Yaşasın ! Teslim Oluyoruz !
Avrupa’daki ulusal devlet
krizi, emperyalist dönemin, Robert
Cooper’dan yaptığımız alıntıda öngördüğü gibi basitçe yeniden ortaya çıkışı
ile karşı karşıya olmadığımızı göstermektedir. Eskiden, yani 19.ve 20.yüzyılda,
eski dünyanın egemenleri Güney Amerika, Afrika ve Asya’da koloni
imparatorluklarını kurmuşlardı. Bugünse geçmişin haydutları da küresel yeniden
yapılanmanın altında kalmaktadır. Küreselleşme olarak adlandırılarak tehlikesiz
gösterilmeye çalışılan süreç, sadece Batılı büyük devletlerin dış politikasının
radikalleşmesi ya da bilinen Kuzey Güney çatışmasının ötesinde, merkez
kapitalist ülkelerde de köklü değişimlere neden olmaktadır.
Avrupalı uluslara diz çöktürmek için askeri
yöntemleri kullanmaya gerek yoktur; onlar, bu diz çöküşten karlı çıkan süper
zenginlerin insiyatifi ile gönüllü olarak teslim olmaktalar. Büyük semaye,
egemenlik haklarının Brüksel’e devrini kendisi yürütmektedir. Brüksel’deki
karar alma süreçleri, demokratik bir şekilde kontrol edilememekte ve bu nedenle
lobiler tarafından daha kolay yönlendirilebilmektedir.
Avrupa Birliği, bu şekilde devletlerin içini
adım adım boşaltmaktadır. Ulusal para birimleri ortadan kalkmakta, ulusal
iktisat politikası Brüksel’in vasiliğine emanet edilmekte, ulusal parlamentolar
gün geçtikçe daha az konu hakkında karar alabilmektedir. Avrupa hukuku, ulusal
hukuktan üstündür. Burada özel olan durum, Avrupa Birliği’nin, devletlerin
yerine yeni bir süper devlet kurmaması ve daha ziyade devlet karşıtı bir yapı
oluşturarak, ortak bir politikayı mümkün kılmak yerine zorlaştırmasıdır. Bu
gelişme, 2003 yılındaki Irak savaşında açıkça gözlenmiştir: Eski Avrupa’nın
savaşa karşı olan tutum ve girişimleri, Avrupa Birliği’nin organlarında
Birleşik Devletler’in Truva atları tarafından engellendi.
Fransa’da yirmi seneye yakın bir süre farklı
sol hükümetlerde bakanlık yapan Jean-Pierre
Chevenement’in de belirttiği gibi, Avrupa Birliği “küreselleşmenin
röle istasyonu” gibi çalışmaktadır. Birlik, bir denizanası gibi kıtanın
üstünden doğuya doğru hareket etmekte, mevcut tüm politik yapıları yutmakta ve
geriye bürokratların salyasını bırakmaktadır. Bu kaygan zeminde, askeri üsler,
işkence merkezleri ve Birleşik Devletler ordusuna ait füze üsleri sürekli
olarak bir sonraki düşmana, yani Rusya’ya yaklaşmaktadır.
ULUSAL DEVLETİN YIKIMI ve SOL TAVIR 1http://kaziminci.blogspot.com.tr/2015/08/ulusal-devletin-yikimi-ve-sol-tavir-1.html
ULUSAL DEVLETİN
YIKIMI ve SOL TAVIR 2