11 Kasım 2015 Çarşamba

CFR Kıdemli Üyesi Daniel Pipes: "TSK, ABD'ye güvenmiyor"



Dr. Daniel Pipes, kendisini ABD muhafazakâr kanadına bağlı olarak tanımlayan bir Ortadoğu ve Türkiye uzmanı. Amerikan dış politikalarının belirlendiği Dış İlişkiler Konseyi(CFR) kıdemli üyesi. ABD Dışişleri’nin ‘gayrı-resmi’ danışmanı, Ortadoğu Forumu(MEF) kurucu başkanı. Sözleri doğrudan Washington yönetiminin benimsediği politikaları yansıtmasa da, Türkiye ile ilgili eğilimleri “içeriden” biliyor. İfadeleri, ABD başkenti çevresinde yüksek sesle dillendirilen fikirleri öğrenmek açısından dikkate değer. Özellikle de 4 Kasım 2014 tarihli ABD ara seçimlerinde muhafazakâr kanadın, Kongre’nin iki kanadında da çoğunluğu elde etmesi ve Obama’nın yalnızlaşmasına bakılınca, Pipes’ın değerlendirmeleri daha da önem kazanıyor... Dr. Pipes, Amerikan Yahudi lobisine yakınlığı ile de tanınıyor ve ideolojik olarak her türlü İslamcı harekete karşı.

‘HAZİRAN’DAKİ SONUÇLAR BEKLENİYORDU’

| ABD, 1 Kasım seçimlerinin sonucunu nasıl değerlendiriyor? Washington Haziran seçimlerinden sonra AKP’den bir ‘geri dönüş’ bekliyor muydu?

Kamuoyu araştırmalarının tutarlı tahminleri göz önüne alındığında, ABD hükümet yetkilileri Haziran seçimleriyle benzer bir sonuç bekliyordu.

| Peki, siz AKP’nin geri dönüşünü öngörüyor muydunuz?

1 Kasım öncesindeki düşüncelerimi, 26 Ekim tarihli National Review dergisinde yazmıştım. Olası bir seçim hilesinden söz etmiştim ancak bunun gerçekleşebileceğini düşünmediğimi de belirtmiştim. Çünkü bu çok bariz olacaktı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedeflerine ulaşması için başka yollar da vardı. Yani demek istediğim, tıpkı başbakana yaptığı gibi parlamentoyu da bir kenara itebilirdi.

| Peki dediğiniz gibi mi oldu? AKP’nin kazanmasının sebebi bu mu?

AKP oylarının artması, MHP ile HDP destekçilerinin AKP’ye kayması anlaşılması zor bir durum. Bunun ancak yaygın bir hile ile açıklanabileceğini düşünüyorum.

| Washington bu sonuçları nasıl değerlendiriyor? 

Obama Yönetimi seçim sonuçlarını geçerli kabul ediyor. Erdoğan’ı ilerlemesi ve geçen aylardaki sürtüşmeleri hafifletmesi için seçim sonuçlarını kullanma konusunda teşvik ediyor.

‘60 YILLIK İTTİFAK BİTMİŞTİR’

| Bazı Amerikalı uzmanlar seçim öncesinde Amerika ile Türkiye arasındaki stratejik ortaklığın bitmek üzere olduğunu değerlendirmişti. Siz de böyle olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet düşünüyorum. 60 yıllık ittifak bitmiştir. Ben, Amerikan hükümetinden Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı geçmişten çok farklı, şüphe dolu ve kendini koruyan bir yaklaşım benimsemesini şiddetle talep ediyorum.

| AKP’nin tek parti iktidarında, Washington’un Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği konusundaki beklentileri nelerdir?

Washington’da varılan görüş birliğine göre, Türkiye’deki siyasi durumun çözüme kavuşması yeni bir başlangıç için temel oluşturabilir.

‘TÜRKİYE İHTİYACI OLUNCA GELECEK’

| Peki, sizin kişisel görüşünüze göre Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl bir gelecek bekliyor?

Ben Türk hükümetinin, ihtiyacı olduğunda Washington’a döneceğini düşünüyorum, örneğin Suriye ile ilgili, silahlanma konusunda, mali meselelerde... Ancak bunun dışında Amerika’nın çıkarları ile sık sık çatışan, bağımsız politikalar izleyecektir.

‘OBAMA’NIN ÖNCELİKLİ TERCİHİ TÜRKİYE’DEKİ KÜRTLER’

| Washington bu seçim sonuçlarından sonra Kürt Açılımı’nın geleceğini nasıl öngörüyor? 

Obama yönetimi, Türkiye Hükümeti ile ilişkileri gerilediği için, Türkiye’deki Kürtlerle birlikte çalışmaya daha açık.

| HDP’nin oylarındaki düşüşün, ‘barış sürecini’ gerileteceğini düşünüyor musunuz? 

Bunu önemli bir etken olarak görmüyorum.

‘ERDOĞAN KARAR AŞAMASINDA’

| Peki, AKP’nin tek parti iktidarının barış sürecine nasıl bir etkisi olur?

Erdoğan’ın şu an büyük bir karar vermesi gerekiyor: PKK’ya karşı yürütülen savaşı sürdürmek ya da PKK ile diplomasiye dönmek. Erdoğan’ın iki hedefi var; daha fazla kişisel güç ve daha fazla İslamcılık. Bu hedeflerine ulaşmak için hangi adımın en çok yardımcı olacağını düşünüyorsa, o yönde adım atacaktır.

‘ABD İLE TÜRKİYE, SURİYE’DE ZOR BULUŞUR’

| AKP’nin tek partili iktidarı ABD’nin Ortadoğu, özellikle de Suriye politikalarını nasıl etkiler?

Fazla etkilemez; AKP’nin bakış açısı 13 yıldan fazla bir süredir Türk dış politikasına hükmediyor ve seçim sonuçları ne olursa olsun hükmetmeye devam edecektir.

| ABD, Suriye’deki operasyonlarını PYD ile birlikte yürütüyor. Bu durumda, ABD ve Türkiye nasıl bir ortak düzlemde buluşabilir? ABD bu yönde hangi çabaları gösterir?

İki tarafın ortak bir düzlem bulabileceğinden şüpheliyim. Diyelim ki başarabildiler; bu ancak Washington’un, Ankara’yı Suriye’deki hedefleri konusunda destekleyeceği ve Ankara’nın da Amerika’nın hedeflerine yardım edeceği bir uzlaşma ile gerçekleşir.

‘TÜRK ORDUSU ABD’YLE İLİŞKİLERDE TEMKİNLİ’

| Cumhurbaşkanı Erdoğan “paralel yapı” olarak adlandırdığı oluşumun Türkiye’yi ve kendisini aldattığını ve ordu mensuplarını sahte belgelerle tutukladığını belirtiyor. Tutuklanan askerler de bu konuda ABD’yi suçluyor. Bunun sebebi nedir? 

Türk ordusu kurmayları haklı olarak, Amerikalı müttefiklerine gücendiler. Çünkü müttefikleri bu meseleye karşı durmak için o kadar az şey yaptı ki... Hatta bunun yerine bu saçma ve sahte komplo teorilerinin doğru olduğunu uysal bir şekilde kabul ettiler.

| TSK mensuplarının bu tepkisi, ABD’nin YPG’yi ‘kara kuvveti’ olarak kullanması ve Türkiye’nin PKK operasyonlarını dikkate alınca, mevcut Washington-Türk ordusu ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?

Türk ordusu yeniden söz sahibi olmaya başladı. Bunun bir sebebi sahte Ergenekon ve Balyoz davalarının çökmüş olmasıdır, diğer bir sebebi ise TSK’ya yeniden ihtiyaç duyulmasıdır. Özellikle de Suriye krizinde... Ama TSK, Washington ile ilişkisinde hâlâ çok temkinli, etkin adımlardan kaçınıyor.

| Peki, siz bu ilişkilerin geleceğini nasıl öngörüyorsunuz?

İlişkiler AKP öncesi dönemin sıcaklığına ve güven ortamına herhangi bir şekilde geri dönerse şaşarım. Bundan sonra, Kore’de uzun zaman önce başlayan coşkulu ruh olmayacaktır, ilişkiler iş odaklı ve düzgün bir seyir izleyecektir.

RUSYA ABD’Yİ GAFİL AVLADI

| Washington yönetimi, Rusya’nın Suriye’ye müdahalesini öngörüyor muydu?

Bildiğim kadarıyla bu onlar için büyük bir sürpriz oldu.

| Peki, Washington, Rusya’nın müdahalesinden sonra hangi adımları atmayı planlıyor? 

Amerika şu ana kadar, Rusya’nın Suriye müdahalesine çekingen ve kafası karışık bir şekilde yanıt verdi. Moskova ile karşı karşıya mı gelmeli yoksa işbirliği içinde mi çalışmalı? IŞİD’e daha fazla saldırması için Rusları etkilemek mümkün mü yoksa bu konuda herhangi bir umut yok mu? Tahran’dan koparılabilirler mi yoksa bağları çok mu sıkı? Bu meselelerin hiçbirinde bir çözüme ulaşılamadı.

| ABD ve Türkiye, Rusya’nın Suriye’deki müdahalesine karşı duruyor. Sizce, Rusya’nın girişimine karşı işbirliği yaparlar mı?

Bu noktada fazla işbirliği imkânı göremiyorum.

DR. DANİEL PİPES KİMDİR?

Pipes, ABD Dışişleri Bakanlığı’na Ortadoğu ve İslam konusunda gayrı resmi danışmanlık yapıyor. Washington Post, New York Times gibi Amerikan siyasetlerine yön veren gazetelerde köşe yazarı. Kurucusu olduğu Middle East Forum ve Middle East Quarterly dergisinin başında. The Boston Globe gazetesi, “Eğer Pipes’ın uyarıları dikkate alınsaydı, asla 11 Eylül gibi bir olay olmazdı” yorumunda bulundu. The Wall Street Journal ise Pipes’ı Ortadoğu ile ilgili konularda önemli bir analizci olarak tanımladı. 1986-1993 yılları arasında Dış Politika Araştırma Enstitüsü’nde direktörlük yaptı. 2003 yılında dönemin ABD Başkanı George W. Bush tarafından ABD Barış Enstitüsü yönetimine atanmıştı.

Şafak TERZİ / Aydınlık- 10.11.2015