Yeni Anayasa yapmaya soyunanlar Yeni Türkiye diyor, “Başka Türkiye”
istiyorlar. Yollarını açmak için de durmadan bir sıra sözde gerekçe söyleyip
duruyorlar.
Bunu askerler yaptı, sivil anayasa
olsun! Yani sorun yemeğin kendisi değil de kimin pişirdiği. Şimdi aynı metni
asker olmayan sivil kişiler ele alsa ve olduğu gibi bir kez daha kabul etse ne
olacak?
Sen 12 Eylül Anayasası’nı mı
savunuyorsun! Bu pek kuvvetli suçlamaya karşı “aman, ne demek, aşk olsun!”
diyesimiz var. İyi de, eldeki metin 1982’nin darbe metni değil! 7 Kasım 1982
tarihinden bu yana, toplam 87 maddesi/hükmü değiştirilmiş; metne ek fıkra
olarak 33 hüküm eklenmiş; metinden 17 madde/hüküm ve 2 cümle “mülga”, yani
silinmiş. Metinde en az 139 noktaya müdahale edilmiş durumda. Kendisi toplam
177 maddeli metinde el değmemiş yer yok. Üstelik tüm bu değişiklikler, firesiz
biçimde “siviller” tarafından yapılmış. Hem de yalnızca “yerli siviller”in değil,
demokrasilerin beşiği Avrupalı “siviller”in mübarek elleriyle... Yancılar da
bunu kabul ediyor: “1982 Anayasasında 2001 ve 2004’te yapılan kapsamlı
değişikliklerle demokrasinin güçlendirilmesi yönünde önemli adımlar
atılmış.....”
Ama aşırı değişiklik geçirmiş, bütünlüğü
bozulmuş! Yancıların cümlesi şöyle sürüyor: “.... atılmışsa da, yapılan çok
sayıda değişiklik Anayasanın sistematiğinin bozulmasına ve zaten önemli
sorunlar bulunan temel yapısının daha da deforme olmasına yol açmıştır.”
Ama anayasa dediğiniz şey edebi metin değil ki, sistematiği bozulsun! Bu
metinlerin sistematiği, bölüm - başlık - madde düzeniyle zapt-ü rapt
altındadır. Ama siz eğer sorunu anayasanın “temel yapısı”nda görüyorsanız, o zaman
“hükümler”den yani içerikten söz ediyorsunuz demektir ki, burada
“deformasyon”dan değil, tercihlerden ve tercihler arasındaki toplumsal
mücadeleden söz ediyorsunuz. Bu durumda “temel yapıyı nasıl kuracaksınız”
sorusunu yanıtlama zorunluluğunuz var demektir. Ve işin özü de bundan
ibarettir.
Sen memnun musun bu anayasadan yani? Can derdine
düşürülmüş kişiye memnuniyet durumunu sormak ayrı bir acayiplik. Anayasalar
‘memnuniyet anketi’ne konu edilecek tür mallardan değil. Bunlar, “hukuku
milliye”yi ilan eden, egemenliğin hangi kurumlar eliyle nasıl kullanılacağını
kurala bağlayan, bireyin siyasal varoluşunu tanımlayan en üst toplum
sözleşmeleri. 1924’ten bu yana egemenliği Türk Milleti’ne veren, yurttaşı
Türk vatandaşı olarak tanımlayan, devleti ulusal - üniter - laik - sosyal
devlet olarak tanımlayan anayasa, şimdi iktidara yerleşmiş olan ihvan, etnik
bölücü, liberaller ittifakı eliyle ortadan kaldırılmak isteniyor. Meclis’te
hepsi kendi elinde olan 330 parmakla referandumlu ya da 367 parmakla
referandumsuz iş görmeye gayret ediyor. Yani mesele “memnuniyet”le değil,
varoluş - yokoluşla ilgili.
İstemezükçü olma, kendi önerini ortaya
koy! Türkiye’deki Yeni Anayasa yancıları ‘medeni’ insanlar. Yeni anayasa
yapmaya soyunanlar İbrahimi Ortadoğu kurmak ve Türkiye’yi bunun birkaç eyaletli
parçası haline getirip ortadan kaldırmak istiyorlarmış, ne gam! Atlantik
İttifakı 1990’dan beri Irak’ta 36. paralelle, 2010’dan beri silahlarla
donattığı “ılımlı muhalefet” maşasını kullanıp Suriye’de toprak bütünlüğümüzle
ve ülke sınırlarımızla oynuyormuş, ne ki! Çözüm süreci diye ülkenin bir
bölümünde özyönetim - özerklik ilanları yaşanıyormuş, bunlar bölge
meclisleri için başkanlık rejimi isteyenlerle mutabakata varmışlar;
parlamentodaki vekiller “Türklük ırkçılıktır” çığlıkları atıp partiler
egemenlik hakkını Türk Ulusu’nun elinden almakta anlaşmışlar; ne olur
ki! Sen efendi ol, pozitif ol, yeter!
*
Karşı karşıya olduğumuz şey, bir Yeni
Anayasa Teklifi değil, kapısı boş laflarla açılmış Son Sinsi Darbe’dir.
Lafebelerini geride bırakıp, sinsi darbeciliğe tarihsel derslerinden birini
vermenin son hazırlıklarını yapmanın zamanıdır.
Birgül Ayman GÜLER / 02.12.2015 / Aydınlık