17 Şubat 2016 Çarşamba

Yiyorsa g.tünüz gidin savaşın

Yandaş köpek Suriye’ye savaş ilan ediyor, senin boyun ne posun ne, hani darbeler suçtu, savaş insanlık suçu değil mi, milyonlarca insanı ölüme atmak bu kadar kolay mı, deliliğin gözü dönmüşlüğün dibini bulmuş manyaklar, basın tarihimiz savaş ilan eden .okundan yemiş yazarlarını da tanıdı nihayet.

Yiyorsa .ötün git savaş, ülke bütçesiyle beslediğiniz itler gidip gölgelerde yattılar, ekmek elden su gölden Hataylarda İstanbullar’da yaşadılar, şimdi fiziki olarak yok olmanın eşiğine gelmişler, Halep gitti sınıra dayandılar korku dağlara yaslandı, Suudlarla ittifak kurarak mı savaşacaksınız, hayaller bomba duman oldu. Ruslar sınıra dayandı, hadi savaşın da görelim, öyle işkembeden sallamak yok, hava buz gibi soğuk değil mi, ne ittifak kaldı ne itibar, sarayı ölüm korkusu sardı, yarın Rusya içeri bombalı adamlar sokarsa ne olacak korkusu, hadi önden buyurun, bir köşe yazarı kimden emir aldığı belli bir ulus adına savaş ilan ediyor pöhh, çok korktu Esad, şimdi Ruslar öfke gazap dolu yazınızı okuyunca kaçacak yer arıyorlar, ‘oyun kuruyoruz’ yazılarınız nerde, o ‘Osmanlı haritası’ yazılarınız nerde, aklın mantığın ölçünün insanlığın uçtuğu sallayıp üfürdüğünüz yazılarınız nerde, sonunda bir milleti savaşa sürüklemekten başka şansınız kalmadı değil mi, iktidarda kalmakla savaş arasında sıkışıp kaldınız değil mi, iktidarınızı Rusya deviriyor nihayet bu gerçeği gördünüz, milyonlarca insan evinden yurdundan oldu doymadınız, ülkeler infilak etti parçalandı gözünüz doymadı, hala savaş hala savaş naraları, yenildiniz ve kapıda hem savaş tazminatları hem insanlığa karşı suçların mahkemeleri bekliyor sizi, o küçücük beyninizle yap-boz coğrafyalarla oynamanın maliyetini gördünüz, o küçücük beyninizi keşfeden batılılar sizinle nasıl oynadı nasıl kullandı nasıl işinizi bitirip çöplüğe atıverdi bütün dünyalılar gördü.

Elinize birazcık siyasi güç geçti bölge ülkelerinin .mına kodunuz dağıttınız, demek elinizde birazcık daha güçlü silahlar olsa dünyanın .mına koyacaksınız.

İslamcı denilen bu cehalet, İslamcı denilen bu manyaklık ülkeleri milyonlarca insanı bozuk para gibi harcadı, hiçbir sözü hiçbir öngörüsü tutmadı, tarihler bu kadar aptal bu kadar akılsız bir sefalet görmedi, yedikleri dayağa doymamışlar, hala savaş naraları atıyorlar, sizi doğuran ana sizi okutan hocanın Allah belasını versin, veriyor işte. Düşmanın bile en dangalağı şeytanın bile en cahili oldunuz.

Sizi ciddiye alanın size kalem verenin sizi adam yerine koyanın sizi insan içine çıkartanın Allah belasını versin, delirmiş .okundan yemiş manyaklar coğrafyanın hangi yönüne baksalar çıldırmış savaş savaş diye boş boş naralar atmaktan başka bir şey bilmiyor.

Yiyorsa .tünüz gidin savaşın, halk arasında bızık derler, bızık tutuyorsa savaşın, hadi Suriye sınırından çıkartın kafanızı da görelim.

Belanızı bulacağınız kadar buldunuz doymadınızsa bir daha bulun, Suud parasına güvenen çakallar!

Bu hayvanlar diplomasi yapıyor güya, bu onursuz dinsiz kitapsız Allahsız pervasızlar hala nelerine güveniyor, bak bak köpeklere, ceplerine maaş önlerine bir yazı makinesi konulunca ülkeler arası dinler arası coğrafyalar arası ne kadar savaş var hepsini çıkarttılar, ne diplomasi bıraktılar ne din bıraktılar ne ahlak bıraktılar ne insanlık bıraktılar, şuraya vahşete bakın sevgiliye mektup yazar gibi savaş naraları atıyorlar, girdikleri her savaşın sonunda fareler gibi kaçtılar, sabah kalkıp uyanıp gözlerini açıyorlar yine savaş ağızlarını açıyorlar yine savaş.

Şehvetle hayal yazanlar sonunda korkuyu gördü iler tutar elinde hiçbir ‘güç’ün imkanın artık zırnık diplomatik fırsatın kalmadığını gördü, şimdi mücrim gibi kokudan titreseler de savaştan başka şansları yok, savaşacak yürekleri hiç yok, savaş dediğin köpeklerin önüne atılan kemik her yandaş yazar kudurmuş gibi üstüne çullanıyor.

Hayat bitti artık her yerleri savaş.

Din bitti artık her yerleri savaş.

Ahlak insanlık bitti artık her yerleri savaş.

Hiçbir ışık hiçbir umut kırıntısı yok artık mecburen savaş.

Operasyonlar daleveralar iftiralar hırsızlıklar bitti tükendi artık her yer geldi savaşa düğümlendi.

Mezhep savaşları din savaşları etnik savaşları her şeklini her bahaneyi her yolu denediler her yerin dibini buldular artık topyekün savaştan başka şansları kalmadı.

Kiminle savaşacağız?

Rusya’yla!

Kendi aklıyla kendi beyniyle kendi düşüncesiyle savaşmayı göze alamayanların hazin sonu.
Aklınızla savaşmak ülkelerle savaşmaktan daha maliyetli daha zordur.
Aklınızla savaşacak entelektüel gücünüz birikiminiz yoksa geleceğiniz yer işte başka akılların köpeği olmaktır.
Başka projelerin köpeği olmaktır. Batının Haçlıların askeri olmak müslümanı müslümana kırdırmaktır.
Aklınızda bir devrim yapamaz aklınızı turp gibi aklınızı peynir ekmek gibi yersiniz.
Aklınızla savaşmazsanız, tarihi hamasetin halı altına süpürdüğü hurafelerden şişinmelerden yersiz inançlardan yalanlardan önyargılardan kurtulamazsınız, geleceğin yer, onun bunun köpeği olmaktır, sizi tutar sizi size müslümanı müslümana kırdırırlar.

Bu hayallerin yalan olduğunu eşekler gibi biliyordunuz, ama maaşlar ama iktidar yağmaları, işinize gelmedi.
Siz daha çok ziftelenin siz daha çok soyun daha çok kandırın diye girmediğimiz savaş kalmadı, yetmedi üç milyon çoluk çocuk kucağımızda kaldı, tarihler böyle bir hezimet görmedi.
Rusya’yla İran’la Suriye’yle savaş halindeyiz yetmedi içerde kendi ordusuna iftira etti sonra iftira ortağı cemaatle sonra kendi partisinden Arınçlarla yetmedi Davutoğlu’yla bile iç savaş halinde.

Bakın ne diyeceğim size, ideolojileriniz size çok fazla aburcubur yedirmiş şimdi gerçek’e toslayıp bir bir kusuyorsunuz.

Bakın ne diyeceğim size.

Arada bir hafiflemek boşalmak sıkıntıyı atmak için içki içmek günah değildir.

Hayat içinde insanların ‘bilinçaltıları’ olur olmaz şeylerle dolar.

Arada bir yakın bir dostuyla bir masaya oturur, o düzenli o kibar o çok normal görünümlü dediğimiz insan, bir kadeh içtiğinde…

Ağzından çıkanlara inanamazsınız, arkadaşlarını gammazlar, egosunu şişirir, onu bunu çekiştirir, dünyaya hayata dostlarına hiç beklenmeyen laflar eder.

Aslında arada bir içmek, bilinçaltını sizi kaldıracak bir dosta dökmek boşaltmaktır, arada bir içmek çöpleri boşaltmak gibi bir şeydir.

Keşke arada bir yakın arkadaşla içki masasına oturup bilinçaltında ne var ne yok döküp boşaltsaydınız.

İçki masasına boşaltamadığınız o kusmukları o şişmiş egoları o olur olmaz bahaneyle oluşturulan düşmanlıkları, şimdi bütün dünyalıların başına döküyorsunuz.

Bilimsel olarak da artık ispatlanmıştır ki arada bir birkaç kadeh içmek ‘beynimizin’ depoladığı bir çok rahatsız şeyi dökmenin insanlığa, topluma büyük faydaları vardır.

İslamcı bir iktidar sayesinde tarihlerde eşi görülmemiş aklı mantığı gerekçesi olmayan bu denli vahşi anlamsız savaşlara girmemizin en büyük sebebi, içki içmemektir.

Birazcık içebilseydiler, içlerindeki dedikoduları düşmanlıkları gammazlıkları egoları ona buna gıcık olmaları ordan buradan kıllanmaları birazcık döküp boşaltabilselerdi, bu felaketler başımıza gelmezdi.

Ancak birkaç kadeh içebilmek için en azından tek bir yakın arkadaş dost gerekir.

Kim ciddiye alır kim oturur bu .okundan yemişlerle masaya.

İçki masasına oturmamak için ne diyorlar, içki içmek dinimizce günahtır.

Ama ‘savaşmak’ dinimizce sevap!

İçki içmek günah ama milyonlarca müslümanı öldürmek günah değil.

Milyonlarca insanı yurdundan etmek günah değil.

Ondört yaşında yüzbinlerce kızı İŞİD’in kölesi cariyesi yapmak günah değil!

Ulan tamam çakallar, günahtır içmeyin, ama şu kafayı biraz toplayın.

O kafayı düne kadar Amerika Suudlar jeton atarak çalıştırıyordu, şimdi Ruslar keşfetti o kafayı, makat maymunları gibi eğleniyor, kıçınıza elektrik bağlamış radarla seyredip dalgasını geçiyor.

Evet, sizin ‘iktidar’ gerçeğinizden bakarsak, savaştan başka şansınız kalmadı, çok doğru bir itiraf bu savaş naraları.

Ancak bu ülkenin sizden başka şansları da var, mesela iktidardan gittiğiniz an, hem ülke hem bölge otomatik olarak ‘savaştan’ kurtuluyor.

İktidarınız ortadan çekilince savaş kriz hiçbir şey kalmıyor.

Yani, ülkemizin ve bölgenin bekası huzuru için savaştan başka da şansları henüz çok var.

Çekip gitmek niye aklınıza gelmiyor.

Bu ülkeyi varıyla yoğuyla istikbaliyle bekasıyla trajedisiyle vahşetiyle çoluk çocuğuyla savaşa sokmak zorunda mısınız?

Siz bir ‘hükümet’ değil misiniz?

Elinize yüzünüze dolaştırdınız, o halde, çekilmek varken, ille de savaş diye tutturmak neyin nesi?

Ülkeleri fethedip Orta-Doğu’ya boyun eğdirecektiniz, ne oldu, önce bir kıyamet makinesi gibi konuşan dilinizi kestiler sonra kan revan içinde boynunuzu eğdiler.

Nihat GENÇ- Vira TRABZON
09.02.2016