6 Ekim 2016 Perşembe

Alexander DUGİN: 3. Dünya Savaşı Hiç Bu Kadar Yakın Olmamıştı


Daha önce birçok kez söylediğimiz gibi, bu siyasi sürecin temel görünümünü seçimler değil, savaş oluşturmaktadır. Ancak, eğer seçimler, bir yerde önem arz ediyorsa, şimdiki durumda Birleşik Devletler’de bu böyledir, bir kez daha savaşla yakından bağlantı göstermektedir. Birkaç gün önce, 17 Eylül Cumartesi günü, savaş olasılığı nefes kesici biçimde yükseldi. Bildiğimiz gibi, hiçbiri asla Suriye’ye çağrılmamış olan Amerikan birlikleri, Suriye ordusunun Deyrizor’daki mevzilerini bombaladı. Bombalama sonucunda, 60 Suriyeli asker öldürüldü.
Bu hava saldırısı, güya onlarla savaşan Birleşik Devletleri’nin, gayri resmi olarak danışmanlık hizmeti verdiği ve silahlandırdığı IŞİD militanları için son derece önemliydi.  Bu durum, “sınırı aşmak”tır. Suriye askerlerinin bombalanması bir şeydir, ancak bu durum, sadece Suriye’ye karşı değil, Suriye’de Esad’ın yanında savaşmakta olan Rusya’ya da “savaş ilanı” anlamına gelmektedir. Ve bu, bir “dönüm noktası”na ulaştığımızı da gösterir.
Tabii ki, Birleşik Devletler liderliği, bu hava saldırısının bir hata sonucu olduğunu bildirdi ve Rus liderliğini duygularıyla hareket etmemesi konusunda uyardı. Artık modern teknoloji, uydu nesnelerinin bir desktoptan görülebilmesini sağlayabiliyor, onun için Amerikalılar sadece yalan söylüyor olabilir. Teorik olarak, Amerikan bombalarının böyle bir saldırıyı kolayca karıştırabilmesi mümkün değildir. Ve daha da önemlisi, onlar size, sizi bombalamaya hazırlandıklarını söylemişlerse ve siz buna karşılık hiçbir şey söylememişseniz,  o durumda bu,sizin bunu kabul etmiş olduğunuz anlamına gelmez mi ?
       Birleşik Devletler’in Rusya’ya karşı bir savaş başlatmaya hazırlandığı gün gibi ortada. Sınır olayları keşif operasyonlarını ifade etmektedir. Ancak, Moskova, Putin ve Kremlin acaba nasıl karşılık verecek ? Dönüşü olmayan nokta henüz geçilmedi ama, Moskova’nın tepkisi henüz Rusların ne kadarının ABD ve NATO ile doğrudan, cepheden bir karşılaşmaya hazır olduğunu göstermedi mi ? İşte bunun için,  Suriye ordusu mevzilerine karşı hava saldırısı başlatıldı
Küresel ABD liderliği, açıkçası, tüm dünyaya hükmedememekte, üstelik Trump tarafından takınılan tehdir tavrı, bizzat Amerika’nın kendi üzerindeki kontrolünü de şüpheli hale getirmektedir. Şu aralar , Barack Obama kuklası halen makam odasında otururken ve küresel aday Hillary Clinton Amerikan seçmenlerinin gözü önünde mücadele gücünü yitirken, bir savaşa başlamak için son şans. Bu onlara seçimleri erteleme ya da Trump’ı güçlendirme, eğer o kazanırsa, başkanlığını felaket koşullarında başlatma  olanağı sağlayacaktır. Bu nedenle, Birleşik Devletler neokonservatifleri’nin ve küreselcilerinin savaşa ihtiyacı var. Ve çok geç olmadan, hemen…Eğer Trump, barış koşullarında Beyaz Saray’a girerse, bu durumda en azından yakın bir gelecekte, bu tür bir savaş söz konusu olmayacaktır. Ve bu, çılgın küresel seçkinlerin sınırsız gücünün sonu anlamına gelecektir.
Bu nedenle, bu noktada herşey fazlasıyla ciddiyet taşımaktadır. Uçuruma yuvarlanmakta olan NATO ideologlarının ve Birleşik Devletler küreselcilerinin, tam da şimdi, Amerikan seçimlerinden önce bir savaşa ihtiyaçları var. Bize karşı bir savaşa…Bu savaşta, zaferden ziyade sürecin kendisine ihtiyaçları var. Bu onlar için,  egemenliklerini uzatacak, Amerikanların ve tüm dünyanın dikkatini onların sonsuz sayıdaki başarısızlıklarından ve suçlarından başka yöne çevirecek tek yol. Küreselcilerin oyunu açığa çıkmış durumda. Çok yakın bir zamanda, güçten düşecekler ve mahkeme huzuruna çıkacaklar. Yalnızca savaş onları kurtarabilir !
Peki ya biz ? Bizim savaşa ihtiyacımız yok. Ne şimdi, ne yarın, hiçbir zaman…Tarihte, hiçbir zaman savaşa ihtiyacımız olmadı. Ancak, sürekli olarak savaştık ve doğrusunu isterseniz neredeyse hiç kaybetmedik. Savaşların bedeli korkunç kayıplar ve sarfedilen çok büyük çabalar oldu, ancak kazandık. Ve bizler her zaman kazanacağız. Eğer bu böyle olmasaydı, bugün böylesine muazzam, bağımsız bir ülkeye sahip olamazdık.
Ancak şimdi, mümkün olduğunca zaman kazanmaya ihtiyacımız var. Amerikalılar, tıpkı 2008 yılı ağustosu’nda Tskhinvali’deki Gürcülere yaptıkları gibi, aslında bizim mevzilerimize saldırdılar. Ruslar ateş altındadır ve bu durum görmezden gelinemez. Tepkimiz, son derece temkinli ve dengeli olmuştur. Bu saldırgan Amerikan eylemi konusunda ne düşündüğümüzü, son derece dikkatli kavramlarla ifade etmiş bulunmaktayız.
Durumun kaderi şuna bağlıdır: Eğer Washington, şimdi tercihini savaştan yana kullanmaya karar verirse, bu durumda biz buna engel olamayız. Eğer Amerikalılar, ayak diretmeye ve 17 Eylül durumunu tekrar etmeye devam ederlerse, o zaman biz de meydan okumayı kabul etmek ve savaşa gitmek ya da bile bile yenilgiyi kabul etmek durumunda kalacağız.
Bu durumda, her zaman olduğu gibi tamamiyle çıkarlarımız içinde olan barış için gösterdiğimiz çabanın sonucu bize bağlı değil. Gerçekten barışa ve 8 Ekim’e kadar zaman kazanmaya ihtiyacımız var; ondan sonra herşey daha kolay olacaktır. Ancak, çökmekte olan dev bakalım bu zamanı bize tanıyacak mı ?
Bunun olmasını Allah göstermesin! Her durumda, hedefimiz daima ve sadece zaferdir. Bizim zaferimiz.
Amerikalılar çocuklarımızı bombalıyorlar. Üçüncü bir Dünya Savaşı, hiçbir zaman bu kadar yakın olmamıştı.

Alexander Dugin


KATEHON.com / 20.09.2016