FETÖ’nün
Dayandığı Merkez
NATO
Müttefik Dönüşüm Komutanlığı
NATO
2003’teki stratejik
ve yapısal değişim kapsamında askeri alanda iki merkeze ayrıldı. Brüksel merkezli NATO Müttefik Harekat Komutanlığı (AOT) tüm operasyonlardan, NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı (ACT)
ise, NATO’nun yeni strateji doğrultusunda dönüşümüne önderlik etmekten sorumlu
oluyordu.
NATO Sovyetler
Birliği’nin yıkılmasından sonra yeni strateji arayışını masaya yatırmış ve
dünyaya hükmetmenin yolunu bulmuştu: “Radikal
İslam’la mücadele!” Tabii bunun kabul ettirilebilmesi için bir çok yol
denenmiş, ama en etkilisi 2001’de ABD’de İkiz Kuleler’e yapılan El-Kaide
saldırısı olmuştur. ABD böylece “Radikal
İslam’la mücadeleyi” gündeminin başına yazarken Asya, Afrika ve Ortadoğu’da
“Ilımlı İslamı” destekleyeceğini de
ilan ediyordu. Gerçekte ABD bu bölgeyi bölmek amacıyla, Başkan Bush’un
ifadesiyle, yeni bir Haçlı Savaşı başlatıyordu.
Bu hedefle
NATO’nun savaş usullerinde de değişiklik olmuş, Asimetrik savaş ve özellikle 2010’dan sonra siber savaş teknikleri öne çıkmaya başlamıştır. Düzenli olmayan
savaş usulleriyle, gayrınizami harp teknikleriyle ve bilgisayar sistemlerine
sızma yöntemleriyle sürdürülen bir savaş.
Afganistan
işgali ve Irak’ı parçalamaya yönelik Birinci ve İkinci Körfez Savaşları’ndan
sonra, ABD yayın organlarındaki ifadeyle, “Türk
ordusu hizadan çıkmış”, Gladyo Türkiye’deki operasyon
merkezini TSK-Özel Harp Dairesi’nden Emniyet’e taşımıştır. Türkiye’nin ve bölgenin bölünmesini kabul
etmeyen TSK, hep Gladyo’nun hedefi olmuştur.
FETULLAHÇI
GLADYO’NUN OLUŞUMU
Gladyo’nun
Emniyet’e taşınmasının bir sebebi de, burada daha 70’li yıllarda başlayan
İslamcı örgütlenmedir. Buradaki “İslamcı yapı” ABD’nin “Ilımlı İslam”
stratejisiyle örtüşüyordu. Emniyet’teki “İslamcı yapının” 80’lerden sonra FETÖ’nün kontroluna geçtiğini de vurgulayalım. Böylece
Emniyet’te üslenen Gladyo, FETÖ’yle kaynaştı. Fetullahçı Gladyo oluştu.
İşte bu
koşullarda Virginia’daki NATO Müttefik Dönüşüm
Komutanlığı adeta
ABD’nin dünyaya hükmetme merkezi haline getirildi. Gladyo artık bu merkezden,
FETÖ eliyle, Asya, Ortadoğu ve Afrika’yı bölüp yönetebilirdi. Böylece NATO’da
konvansiyonel savaşla ilgili birimler dışındaki bütün birimler ve asimetrik
savaşla ilgili kurulan yeni birimler bu merkeze taşındı.
ACT’de yapılan işlerin bir kısmını
başlıklar halinde sıralamak bu merkezin işlevinin ne olduğunu anlamak için
yeterlidir:
- Siber saldırıya karşı savunma
- Kimyasal,
biyolojik savunma
- Stratejik
iletişim
- Moskova’da
informasyon ofisi
- Ukrayna’da
informasyon ve dökümantasyon ofisi
- Erken uyarı
- NATO
okulları ve çalıştaylar
- Bilim ve
teknoloji organizasyonu
- Enerji
güvenliği
- Askeri tıp,
askeri mühendislik
- Endüstriyel
Danışma Grubu
- Endüstri
ilişkileri
- İnsan zekası
- Kadın, barış
ve güvenlik
- Meteorolojik
Grup
Gerektiğinde
“sivilleşme” adı altındaki askeri müdahalelerin, hatta turuncu darbelerin
merkezi de ACT’ydi.
Türkiye’deki
15 Temmuz darbe girişiminin merkezi de burasıydı. Darbe girişimi
hazırlanışıyla, uygulanışıyla, her aşamasıyla buradan yönetilmişti. Darbenin
başında 2015’te bu üste görevlendirilen tescilli FETÖ’cü Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu bulunuyordu. ACT sözcüsü Karen Eifert, “Komutanlık’ta 26 Türk askerinin görev yatığını ve Türkiye’nin
katkılarının çok önemli olduğunu” da açıklamıştı. İşte bu ekip Amerikalı
subayların yönetim ve denetiminde çalışıyordu.
FETÖ’CÜ
M. ZEKİ UĞURLU
M. Zeki Uğurlu 1986’da Deniz Harp Okulu’ndan mezun olmuş, 1998-2000 yılları
arasında Genelkurmay Plan Prensipler Dairesi’nde görev yapmıştı. Uğurlu 2009’da Gölcük’te ortaya çıktı. 6 Aralık 2010’daki Ergenekon
baskını sırasında Gölcük’te Turgutreis Fırkateyni’nin ikinci komutanıydı. Gerek
Gölcük’te, gerekse daha sonraki baskınlarda ortaya çıkan sahte belgelerin
yapımcısı hep Uğurlu’nun başında bulunduğu FETÖ’cü ekipti.
M. Zeki Uğurlu 2011 YAŞ kararıyla
Tuğamiral oldu. O yıl pek çok kurmay albay terfi sırası geldiği halde Balyoz
sanığı olduğu için tuğamiralliğe yükselememişti. Hemen sonrasında Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı’nda tüm elektronik haberleşmeyi takip ve koordine eden
MEBS’nin başkanlığına getirildi. 2012 YAŞ’ında ise, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı Personel Daire Başkanı oldu. Böylece Deniz Kuvvetleri’ndeki FETÖ’cü
örgütlenme hız kazandı. M. Zeki Uğurlu 2015 YAŞ’ında tümamiralliğe terfi etti. ABD’nin Norfolk
kentindeki NATO Üssü’ne gönderildi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato, İzmir Askeri Casusluk Davası soruşturmasında, davanın temelini
oluşturan çok önemli sahte belgelere ulaşmıştı. Daha önemlisi, bu belgelerin
kim ya da kimler tarafından imal edildiği de biliniyordu. Okan Bato 30 Haziran 2016 günü Genelkurmay
Başkanlığı’na bir yazı yazarak, Mustafa Zeki Uğurlu’nun ifade
vermeye gelmesini istedi. Genelkurmay Başkanlığı Uğurlu’ya gönderdiği yazıyla,
9 Temmuz günü ifade vermek üzere İzmir’de bulunmasını istedi. Alelacele
Norfolk’ta hastaneye giden Uğurlu, Vertigo hastası olduğuna dair rapor aldı ve
ifadeye gelmedi. Savcı Bato 9 Temmuz günü Tümamiral M. Zeki Uğurlu, Tuğamiral Ali Suat Aktürk ve dört binbaşı hakkında tutuklama kararı verdi.
Bu karar FETÖ
operasyonunda çok önemli bir aşamaya gelindiğini ilan ediyordu. Emniyet ve
yargı operasyonlarından sonra sıra FETÖ’nün varlık nedeni olan TSK’dan kökünün
kazınmasına gelmişti.
15
TEMMUZ’DA DÜĞMEYE BASILDI
Ağustos ayı
sonunda toplanacak YAŞ’la ilgili haberler bu kanıyı güçlendiriyordu. YAŞ’ta üst
düzeyde bir temizlik yapılacağı haberleri basında yer alıyordu. Bu durumda bu
yılın başından beri konuşulan darbenin zamanı gelmiş oluyordu. ABD-FETÖ
ortaklığı gözünü karartacak, yok olmasını önlemek için elinden ne gelirse
yapacaktı. Böylece 15 Temmuz’da düğmeye basıldı. Güzel yurdumuz insanlık
tarihinin en kanlı darbe girişimine tanıklık edecekti.
M. Zeki uğurlu bir iddiaya göre darbeden sonra üsten ayrılmış ve
Pensilvanya’ya, Fetullah Gülen’in yanına gitmişti. (“CIA’daki Liste”, Ergün
Diler, A Haber) Ama 22 Temmuz’da üsse gelerek, üniformasını vb. bırakıp
ayrıldığı kesindi. Üste görevli bir yetkili anlatıyordu bu olayı. Uğurlu dört gün sonra aynı üste düzenlenen bir toplantıda görüntülendi,
üniformasıyla. NATO Sanayi Danışmanlık Grubu’nun Norfolk’taki toplantısına
“Türkiye’yi temsilen” katılıyordu, kaçak Uğurlu. Bu toplantı NATO’nun Silahlı
Kuvvetler Yöneticileri Konferansına (NİAG) bağlı, istişari bir işbirliği forumu
niteliğindeydi.
NATO’nun
internet sitesinde Uğurlu’nun toplantıdaki üniformalı
resmi yer aldı. Resmin altında, “Amiral Mustafa Uğurlu; NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı Komuta
Kontrol Konuş ve İdame Edilebilirlik Daire Başkanı” yazıyordu. Öte yandan
bir NATO yetkilisi, Uğurlu hakkındaki tutuklama kararıyla
ilgili olarak, “Türkiye bize bildirdi”
diyordu. Özetle; NATO, Türkiye’nin kararını tanımadığını ve kaçak
amirale sahip çıktığını açıkça ilan ediyordu. Aynı gün M. Zeki Uğurlu TSK’dan ihraç edildi. Birkaç gün sonra tüm
basında Uğurlu’nun ABD’den sığınma talep ettiği haberi yer alıyordu.
Türkiye’den
yükselen tepkiler üzerine Uğurlu’nun fotoğrafı NATO’nun sitesinden kaldırıldı. M. Zeki Uğurlu ortadan kayboldu.
Ferit İLSEVER
Aydınlık/19.08.2016