Fethullahçı işadamlarından Akın İpek’in
şirketlerinde yapılan aramaları, “Muhalif medya susturulmak isteniyor!” diyerek
çarpıtanlara soruyorum:
Ya Ulusal Kanal’a, Aydınlık Dergisi’ne
2008’de tam da Nevruz sabahı yapılan o karanlık operasyonda niye susuyordunuz?
Bu grubun başındaki Doğu Perinçek, 6 sene Silivri zindanında çürütülürken bu
Zaman Gazetesi, bu Samanyolu TV, bu yandaş medya alkış çavuşluğu yapmıyor
muydu?
Peki tutuklanan Ulusal Kanal Yöneticisi
Ferit İlsever, Aydınlık’ın Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Adnan Akfırat
gazeteci değil miydiler?
O sabah ben ve arkadaşım Mustafa Dolu
dayanışma için bu kanalın önüne gelip “Bizi de tutuklayın!” diye zalim baskıya
meydan okurken Enis Berberoğlu, Can Dündar gibi Sorosçular üç maymunları
oynamaktaydı.
***
Tayyip Erdoğan’ın savaş tankı gibi
davranan Fethullahçı örgüt daha sonra bu yayın grubunun yöneticilerini terör
örgütü üyesi suçlamasıyla Silivri’ye tıktı. Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni
Turhan Özlü, Mehmet Bedri Gültekin, Erkan Önsel, Doğu Perinçek’in oğlu İÜ
Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, Aydınlık çalışanları Ruhsar Şenoğlu, Özlem
Konur Usta, Mehmet Bozkurt, Caner Taşpınar gibi isimleri ve Aydınlık çalışanlarını
esir gibi götürdü. Bu işleri alkışlayan casus gazetecilerin şimdi basın
özgürlüğü savunucusu gibi ortaya çıkmasına ancak ahmaklar inanır.
ODA TV'Yİ UNUTALIM MI?
Ergenekon ve Balyoz operasyonundaki
sahte belgeleri ortaya çıkartan Oda TV’yi basanlar; Soner Yalçın, Barış
Pehlivan, Müyesser Yıldız, Barış Terkoğlu, Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Doğan
Yurdakul, Nedim Şener gibi gerçekten de işi gazetecilik-yazarlık olanları teröristlere
yapmadıkları şiddetle içeri tıkanlar bunların adamları değil miydi?
Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcısı
Osman Şanal’ı eleştirdim diye hem 16 ay hapis cezasına hem de tazminat cezasına
mahkum edilmiş bir yazar olarak soruyorum: Bu Fethullahçılardan kaç tanesi
yazdığı yazı yüzünden ceza almıştır?
FENERBAHÇE’YE BİLE TUZAK
Fethullahçı örgütün Türkiye’yi ele
geçirmek peşinde olduğunu 2011’de Fenerbahçe’ye karşı şike adı altında
düzenlediği komplo daha açık olarak göstermektedir. Olayın tarafı olan
Fethullah Gülen, 2012 Mayıs ayında Galatasaray ile yapılan maçtan sonraki
olaylar yüzünden Fenerbahçeli taraftarları bir tür katillikle suçladı... Kalp
hastası Aziz Yıldırım’ın hapishanede öldürülmeye çalışıldığı bu tuzaktan
Fenerbahçe halen kurtulabilmiş değil. Çünkü Tayyip Erdoğan; Fethullahçı örgütün
kendisine dokunan yüzüyle mücadele ediyor ve bu haliyle de davayı sulandırıyor,
engellemiş oluyor.
***
Bugün yargıyı eleştiren Fethullahçılara
soruyorum: Sizin o özel yetkili yargıçlarınız İstanbul Barosu’nu bile yargıyı
etkilemekle suçlayarak susturmaya kalkışmadı mı?
Prof. Mehmet Haberal’ı tedavi eden
doktorları bile terörist göstermeye çalışmadı mı?
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a
tanıksız ve belgesiz idam cezasına eş ceza kestirirken hukuka mı uyuyordunuz?
Bu süreçte ve önceki operasyonlarda Akın
İpek’in emrindeki Bugün gazetesi ile Kanaltürk TV ve Bugün TV kara propaganda
merkezleri gibi çalışmadılar mı?
Hem bu kanalları Tayyip Erdoğan’ın
gücünü kullanarak Tuncay Özkan’dan bağırta bağırta almadınız mı?
Maliye müfettişlerini muhalif
işadamlarına karşı sopa gibi kullanmak yöntemini Erdoğan’a siz öğretmediniz mi?
KAN VAR ELLERİNDE
Ergenekon ve Balyoz operasyonları
yapabilmek için kamuoyunu buna hazırlamak gerekiyordu. Bu amaçla Fethullahçı
Gladyo cinayetler de işledi. Bunun işaretini de Amerika’dan Fethullah Gülen
“Yakında Türkiye’de suikastler olacak, çok kan akacak!” diyerek verdi.
Trabzon’da Rahip Santoro, İstanbul’da Hrant Dink, Malatya’da Zirve Yayınevi
cinayetleri bu yüzden işlendi. Bu cinayetlerini ulusalcılara yıkarak halkı
kandırmak için Fethullahçı medyanın ne yalanlar imal ettiğini çok iyi
hatırlıyoruz. PKK’lılar Tokat-Reşadiye’de karakolu bastıklarında bile bunlar,
“Bu işi PKK yapmış olamaz!” diyerek orduyu ve yurtseverleri hedef haline
getirmişlerdi.
***
Bu örgüt; o kadar zalimdi ki
Ergenekon’un kasası diye gösterdikleri Kuddusi Okkır hapishanede beş parasız
öldü de kılları kıpırdamadı. 83 yaşındaki İlhan Selçuk’un, kanserle boğuşan
Türkân Saylan’ın ölümünü bunlar hızlandırmadı mı?
İntihar eden Yarbay Ali Tatar’ın katili
Fethullahçı yargıçlar-savcılar değil de kim?
Hatırladığım kadarıyla sayayım: Uçkun
Geray, Erhan Göksel, Sami Hoştan, Kaşif Kozinoğlu, Muzaffer Tekin, Arif Doğan,
Cem Aziz Cakmak, Fethullahçı örgütün canına kaydığı isimler sayılmazlar mı?
Soruyorum: Bunca zulümlerine karşın şu
ana kadar Fethullahçılardan birisinin burnu kanadı mı? Hayır!
Bunlar mart kedisi gibiler! Yurtseverler
ölür, sanki kendileri ölmüşmüş gibi bunlar bağırır.
Yanlarında durup suçlarına ortak
olmayın...
Rıza Zelyut- Aydınlık / 04 Eylül 2015