Mart 2011’de topyekûn saldırıya geçtiler. Diğer ülkelere vaat ettikleri cenneti Suriye’ye transfer edeceklerdi. Ortadoğu diktatörlerden arındırılacak, demokrasi, ekonomik büyüme, refah ve özgürlükler egemen olacaktı. Medyaları, topları, mücahitleri, milyarları, yalanları, kumpasları, liboşları, takım elbiseli, şalvarlı dini-darları ile “Allah-u Ekber her yol ve araç mubah” çığlıklarıyla kombine taarruza geçtiler. Dört buçuk senenin sonucunda bölgemizin en güçlü sanayi kenti Halep’in fabrikaları yağmalandı. En verimli tarım bölgeleri Hama ve İdlib’in zeytini, yağı, fıstığı talan edildi. Tekstil fabrikaların gözdesi uzun elyaf pamuk diyarı Humus ve Haseki’nin pamuk ambarlarını çaldılar, alıp götüremediklerini yaktılar. Buğday silolarını boşalttılar. Petrolünü Kuzey Irak ve Türkiye’ye pompaladılar. Dünyanın en kadim ve en zengin tarihi mekânlarını çaldılar, alıp götüremediklerini parçaladılar. Bir ülke, bir tarih nasıl yok edilir en bariz şekilde gösterdiler.
ABD, Türkiye, Suudi ve Katar Hanedanlığı aynı tornadan çıkmış misali, “Suriye bizim iç meselemizdir” nakaratını usanmadan bıkmadan tekrarlıyor. Suriye’de Rus, Çin ve İran nüfuzunu yok edeceğiz diyor. Rusya için tehdit oluşturan Kafkas, Balkan, Orta-Asya’dan dini-dar unsurlar Suriye’ye taşınıyor. Çin’i istikrarsızlaştıracak Uygur bölgesinin dini-darları Suriye’ye getiriliyor. Rusya ve Çin’i Suriye’de yıkar veya teslim alırsak Moskova ve Pekin’i daha kolay dize getiririz telkininde bulunuyor. BM Güvenlik Konseyinden uluslararası askeri müdahale için zemin oluşturuluyor.
RUSYA VE ÇİN DURUMA EL KOYDU
Rusya ve Çin olaya el koyuyor. Suriye meselesi dış müdahale ile çözülemez diyor. Uzak diyarlardan gelerek Suriye ateşine benzin dökmeyin, sizin Suriye ile sınırınız bile yok, Suriye’de kanın durması için ortak çalışalım önerisinde bulunuyor. Özgür seçimlerin olması için garantör olalım, devletle muhalefeti bir araya getirelim teklifini sunuyor. Rusya ve Çin’in talepleri ciddiye alınmıyor. Dünyayı ben yarattım kibri içinde olanlara laf anlatamıyor. En nihayet BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ilk veto hakkını kullanarak ibraz ediyor. BM tarihinde hiç veto kullanmamış olan Çin, ilk kez Suriye için ABD ve şürekâlarının Suriye planlarını veto ediyor.
Bu sefer rüşvet ve şantajlar devreye sokuluyor. Moskova, katar ve Suudi şeyhlerin anormal ziyaretlerine şahit oluyor. Rusya’ya milyarlarca dolar rüşvet teklif ediliyor. Moskova, Suriye’deki ateşi söndürün, bu ateş bütün bölgeyi hatta Dünyayı yakacak. Beslediğiniz terör şebekeleri kontrol edilemeyen kanser misali her tarafı saracak uyarısında bulunuyor. Bu sefer Rusya’ya karşı tehditler devreye giriyor. İkinci kez BM Güvenlik konseyine gelen Fransa, ABD ve şürekâlarının Suriye planı ikinci kez Rusya ve Çin tarafından veto yiyor.
RUSYA SURİYE’DİR SURİYE RUSYA’DIR
Direkt askeri müdahale için BM Güvenlik Konseyinin, Kimyasal silah bahanesinin işe yaramadığını gören ABD ve şürekâları, Suriye sahasındaki beslemelerine daha nitelikli silahlar vermeye başlıyor. Dağınık muhalefeti Fetih Ordusu ismiyle birleştiriyor. Kafa kesen IŞİD bahanesiyle ciğer yiyen “ılımlı” dini-darlar baş tacı yapılıyor. Sözde, ABD başta olmak üzere 15 ülke 2 senedir IŞİD ile mücadele ediyor, yüzlerce sortinin fotoğrafları servis ediliyor. IŞİD küçüleceğine aksine daha çok büyüyor. Sanırsınız havadan bomba değil hormon yağıyor.
En nihayet Suriye sahasında sergilenen kanlı maskaraya Rusya yanına Çin, İran, Bağdat ve Şam’ı alarak “yeter artık” diyor ve masayı deviriyor. ABD ve şürekâları “kaygılıyız”, “uyarıyoruz” gevezeliği ve sahadaki taşeronlarına moral pompalamaktan, ayrıca “değerli bir ölüm” vadi dışında hiçbir icraatta bulunamaz. Tekrar edelim. Rusya Suriye’dir ve Suriye artık Rusya’dır. Naçizane görüşüm bunu en iyi idrak eden kişi Sayın Erdoğan’dır. Rusya’nın saldırılarını “manidar” olarak telakki eden ve Putin ile tekrar bir araya geldiğinde kendisine, “bana IŞİD’i vuracağım dedin, ancak bu arada bizimkileri de götürdün. Kardeşine bu yapılır mı?” diyecek ve “üzüntülerini” ifade edecekmiş. Bu adam müthiş ya. Halen gülüyorum. Gülen cemaati dâhil her daim “kandırılan” Sayın Erdoğan kandırıla kandırıla kandırmayı öğrenmiş. Sahi Rusya’nın Suriye de ne işi vardı?
Mehmet YUVA- Aydınlık/04.10.2015