Aralık ayı içinde Fransa, tarihinin belki de en büyük konferansına ev sahipliği
yapacak. Geçen hafta yaşanan kanlı cuma olayının külleri soğumadan, 50 bin
katılımcının iştirak edeceği Paris İklim Konferansı -kısa adıyla COP (Cooperative Partners) 21’de devletler,
sera gazlarının azaltılması ve iklim değişikliğinin
yüzyılın sonuna kadar 2° C altında tutulmasına yönelik bağlayıcı anlaşmalara
imza atacak. 4,5 milyar yaşındaki
dünyanın atmosferi ve çevresi ile tarihte önceden görülmedik kapsam ve
çapta tahribata uğramasının ve bozulmasının temel nedeni son 150 yıldır hüküm
süren kapitalizmin esiri endüstriyel medeniyet ve onun atardamarı olan petrol
ve yan ürünleri.
YENİLENEBİLİR ENERJİ VE ENERJİ
VERİMLİLİĞİ
Anlaşmalardan beklenen en önemli konu
mali yardımlar. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ekonomilere, sera gazını
azaltacak teknolojilerin temini için finansal yardım yapması gerekiyor. 2009 “Kopenhag COP Konferansı” ile gelişmiş
ülkeler, iklim değişikliğinin asıl nedenlerinden
birisi olan sera gazı emisyonunu kısıtlamaya yönelik ortak bir
anlaşmaya imza atmıştı. Ancak bu anlaşmalar 2020’de sona eriyor ve gelecek için
yeni anlaşmalara ihtiyaç var. Bu arada, toplantıya katılacak ülkeler içinde
sera gazlarının yüzde 90’ını üreten 150 ülke, bir ortak bildiri hazırlayarak,
bu tip gazları azaltma konusunda ciddi önlemler almaya söz verdi. Bu önlemlerin yüzde 40 kadarı yenilenebilir enerji
alanına geçişe, yüzde 30 kadarı da enerji verimliliğini artırıcı tedbirleri
almaya yönelik olacak. Bunlar arasında sera gazı oluşumundan
sorumlu en büyük iki kaynak ülkeden ABD’de, temiz enerji
politikasına geçiş ile Çin’de karbon takası programının uygulanmaya
koyulması dikkat çekici önlemler arasında. Bu arada temiz
enerji politikasında ABD’de kömür yerine doğal gazın elektrik üretiminde yoğun
kullanıldığını ve 1 megavat elektrik için kullanılan kömürün yarattığı CO2
emisyonlarının doğalgaz kullanımı ile yarı yarıya düşmesinin, doğalgazın sadece
jeopolitik değil, aynı zamanda çevresel olarak da değerini artırıyor.
İyi haber, dünya süratle yenilenebilir
enerji alanına yöneliyor. Örneğin 2014 yılında rekor seviyede (130 GW
kapasiteye sahip) yenilenebilir enerji tesisleri hizmete girdi. Böylece günümüzde
artık yenilenebilir kaynaklar, kömürden sonra en önemli elektrik üretim aracı
oldu. Benzer şekilde dünya üzerinde uygulanan enerji verimliliği artırma
tedbirleri ile günümüzde artan enerji ihtiyacı, geçen yılların artış oranına
nazaran istatistiki olarak olması gerekenin üçte biri oranında düşürülebildi.
IEA 2015 ENERJİ RAPORU
Diğer taraftan geçen hafta içinde Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2015, (World Energy Outlook
2015) raporunu yayınladı. Bu rapora göre 2040
yılına kadar küresel enerji ihtiyacı, senede yüzde 1 kadar artacak. Bu oran
1990’dan sonraki artış değerinin neredeyse yarısı kadar. Bunun temel nedeni
enerji verimliliği tedbirlerinin alınmaya başlanmasıdır. Ancak tüm bu önlemler
küresel ısınma artışının yüzyılın sonuna kadar 2° C altında tutulmasına yönelik
hedefi başarmada yeterli olmuyor. IEA,
2040 yılındaki toplam sera gazı miktarının, 2013 yılından yüzde 16 daha fazla
olacağını tahmin ediyor. 2000
yılından sonra rekor seviyede yılda yüzde 2,4 oranında artan miktarın, artık
senede yüzde 0,6 ve 2020 sonrası yüzde 0,5 oranında artması bekleniyor. Bu
hedeflere erişim için 150 ülkenin sera gazlarını düşürmeye yönelik kapsamlı
önlemler paketini oluşturması gerekiyor. Bunu başarmak için düşük karbon
teknolojileri ile enerji verimliliğini artırmaya yönelik projeler başta olmak
üzere, 2030 yılına kadar 13,5 trilyon dolarlık yatırımlara ihtiyaç var. IEA sera gazları salınımının azaltılmasına
yönelik olarak, enerji verimliliğinin endüstri, binalar ve ulaşımda
artırılmasını; kömürle çalışan verimsiz enerji santrallerinin kapatılmasını;
yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmasını teklif ediyor.
ARTAN ELEKTRİK İHTİYACI
Diğer
yandan küresel çapta elektrik ihtiyacı 2040 yılına kadar, yüzde 70 oranında
artacak. Bu talebi karşılamak için yenilenebilir enerji
kaynakları ve doğalgaz devreye girecek. 2030
yılına kadar halen en büyük kaynak olan kömürün yerini, yenilenebilir kaynaklar
ve doğal gaz alacak. 2040 yılında Avrupa’da yenilenebilir enerji, elektriğin yüzde 50’sini, Çin
ve Japonya’da yüzde 30’unu, Hindistan ve ABD’de yüzde 25’ini üretecek. Diğer yandan 2040’ta
yarım milyar insan hala elektriğe erişemeyecek. (Bunların çoğu Büyük Sahra altı
Afrika ülkesi) Çin’in, ekonomisinde sanayi payını azaltırken, hizmet sektörü
payını arttırmaya yönelik yeni politikası, sanayide elektrik için büyük ölçüde
kullanılan kömür tüketimini azaltacak. ABD
ve AB ülkelerinin yenilenebilir enerji yatırımları sonrasında da, bu
ülkelerdeki petrol talebi de 1960’ların seviyesine geri çekiliyor. (Günde 4
milyon varil azalacak) 2040 yılına kadar,
doğalgaz ihtiyacı Çin ve Ortadoğu ülkeleri nedeniyle yüzde 47 oranında artacak. Bu durumda dünya enerji üretiminde kömür ve petrolün
payı toplamda yüzde 9 oranında azalacak. Yenilenebilir enerji yüzde 5, nükleer
enerji ve doğalgazın payı yüzde 2 oranında artacak.
DOĞALGAZ VE YENİ PAYLAŞIM SAVAŞI
Özetle, Ortadoğu’da, Rusya’nın yakın
coğrafyasında, Güney ve Doğu Çin denizlerinde ve Doğu Akdeniz’de yaşananlara
doğalgaz perspektifiyle bakmak gerçeği arayanlara yardım edecektir.
Yenilenebilir kaynaklar her ülkenin kendi coğrafyasına ve doğal şartlarına
bağlı. Ancak doğalgaz öyle değil. 20. yüzyılın her 2 büyük paylaşım savaşı
petrol için yapılmıştı. Bu dönemde doğalgaz için yapılıyor. O savaşlar silahlı
çatışma hukukuna göre düzenli ordular ve donanmalar arasındaydı. Kendine göre
bir düzeni vardı. Bugünün savaşları kirli istihbarat örgütlerinin, özel
kuvvetlerin, medyanın ve hegemonyanın hormonlu ürünü din temelli terörizm
sayesinde yürütülüyor. Hiçbir düzeni ve kuralı yok.
Amiral
Cem GÜRDENİZ
Aydınlık/22.11.2015