15 Eylül 2015 Salı

'BODRUM, CİZRE'YE UZAK DEĞİL !'

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, bölge illerinden taraftarlarını Cizre’ye yürümeye çağırdı. Günler süren çabalarının sonuçsuz kalması üzerine yaptığı konuşmada, “Bodrum, Cizre’ye uzak değil” dedi.

Hiçbir terör olayının yaşanmadığı turizm beldesi Bodrum’a yapılan gönderme anlamlıdır ve son derece açıktır.

Selahattin Demirtaş açıkça; ‘Eğer devlet, PKK’nın ilan ettiği egemenlik alanlarını kabul etmezse Batı illerinde sabotaj, bombalama, saldırı ve katliamlar başlayacaktır’ demektedir.

YENİ DÖNEM VE İLK SONUÇLARI

Bu sözler, bir yanıyla HDP’nin hayat bulduğu programın gerçekte ne olduğunun, diğer yanıyla da bir çaresizliğin ifadesidir. 

PKK’nın 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından başlattığı saldırıların sonrasında, 24 Temmuz’da TSK’nın harekete geçmesiyle AKP’nin “Açılım Politikası”nın bitmesi, yeni bir durum yaratmış bulunuyor.

PKK için elini kolunu sallaya sallaya silah depolama, muhaliflerini sindirme ve her türlü “özgürlük”ten sonuna kadar yararlanarak egemenlik alanları inşa etme dönemi sona ermiştir.

TSK’nın 24 Temmuz’da harekete geçmesi birilerini bulutların üzerinden yere indirmiş görünüyor.

Ortaya çıkan gerçekler şunlardır:

- PKK’nın, ilan ettiği sözümona “özerklik” alanlarını kuracak bir askeri gücü yoktur. Görüldü ki “Demokratik Özerklik” ilan edilen yerlerde güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelebilmeleri dahi söz konusu değildir. 

-Yollara patlayıcı döşemek ya da pusu kurmak, bir şehir ya da bölgede “egemenlik” ilan etmeye yetmez.

- Kürt yurttaşlarımız PKK’nın özerklik hamlesini tasvip etmediklerini eylemli olarak gösterdiler. Silopi, Cizre, Yüksekova, Silvan ve Varto’da, PKK’yı güvenlik güçleriyle baş başa bırakarak tavırlarını ortaya koydular.

- En son, ‘Cizre’ye yürüme’ çağrısında da görüldüğü üzere halk, HDP’nin güvenlik kuvvetleriyle karşı karşıya gelme yönündeki isteklerine itibar etmiyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla düzenlenen etkinliklere katılımın birçok şehirde yüzlerle ifade edilen sayılarda kalması, daha 2 ay önce yüzde 13 oy almış bir parti açısından fiyaskodur.

Bu tablo, halkın, PKK’nın seçimlerin hemen ardından giriştiği şiddet eylemlerine cevabı olarak okunmalıdır.

BATI’DAKİ KÜRT YURTTAŞLAR

PKK’nın şiddet eylemlerinden en büyük zararı Kürtler gördü. Doğaldır. Etnik temelde yapılan siyaset, her zaman en büyük zararı, başta azınlık durumundaki topluluğa verir.

Demirtaş şimdi ‘Bodrum da Cizre olacak’ diyor.

Böyle bir ifadede bulunan kişinin, PKK’nın şiddet eylemlerinin Batı’ya sıçraması durumunda, zarar göreceklerin en başında buraya yerleşmiş Kürt yurttaşların geleceğini bilmemesi mümkün değildir.
Ama Kürt yurttaşların zarar görmesi PKK’nın umurunda değildir.

Hatta, Kürt yurttaşların Batı’da yaşayamaz duruma gelmesinin PKK’nın en önemli amaçlarından biri olduğu söylenebilir.

PKK’nın, 8 Eylül günü “Operasyon değil katliam istiyoruz” çığlıklarıyla yollarda Doğu otobüslerine ya da Kürt yurttaşların işyerlerine saldıran provokasyon gruplarının varlığından son derece memnun olduğu bir gerçektir.

İşte Kürt yurttaşlar bu gerçeğin farkındadır. 

Onun için ne PKK’nın ayaklanma çağrısına ne de HDP yöneticilerinin yürüyüş, miting çağrılarına itibar etmektedirler.

SİYASETEN İNTİHAR

“Bodrum, Cizre’ye uzak değil” söylemi, HDP açısından siyaseten intihar ilanından başka bir anlama gelmiyor.

“HDP barajı geçsin, barış olacak” diyerek bu partiye oy verenler, şimdi kapılarının önüne PKK bombalarının konulacağını en yetkili ağızlardan duymuş oluyor.

7 Haziran seçimlerinde yüzde 5 civarında oy, “barış olacak” vb gerekçelerle HDP’ye gitti. Ama bu oyların, PKK’nın daha da şımararak harekete geçmesi ve çok uzaklarda olan şiddetin kendi kapılarını da çalması anlamına geldiğini şimdi yaşayarak görüyorlar.

ABD’nin “kara gücü” olmayı hedefe ulaşmak için tarihi bir fırsat olarak gören PKK’nın (HDP), gerçekte bir intihar sürecine girmiş olduğunu Kürt halkı davranışlarıyla bugünden gösteriyor.

Hala görmek istemeyenler ise 1 Kasım günü bu gerçeği göreceklerdir.

Mehmet Bedri GÜLTEKİN / Aydınlık / 15.09.2015