11 Nisan 2014 Cuma

ABD'li gazeteci Seymour Hersh Aydınlık'a konuştu: Suriye'de Erdoğan'la ayrıştık


Cumartesi, 04 Ocak 2014 / AYDINLIK

ŞAFAK TERZİ

Seymour Hersh, Amerikan basınının Pulitzer ödüllü en kıdemli isimlerinden. The Newyorker Dergisi Genel Yayın Yönetmeni. Önemli bir araştırmacı gazeteci ve yazdıklarıyla her zaman gündem yaratıyor. ABD devleti içinde bir kanattan bilgi aldığı biliniyor. 8 Aralık tarihli "Kimin sarini?" başlıklı makalesiyle de, 21 Ağustos'ta Suriye'de yapılan kimyasal saldırıyla ilgili Obama yönetimini eleştiriyordu. Hersh'le kimyasal saldırı meselesi ve Obama yönetiminin Suriye yaklaşımı konusunda bir söyleşi yapma talebinde bulunduğumuzda gazetemize konuşmaktan mutluluk duyacağını, ancak kendisinin de bir gazeteci olduğunu ve devlet yetkilisi kadar net ifadelerde bulunamayacağını söyledi. Hersh, gazeteci olarak çekinceleri olduğunu ve Amerika'da kendisini sevmeyen kesimlerin çok olduğunu, bu nedenle sözlerinde 'tasarruflu' olacağını hatırlattı. Türkiye'de gazetecilik yapan bizlere de, "siz korkmuyor musunuz?" diye sormaktan kendini alamadı...
 
Hersh ile söyleşi amacıyla yaptığımız telefon konuşması daha çok sohbet havasına dönüştü, zaman zaman soru sorma sırasını gazeteciliğin 'piri' Hersh kaptı... Ancak buna rağmen sohbetimiz, yeni yılın ilk ayında artık yapılması beklenen İkinci Cenevre konferansı ile adım atılması umulan Suriye konusunda ipuçları içeriyor. Bu nedenle sizinle, yeni yılın ilk günlerinde Seymour Hersh ile yaptığımız sohbetimizin ilk bölümünü paylaşmak istiyoruz.
 
'Sarin'i ordu hazırlasa daha zehirli olurdu'
 
-Obama yönetimi kimyasal saldırıyla ilgili hiçbir araştırmanın sonucunu beklemeden anında Beşar Esad'ı neden suçladı? Nusra Cephesi'nin de dahil olabileceği ihtimali düşünülüyorsa...
 
Obama yönetimi içinden Nusra'yı işaret eden herhangi bir açıklama yapılmadı. Peki ben size şunu sorayım, olaya başka bir boyutta bakmanın bir yolu da... Eğer ortada işlenmiş bir suç varsa ve birşeylerin yapıldığını biliyorsanız ve herhangi bir ön uyarı almadıysanız ve Beşar Esad'tan bu yönde herhangi bir engelleme ve ön uyarı olmadıysa, El Nusra'yı neden 'şüpheli' olmaktan çıkarırsınız ki?
 
-Makalenizden anladığım kadarıyla Nusra saldırıyı yapan şüpheliler arasında bulunuyor...
 
Hayır bu şekilde bir ifade yoktu. Hiçbir zaman da belirtilmedi. Ama ABD hemen Beşar Esad'ın yaptığını yönünde bir açıklama yaptı. Beklemediler, bakmadılar, bodoslama daldılar ve açıkladılar.
 
Size söyleyebileceğim tek şey şudur, bildiğim kadarıyla Sarin gazı vardı. Eğer sadece sarin gazından söz edecek olursak sarin geçtiğimiz ilkbaharda da vardı. Bunun haricine de numuneler alındı.
 
-Peki neden kimsenin sesi çıkmadı buna?
 
Cevabı çok basit; ne bulduklarını bilmiyorum... Ama ordu tarafından kullanılmış Sarin gazında katkı maddeleri olur. İçine daha öldürücü olması için katkı yapılır, dolayısıyla sarin daha zehirli olurdu. Aynı zamanda sarin gazının parçalara ayrılmasını engelleyecek önlemler almaya çalışılırdı, çünkü sarin gazı 1-2 hafta gibi bir kısa bir süre içinde hızla parçalara ayrılır. Bazen daha uzun sürer. Ordu yapsaydı bu parçalanmaya engel olacak önlemler alırdı. Ama bunun dışında bir bilgim yok. Kamuoyuna açıklanmış bir rapor da yok.
 
Ruslar, bu sarin gazından aldıkları örnekleri inceledikten sonra, gazın bir ordunun hazırlayacağı türden değil, ancak acemi ellerden çıkmış olabileceğini açıkladı. Çok basit hazırlanmış ve bir ordunun elinden çıkacak kadar öldürücülüğe sahip olmadığını belirtti. Bu da sarin hazının Suriye Ordusu tarafından hazırlanmadığını ortaya koyuyor. Tabii ki sonuçta kimin nerede kullandığını bilemiyoruz. Bu da ayrı bir gerçek.
 
ABD ordusu Obama'nın saldırmasını umdu
 
-Obama, 'kimyasal kırmızı çizgimiz' dedi. Sonra bu olay gerçekleşti. Bu saldırı Obama yönetiminin askeri müdahaleyi meşrulaştırmak için yaptığı bir hamle olabilir mi?
 
Bu tamamen spekülasyon... Evet, manzara böyle görünüyor. 'Eğer kimyasal kullanırlarsa bu bizim kırmızı çizgimiz olur' dediler. 2012 ağustosunda bir basın toplantısında bu açıklamayı yapmıştı Obama. Buradan mantıken şu sonuca varabiliriz; Başkan, kırmızı çizginin ihlal edilmesi durumunda çok sert tavır alacağını tüm dünyaya yüksek tondan duyurmak istedi. Yani tolerans göstermeyecek, sert olduğunu ispatlayacaktı. Bu sonucu çıkarmak kolay, ancak kastettiği bu değildi. Ben makalemde, üst düzey askeri yetkililerin olaya bakış açılarını yazdım ve Obama'nın 'kırmızı çizgisi'nden ne anladıklarını ortaya koymaya çalıştım. Onlar Obama'nın kişisel yaklaşımından yola çıkarak, Suriye'yi bombalayacağına ve Suriye Ordusunun üslerine saldıracağına inanıyorlardı. Çünkü Obama kırmızı çizgilerin ihlal edildiğini ve sert davranacağını göstermek istemişti. Ya da en azından üst düzey generaller buna inanmıştı. Sana bu konuda söyleyebileceklerim bu kadar.
 
'Esad zaten galip, bunu ABD de kabul etti'
 
-Kimyasal saldırının olduğu dönemde, BM heyeti Şam'da araştırma yapıyordu. Esad'ın kendini meşru bir düzlemde oturttuğu bir dönemde, sizce böyle bir saldırıyı yapmış olması mantıklı mı?
 
Esad'ın neler tasarladığını soruyorsunuz. Bunu bilemem... Ama şunu biliyorum. Kimyasal saldırıyla ilgili ABD yönetiminin acele bir yargıya varmasına karşı eleştiriler oldu. Büyük bir baskı vardı, Beşar Esad'ın sinir gazı kullandığına dair kanıtlara ulaşmaları gerekiyordu. O sırada BM görevlileri kaç gündür Şam'daydı? 3 gün müydü? Yani yeni gelmişlerdi ve saldırı da 15 km kadar ötede bir yerde oldu. Birçok insanın bu konuda kafası karıştı tabii. Ama mevcut bilgilerle bilemiyoruz işte.
 
Beşar Esad'ın tam olarak planı nedir bilemiyorum. Ama ABD ve Rusya ile bir anlaşmaya varmak istiyor. Esad en az bir sonraki Ekim(2014) ayına kadar liderliğini garanti etmiştir bile.
Ben şu an Beşar olsam, böyle bir anlaşmaya varmak benim için çocuk oyuncağı olurdu.
 
-İkinci Cenevre görüşmelerinde ne bekliyorsunuz peki?
 
(Gülerek)Cenevre'ye yönelik herhangi bir heves göremiyorum. Sen görüşmelerin olacağını düşünüyor musun?
 
-Ortada belirlenmiş bir tarih var, 22 Ocak 2014...
 
Yani demek istediğim, benim ne düşündüğümün bir önemi yok. O kadar çok sorun var ki ortada. Sence Beşar Esad gücünü paylaşacak mı? Hiç sanmıyorum. Neden iktidarını paylaşsın ki, şu an kazandığını görüyor. Ayrıca Amerikalılar da kazandığını söylüyorlar artık. Ve artık Suriye muhalefetinin bir kısmına yardımları da kesiyoruz artık.
 
-Peki nasıl oluyor Esad kazanabiliyor, ABD 'dünyanın en güçlü devleti' değil miydi?
 
(Gülerek)Rütbemi aşan sorular soruyorsun bana... Böylesine konularda fikrimi söylememi istiyorsun ama... Yani bir gazeteci olarak bu çılgınlık olur, bunu yapmak istemem...
 
-Anlıyorum...
 
Yani siyasi olarak çok karmaşık bir süreçten geçiyoruz, Türkiye için de çok karmaşık bir süreç bu. Türkiye şu an zor bir konumda onun için. Birçok yetkili, Suriye'deki süreçle ilgili, -benim için birşey ifade etmeyecek- birçok karar alacaktır.
 
'Erdoğan ile aramızda bir ayrışma var'
 
Peki sonuçta Amerika Suriye'ye neden saldırmadı? Bunun sebebi kimyasal saldırıyı Esad'ın yapmadığını gizliden gizliye bilmeleri mi, yoksa başka bir şey mi?
 
Aslında sadece Suriye ordusunun üslerine müdahale söz konusuydu. Ayrıca, Amerikan halkının yeni bir savaş istemediği gerçeği var. Bu noktada da zaten sizin ülkenizden, iktidarınızdan ayrılıyoruz. Erdoğan'ın daha İslami etkenleri desteklediğini biliyoruz. Batı'da Şeriat yasalarını getirmek isteyen ve daha Cihatçı olan gruplara karşı çok eleştirel yaklaşıyoruz. Yani bir aramızda bir ayrışma var.
 
-Peki Rusya'nın etkisi yok mu?
 
Tabii ki, Rusya'nın Beşar Esad'la, kimyasalların Suriye'den çıkarılması konusunda sıkı bir şekilde çalıştığı zaten son derece açık. Ellerinde sarin gazı yok tabii, sarin gazını oluşturan kimyasalları ellerinde bulunduruyorlar. Burada tabii ki ki Rusya'nın çok büyük rolu oldu ve etkin bir şekilde Beşar Esad'ı desteklediler.