26 Aralık 2015 Cumartesi

Akdeniz diyetinin kalple neden dost olduğu gösterildi

Bilim insanları, Akdeniz diyetindeki gıdaların birçoğunda bulunan DMB bileşiği aracılığıyla bağırsak mikrobiyotasının kalp damar hastalığı riskini artıran bileşikleri üretmesini engelledi


Kırmızı et ve yüksek yağlı süt tüketimini sınırlandırarak, daha fazla meyve, fındık türleri, sebzeler ve sağlıklı yağlar yemeyi vurgulayan Akdeniz diyetinin yararları son yıllarda hekimler ve bilim insanları tarafından sıkça dile getiriliyor. Ancak, bu diyetin yararlarını gösteren kesin moleküler mekanizmaları açığa çıkarmak bugüne kadar pek mümkün olmadı. Şimdi, Cleveland Klinik araştırmacıları bazı soğuk preslenmiş sızma zeytinyağı, balsamik sirke ve üzüm çekirdeği yağlarında doğal ve bol bulunan bağırsak mikroplarına metabolik aktivite ile müdahalettiler. Böylece ateroskleroza(*) neden olan sağlıksız gıdalara dönüşümü önleyen yeni bir birleşik tanımladılar. Farede yapılan bu çalışmada elde edilen bulgular; Akdeniz diyetinin bağırsak mikroplarının aktivitesini değiştirerek yararlı sağlıklı etkileri olduğunu düşündürüyor. İnsanlarda çoğaltılabilir ise, çalışmayla dünya çapında ölüme sebep veren en üst iki neden olan kalp hastalığı ve inmeyi tedavi etmek ve muhtemelen önlemek için yeni bir strateji geliştirilebilir.

Çalışmanın kıdemli yazarı, Cleveland Klinik’te Hücresel ve Moleküler Tıp Departmanı Başkanı Dr. Stanley Hazen, ateroskleroz, obezite ve diyabet gibi birçok kronik hastalığın bağırsak mikroplarına bağlı olduğunu vurguladı. Hazen, “Bu çalışma ile aterosklerozun önlenmesi için, bir bağırsak mikrobiyal yolağının hedeflenebileceği ve ayrıca diyete bağlı kalp hastalıklarının ilerlemesinin önlenebileceği ya da başlangıcının geciktirilebileceği heyecan verici bir olasılık olarak görülmektedir. Bu çalışma ateroskleroz ve diğer metabolik hastalıklarda yeni tip tedaviler için geleceğe doğru yeni bir kapı açar” dedi. Elde edilen bulgular “Ateroskleroz Tedavisinde Gut Mikrobiyal Trimetilamin Üretiminin ölümcül olmayan inhibisyonu” başlığıyla saygın bilim dergilerinden Cell’de yayımlandı.


PLAK OLUŞUMU ENGELLENDİ

Bağırsak mikrobiyotası et, yumurta sarısı, ve yüksek yağlı süt gibi bileşiklerde zengin olarak bulunan kolin ve karnitin gibi birleşikleri trimetilamin (TMA) adında bir birleşiğe çevirir. Bu da konakçı enzimleri tarafından trimetilamin-N-oxi’de (TMAO) dönüştürülür. Bu metabolitin hayvan modellerinde aterosklerozu arttırdığı ve insanlarda da kalp krizi riskini arttırdığı gösterilmiştir. 

Daha önce, terapötik bir fayda için bu yolağı hedefleyen çabalar TMA’yı TMAO’ya dönüştüren konakçı enzimlerini inhibe etmeye odaklanmıştır. Bununla birlikte, bu yaklaşım, karaciğer hasarı ve TMA’nın sağlıksız artmasına neden olmuştur. Cleveland ekibi daha iyi bir yaklaşım olan doğrudan bağırsak mikroplarını hedefleyerek ilk etapta TMA oluşumunu önleyen bir yaklaşımı hipotez ettiler. 

Dr. Hazen ve ekibi TMA üretimi inhibitörleri için tarama çalışmaları yaptılar. Akdeniz diyetindeki gıdaların birçoğunda 3,3- dimetil-1-butanol (DMB) adlı bir bileşik tespit ettiler. Araştırmacılar kolin açısından zengin diyet ile beslenen ve genetik olarak ateroskleroza yatkın farelere bu bileşiği verdiklerinde TMAO seviyelerinin önemli ölçüde düştüğünü ve toksik etkilere yol açmadan arteriyel plak oluşumunu engellediğini bildirdiler. 

İlginçtir, araştırmacılar DMB’nin gut mikroplarını öldürmediğini ama TMA, TMAO ve ateroskleroz ile ilişkili bazı bakterilerin oranlarını azalttığını buldular. Dr. Hazen, bu ilacın mikrobu öldürmeden yolağı bloke ettiğini görmenin çok özel olduğunu belirtti. Hazen, bir antibiyotikten daha ölümcül olmayan bu ilaca karşı direnç gelişmesi için daha az seçici baskı olması gerektiğini de sözlerine ekledi.

(*) Ateroskleroz, atardamarları (arterleri) etkileyen bir hastalıktır. Yaygın olarak “damar sertleşmesi” olarak adlandırılanarteriosklerozun bir türüdür. Orta boy ve büyük arterlerde görülen “aterom” veya “plak” olarak adlandırılan yapısal bozukluklardan (lezyonlardan) 
oluşur.

YENİ BİR YAKLAŞIM SUNABİLİR

Araştırmacılar, yaptıkları çalışmada elde edilen sonuçlar ile çok heyecanlandıklarını, ancak çalışmaların insanlardan çok daha farklı bağırsak mikrobiyomları olan farelerde uygulandığını bu yüzden sonuçların çok dikkatli yorumlanması gerektiğini de vurguladı. 

Dr. Hazen, gelecek süreçte bu bulguların kardiyovasküler ve metabolik hastalıkların tedavisi için yepyeni bir yaklaşım sunabileceğini ifade etti. Bu süreç boyunca bizler de kalp hastalığı ve diğer sağlık sorunlarını savmak için Akdeniz diyeti tüketebiliriz.  

Doç. Dr. Şehime Temel

Aydınlık / 25.12.2015


Non-lethal Inhibition of Gut Microbial Trimethylamine Production for the Treatment of Atherosclerosis

Cell- Volume 163, Issue 7, p1585–1595, 17 December 2015 

Summary

Trimethylamine (TMA) N-oxide (TMAO), a gut-microbiota-dependent metabolite, both enhances atherosclerosis in animal models and is associated with cardiovascular risks in clinical studies. Here, we investigate the impact of targeted inhibition of the first step in TMAO generation, commensal microbial TMA production, on diet-induced atherosclerosis. A structural analog of choline, 3,3-dimethyl-1-butanol (DMB), is shown to non-lethally inhibit TMA formation from cultured microbes, to inhibit distinct microbial TMA lyases, and to both inhibit TMA production from physiologic polymicrobial cultures (e.g., intestinal contents, human feces) and reduce TMAO levels in mice fed a high-choline or L-carnitine diet. DMB inhibited choline diet-enhanced endogenous macrophage foam cell formation and atherosclerotic lesion development in apolipoprotein e−/− mice without alterations in circulating cholesterol levels. The present studies suggest that targeting gut microbial production of TMA specifically and non-lethal microbial inhibitors in general may serve as a potential therapeutic approach for the treatment of cardiometabolic diseases.