4 Haziran 2016 Cumartesi

‘Gereksiz Yasa’ Çıktı


İşçi kiralama bürolarına ilişkin 6715 sayılı Kanun 20.5.2016 günü yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar şöyle diyordu:

“Biz buna (yasaya ilişkin) çok müdahale ettik ama geri çektiremedik. Bütün illerimizde imza kampanyaları başlattık, basın açıklamaları yaptık, bütün teşkilatlarımızı AKP il başkanlarıyla görüşmeye gönderdik. Ancak yasa geçti. Bu yasaya ihtiyaç var mı? Bana göre yok. Gereksiz, hiç kimseye faydası olmayan bir yasa. Tereddütlerimiz var. Bunları Türk-İş yönetimiyle oturup, ne yapmamız gerektiğini konuşacağız. Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi beklentileri de var. Takip edeceğiz.” (Aydınlık, 9.5.2016)

Ramazan Ağar’a göre, “bu yasaya ihtiyaç yokmuş.” “Gereksiz, hiç kimseye faydası olmayan bir yasa” imiş.

Bunları okudum. Gülmekten başka elimden bir şey gelmedi.

Türk-İş’in genel mali sekreteri, sermayedar sınıfın yıllardır böyle bir kanunun çıkarılması için büyük çaba gösterdiğinin farkında bile değil. “Gereksiz, hiç kimseye faydası olmayan bir yasa” imiş.

Eşimle birlikte kahkahalarla güldük.

İmza kampanyaları başlatmışlar. Basın açıklamaları yapmışlar. AKP il başkanlarıyla görüşmüşler.

Bunları yaptıklarında da bu yasa tasarısını geri çektirebileceklerini düşünmüşler. Daha doğrusu, herhalde geri çektirebileceklerini düşünmediler ama, bir şeyler yapmış gibi gözükmek gerekiyordu; onu yaptılar.

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da esip gürlemişti. Aydınlık’ın (10.5.2016) haberi şöyleydi:

“İşçilerin bugüne kadar Türk-İş’in aldığı bütün kararlara uyduğunu söyleyen Atalay, hükümet Türk-İş’in itirazlarını dikkate almazsa anlayacakları dilden hareket edeceklerini vurguladı.” Ergün Atalay, “kiralık işçilik, esnek çalışma bu ülkeye, bize yakışmıyor” da demiş.

TAŞERON İŞÇİLERİNE İKİ BÜYÜK DARBE

Taşeron işçilerinin günümüzde çok önemli hakları vardır. Bu hakları öğrenen ve kullanmaya cesaret eden taşeron işçileri önemli miktarlarda toplu para kazandı. Boş vaktini haklarını öğrenmek yerine eğlence programları izleyerek geçiren ve haklarını ısrarla öğrenmeyen işçiler bu haklarını kaybedecek. Bu hakları kendilerine anlatıldığı halde bu hakları kullanma cesaretini gösteremeyenler de büyük hak kaybına uğrayacak.

Taşeron işçilerine yönelik saldırı iki cephede sürüyor.

Özel sektör işyerlerindeki taşeron işçilerine indirilen darbe, işçi kiralama bürolarıyla gerçekleşti. Yargıtay’ın taşeron işçilerinin haklarını onaylayan kararlarında, Türkiye’de işçi temini ihalesi yapılamayacağı vurgulanıyordu. Yeni kanunla birlikte özel sektör işyerlerinde çalışan taşeron işçileri özel istihdam büroları tarafından kiralanan işçilere dönüştürülecek.

Kamu sektöründeki taşeron işçilerine indirilen darbe de, özel sözleşmeli personel statüsüyle gelecek. Bu konuyu daha önce yazdım.

SORUMLULAR GELECEKTE NASIL ANILACAK

Sermayedar sınıf, gayet normal olarak, işçi haklarının geriye götürmeye çalışır. Bu tavır onların hakkı.

Ancak işçi adına hareket ettiğini söyleyip, işçi aidatlarıyla yaşamını sürdürüp, işçilere yönelik böylesine büyük bir saldırı karşısında “gereksiz, hiç kimseye faydası olmayan bir yasa” gibi açıklamalarda bulunanlar büyük hata yapıyor.

Hata burada da bitmiyor.

Böylesine büyük bir saldırı karşısında imza toplayıp basın açıklaması yapmakla yetinenler, yarın kıdem tazminatı hakkına saldırı olduğunda da benzer bir tavır içinde olacaktır.

Bugün kimse Türk-İş Genel Sekreteri ve 12 Eylül döneminin Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Şide’yi saygıyla anmıyor.

Bugünkü Türk-İş yönetimi acaba gelecekte nasıl anılacak? 

Yıldırım KOÇ
Aydınlık/21.05.2016