30 Ekim 2016 Pazar

21 Ekim 1933 Tarihli The Economist'de Cumhuriyet’in 10.Yıldönümü Nedeniyle Türkiye ile İlgili Yayımlanan Bir Makale

   The Economist Dergisi’nin 21 Ekim 1933 Tarihli Nüshasında
Cumhuriyet’in 10.Yıldönümü Nedeniyle Türkiye ile İlgili Yayımladığı Bir Makale





  Türkiye Cumhuriyeti’nin 10.yıldönümü bu ayın sonunda 3 gün 3 gece milli bayram yapılmak suretiyle ve büyük tezahürat ile kutlanacaktır. Bu büyük günün kutlama hazırlığı Ankara liderlerine 10 sene içindeki icraatı ortaya koymak fırsatını vermiştir. Muhabirimizin bildirdiğine göre, 10 sene zarfında Türkiye’de yapılan işler fevkalade memnuniyet verici başarılarla doludur.

  Köylü sınıfının vergileri indirilmiş, büyük inşaat işleri yapılmış olmasına rağmen, devlet bütçesi denk ve gelirler giderlerin üzerindedir.

  Cumhuriyet idaresinin üzerine aldığı eski Osmanlı İmparatorluğu’nun borçları dikkatli bir pazarlık neticesinde hafifletilmiş ve miktarı çok aza indirilerek düyunu hariciye meselesi tamamen ve kesinlikle halledilmiştir.

  Gümrük işlerindeki bağımsızlığına henüz 4 sene önce sahip olan Türkiye Hükümeti, ticarette, hariciye sahasında da muvaffak olmuş ve dış ticaret bilançosunu lehine çevirmiştir. Türkiye’nin dış ticareti, diğer yabancı ülkelerinki kadar azalmamıştır.

 Para meselesine gelince: Birkaç senelik sessizlik döneminden sonra Türk lirası Fransız Frangına bağlanmıştır.

  Her ne kadar, memleketin genel görünümü itibariyle satın alma gücü azalmış ve şehirlilerin vergileri artmış ise de, yaşam çok ucuzlamış olduğundan memlekette hoşnutsuzluk olmamıştır.

 Devlet, birçok inşaat işleri yapmış ve özel teşebbüsler büyük oranda gelişmiştir. Demiryolları, şoseler, köprüler, toplum yararına hizmet eden kuruluşlar, okullar, hepsi, Cumhuriyet idaresinin başlıca canlı eserleridir. Özel teşebbüsün eserleri daha önemli ve kapsamlıdır. Zira, ülke aydınlarının eğilimlerini tamamen değiştirerek, eskiden memuriyet kapısına gözlerini dikmiş olan bu kesimin, günden güne çoğalan bir oranda, memuriyetten çekilerek ticarete, bankacılığa ve sanayiye atılmalarını sağlamıştır. Bu alandaki başarıların örnekleri çoktur. Bugün Türklerin kurdukları ve idare ettikleri bankalarda, halkın küçük tasarrufları toplanmış ve birkaç sene önce bir iki yabancı bankada dört milyonu geçmeyen para mevcudu 38 milyon lirayı aşmıştır.

 Sanayiye gelince; Cumhuriyet idaresinden önce mevcut fabrika ve imalathaneler sayısı 130’u bulmuyordu. Cumhuriyet Hükümeti’nin sanayiyi teşvik kanunu ile sağladığı himaye sayesinde, fabrika ve imalathanelerin sayısı 2.200’ü geçmiştir.

 Ülkede düzenli bir çalışma sistemi vardır. Grev ve buna benzer durgunluk durumu yoktur. Bir iki ufak tefek komünist vakaları meydana gelmişse de hemen bastırılmıştır.

 Yaşamın her safhasında Türk olmayanların faaliyetleri asgariye indirilmiştir.  Bu yöntemler sayesinde halkın ulusal kabiliyeti yeni ufuklara doğru gelişmekte ve Türkler ulusal, ticari ve sınai alanlarda ehil olduklarını ispat ederek asrın gerektirdiği bütün gelişime ulaşmaktadırlar.

 Cumhuriyet rejimi tarafından on sene içinde tedricen kurulan ve son iki sene içinde daha kesin şeklini almış olan milli iktisat politikası: Özel teşebbüsleri serbest bırakan, fakat bu faaliyetleri devlet idaresinin kontrolü altında tutan bir esasa dayanan politikadır. İktisat Bakanlığı, bu hususta, son zamanlarda çok faal ve kurucu bir rol alarak, tüccar ve sanayicileri, dahili üretim ve harici ticaretin icap ve zorunluluklarına, devletin bakış açısına göre uymaya mecbur etmiştir. Her tecrübe döneminde olduğu gibi, bu işlerde de, bazı tereddüdler mevcut olmakla beraber; Türk milleti Cumhuriyet liderlerinin iktisadi ileri görüşlerine ve ülkeyi doğru yollarda ileriye doğru sevk ve idare etme kabiliyetlerine artık tamamen inanmış ve iman etmiş bulunmaktadır.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi/29.10.1933

“Bir İngiliz Gazetesinin Şayanı Dikkat Makalesi”

(Makale, The Economist’in  21 Ekim 1923 Tarihli Nüshasından Olduğu Gibi Alınmıştır)


Günümüz Türkçesi’ne Uyarlayan: IŞIK