
 
Rusya’ya ambargo uygulamaları halinde kendilerinin daha derin krizin içine girecekleri bellidir. Amerika’nın maşası olmanın bir bedeli olduğunu, anlamanın zamanıdır.
 
Özetle “zengini daha çok zengin edersek, fakirin de çıkarı olur” safsatasının sonuna doğru yaklaşıyoruz.
 
Rusya elindeki doların %20’sini sattı. Rezervlerini altına çevirmeye başladı.
 
Ukrayna meselesinin aslında dolar meselesi ve Amerikan zenginlerinin meselesi olduğunu çok yazdım.
 
Amerikan zenginleri diyor ki, ”Putin’i şimdi cezalandırdın, cezalandırdın. Aksi takdirde bir daha cezalandıramazsın.
 
Çin ve Rusya’nın kendi aralarında doları kaldırmış olmaları, büyük ekonomik ve askeri işbirliklerine girmeleri Amerika’nın asıl sıkıntısıdır. Amerika’daki don eylemleri de boşuna değildir.  Bankaların önüne don bırakma eylemleri, siz almadan biz getirdik anlamımdadır. Bu gün gördüğümüz bu pasif eylemler, ileri de taşlı sopalı eylemlere dönüşecektir. Bu kadar eşitsizliğin bir bedeli olmalıdır. Eşitsizliğin bedeli şiddettir. Önemli olan bu şiddetin yönlendirilmesi ve bir devrime evrilmesidir.
 
 
 
Gazete Vatan Emek
07.09.2014