Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu PKK’ya yardım ve yataklık yapmakla suçladı.
Pek haksız sayılmaz.
PKK’nın silahlı gençlik örgütü (YDG-H) mensupları için “özgürlük savaşçıları” diye kim demişti?
PKK’nın Meclisteki uzantısı HDP ile “barış mitingleri” düzenleyen kimdi?
PKK lideri Öcalan’ın “müzakere süreci” için öne sürdüğü 10 koşulu CHP’nin talepleri olarak kim dile getirmişti?
PKK’lıların avukatı, ABD’nin 705 kulak numaralı elemanı Sezgin Tanrıkulu’nu Atatürk’ün partisinde en yetkili makamda kim tutuyor?
İkinci İsrail görevini yapacak olan “BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN” için şart görülen Yerel Yönetimler Özerklik Şartını, CHP iktidarında mutlaka getireceğiz diyen kimdi?
Bunlar gibi daha onlarca kanıt sayabilirim...
***
Kılıçdaroğlu da bugünlerde Erdoğan ve AKP hükümetleri için aynı şeyleri söylüyor...
Aslında o da yerden göğe kadar haklıdır.
Habur’dan soktuğu teröristlerin ayağına mahkemeleri Erdoğan göndermişti...
“Bizi Başkan Apo gönderdi, onun verdiği görevi yerine getiriyoruz, pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemiyoruz” diyen teröristlerin “kahramanlar” gibi karşılanmasına ortamı AKP hazırladı.
Gerçekte “Süreci” başlatıp, PKK ile masaya oturduktan sonra, “açılım” adı altında yapılanların tamamı, terör örgütüne yardım ve yataklık suçunu oluşturur.
Bütün dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’ya, Kürtlerin meşru temsilcisi gibi davranıp, ABD’NİN KARAGÜCÜ olmalarının alt yapısını AKP oluşturmuştur.
Bunları unutmuş olamazsınız...
Bu aymazlıkların ülkemizi ve milletimizi getirdiği nokta; Ankara’nın göbeğinde askeri personelin servis araçlarının canlı bomba ile havaya uçurulmasıdır.
Sorumluları başka yerlerde aramaya gerek yoktur.
Suçlular bellidir...
***
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’na rağmen, yapacağımız çok önemli görevlerimiz vardır: İlk ve en acil işimiz; toprak bütünlüğümüzü ve milli birliğimizi korumaktır.
Kapımızdaki en büyük tehlike AB ve ABD’nin düşmanca tutumudur. “Dost ve müttefik” sözcüklerinin aldatmacadan ibaret olduğu da bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. Bu koşullar altında 78 milyon Türk Milleti tek yürek ve tek yumruk olmak zorundadır. Hükümetin dış politikaları yüzünden duvara toslayan Türkiye’nin kurtuluşu yine bizim ellerimizdedir. Dış güçlerin bizi kurtaracağını hayal etmek ve böyle bir beklenti içerisinde olmak en büyük ihanettir!..
Cemil CAN- Aydınlık/25.02.2016