ABD ve AB hedefinden vazgeçmiyor ve ısrarla Ukrayna’yı Rusya Federasyonu’nun kontrolundan çıkararak kendi denetimlerine almak için hamle üzerine hamle yapıyor. 2004 deki turuncu devrimle elde edemediği hedefine ulaşmak için bu sefer de AB - Ukrayna arasında işbirliğini başlatacak başvurunun devlet başkanı tarafından imzalanmamasını protesto eden muhalifleri kullanarak ve halkı provoke ederek ülkede başlatılan kalkışmayı kullanıyor. Şimdilik belli ölçüde başarı sağlamış ya da ilk hedefine varmış gibi görünüyor. Devlet Başkanı ülkeyi terketti ve parlamento tarafından azledildi, yerine vekaleten yenisi atandı ve erken seçim yapılmasına karar verildi. Elde edilen bu başarıyı genişletmek ve daimi kılmak isteyen ABD ve AB bütün imkanlarını ve kurumları kullanarak Rusya Federasyonu’nun müdahalesini önleme gayreti içine girdiler. Son gelişmeler elde edilen bu başarının pirus zaferine dönüşmek üzere olduğunu işaret ediyor.
Amaç Rusya ve Şangay İşbirliği Örgütü’nü engellemek
Rusya Federasyonu’nun Kırım yarımadasına kuvvet göndererek Akdeniz ve Karadeniz donanmasının ve üslerinin bulunduğu bölgeyi emniyete alması ve Kırım Meclisi’nin aldığı karar gereği Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılması ile ilgili referandum ve Doğu Ukrayna’nın Batı Ukrayna’dan ayrılması tehlikesi Batı’nın Gürcistan’da olduğu gibi yine yanlış hesap yaptığını ya da Rusya’nın karşı hamlesini çok iyi değerlendiremediğini ortaya koyuyor. ABD ve onun doğal ortağı AB uzun süredir yürüttükleri Genişletilmiş Karadeniz Projesi kapsamında Rusya Federasyonu’nu çevrelemek ve kontrol edebilmek için Karadeniz, Kafkasya, Hazar Havzası ve Orta Asya’yı denetimi altına almak ve Rusya Federasyonu’nun dağılması veya mümkün olabildiğince küçültülmesini sağlayacak bir stratejiyi uygulamaya çalışmaktadır. Böylece enerji kaynaklarını ve stratejik bölgeleri elinde bulunduran ve kontrol eden Rusya Federasyonu’nun diğer ülkelerle birlikte Avrasya’da bir güç oluşturması önlenebilecek ve ancak Rusya Federasyonu ile birlikte olabilirse(Şanghay İşbirliği Örgütü vb.) ABD’yi dengeleyebilecek bir süper güç haline gelecek Çin engellenebilecektir.
Rusya Federasyonu,Çin ve onların doğal müttefiki İran’ın Esad’ı desteklemesi ve Rusya Federasyonu’nun yaptığı bir hamleyle zor durumda kalan ve Suriye’de hareket serbestisini kaybeden ABD, AB’yi kullanarak Rusya Federasyonu’nun hamlesine karşılık vermek istemiş ve onu en hassas olduğu bölgeden vurarak daha sonra yapacağı hamleler için imkan yaratmayı düşünmüştür.Diğer taraftan Afganistan’dan çekilecek olan ABD, Afganistan’daki yeni dönem için Taliban’la görüşmeye başlamış ve burayı kontrol altında tutacak ve kendi denetimindeki bir yönetimi (taliban ile ortak) iş başına geçirecek bir düzenleme peşindedir.Böylece Çin ile Orta Asya’nın ve Rusya Federasyonu’nun doğrudan irtibatını kesecek,Afganistan’daki cihatcı örgütler vasıtasıyla Orta Asya’daki ülkelere, Kuzey Kafkasya ve Rusya Federasyonu’ndaki Müslüman topluluklara müdahale edebilecektir.Yeni bir süper gücün ortaya çıkmasını engellemek,ABD ve AB aleyhine Avrasya’da Rusya Federasyonu etrafında bir güç oluşmasını önlemek ana hedeftir. Gelişmeler Rusya Federasyonu’nu Ortadoğu(özellikle de Suriye),Ukrayna, Afganistan ve Kafkaslar’daki sorunlar arasında baskı altına alarak bu konulardan birinde ya da fazlasında ilerleme kaydetmek ve mevzi ele geçirmek amacıyla kullanılmaktadır.
Bölge ve dünya büyük bir çatışma tehditiyle karşı karşıya
Seçilen hedef ve yürütülen strateji ABD ve AB için uygun olabilir ama Rusya Federasyonu’nun bu konulardaki hassasiyeti,gücü ve neleri göze alabileceği yeterince değerlendirilmemiş intibaını veriyor.Ukrayna ve özellikle Kırım Yarımadası Rusya Federasyonu’nun bekası için hayati önemdedir.Zira bu bölgenin AB’ye eklemlenmesi ve ABD’nin denetimine girmesi Bağımsız Devletler Topluluğu’nun(BDT) ve Rusya Federasyonu’nun dağılmasına yol açacak bir sürecin başlangıcı olacaktır. Diğer taraftan Rusya Federasyonu’nun Karadeniz ve Akdeniz’deki politikalarının yürütülmesinin önemli bir aracı olan donanmasının ana üssü olan Kırım Yarımadası Rusya Federasyonu için uğruna savaşı göze alacağı bir stratejik bölgedir. ABD, AB ve onların teşvik ettiği muhalifler baltayı yine kayaya vurmuş görünüyorlar. Olan her zaman ve diğer bölgelerde olduğu gibi yine Ukrayna halkına olacak, Rusya Federasyonu’nun kararlı tutumu sonucu, Batı tarafından teşvik ve provoke edilen muhalifler ve halk kaderiyle başbaşa bırakılacaktır. Umarım Ukrayna halkı, ABD ve AB (tabii Türkiye) bu durumun farkına varır, çatışmaya ve ölümlere neden olmadan sorun çözümlenir. Aksi takdirde hem Ukrayna ve bölge hem de dünya büyük bir çatışma tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır. Tabii Ukrayna dışında bundan en çok etkilenecek ve zarar görecek ülkelerin başında Türkiye’nin olması muhtemeldir.
AYDINLIK- 04,03,2014