Krizin başından beri PYD konusu, Suriye’de görüştüğümüz herkes için ayrıntıya girilmeden, genel laflarla geçiştirilmeye çalışılan bir tartışma başlığıydı. PYD rejimle mi, ABD ile mi irtibatlıydı? Daha önceki ziyaretlerimizde, Suriyeli yetkililerin resmi tutumu, PYD ve silahlı kolu YPG’yi “Halkın kendi inisiyatifiyle teröre karşı savaşan bir silahlı grup” olarak niteleme şeklindeydi. Resmi konuşmalarda benzer tavrı sürdürenler var, fakat gayrıresmi sohbetlerde PYD’ye tutum değişmiş durumda. ABD’nin PYD ile derinleşen işbirliği, Suriye’nin toprak bütünlüğü için ciddi bir sorun olarak görülüyor. Mesele şimdilik diğer bölgelerde kontrol sağlandıktan sonraya bırakılmış durumda. Ancak yine de kaydedilmesi gereken önemli bir gelişme şu: PYD Kamışlı, Haseki gibi bölgelerde Suriye Ordusu ile koordinasyon halindeyken Ayn el Arab (Kobani), Tel Abyad gibi bölgelerde doğrudan ABD ordusu ile işbirliği içinde. Bu işbirliğinin boyutu çok ilerledi. Ancak Suriyeli yetkililer sahadaki dengenin değişmesiyle PYD’nin de ABD ile işbirliği çizgisini değiştirmek zorunda kalmaya başladığını savunuyor.
Suriye Kürtleri içinde etkili bir şahsiyet olan milletvekili ile Halk Meclisi’nin kabul salonunda söyleşiyoruz. Suriyeli Kürt milletvekilinin PYD değerlendirmesi önemli:
ABD İLE İŞBİRLİĞİNİN BEDELİ AĞIR OLACAK
“PYD’ye mesaj yolladım, ‘ABD’ye güvenmeyin’ diye. Bence Kürt gruplar, ABD ile işbirliğini derinleştirirse çok büyük hata yapar. Bazı Kürt gruplar, Suriye’de rejimin birkaç hafta içinde düşeceğini sandılar ve tarihi bir hata yaptılar. Kürtler ne yazık ki bunun bedelini çok ağır ödeyecek. ABD-Rusya arasında krizin çözümü konusundaki sürecin ilerlemesiyle Suriye’nin Türkiye ve Körfez ülkeleri arasındaki ilişkileri bir şekilde düzelince PYD’nin kantonları gidecek. Aynı zamanda, bütün kartlarını ABD ile işbirliğine yatırdığı için Irak Kürt bölgesi de büyük kayıp yaşayacak. Bölgede ekonomik durum çok kötü. ABD ile işbirliği nedeniyle, biz Kürtler olarak bölgede en büyük kayıp veren kesim olacağız”.
Uluslararası gelişmeleri yakından takip eden milletvekili, “Yalta 2’nin eşiğindeyiz” diye vurguluyor. Kürt milletvekili, “Rusya kendi milli güvenliğini savunuyor. Çünkü eğer terör Suriye’de başarılı olursa, Rusya’nın arka bahçesine, Kafkasya’ya, Avrasya’ya gider” diyor.
Milletvekilinin Türkiye değerlendirmesi de şöyle:
“ABD, bölgeden nisbi olarak çekiliyor. ABD-Rusya anlaşması başarılı olursa, Suriye krizi sıfıra inmeye başlayacak. Şimdilik Türkiye ve Suudi Arabistan orkestra dışında çalıyor. Ama Erdoğan da teröristlere karşı tutum almaya zorlanacak.”
TÜRKMEN HEMŞEHRİMİZ
Halk Meclisi kabul salonu, geniş bir salon ve ayrı ayrı grupların oturacağı şekilde koltuklar konulmuş. Yan koltukta oturan bir başka milletvekili, sohbetimize kulak misafiri olmuş yanımıza gelip kendini tanıtıyor. Suriyeli Türkmenlerdenmiş. Gaziantep’in güneyindeki Suriye’nin Türkmen kuşağından... Tipik Gaziantep şivesiyle konuşan “hemşehrimiz”le de kısa süreli söyleşiyoruz. Türkmen milletvekili, Türkiye’de örgütleneceği söylenen Türkmenlerden oluşan “tugay”la ilgili şunları söylüyor:
“Türkiye’de silahlandırılan Türkmenlerin hepsi 200 kişiyi geçmez. Hepsini tanıyorum. Çoğunluğu haramiler. Bunların aynı zamanda Suriye ile de irtibatları var.”
SURİYELİ GAZETECİ: OLAY BATILILARIN ELİNDEN KAÇTI
Şam’daki kalışımız süresince, Suriyeli gazeteci meslektaşlarımızla da sohbet ettik. Bizim doğal olarak göremediğimiz ama onların yaşayarak gördüğü gerçekleri anlayabilmek için. Suriye’de devlet televizyonu, devlet gazetelerinin yanısıra doğrudan devletin denetiminde olmayan yayın organı esas olarak yok. Ama yine de internet gazeteleri, bloglarda yorumlar yayınlayan gazeteciler de var. Ülkenin resmi yayın organlarından birinin yayın yönetmeni ve Baas Partisi’nin strateji biriminde çalışan bir analist ile sohbet ediyoruz. Her ikisi de Rusya’nın girişiminden umutlu. Yayın yönetmeni önemli bir saptamayla söze başlıyor: “İpler ABD’nin de Batı’nın da Suudi Arabistan ve Türkiye’nin de elinden kaçtı!” Yayın Yönetmeni, Suriye’de durumu şöyle açıklıyor: “Erdoğan’ın oyunu, Bender’den farklı, Erdoğan ile Bender’in oyunu Bağdadi’den farklı, hepsinin oyunu ABD’ninkinden farklı...”
IŞİD ABD’NİN DÜŞMANI MI?
Analist burada söze giriyor: “Arapça’da bir deyim var: ‘Ben isterim, sen istersin, Allah ne bilirse onu yapar’. Suriye’de de ben şunu isterim, sen bunu istersin, sahadaki savaş nasıl ilerlerse o olur.”
Analist, IŞİD ile ilgili şöyle diyor: “ABD IŞİD ile savaşmıyor. Savaşıyor görünüyor. Hatta birçok defa silah yardımı yaptı.”
Yayın Yönetmeni katılıyor ve IŞİD ile ilgili ilginç bir örnek veriyor: “Suriye’nin Deyrizor ilinde son bir ay içinde önce Ordu ile IŞİD arasında, ardından Arap aşiretler ile IŞİD, en sonunda IŞİD’in kendi içinde yabancı kökenliler ve Suriye kökenliler arasında çatışma oldu.”
Şam’da sohbet ettiğimiz yönetime yakın diplomat IŞİD ile ilgili daha farklı noktalara dikkat çekiyor: “Washington, IŞİD’i enstrüman olarak kullanıyor. Rakka’dan Palmyra’ya kadar hangi IŞİD’linin, nerde ne yaptığını biliyorlar. ABD bu aşamada da IŞİD’i, Suriye’yi masaya daha zayıf oturtmak için kullanma çabasında. Fakat Rusya inisiyatifi bu oyunu bozdu.”
TARİHİ ESERLERE ÖZEL KORUMA
Suriye’de çatışmalar başladıktan sonra, konunun ilgililerinin en çok merak ettiği konuların başında, insanlığın dünyaya yayılma güzergahında ilk durak ve kadim uygarlıkların beşiği olan bölgedeki tarihi kalıntıların durumu geliyor. Şam’da konuştuğumuz Suriye Eski Eserler Dairesi Müdürü Dr. Muhammed Nazir Avad, konuyla ilgili “Müzeler ve Arkeoloji Müdürlüğü olarak krizin ilk günlerinden itibaren tedbirler aldık. Çatışma alanlarında yer alan müzelerde yer alan tarihi eserlerin en az yüzde 90’ını güvenli bölgelere taşıdık. Deyruzor Müzesi’ndekilerin yüzde 99’unu, Palmyra Müzesi’nden yüzlerce parçayı taşıdık. İdlib kentindeki kalıntıları güvenli bölgelere aktardık. Ayrıca eserleri arşivledik. Yani bu alanlar, Suriye’deki halk savunmasının ilk hattını oluşturdu. Tarihi eserlerin örneklerinden oluşan Kırmızı Liste diye bir liste hazırladık. Tüm dünya ülkelerine ve ilgili kuruluşlara, akademilere dağıtıldı” diye konuşuyor. Dr. Avad, “Çok eskiden beri büyük güçler bu bölgeyi ele geçirmek için savaştı. Biz biliyoruz ki, şimdi yaşadığımız savaş eski savaşların devamıdır. Bizim mesajımız barıştır. Binlerce yıllık tarihi olan insanlarla mücadele ediyorlar. Ama bilmeliler ki, yenilecekler” diyor.
Fikret AKFIRAT- Aydınlık/03.10.2015