5 Eylül 2015 Cumartesi

ULUSAL KANAL BASILIRKEN ALKIŞLADINIZ

Fethullahçı işadamlarından Akın İpek’in şirketlerinde yapılan aramaları, “Muhalif medya susturulmak isteniyor!” diyerek çarpıtanlara soruyorum:

Ya Ulusal Kanal’a, Aydınlık Dergisi’ne 2008’de tam da Nevruz sabahı yapılan o karanlık operasyonda niye susuyordunuz? Bu grubun başındaki Doğu Perinçek, 6 sene Silivri zindanında çürütülürken bu Zaman Gazetesi, bu Samanyolu TV, bu yandaş medya alkış çavuşluğu yapmıyor muydu?

Peki tutuklanan Ulusal Kanal Yöneticisi Ferit İlsever, Aydınlık’ın Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Adnan Akfırat gazeteci değil miydiler?

O sabah ben ve arkadaşım Mustafa Dolu dayanışma için bu kanalın önüne gelip “Bizi de tutuklayın!” diye zalim baskıya meydan okurken Enis Berberoğlu, Can Dündar gibi Sorosçular üç maymunları oynamaktaydı.

***
Tayyip Erdoğan’ın savaş tankı gibi davranan Fethullahçı örgüt daha sonra bu yayın grubunun yöneticilerini terör örgütü üyesi suçlamasıyla Silivri’ye tıktı. Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü, Mehmet Bedri Gültekin, Erkan Önsel, Doğu Perinçek’in oğlu İÜ Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, Aydınlık çalışanları Ruhsar Şenoğlu, Özlem Konur Usta, Mehmet Bozkurt, Caner Taşpınar gibi isimleri ve Aydınlık çalışanlarını esir gibi götürdü. Bu işleri alkışlayan casus gazetecilerin şimdi basın özgürlüğü savunucusu gibi ortaya çıkmasına ancak ahmaklar inanır.

ODA TV'Yİ UNUTALIM MI?

Ergenekon ve Balyoz operasyonundaki sahte belgeleri ortaya çıkartan Oda TV’yi basanlar; Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız, Barış Terkoğlu, Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Doğan Yurdakul, Nedim Şener gibi gerçekten de işi gazetecilik-yazarlık olanları teröristlere yapmadıkları şiddetle içeri tıkanlar bunların adamları değil miydi?

Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ı eleştirdim diye hem 16 ay hapis cezasına hem de tazminat cezasına mahkum edilmiş bir yazar olarak soruyorum: Bu Fethullahçılardan kaç tanesi yazdığı yazı yüzünden ceza almıştır?

FENERBAHÇE’YE BİLE TUZAK

Fethullahçı örgütün Türkiye’yi ele geçirmek peşinde olduğunu 2011’de Fenerbahçe’ye karşı şike adı altında düzenlediği komplo daha açık olarak göstermektedir. Olayın tarafı olan Fethullah Gülen, 2012 Mayıs ayında Galatasaray ile yapılan maçtan sonraki olaylar yüzünden Fenerbahçeli taraftarları bir tür katillikle suçladı... Kalp hastası Aziz Yıldırım’ın hapishanede öldürülmeye çalışıldığı bu tuzaktan Fenerbahçe halen kurtulabilmiş değil. Çünkü Tayyip Erdoğan; Fethullahçı örgütün kendisine dokunan yüzüyle mücadele ediyor ve bu haliyle de davayı sulandırıyor, engellemiş oluyor.
***
Bugün yargıyı eleştiren Fethullahçılara soruyorum: Sizin o özel yetkili yargıçlarınız İstanbul Barosu’nu bile yargıyı etkilemekle suçlayarak susturmaya kalkışmadı mı?

Prof. Mehmet Haberal’ı tedavi eden doktorları bile terörist göstermeye çalışmadı mı?

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a tanıksız ve belgesiz idam cezasına eş ceza kestirirken hukuka mı uyuyordunuz?

Bu süreçte ve önceki operasyonlarda Akın İpek’in emrindeki Bugün gazetesi ile Kanaltürk TV ve Bugün TV kara propaganda merkezleri gibi çalışmadılar mı?

Hem bu kanalları Tayyip Erdoğan’ın gücünü kullanarak Tuncay Özkan’dan bağırta bağırta almadınız mı?

Maliye müfettişlerini muhalif işadamlarına karşı sopa gibi kullanmak yöntemini Erdoğan’a siz öğretmediniz mi?

KAN VAR ELLERİNDE

Ergenekon ve Balyoz operasyonları yapabilmek için kamuoyunu buna hazırlamak gerekiyordu. Bu amaçla Fethullahçı Gladyo cinayetler de işledi. Bunun işaretini de Amerika’dan Fethullah Gülen “Yakında Türkiye’de suikastler olacak, çok kan akacak!” diyerek verdi. Trabzon’da Rahip Santoro, İstanbul’da Hrant Dink, Malatya’da Zirve Yayınevi cinayetleri bu yüzden işlendi. Bu cinayetlerini ulusalcılara yıkarak halkı kandırmak için Fethullahçı medyanın ne yalanlar imal ettiğini çok iyi hatırlıyoruz. PKK’lılar Tokat-Reşadiye’de karakolu bastıklarında bile bunlar, “Bu işi PKK yapmış olamaz!” diyerek orduyu ve yurtseverleri hedef haline getirmişlerdi.

***
Bu örgüt; o kadar zalimdi ki Ergenekon’un kasası diye gösterdikleri Kuddusi Okkır hapishanede beş parasız öldü de kılları kıpırdamadı. 83 yaşındaki İlhan Selçuk’un, kanserle boğuşan Türkân Saylan’ın ölümünü bunlar hızlandırmadı mı?

İntihar eden Yarbay Ali Tatar’ın katili Fethullahçı yargıçlar-savcılar değil de kim?

Hatırladığım kadarıyla sayayım: Uçkun Geray, Erhan Göksel, Sami Hoştan, Kaşif Kozinoğlu, Muzaffer Tekin, Arif Doğan, Cem Aziz Cakmak, Fethullahçı örgütün canına kaydığı isimler sayılmazlar mı?

Soruyorum: Bunca zulümlerine karşın şu ana kadar Fethullahçılardan birisinin burnu kanadı mı? Hayır!

Bunlar mart kedisi gibiler! Yurtseverler ölür, sanki kendileri ölmüşmüş gibi bunlar bağırır.

Yanlarında durup suçlarına ortak olmayın...

Rıza Zelyut- Aydınlık / 04 Eylül 2015