20 Mart 2014 Perşembe
Mehmet Altan mağduriyeti
Çok çabuk yüceltiyor ve çok çabuk alçaltıyoruz. Olgular/kavramlar temelli tartışmıyoruz çünkü.
Yine bir telefon sızdırıldı. Başbakan Erdoğan’ın, Star gazetesi genel yayın yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’ndan başyazarı Mehmet Altan’ı kovmasını istediği ortaya çıktı. Bu sızıntı sonrası Mehmet Altan “basın mağduru” oluverdi! Kendisini mağdur sayabilir miyiz?
Yazayım, siz karar verin…
Mehmet Altan 20 yıl Sabah gazetesinde yazdı. Özal’ı, Çiller’i ve Erdoğan’ı destekledi. Ve Erdoğan’ı öylesine yüceltti ki, Star gazetesine başyazar yapıldı. Çünkü Erdoğan, Mehmet Altan’ın daha çok yazmasını istedi; Sabah’ta haftada iki kez siyasi yazılar kaleme alıyordu. 11 Kasım 2006’da Sabah’tan ayrıldı ve Star’a geçti; artık yedi gün Erdoğan’ı övebilecekti!
Mehmet Altan, Uzanlar’ın elinden TMSF kanalıyla 2004 yılında alınıp AKP’nin “parti organı” yapılan Star’a başyazar olmakta basın özgürlüğü açısından hiç sakınca görmedi!
Yıl: 2008. “İkinci Cumhuriyet’in Yol Hikayesi” adlı kitabında Defne Asal, Mehmet Altan’a soruyor:
- Ak Parti sonuçta baştan beri özgürlükçü, demokrasi taraftarı ama öte yandan da muhafazakar bir parti, bu seni korkutmadı mı?
- Hayır korkutmadı, korkutmaz.
- Şunu sormak istedim aslında, bir anlayış var ya, bunlar aslında takiye yapıyorlar diye.
- Takiye yapıyor diyenlerin AB’yi desteklemediğini görerek, onların takiye yaptığını düşünüyorum. Ak Parti’nin takiye yaptığını söyleyerek, kendilerinin iktidar kavgasını yürüten laik takiyeciler var.
(s 231-232)
Dün böyle söylüyordu. Dolasıyla, Star’a yazmaya başladı: “Türkiye yenileşmesinin, dönüşmesinin itici motoru Erdoğan’dır…”
Aydın despotluğu
Mehmet Altan Star’a geçer geçmez hemen bir de kitap çıkardı: “Eğrisiyle Doğrusuyla Ak Parti.” Partiyi şöyle analiz ediyordu: “Yoksullar ile tuzu kurular karşı karşıya. Tuzu kurular ve onların müttefiki olan Ankara’nın egemenleri, AK Parti vasıtasıyla merkeze taşınan yoksulları gördükçe feryat ediyorlar: ‘İrtica geliyor.’ Aslında irtica gelmiyor, egemenlik gidiyor galiba.”
Mehmet Altan yazılarında ve televizyon ekranlarında yıllarca bu sözleri tekrarladı. Ülkeyi karanlığa boğan Erdoğan zihniyetini “demokrasi getiriyor” diye selamladı; “darbelerle hesaplaşıyor” diye yüceltti.
Şimdi, “yanıldık” diyor(lar).
İnanalım mı? Hayır…
Çünkü, Erdoğan kendini hiç saklamadı. Nefretini gösterdi. Öfkesini haykırdı. “Öteki”yle savaşacağını ilan etti.
Türkiye’nin yarısı fark etti de kendilerine aydın diyenler mi, ayak sesleri duyulan faşizmi analiz edemediler? Düşünme yetisini, siyasi zekalarını mı kaybetmişlerdi?
Hadi canım siz de!..
Görmek istediklerini gördüler, duymak istediklerini duydular; şiddeti, kötülüğü, bayağılığı, kabalığı yok saydılar.
Geldik, neden görmedikleri meselesine…
Kişilik zafiyeti
Döneklik tartışmalarında bir yanlışlık var:
Yüzeyde ideolojik/fikir tartışması olarak gözüken, aslında derinde kişilik zafiyeti; para/maaş, makam/koltuk, ün/şöhret gibi maddi hayat talebi! Bu nedenle dönüyorlar.
Meselenin bu yönünü hiç konuşmuyoruz. Yüzleşmeliyiz, bu gerçekle…
Mehmet Altan’ın Sabah’tan Star’a geçmesinde aldığı astronomik paranın etkisi yok mu?
Yapmayın.
Vaat edilen parayı alamayınca köşesinde bile yazdı: “Hasan Doğan benim Sabah’tan Star’a geçişimin baş aktörlerinden biriydi. Beyana güven duyma saflığımı hiç terk etmemem yüzünden, o süreçte farklı aktörler tarafından bana yapılan vaatlerle, şimdiki uygulamalar arasında büyük farklar olsa da, başlangıçta hepsiyle, Hasan da dahil, yoğun bir şekilde teşrikimesai yaptık.” (24.03.2010 Star)
İşte mağdur Mehmet Altan budur! O “farklı aktörlerin” vaatlerini tutmalarını istiyor. Başyazar köşesinden para dileniyor!
Ruh açlığını doyuramazsınız; ne paralar, mevkiler, şöhretler, akademik unvanlar verseniz de insanı ezen bu açlığı yok edemezsiniz. Bu cümleyi yazmamın nedeni şu: Başyazısında para dilenen Mehmet Altan’ın o dönem çok para kazanıyor olması. TMSF’nin el koyduğu CINE 5 gibi kanallarda hiç seyredilmeyen programlardan medya kriterlerinin çok üzerinde paralar aldı.
Üstelik: Hayatı boyunca devletten beslendiğini söylediği memuru-köylüyü-işçiyi aşağılayan Mehmet Altan, en kolay kazancı/büyük paraları devletten aldı!
Astronomik bu kazancı Melih Aşık köşesinde yazınca, Mehmet Altan ne yaptı dersiniz; iktidarın polis gücünü arkasına alarak herkese yaptığını bir kez daha tekrarladı: “Ergenekoncusunuz!” “Kullanılan gazetecisiniz!”
İşte budur; Mehmet Altanlar için Ergenekonculuk ya da kullanılan gazeteci olmanın kriteri, gerçeği yazmak! Düzenlerinin bozulmasını hiç istemediler.
Bu nedenle, nefret ve öç alma tutkusunu barbarlığa dönüştürdüler.
Bu nedenle, acımasızlarla ittifak yaptılar! Yaptıkları, “asmayıp da besleyelim mi” anlayışının başka bir versiyonuydu; “Silivri’ye sokmayıp da yazmalarına izin mi verelim!”
Parayı veren düdüğü çalar
Gelelim mağduriyet meselesinin aslına…
Mehmet Altan, Star’dan niye kovuldu?
Cemaat-AKP çatışmasında tavrını; Pensilvanya’da ziyaret edip elini öptüğü Fethullah Gülen lehine kullandı! Hepsi budur.
Yoksa… Mehmet Altan gerçeği görmüş de yön değiştirmiş filan değil. Cemaat’in Erdoğan’la iplerini koparmasıyla Mehmet Altan’ın da yolu ayrıldı. Erdoğan’ı övmesi için para verilmişti; Gülen’i övünce Star’dan kovuldu!
Mehmet Altan halen Cemaat’in yayın organlarında arzı endam eyleyip Erdoğan’a çakıyor.
AB fonlarına, istihbaratçı düşünce kuruluşları “think tank”lere para karşılığı yazılan raporlara girmeyelim.
Tüm bunların basın özgürlüğüyle/mağduriyetle ne ilgisi var?
Can Yücel ne diyor Mehmet Altanlar için:
“öyle keyifli yazıyorum ki, bu adamlar hem üniversitede var
hem gastede yazar/hem de bozarlar
asaf savaş sakat/ve belgeli murat
bu murat belgeli murat
çok ingilizce bilir
ama hel’sinkiyle güvey girer (…)
adları lazım değil esasında
kendileri lazımlık.”
SÖZCÜ / 20.03.2014
Etiketler:
Mehmet Altan
,
Soner Yalçın