Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, Wikileaks'te yayımlanan belgelerle ilgili Türkiye'den, hükümetten ve Başbakan'dan özür beyan ettiğini söyledi.
AA
Washington
Davutoğlu, Türk basın mensuplarına yönelik düzenlediği basın toplantısında, görüşmede ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, bu tür raporların siyasi liderlerin tutumlarını yansıtmayacağını ifade ettiğini belirterek, ''Bunun Türk kamuoyu tarafından da böyle algılanması için gereğini yapacaklarını belirttiler'' dedi.
Wikileaks belgeleriyle ilgili hususun gerek başbaşa yaptıkları görüşmede detaylı olarak ele alındığını gerekse heyetler huzurunda Clinton'ın konuyu tekrar dile getirdiğini anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:
''Bizim için belgelerle ilgili durum son derece açık ve sarihtir. Türkiye devlet geleneğine sahip, Osmanlıdan beri gelen güçlü arşivleri olan, köklü bir diplomasiye sahip bir ülkedir. Dış politikamız hem siyaset anlamında hem de ahlaki tutarlılık anlamında çok açık ve net prensiplere dayalıdır.
Şunu açık söyleyeyim, bütün diğer ülkelerin de arşivleri açılsa her şey de paylaşılsa bundan da gocunmaz Türkiye. Çünkü bizim dış politikamızda ikili bir dil yoktur, bizim dış politikamızda kamuoyunca bilindiğinde yüzümüzü kızartacak, bu anlamda yanlış bir intiba uyandıracak herhangi bir husus yoktur. Çok açık ve ilkesel bir dış politika takip ediyoruz ve bunu gururla takip ediyoruz. Sahip olduğumuz tarihi tecrübeyle sahip olduğumuz olağanüstü jeopolitik konumla bu politikayı takip etmeye devam edeceğiz.''
"Clinton, özür beyan etti"
Bakan Clinton'ın bu konuda duyduğu üzüntüyü dile getirdi getirdiğini ifade eden Davutoğlu, "Türkiye'den, hükümetimizden, ismen bizler de geçtiği için Sayın Başbakanımızdan, bizlerden bu gelişme dolayısıyla özür beyan ettiler" dedi.
Clinton'un özel olarak ısrarla bir hususu paylaştığını dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"(Clinton) diplomatların analizlerinin yönetimlerinin siyasi iradesini ve yaklaşımını her zaman belirleme noktasında mutlak olmadığını, yansıtamayabileceğini de vurguladı. Gerek daha önceki Amerikan Dışişleri bakanlarının, ama özellikle kendisinin bizimle ilişkileri gerekse Obama'nın Sayın Başbakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkileri ve siyasi düzeyde ilişkiler bağlamında mutlak saygı esaslarında ve Türk dış politikasının temel ilkeleri çerçevesinde, Türk dış politikasını takdirle takip ettiklerini vurgulayarak, bu hususlara dayandığını ifade etti. Bu tür raporların siyasi liderlerin tutumlarını yansıtmayacağını ifade ettiler."
''Diplomasi tarihi açısından büyük bir şanssızlık"
Türkiye'nin açık, ilkesel, küresel ve bölgesel barışı hedef edinen bir dış politika takip ettiğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
''O bakımdan tabii ki bu belgelerin dışarı sızması, böyle bir belge, dedikodu ortamının dahi oluşması, diplomasi tarihi açısından büyük bir şanssızlık olmuştur. Tabii mutlaka ABD'li yetkililer kendi içlerindeki değerlendirmeyi yapacaklar. Ama bunların ortaya çıkması Türk dış politikasının temel ilkelerinde herhangi bir değişiklik yapmayacağı gibi, Türk-Amerikan ilişkilerine bakışımızda da bir değişikliğe sebebiyet vermez.
Aynı şekilde belgelerde Türkiye'nin ilişkileriyle ilgili değişik ülke ve liderlerle ilgili hususlar da söz konusu olduğu için söylüyorum, o ülkelerle yürüttüğümüz dış politika stratejisini de etkilemez. Biz başka ülkelerin diplomatları üzerinden politika, onların yaptığı analizler, yorumlar üzerinden dış politika yürütmeyiz.
Doğru olduğuna inandığımız politikayı gür bir sesle dünyanın her yerinde dile getiririz, dile getirmeye devam ederiz. Eğer yanlış gördüğümüz bir dış politika oryantasyonu varsa herhangi bir dış politika yaklaşımı varsa herhangi bir dost, komşu veya müttefik ülkeden... Onu da dile getirmekten çekinmeyiz.
O bakımdan 'Diplomasinin 11 Eylülü' gibi ifadeler var. Doğrudur. Bu gerçekten diplomasi tarihi açısından, bir akademisyen olarak da baktığımda son derece yeni, çarpıcı, ilginç bir tecrübedir. Sonuçlarını hep beraber göreceğiz.''
''İlkesel pozisyonumuza bir etkisi olmaz"
Davutoğlu, yayımlanan belgelerin toplamın çok azını oluşturduğunu belirterek, mutlak değerlendirme yapmanın doğru olmadığını söyledi.
Davutoğlu, ''Ama bizim açımızdan bakıldığında, Türk dış politikası, 27 Kasım 2010'da ne ise 30 Kasım 2010'da da o olacaktır. Bu belgelerin bizim dış politika perspektifimizde ve ilkesel pozisyonumuza herhangi bir etkisi olmaz'' dedi.
"Önceden planlanmış bir görüşme"
Washington'a önceden planlanmış bir program çerçevesinde geldiklerini belirten Davutoğlu, Clinton ile uzun ve kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Davutoğlu, Clinton ile uluslararası konularda sık sık bir araya geldiklerini ifade ederek, "Ancak belli aralıklarla dosyaların bütünün gözden geçirilmesi için görüşmeler yapılması gerekliliği vardı. Bu sebeple bu geziyi planlamıştık. Ancak dün Wikileaks'te ortaya çıkan ve o çerçevede belgeler dolayısıyla görüşmemiz biraz daha özel bir anlam taşımış olmuş. Ancak görüşmemizin tümüne bu konu egemen olmadı" dedi.
Wikileaks ile ilgili konunun hem ABD'nin kredibilitesi hem Türkiye'nin gerek ABD ve diğer ülkelerle yürüttüğü temaslar açısından, hem de Türk dış politikasının değişik unsurları açısından önem taşıyan bir gelişme olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bunu tabii ki görmezden gelemezdik ve öncelikli bu konuyu kendisiyle detaylı olarak görüştüm. Sadece Türkiye değil, birçok ülkeyle ilgili binlerce belge söz konusu.
Bu belgelerin otantikliğini, gerçekliğini tartışacak durumda değiliz biz. Bu bizim tartışacağımız bir konu değil, ABD'nin kendisiyle ilgili bir husus, onlar da bunu reddetmiyor, konfirme de etmiyor ama ortada da böyle bir gerçek var.
Dolayısıyla görüşmemizin ana odak noktasını bunların oluşturması da normaldi."
29 Kasım 2010