1999 Öcalan Davası İddianamesi’nde PKK ve Uyuşturucu
İnsan hayatına değer vermeyen silahlı
çete PKK uyuşturucu ticareti de yapmaktadır. Sanık Abdullah ÖCALAN, örgütünün
doğrudan uyuşturucu ticareti yaptığını inkar etmiş;
''...Bizim örgütümüzün uyuşturucu madde
ticaretiyle iştigali yoktur. Başlangıçta da ifade ettim; bizim Zağros bölgesi
dediğimiz, Van ve Hakkari bölgesinin normal ticareti uyuşturucu ticaretidir.
Oradaki bölge sorumlularımız buradaki uyuşturucu ticaretinden pay almışlardır.
Bunun dışında örgütümüz uyuşturucu ticaretiyle iştigal etmez beyanında bulunmuştur.
(Kls: 1/Dizi:43-78/Cumhuriyet Savcılığı Sorgu Zaptı Sayfa 21-22)
Abdullah ÖCALAN’ın beyanından da silahlı
çete PKK’nın uyuşturucu ticareti yapan çete ve kişilerle sıkı ilişki içinde
olduğu anlaşılır. Uyuşturucu ticaretinden kazandığı paralardan PKK’ya pay veren
uyuşturucu tacirlerinin uyuşturucunun naklinde ve pazarlanmasında PKK
elemanlarından yardım gördüğü muhakkaktır.
1984-1993
yılları arasında yıkıcı ve bölücü örgütlerle ilişki içerisinde bulundukları
tespit edilen 503 Türk uyruklu şahıs uyuşturucu madde kaçakçılığı olaylarına
karıştıkları gerekçesiyle yakalanmışlar ve haklarında tahkikat yapılmıştır.
Haklarında tahkikat yapılan 503 şahıstan 188i
serbest bırakılırken geriye kalan 315 şahıs Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde
tutuklanmıştır.
Farklı ülkelerin polis raporlarına göre
toplamın %94,6sı olan 298 şahıs ya terör örgütü PKK mensubu ya da örgütle
yakın ilişki içinde bulunan kişilerdir. (Paris Enstitüsü tarafından hazırlanan Terörizm
ve Politik Şiddet başlıklı rapor) (Kls:39)
06.05.1998 günü silahlı çete PKKdan
kaçarak 2'nci Jandarma Sınır Tabur Komutanlığına teslim Fettah DURSUN 25.05.1998 günü zabıtaya verdiği, Van devlet Güvenlik
Mahkemesinde yapılan yargılamasının 27.08.1998 günlü oturumunda da doğruluğunu
teyit ettiği ifadesinde; PKK örgütü elemanı Mehmet Ali METE’nin örgütün
uyuşturucusunu satmakla görevli olduğunu, 1994 ve 1995 yılı içerisinde Mehmet
Ali METE’nin değişik tarihlerde Yüksekova İlçesi Yediveren Köyü Pağeng
bölgesine çağırdığı, Ferzinde ATASOY, Emirhan YAZGAN, Tahir BASKIN isimli
uyuşturucu kaçakçılığı ile iştigal eden şahıslara satması için örgüte ait
eroini verdiğini, bu şahısların örgütün eroinini satıp, parasını ödedikleri
beyanında bulunmuştur. (Kls:39)
Abdullah OCALAN da;
...Ben başından beri uyuşturucu
ticaretine karşı çıktım. 1990’lı yıllarda İranda Makü bölge sorumlusuyla
yaptığım konuşmada, ’Bu uyuşturucu ticaretini bırakın, PKKnın siyasi
yönünü bitirir’ dedim sözleriyle PKK elemanlarının uyuşturucu ticareti yaptığını dolaylı olarak
da olsa ikrar etmiştir. (Kls: 1/Abdullah ÖCALANın sorgu zaptı, sayfa 22)
RUDAW.net 13.08.2015
tarihli “PKK’nin kaynakları ve para trafiği... “ başlıklı haberinde, Abdullah
Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan PKK’nın mali kaynakları ile ilgili olarak
şunları söylüyor:
· PKK’nin birinci ve ikinci yılında halktan yardım aldığını biliyorum.
Başlangıç döneminde PKK’nin üyesi olduğum için biliyorum. Gerillaların büyük
bir bölümü kendi parasıyla bir kalaşnikof satın alabilmek için çalışıyordu.
Silahlı mücadeleye başladığımda amelelik yapıyordum. Mercimek satarak bir
tabanca satın aldım. PKK’nin bütün üyeleri ilk silahlarını kendi paralarıyla
satın almıştır.
· O dönemde halk bize yardım ediyordu. Özellikle Almanya’dakiler çok yardım
ediyordu. PKK her yıl Avrupa’da yardım kampanyaları düzenliyordu. Kürdistan
halkı ise daha çok gıda olarak katkıda bulunuyordu. Bu durum 1995’e kadar devam
etti. Bu noktadan sonra PKK, halk ve iş adamlarından vergi almaya başladı.
· 1985’ten bu yana her yıl Eylül’den
Aralık’a kadar Avrupa’da yardım kampanyaları yapılıyordu. Sadece bu yardımdan yıllık 20 milyon dolar elde ediliyordu.
Ayrıca Kürdistan’da halkın yaptığı yardım da 10
milyon doları buluyordu. 1995’ten sonra PKK, doğu (İran Kürdistanı) - kuzey
(Türkiye Kürdistanı), doğu (İran Kürdistanı) - güney (Kürdistan Bölgesi) ,
güney (Kürdistan Bölgesi) - kuzey (Türkiye Kürdistanı) arasında bazı gümrük noktalarını kurdu. En çok gelir
ise Doğu (İran Kürdistanı) - güney (Kürdistan Böglesi) sınırından elde
ediliyordu. Genel olarak bu gümrük
noktalarından yıllık 3 milyon dolar elde ediliyordu. PKK kaçak olarak ticaret yapan
işadamlarından vergi alıyordu. PKK resmi olarak ticaret
yapanları vergi vermeye zorlamıyordu. Bazı zenginler ise kendileri maddi
yardımda bulunuyordu. Onları mücadelemizi anlatarak ikna ediyorduk.
Osman Öcalan, “Rusya ve
Ermenistan’da büyük Ezidi Kürt işadamları var. Onlar isteyerek mi yardımda
bulunuyor?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor:
“Onların bir bölümü uyuşturucu ticaretini yapıyordu.
PKK onlardan da para alıyordu. Ancak diğerleri kendileri yardımda bulunuyordu.
Bazı şirketler ise işlerine sorunsuz bir şekilde devam edebilmek için PKK’ye
parar veriyordu. Çünkü PKK para vermeyen şirketlerin mal taşımasına izin
vermezdi.”
“Türkiye’de medya PKK’yi uyuşturucu ticareti yapmaklar suçluyor. Bu doğru
mu?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:
“PKK kendisi uyuşturucu ticaretini yapmıyor ancak doğu
ve kuzey sınırındaki PKK’nin gümrük noktalarından uyuşturucu ticareti
yapılıyordu. Biz sadece gümrük parası alıyorduk. 1991’de Kadir isminde
bir arkadaşımız PKK’ye para kazandırmak için uyuşturucu ticareti yapmaya
girişmişti. Kendisini çağırarak engel oldum. “
Osman ÖCALAN, diğer soruları da şöyle yanıtlıyor:
Toplanan paralar nasıl ulaştırılıyordu?
PKK’nin yatırım projeleri veya fabrikaları var mı?
Bu konuda bankalar çok aktif
kullanılmıyordu. Daha çok gerilla ve
sempatizanlar ulaştırıyordu. Rojava’da bazı fabrikalar
vardı. Efrin’de de zeytinyağı fabrikası vardı. Suriye
ve Avrupa’da PKK’ye yakın kişilerin işlettiği bazı marketler var.
PKK içinde maliyeden kim sorumlu? PKK
içinde yolsuzluk var mı?
Cemil Bayık’ın kardeşi Mustafa Bayık PKK’nin mali sorumlusudur. PKK’nin para
trafiği Kandil’den yönetiliyor. Genel olarak yolsuzluk yok. Ancak arasıra
şahıslar düzeyinde bazı vakalar yaşanıyordu. PKK’nin aylık gelirinin
eskiye göre arttığını düşünüyorum. Çünkü PKK’nin mücadelisi genişlemiştir.
Şimdi PKK’nin yıllık gelirinin 50 milyon dolar dolayında olduğunu tahmin
ediyorum.
PKK medyası nasıl kuruldu?
Rahmetli Bahçet
Cantürk ve Pervin Buldan’ın kocası Savaş Buldan, PKK medyasının
kurulmasında en büyük rolü üstlendiler. Onlar zengindi ve zengin çevreleri de
vardı. Türkiye PKK’ye yardım ettkleri için her ikisini infaz etti.
PKK ile Kürdistan Yurtseverleri Birliği
(KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasında maddi bir ilişki var mı? Bu
yardımlar karşılıklı mı yapılıyor?
PKK’nin KDP’yle ilişkileri iyi değil,
ancak KYB’yle iyidir. KYB IŞİD’e karşı savaşın başlangıcında bu yana 20 milyon dolar dolayında para yardımında bulunmuş. KYB
politbüro üyesi Mele Bahtiyar ve Hero İbrahim Ahmed bu konudan çok etkili
olmuşlar. KDP de yardımda bulunmuş ancak KYB kadar değil. PKK, KYB’ye siyasi
olarak yardımda bulunuyor. Özellikle zor durumlarda PKK’nin medyası seferber
oluyor.
Rojava’nın petrolü nasıl satılıyor? Geliri
nereye gidiyor?
Bu konuda hiç bir bilgiye sahip değilim.
Oradaki sistemin nasıl çalıştığını bilmiyorum.
*****
Abdullah Öcalan, ifadesinde “Bizim örgütümüzün uyuşturucu madde ticaretiyle iştigali yoktur” diyor. Ancak başka bir ifadesinde de, “1990’lı
yıllarda İranda Makü bölge sorumlusuyla yaptığım konuşmada, ’Bu uyuşturucu ticaretini bırakın, PKKnın siyasi
yönünü bitirir’ dedim” sözleriyle PKK
elemanlarının uyuşturucu ticareti yaptığını dolaylı olarak da olsa kabul etmiş
oluyor. Kardeşi Osman Öcalan da, “PKK kendisi uyuşturucu
ticaretini yapmıyor ancak doğu ve kuzey sınırındaki PKK’nin gümrük
noktalarından uyuşturucu ticareti yapılıyordu. Biz sadece gümrük parası
alıyorduk.” diyor.
Doğal olarak, bu şahısların “evet, uyuşturucu
ticaretinden gelir temin ediyorduk” demelerini elbette beklemiyoruz. O halde,
“PKK ve Uyuşturucu Ticareti” arasındaki ilişkiyi ve “PKK’nın Gelir
Kaynakları”nın neler olduğu konusunu başka kaynaklardan bakalım. Aşağıda söz
konusu edilen yurt içi ve yurt dışı kaynaklarda bu konulara değinilmiştir.
*****
NATO Ekonomik Komitesi 2009'da hazırladığı 'Terörün ekonomik ve maddi boyutu' başlıklı gayri resmi
raporunda PKK'nın finans
kaynaklarına dair çarpıcı bilgiler veriyor. Terör örgütlerinin finans
kaynaklarına ilişkin uluslararası istihbarat kurumlarından elde edilen bilgiler
doğrultusunda hazırlanan raporda, Avrupa'dan PKK'ya 200 milyon Euro
aktarıldığı belirtiliyor. Raporun 70. Maddesinde şu bilgiler yer
alıyor: 'Madde 70: PKK şirketler ve
çeşitli kuruluşlardan yapılan bağışlar gibi yasal yollardan yıllık 25 milyon
Euro toplamaktadır. Uyuşturucudan sağlanan yasadışı gelirler yıllık 14 milyon
Euro’yu geçmektedir. Yasadışı göç olayından (Yaklaşık 80 bin kişi Türkiye
üzerinden geçmektedir) 8 milyon Euro elde edebilir. Vergilendirme ve kara para
aklama ile birlikte ortaya çıkan diğer pek çok maddi kaynakla birlikte, PKK’nın
yıllık ekonomik potansiyeli örgüt ihtiyaçlarından artarak aileler ve diğer
alanlara gönderilen paralar ile birlikte toplamda yıllık 200 milyon Euro’dan
fazlasını bulmaktadır. '
NATO Takviyeli Ekonomik Komite Toplantısı
raporuna göre, göçmen kaçakçılığı ve
insan ticareti PKK’nın
uyuşturucudan sonra en çok gelir getiren faaliyeti. PKK, sahte pasaport ve vizelerle yasadışı göç ve göçmen kaçakçılığı
faaliyetlerini yürütüyor ve özellikle de Almanya’daki göçmen kaçakçılığı
pazarını kontrol ediyor. İnsanlar Avrupa’ya bu sahte pasaportlarla kaçırılıyor
ve orada örgüte yakın derneklere iaşe, ibate ve iş sözü verilerek kayıt
ediliyor. Bu şahıslara bir iş bulunduğunda da kendilerinden ‘üyelik aidatı’ adı
altında PKK adına haraç toplanıyor. PKK seyahat dokümanlarının sahteciliğinde
iki yöntem kullanıyor: Başkası adına düzenlenmiş iltica ve sığınmacı başvurusu
belgeleri
üzerinde sahtecilik yapılıyor veya daha önceden çalınmış
pasaport veya kimlik belgelerinin üzerindeki fotoğraf veya bilgiler
değiştiriliyor.
PKK’nın iyi yapılandırılmış suç
ağı, Avrupa’daki Kürt kökenli Türk vatandaşlarından, özellikle de
işadamlarından haraç
toplamalarına imkân tanıyor. Bu türden haraç toplama özellikle batı
Avrupa’da çok yaygın. Avrupa ülkelerine PKK tarafından kaçırılan veya getirilen
insanlar da gelirlerinin büyük bir kısmını örgüte vermeye zorlanıyor veya kendi
iradeleri dışında uyuşturucu işinde kuryelik için kullanılıyor. Terör örgütü bu
haraç toplama faaliyetlerini ‘devrim
vergisi’ veya ‘gönüllü bağış’
olarak adlandırıyor. Bu tür zorla haraç alma faaliyetlerinin mağdurları, maruz
kaldıkları tehdit ve cebirden dolayı bu durumu ilgili makamlara
bildiremiyorlar.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol
Programı (UNODC) 2011 yasa dışı uyuşturucu kaçakçılığı analizlerinde de PKK'nın
rolünden bahsediliyor. Uyuşturucu ticaretiyle silahlı terör örgütlerinin
ilişkisinin irdelendiği 2012 raporunda da PKK örneği veriliyor. UNODC 2007 raporlarında, terör
örgütünün uyuşturucu madde kaçakçılığının imalat, taşıma,
aracılık, satış ve sokak satıcılığı
gibi her safhasında yer alarak, finansal destek sağladığına dikkat çekiliyor.
Avrupa'da uyuşturucu ticaretini kontrol altında tutan PKK'nın,
Afganistan, Pakistan ve Irak üzerinden getirilen uyuşturucuyu İtalya,
Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya'daki yasa dışı örgütler ile işbirliği
içerisinde Avrupa'ya nasıl aktardığı ve pazarladığı belgeleriyle ortaya
konuluyor.
30 Mayıs 2008 tarihinde, ABD
yönetimi tarafından 'Yabancı Narkotik
Çeteleri Belirleme Yasası' çerçevesinde 3 PKK terör örgütü yöneticisi uyuşturucu kaçakçıları listesine dahil edildi. ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki
Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi tarafından 14
Ekim 2009 tarihinde yapılan açıklamada söz konusu şahısların 'Özel Olarak Belirlenmiş
Uyuşturucu Kaçakçısı' olarak ilan edildiği bildirildi. Bu bağlamda bahsi geçen
terör örgütü PKK yöneticilerinin ABD'de bulunan malvarlıklarının dondurulmasına
ve Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarının bu şahıslarla ekonomik veya
ticari nitelikli bir işlem yürütmesinin yasaklanmasına karar verildi.
Emniyet'in raporlarında da PKK-uyuşturucu ilişkisi konusunda
çarpıcı veriler yer alıyor. Buna göre 1981'den beri yapılan operasyonlarda 60
PKK sığınağında yüksek miktarda uyuşturucu ele geçirildi. Operasyonlarda toplam 839 terör örgütü üyesi
yakalandı. Narko-terörizm kapsamında yapılan bu operasyonlarda toplam 4 bin 253
kilo eroin, 22 bin 830 kilo esrar, 4 bin 305 kilo bazmorfin, 8 kilo afyon
sakızı, 710 kilo kokain, 337 bin 412 adet sentetik uyuşturucu, 26 bin 190 litre
asetik anhidrit ve 2 adet imalathane ele geçirildi.
Son yıllarda terör örgütünün finansman
kaynakları arasında olduğunun net bir şekilde ortaya çıkmasıyla birlikte uyuşturucu operasyonlarına büyük önem verildi. Örneğin 1998 yılında uyuşturucu tacirlerine yönelik 2 bin 737 operasyon yapılmışken 2011'de bu
sayı 18 bin 24'e çıktı. 1999'da uyuşturucudan yakalanan şüpheli sayısı da 6 bin
121 kişi iken 2011 sonunda bu sayı 38 bin 534'ü buldu. Terör örgütlerinin
eylemlerinin devam etmesi büyük ölçüde finansal kaynakların yeterliliği ve
devamlılığına bağlı. Örgütlerin silah, barınma, beslenme, iletişim, propaganda
gibi ihtiyaç ve faaliyetleri büyük çapta finansal kaynak gerektiriyor. Terör
örgütü PKK için de uyuşturucu kaçakçılığının en önemli gelir kaynaklarından biri olduğu ifade
ediliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü arşiv kayıtlarında terör örgütü mensuplarının
ifadeleri ve ele geçirilen belgelerdeki para kayıtları PKK'nın uyuşturucudan
finansman sağladığını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye'de
istihbarat birimlerinin narko terör raporlarına göre PKK artık dünya raporlarına uyuşturucu kaçakçısı
olarak girmemek için özel bir önem gösteriyor. Avrupa ülkeleri ve Amerika gibi yerlerde
daha rahat hareket edebilmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığı
işlerini örgütle direkt bağlantısı ortaya çıkmayan kişilere yaptırıyor. Ancak yine de her yıl yayınlanan uluslararası raporlar örgütün
zehir tacirliğini ortaya koyuyor.
Avrupa Birliği polis
teşkilatı EUROPOL tarafından yayımlanan 'AB Terörizm Durumu ve Eğilim
Raporu (TE-SAT 2012)' başlıklı raporda PKK'nın
Avrupa'daki üyelerinin işlediği suçlar arasında uyuşturucu kaçakçılığı da sıralanıyor. PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığından kazandığı parayı terörist faaliyetlerde
kullandığı ifade edilen raporda, Avrupa'nın PKK için lojistik destek üssü
durumunda olduğu vurgulanıyor. PKK'nın örgütsel faaliyetlerini finanse etmek
için Avrupa içinde ve dışında uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı belirtiliyor. Terör örgütünün, militan
devşirme ağını endişe kaynağı olarak gören raporda kara para aklama, uyuşturucu ve insan kaçakçılığının örgüt için temel finansman kaynağı
olduğu tespiti yapılıyor.
İngiltere’nin Uluslararası Kalkınma Departmanı (DFID) adlı
kamu kurumuyla çalışan kuruluşların hazırladığı raporda PKK dâhil çeşitli ülkelerdeki birçok terörist
ya da isyancı örgütün yasadışı gelirleri üzerinde duruldu. Raporda PKK için "-Yasadışı
finansal akış toplamı yılda 1.7 trilyon dolara ulaşıyor ve temelde uyuşturucu,
silah ya da insan kaçakçılığı gibi şiddete dayalı, (talan edilen doğal
kaynakların rantı, kamu fonlarının zimmete geçirilmesi, vergi kaçırma ve
yolsuzluk dâhil) devlet fonlarının saptırılması ve ticarette sahte
fiyatlandırma gibi suç faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Bunlar, kaynaklar ve güç
üzerinde yaşanan şiddetli çekişmeyi finanse ederek doğrudan; kalkınmayı
sürdürecek kamu kaynaklarını tüketerek ve kurumların zayıflamasına katkıda
bulunarak ve yolsuzluk yoluyla dolaylı biçimde çatışmaya katkıda bulunuyor.
Yasadışı finansal akışlar; Afganistan, Bolivya, Kolombiya, Kosovo, Myanmar, Pakistan, Peru, Filipinler, Sri Lanka ve Türkiye gibi çok çeşitli
bağlamlarda yasadışı silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ile organize suç ve
silahlı isyan arasındaki bağı devam ettirdi." yorumu yapıldı.
AB'ye bağlı Avrupa Polisi (EUROPOL)
raporlarında, PKK "Avrupa'nın en
tehlikeli mafya örgütlenmesi" olarak değerlendiriliyor. 2011 tarihli bir raporda şöyle deniyor:
"PKK hemen her örgütlü
suça karışmaktadır. AB üyelerinden elde edilen bilgiler, PKK/Kongra-Gel'in
terör eylemlerinin finansmanı için aktif olarak uyuşturucu ve insan
kaçakçılığı, yasadışı göçü kolaylaştırma, kredi kartı kopyalama, kara para
aklama ve dolandırıcılık yaptığını göstermektedir."
"Son 10 yılda Türkiye
mafyasında da büyük bir dönüşüm yaşandığı ortada. Türkiye'deki hemen hemen
bütün yasadışı işler, fuhuştan insan kaçakçılığına, uyuşturucudan her tür
kaçakçılığa, organ mafyasından arazi mafyasına, bütün mafya
"sektörleri" PKK'nın kontrolüne geçmiş durumda. Şu an Türkiye'deki
her tür yasadışı ticaret ve gelir getirici faaliyet PKK'nın denetiminde ya da
bizzat PKK tarafından gerçekleştiriliyor."
Terörün ekonomik altyapısının hazırlanması,
sürdürülmesi ve devamı için:
Uyuşturucu Geliri / Haraç / Şantaj / Bağış / Soygun / Diğer illegal ve yasadışı faaliyetler.
2009 yılında
yayınlanan Birleşmiş Milletler
Uyuşturucu Raporuna göre dünya uyuşturucu piyasasının büyüklüğü yaklaşık 300-350 Milyar Dolar civarındadır.
İnterpol verilerine göre PKK 1992 de Avrupa uyuşturucu trafiğinin yüzde 80’inden fazlasını
yönetiyor durumdaydı.
2008 yılında
Amerika Birleşik Devletleri PKK nın yasadışı uyuşturucu faaliyet ve
kaçakçılığını kilit bir faaliyet olarak ele alarak tüm bu işlemlerini birinci
öncelikli şüpheli işlemler olarak tanımlandığını açıkladı. Bu kazançların
Amerikan Mali sistemine girişinin kesin olarak yasaklandığını, gözetim ve
denetim mekanizmalarının tam olarak işletileceğini duyurdu.
... PKK 30 yıldan uzun süredir uyuşturucu piyasasında
en önemli aktördür. Avrupa uyuşturucu pazarında özellikle Almanya’da ve
Fransa’da çok etkindir. Fransa’ya giren uyuşturucunun yüzde 80 inden fazlasını
PKK idare etmektedir. İngiliz Ulusal Suç
İstihbarat İzleme Örgütü’ne göre İngiltere’ye sokulan eroinin yüzde 70
inden fazlasını PKK sevk ve idare etmektedir.
1993 tahminlerine göre PKK adı geçen
yasadışı faaliyetlerinden 75 Milyon Dolar para kazanmıştır. Bu rakam PKK bütçesinin yaklaşık yüzde 44 ünü
oluşturmaktadır. 2003 te bu rakamın 40 Milyon Dolar olduğu tahmin edilmiştir.
...Askeri
kaynaklara göre, bir teröristin günlük gideri yaklaşık 70-80 dolar olarak değerlendiriliyor. 78 trilyon TL, 5.000 teröristi 3-4 ay finanse
edecek bir meblağ...
... Avrupa Polisi EUROPOL raporlarına göre
Avrupa'da uyuşturucu pazarında ilk sırayı PKK alıyor. Ve bu ticaretten terör
örgütünün yıllık geliri 300 milyon doları buluyor. 300 milyon dolar da 10.000'den fazla teröristi bir yıl boyunca finanse
edecek büyüklükte bir bütçe demek!
Tabii PKK'nın
masrafları elbette dağdaki teröristi beslemekle sınırlı değil. O teröristin
eline silah verecek, Kandil Dağı gibi yerlerde kamplar kuracak, eğitimini
yapacak... Kısacası terör örgütüne çok daha büyük bir bütçe gerekiyor. Bunu da
başka yasadışı yöntemlerle sağlıyor.
Sadece
uyuşturucu mu kaçakçılık, kadın ticareti... 2007 yılında yayınlanmış bir başka EUROPOL raporuna bakalım. Raporun
konusu insan kaçakçılığı... Rapora göre PKK insan ve organ ticareti
konusunda Avrupa'da en aktif örgüt.
Kaçırılan
adam başına PKK 6-7
bin euro kazanıyor. Terör
örgütünün insan kaçakçılığından 100 milyon doları aşkın gelir elde ettiği
tahmin ediliyor.
PKK'nın bir başka önemli gelir kaynağı ise
kaçakçılık. Kaçakçılık, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da uzun
yıllardır süren ve adeta bir işkolu haline gelen bir yasadışı faaliyet.
Uludere'de kaçakçılık yapan 34 PKK'lının askeri operasyonla öldürülmesi üzerine
PKK'nın yürüttüğü kaçakçılık faaliyetleri Türkiye'nin gündemine gelmişti. Bu
konuda da resmi raporlarda çarpıcı tespitler bulunuyor.
PKK kaçakçılıktan iki şekilde para
kazanıyor. Birincisi, PKK kaçakçılığı
bizzat kendisi yapıyor. Terör örgütü kaçak yollarla
Türkiye'ye soktuğu sigara ve mazottan milyarlarca dolarlık gelir elde ediyor. İkincisi,
PKK kaçakçılık yapan bütün ailelerden sözde vergi de alıyor. PKK'nın kaçakçılık işlerinin sorumlularından biri olan bir teröristin
itiraflarına göre PKK aşağıdaki "kalem"lerden katır başı 7 dolardan
başlayıp 100 dolara kadar ulaşan "sözde" vergi alıyor:
- Sigara (100 kutu)
- Çay (50 kg.)
- Şeker (100 kg.)
- Benzin, mazot (4x18 lt)
(Parantez içindeki rakamlar katır başı
kaçırılan miktarı göstermektedir.)
PKK'nın
kaçakçılık yoluyla ne kadar gelir sağladığı tam olarak tespit edilemiyor. Sadece
kaçak sigaradan terör örgütünün gelirinin 2,5 milyar dolar olduğu Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından açıklanmıştı.
Geçtiğimiz
günlerde yapılan operasyonlarda PKK'nın kaçak sigara ticaretine de büyük bir
darbe vurulduğunu gazete haberlerinden öğreniyoruz: 26 Temmuzda Erzincan'da bir tırda 400.000 paket kaçak sigara
bulunuyor. Sırf bu tırda ele geçirilen sigaranın piyasa değeri 2 milyon TL'den
fazla!
Son
8 ayda yapılan operasyonlarda toplam 2 milyondan fazla paket kaçak sigara ele
geçirilmiş. Bu sigaranın piyasa değeri yaklaşık 10 milyon TL!
PKK'lılar, Avrupa Birliği raporlarında
"özgürlük savaşçısı" olarak tanımlanıyor olabilir. Ama yine AB'ye
bağlı Avrupa Polisi (EUROPOL) raporlarında ise PKK "Avrupa'nın en
tehlikeli mafya örgütlenmesi" olarak değerlendiriliyor. 2011 tarihli bir
raporda şöyle deniyor:
"PKK hemen her örgütlü suça
karışmaktadır. AB üyelerinden elde edilen bilgiler, PKK/Kongra-Gel'in terör
eylemlerinin finansmanı için aktif olarak uyuşturucu ve insan kaçakçılığı,
yasadışı göçü kolaylaştırma, kredi kartı kopyalama, kara para aklama ve
dolandırıcılık yaptığını göstermektedir."
Bu
PKK mafyasının sadece Avrupa'daki boyutu. Bunun çok daha büyük çaplısı elbette
Türkiye'de de yaşanıyor. Son 10 yılda Türkiye mafyasında da büyük bir dönüşüm
yaşandığı ortada. Türkiye'deki hemen hemen bütün yasadışı işler, fuhuştan insan
kaçakçılığına, uyuşturucudan her tür kaçakçılığa, organ mafyasından arazi
mafyasına, bütün mafya "sektörleri" PKK'nın kontrolüne geçmiş durumda. Şu an Türkiye'deki her tür
yasadışı ticaret ve gelir getirici faaliyet PKK'nın denetiminde ya da bizzat PKK tarafından gerçekleştiriliyor.
AVRUPA
Parlamentosu'nda, ‘‘Kadın ticareti’’
üzerine bir rapor hazırlayan Yeşiller Grubunun üyesi Belçikalı parlamenter Patsy
Sörensen, terör örgütü PKK'nın Avrupa'nın birçok ülkesinde
beyaz kadın ticareti yaptığını açıkladı.
Sörensen,
PKK'nın beyaz kadın ticaretiyle silah geliri elde ettiğini söyledi ve bu
ticaret yolunun büyük cezalara neden olmaması gerekçesiyle tercih edildiğini
kaydetti. ...
Uzun
yıllardan beri bu alanda yaptığı çalışmalar nedeniyle terör örgütlerini
karşısına alan ve bu nedenle ‘‘korumalı’’ gezmek zorunda kalan Sörensen, yaptığı çalışmalarla ilgili olarak Hürriyet'e şu bilgileri verdi:
‘‘Almanya
ve Hollanda'daki bir çok genelevin patronluğunu bizzat PKK yapıyor ve daha çok
Arnavutluk, Rusya gibi ülkelerden genç kızları Avrupa'ya taşıyor. Kızları
Avrupa'ya getirdikten sonra ölümle tehdit ediyor ve doğrudan PKK'ya
çalışmalarını sağlıyor...Kadın ticareti yapmak, bir terör örgütü için en az
riski olan gelir kaynağı. Çünkü bu ticaretin yasalar önünde büyük bir cezası
yok.Halbuki esrar ya da eroin kaçakçılığı büyük cezalar almalarına neden
oluyor.’’
‘‘Organize edilmiş suçlar’’ üzerine uzman olan
bayan Sörensen, kadın ticareti pazarının Avrupa'da yılda 50 milyar dolarlık bir gelir kaynağı olduğunu belirterek, bu ticaretin ancak ülke yasalarının sertleştirilmesi
ile önlenebileceğini söyledi.
Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Teftiş Kurulu
Başkanlığı tarafından hazırlanan 2014
Uyuşturucu Raporu’nda PKK\KCK’nın Diyarbakır ve Bingöl'e bağlı Lice,
Hazro, Kulp, Kocaköy, Hani, Silvan, Çermik, Eğil ve Genç ilçeleri başta olmak
üzere onlarca köyde etkin ekim alanlarının olduğu kaydedildi.
Rapora göre
terör örgütü, güvenlik güçlerinin ekim alanlarına müdahale etmesini engellemek
için tarlaların etrafına mayın yerleştirip tepe noktalara da keskin nişancılar
konuşlandırmış.
- PKK’nın Diyarbakır ve Bingöl'de etkin ekim alanları var.
- PKK’nın Diyarbakır ve Bingöl'de etkin ekim alanları var.
-Örgüt ekimler için kadastro yapılmamış alanları
seçiyor.
-Diyarbakır ve Bingöl Emniyet Müdürlükleri, PKK'nın
büyük uyuşturucu depolarını bilmelerine karşın müdahalede bulunmuyor.
-Güvenlik güçleri, uyuşturucu operasyonlarında
çatışma çıkma riski bulunması ve çözüm sürecinin zarar göreceği endişesi ile
büyük çaplı operasyonlardan kaçınıyor.
-Yapılan incelemelerde yakalama miktarının yüzde 1'i
bile geçmediği sonucuna varılmıştır.
-Terör örgütü kenevir ekimi ve esrar
başta olmak üzere uyuşturucu madde ticaretinden milyonlarca dolar kaynak
sağlıyor.
İçişleri Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Aziz Yıldırım,
1984'ten beri gerek Türkiye gerekse Avrupa ve ABD'de yapılan
incelemelerde bölücü terör örgütü PKK'nın uyuşturucudan çok para
kazandığını ifade etti.
Yıldırım, Uyuşturucuyla
Mücadele Acil Eylem Planı (UMAEP) kapsamındaki 13 aylık faaliyetlerin aktarıldığı
toplantıda, terör örgütü PKK'nın uyuşturucu
ticaretiyle ilgili bağlantıları hakkında bilgi verdi.
Terörizmin
finans kaynağına dayandığına dikkati çeken Yıldırım, "PKK'nın da bir terör örgütü
olarak kendisini idame ettirebilmesi için bir para kaynağına ihtiyacı var. Bu
para kaynağını elde edebilmek için çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyor. Bunun
en büyüklerinden birisi uyuşturucu parasıdır" diye konuştu.
Kandil'deki
operasyonlarda çok miktarda uyuşturucu ve uyuşturucudan elde edilmiş paranın
imha edildiğini hatırlatan Yıldırım, "1984 yılından beri gerek
Türkiye'de gerekse Avrupa ve ABD'de yapılan
incelemelerde PKK'nın uyuşturucudan
çok miktarda para kazandığı ifade edilmiştir" görüşünü paylaştı.
Yurtdışındaki
bazı yayınlardan da örnekler veren Yıldırım, Amerikalı iki yazarın kitabında PKK'nın 500 milyon dolarla 2,5 milyar
dolar arasında yıllık kazanca sahip olduğunun anlatıldığını, başka bir dergide de
Avrupa'da 8-12 yaşındaki çocuklara uyuşturucu satarak
silah temin ettiği yönünde ifadelerin yer aldığı bilgisini paylaştı.
İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık ve Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (KOM) Yetkilisi Cengiz Erişir de terör örgütü PKK'nın uyuşturucu ticaretiyle
bağlantısına ilişkin tespitleri anlattı.
Erişir,
"Emniyet birimleri tarafından 1984 yılından günümüze kadar, PKK terör örgütünün doğrudan
uyuşturucu kaçakçılığı içinde yer aldığı 381 olay tespit edilmiş, bu
olaylarda çoğunluğu PKK terör örgütü
üyesi bin 283 şüpheli soruşturma
konusu yapılmıştır" bilgisini paylaştı.
Geçen yıl
kasımda Lice kırsalında 4 ton 700 kilogram toz esrar
yakalandığını anımsatan Erişir, ele geçirilen uyuşturucunun terör örgütü PKK
tarafından üretildiğini, operasyon sırasında teröristlerle güvenlik
güçleri arasında çatışma çıktığını, bir uzman çavuşun hafif yaralandığını
söyledi.
Geçen hafta sonu
da Diyarbakır'da uyuşturucu sevkiyatı yapıldığı istihbaratı üzerine bir araca
düzenlenen operasyonda, terör örgütü PKK
üyesi şüpheli tarafından ekiplere ateş açıldığını ve bir polis memurunun
yaralandığına işaret eden Erişir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çatışmada PKK terör örgütü mensubu ölü ele geçirilmiştir. PKK, doğrudan uyuşturucu kaçakçılığının içindedir, özellikle Kuzey Irak'ta üretilen afyon türevlerinin ülkemiz üzerinden Avrupa'ya sevki ve Avrupa'da piyasaya dönüştürülmesi noktasında doğrudan bu işin içindedir. Çok kapsamlı imalathaneler üzerinden eroin üretildiğini biliyoruz. Bununla ilgili istihbari ve güvenilir kaynaklardan tespitlerimiz de bulunmaktadır."
"Çatışmada PKK terör örgütü mensubu ölü ele geçirilmiştir. PKK, doğrudan uyuşturucu kaçakçılığının içindedir, özellikle Kuzey Irak'ta üretilen afyon türevlerinin ülkemiz üzerinden Avrupa'ya sevki ve Avrupa'da piyasaya dönüştürülmesi noktasında doğrudan bu işin içindedir. Çok kapsamlı imalathaneler üzerinden eroin üretildiğini biliyoruz. Bununla ilgili istihbari ve güvenilir kaynaklardan tespitlerimiz de bulunmaktadır."
Erişir, terör örgütü PKK'nın doğrudan uyuşturucu ticaretinde rol aldığı ve elde ettiği
geliri militanlarını silahlandırmak üzere kullandığının, BM ve çeşitli
örgütlerce birçok kez raporlandığını aktardı.
Erişir, "Bir genelleme yapacak olursak, PKK
terör örgütünün yıllık 1,5 ile 3 milyar dolar arasında uyuşturucu ve diğer
kaçakçılık türlerinden gelir elde ettiği görülmektedir"
değerlendirmesinde bulundu.
Örgüt, piyasaya sürdüğü uyuşturucunun bir bölümünü kendi dikim alanlarında yetiştirdiği kenevirden elde ediyor. Son yıllarda insansız hava araçlarının da (İHA) kullanıldığı operasyonlarda örgüte ait birçok uyuşturucu yetiştirilen tarlanın ortaya çıkarıldığı belirtiliyor. Bunun üzerine örgütün dikim alanlarını Irak'ın kuzeyine kaydırdığı ifade ediliyor.
PKK, Türkiye'de uyuşturucu ticaretinin önemli bir bölümünü doğrudan ya
da dolaylı yollarla kontrol ediyor. İç piyasanın yanı sıra Asya ülkeleri ve Ortadoğu'dan gelen
uyuşturucunun Avrupa'ya ulaşmasında da PKK'lı teröristlerin büyük bir pazar
payı bulunuyor.
Çok kapsamlı imalathanelerde eroin ürettiği bilinen terör örgütü, özellikle
Kuzey Irak'ta üretilen afyon türevlerinin Türkiye üzerinden Avrupa'ya sevki ve
burada piyasaya sürülmesi konusunda doğrudan işin içinde bulunuyor. Örgütün,
uyuşturucu kaçakçılarından komisyon aldığı da biliniyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı (KOM) tarafından
hazırlanan rapora göre narkotik polisleri, bu yıl uyuşturucu kaçakçılarına
yönelik 28 bin 289 operasyon düzenledi ve 44 bin 767 uyuşturucu
kaçakçısını gözaltına aldı.
Bu yılın 9
ayındaki operasyonlarda 21 ton 713 kilo esrar, 5 ton 769 kilo eroin,
339 kilo afyon, 242 kilo kokain, 114 kilo metamfetamin ve 16
kilo bazmorfin ele geçirildi.
Operasyonlarda
3 milyon 409 bin 436 adet ecstasy ve 428 bin 723 adet captagona
el koyan polis, 9 milyon 217 bin 243 adet Hint kenevirini de imha etti.
Güvenlik güçleri, 213 kilo sentetik kannabinoid (bonzai) maddesi ele
geçirdi.
Narkotik
polisi, 2014 yılında da 36 bin 579
operasyon düzenledi, 60 bin 502 kişiyi gözaltına aldı. Operasyon sayısı bir önceki
yıla oranla yüzde 11,8 ve gözaltına alınan kişi sayısı ise yüzde 5,4 arttı.
2014 yılında 83 ton 886
kilo esrar, 10 ton 23 kilo eroin, 533 kilo bonzai, 377 kilo kokain, 159 kilo
afyon, 88 kilo metamfetamin ve 19 kilo amfetamin ele geçirildi. Polis, geçen
yıl 7 milyon 938 bin 289 kök Hint kenevirinin yanı sıra 1 milyon 535 bin 9 adet
ecstasy ile 245 bin 11 adet captagona da el koydu.
Geçen yıl ele geçirilen eroinin 1 ton 498
kilosu Van'da yakalandı
Van'ı,
İstanbul, Kocaeli, Erzurum, Ağrı, Ankara, Hakkari, Bitlis ve Adana illeri takip
etti. Son yıllarda kullanımı hızla artan bonzai ise en fazla İstanbul,
İzmir, Sakarya, Bursa ve Ankara'da ele geçirildi.
Emniyet Genel Müdürlüğüne
bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezinin (TUBİM)
2014 yılı raporuna göre, Türkiye'de 5'i 15 yaşın altında 325 kişi
uyuşturucu kullanımına bağlı olarak hayatını kaybetti. Uyuşturucudan ölenlerin
yüzde 8'i 15 ila 19 yaş aralığında.
Rapora göre, Türkiye'de yaklaşık 60 bin
uyuşturucu bağımlısı bulunurken, bunlardan 4 bin 720'si ise uyuşturucu
batağından kurtulabilmek için tedavi görüyor.
Ülke
genelinde uyuşturucu kullanma oranı 15 ila 24 yaş arasında yüzde 2,9 iken 25-44
yaş arasında yüzde 2,8 ve 45-64 yaş arasında ise yüzde 2,3.
TUBİM'in raporuna göre, esrar en fazla başta Diyarbakır ve Şanlıurfa
olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde kullanılıyor. Eroinde ise ilk sırayı İstanbul alıyor. Ecstasy
kullanımında Ankara listenin başında bulunurken, kokain, turistik yerler ve ekonomik
gelirin yüksek olduğu bölgelerde "en çok kullanılan madde" olarak öne
çıkıyor.
Raporda, 22
bin 445 kişinin uyuşturucu maddeyle ilgili suçlardan dolayı cezaevinde olduğu
da belirtiliyor.
IŞIK
Hiç yorum yok :
Yeni yorumlara izin verilmiyor.