8 Eylül 2015 Salı

OYUN KURMAK

Futboldan hiç anlamam, fakat oyun kurmak galiba takım üyeleri arasında paslaşıp rakip takımın savunmasını sürekli dağıtarak gol atmayı amaçlayan bir taktikler bütününü ifade ediyor. Gençliğinde top koşturan Fiili Başkan’ın futbol taktiklerini siyasette gayet başarılı biçimde icra ederek seçimlerde gol fırsatı yaratmaya çalıştığını, sahayı buna uygun hale getirdiğini söyleyebiliriz.

Önce ABD’nin zayıflayan desteğini güçlendirmek için, kapsamı ve genişleme kabiliyeti henüz bilinmeyen İncirlik Mutabakatı’yla bir hamle yaptı ve henüz tam olarak beceremediyse de dünya kamuoyu nezdinde IŞİD destekçisi bir tür Müslüman Kardeşler şubesi olma izlenimini silikleştirmeyi başardı.

Bundan hemen önce gayet başarılı bir ayak oyunuyla Baykal’ı yanına çekip CHP’yi şaşırtarak, MHP’yi ve HDP’yi kararsızlığa sevk ederek Meclis Başkanlığı makamını partisine aktarmayı başarmıştı.

PARTİLERE ÇENGEL

Şimdi de oylarını birkaç puan yükseltmek için diğer partilere çengel atma operasyonuna başladı. Ulusalcı milletvekillerini tasfiye ederek parti yönetimini Amerikan muhipleriyle dolduran CHP anında fire verdi ve İmam Özkes, Hazreti Peygamber’e göndermede bulunarak daha dün “haramın merkezi” dediği Saray’a ansızın biat etti. CHP saflarında kuşku ve moral bozukluğu yaratan bu olayı, MHP’nin en ağır toplarından birinin gizli bir gece yarısı operasyonuyla aşırılması izledi.

Davutoğlu ile “Tuğrul”un Alparslan Türkeş’in mezarını sulayıp kabri karanfillerle donattıklarını gören MHP’li ülkücüler ağır bir “yabancılaştırma efekti”ne maruz kaldılar.

Bu arada, imajı bozulan MHP yönetimine yönelik yeni kaset komplolarının sırada olduğu söylentileri parti saflarına muhtemelen kuşku tohumları bıraktı. Fiili Başkan, “naturel, hormonsuz Anadolu çocuğu”yum diyen şahsı Kültür Bakanı (!) yaparak BBP’nin içine bir kama sokarken, Saadet Partisi’ne ittifak önermeyi da ihmal etmedi.

Bütün bunlar olurken toplumdaki her türlü muhalif sesi bastırmak için bir de sivil sıkıyönetim teşkilatı kurmak gerekiyordu. Başbakanlık’ta bir “koordinasyon merkezi” kuruldu ve kuruluşun il ve ilçe birimlerine, “terör örgütlerinin illegal yapıları ile teröre müzahir legal görünümlü yapılara ilişkin bilgileri toplama” görevi verildi. Çağımızda herkesi kapsayabilecek çok esnek bir kavram olan “terör” geniş manada yorumlandıkça hepimiz (herkes!) ona müzahir görülebiliriz.

BUZLUKTAKİ ÇÖZÜM SÜRECİ

Fiili Başkan masayı devirip PKK’ye savaş açtı ve “çözüm süreci”ni buzluğa kaldırdığını ilan etti; MGK toplantısında “valiler zorluk çıkarmayacak” (!) gibi, modern devlette görülmemiş tuhaf bir karar alındı. Operasyon yetkisinin valilerde olmasının ve yasal imkânların TSK’yi engellediğine dair söylentiler yayılırken, PKK en kolay hedeflere yönelerek gerçek gücünün çok ötesinde bir etki yaratmaya başladı.

Şahsen ben Kandil’deki beli kuşaklı PKK savaş ağalarının ve onların legal uzantısı olan HDP vekillerinin demeçlerini izleyerek PKK-HDP-CIA-AKP-ABD-BND vb arasında çok yoğun bir haberleşme trafiği ve çözüm arayışı olduğunu gözlemleyebiliyorum.

Mesela Duran Kalkan (Adil Bayram) Özgür Gündem’e verdiği demeçte “HDP yönetiminin AKP ile seçim sonrası o derece karşıtlaşması ... hatalıydı” dedi. “Üçüncü göz” aramak için yurt dışında bulunan Demirtaş, Avusturya’nın Die Presse gazetesine hemen bir demeç verdi:

“Eğer Erdoğan başkanlık sistemini kurabilirse, bizim de federatif devlet modellerini tartışmamız meşrudur.” Biz ettik sen etme, senin başkanlığına razı olalım, sen de bize özerklik ver, diyor. Bir süre sonra, İmralı’daki şahıs gibi “hepimiz zaten din kardeşiyiz” vurguları da yapabilir. Her yöne doğru her şekilde esneyebilirler. Fiili Başkan’ın pazarlığa girerek “çözüm süreci”ni seçimlere doğru buzluktan çıkarması, düvel-i muazzama’nın PKK’yi ateşkese, hatta bazı unsurlarını teslim etmeye yönlendirmesi ihtimal dahilindedir. Çatışmalarda geri dönüşü imkânsız kılacak sıçramalar olmazsa, Kasım’a doğru “çözüm süreci” buzluktan çıkarılır; aksi halde, seçimler ertelenir.

Milletin, devletin, bütün kurumların gırtlağına çöken, bir eliyle kılıç savurup öteki eliyle para saçan kanunsuzlar topluluğu oylarını birkaç puan artıracağından emin olmadıkça seçim yaptırmayacaktır.

Amaçta bir değişiklik yok. Kurulan oyunun nihai amacı, yeni bir anayasayla Avrupa yerel yönetimler özerklik şartı şablonuna oturtulmuş, Osmanlı eyalet sistemini andıran federatif bir yapı kurarak yurttaşlardan oluşan Cumhuriyet toplumunu ümmete dönüştürmektir.

Başarabilirler mi? Bize bağlı. Kuralları sürekli değişen oyuna mı gireceğiz? Yoksa oyunu bozup farklı bir oyun mu kuracağız?

YAVUZ ALOGAN / Aydınlık- 05.09.2015