11 Mart 2004 Perşembe Madrid Tren Bombalamaları
Olay:
İspanya’nın
başkenti Madrid, 11 Mart 2004 günü sabah saat
07.30 sularında, hemen hemen aynı zamanda patlayan 10 bomba ile sarsıldı.
Tamamı Madrid’in banliyö trenlerinde meydana gelen bombalar toplam 192 kişinin
hayatını kaybetmesine, binin üzerinde kişinin ise yaralanmasına sebep oldu.
İspanya'nın başkenti Madrid'de Atocha garına giren trende 2, Santa Eugenia
ve El Pozo istasyonlarındaki trenlerde ise birer patlama oldu. Yapılan
açıklamada ilk patlamanın TSİ 08.30'da, Atocha garına giren yolcu treninde
meydana geldiğini, 1 dakika sonra Santa Eugenia ve El Pozo'da da patlamalar
olduğunu bildirdi. Patlamalardan ikisinin banliyö trenlerinde, diğerinin ise
hızlı trende olduğu kaydedildi.
14 Mart 2004 tarihinde İspanya’da genel seçimler gerçekleştirilecekti.
Tamamı
110 kg dinamitten imal edilen bombaların hepsi, sırt çantalarına gizlenmiş
olarak 4 terörist tarafından vagonlara bırakılmış ve cep telefonları ile
uzaktan komutayla eş zamanlı olarak patlatılmıştı. Trenlerin hepsinin o sabah
yolcu aldığı Madrid’in 30 km uzağındaki bir istasyonun dışında içinde patlayıcı
madde izleri bulunan terkedilmiş bir araba bulundu.
Olay Sonrası:
Sabahın erken saatinde vagonlar,
her sabah olduğu gibi işçilerle, lise ve üniversite öğrencileriyle doluydu.
Bombalı saldırılar sonucu ortaya çıkan manzara alabildiğine hazindi: Yerlerde
yatan cesetler, itfaiyeciler tarafından tren enkazından kurtarılan yaralılar...
Perondan çıkabilmek için yerlerde yatan ölü ve yaralıların üstünden atlamak
zorunda kalan yolcular…
Patlamalardan
sonra başkentte büyük karmaşa yaşandı. Saldırıların düzenlendiği Atocha, Santa
Eugenia ve El Pozo istasyonlarının çevrelerinde geniş güvenlik koridorları
oluşturuldu.
En fazla can
kaybı ve yaralının bulunduğu Atocha istasyonundaki yaralıların büyük bölümüne,
garın içinde yerlerde ya da gara yakın bir okula kaldırılarak müdahale
edildi. Yaralılar yerlere yatırıldı, üşümemeleri için üzerleri giysilerle
örtüldü. Ölenler arasında yaklaşık 3 aylık bir bebeğin de olduğu açıklandı. Çok
sayıda ambulans, yaralılar için olay yerlerine gönderildi, Madrid'deki
hastaneler alarm durumuna geçirildi. Saldırılarda ölenlerin aileleri için psikologlar
görevlendirildi. Başkent sakinleri kan bağışında bulunmaya çağrıldı.
Yetkililer, kan bağışında bulunmak isteyenler için kentin belirli semtlerine
otobüsler gönderdi.
Saldırılar sonrası cesetler
Madrid'deki fuar alanında pavyonlara kaldırılırdı. Çok sayıda cesedin
tanınmayacak halde olduğu belirtildi. Çok sayıda İspanyol, fuar alanına giderek
ölenler arasında yakınlarının bulunup bulunmadığını saptamaya çalıştı.
Olayın Tanıkları:
Atocha garındaki patlamadan sağ
salim kurtulan bir genç kız, başından geçenleri anlatırken, patlamanın meydana
geldiği vagonların, liseli ve üniversiteli öğrencilerle dolu olduğunu söyledi.
Genç kız, ''Trende benim gibi okula giden birçok öğrenci vardı. Korkunçtu... Şu
anda duygularımı anlatacak kelime bulamıyorum; yerlerde paramparça olmuş
cesetler ve inleyen, haykıran yaralılar yatıyordu'' dedi.
Başka bir
yolcu ise ''Tren gara girerken bir anda ortalık şimşek çakmışcasına aydınlandı,
vagonun tavanı çöktü. Tam hatırlayamıyorum, pencereden ya da kapıdan kendimi
dışarı attım... Kulaklarım patladı, bacağım incindi, gözlerim yandı, ama
diğerleri benim kadar şanslı değildi'' diye konuştu.
Yolculardan
Antonio Villacanas, yaşadıklarını anlatırken şunları söyledi:
''Yola çıktıktan birkaç dakika sonra şiddetli bir
sarsıntı hissettik. Işıklar söndü ve içinde bulunduğum vagonda panik baş
gösterdi. Kimse ne olduğunu anlamadı, neden sonra kapıları açmayı başardık.
Bizim vagonun arkasındaki vagon ceset doluydu, insanlardan bazıları
zehirlenerek koltuklarında kalakalmışlardı...''
Olayı
gözyaşlarına boğularak anlatan üniversite öğrencisi İsabel Vega da, ''Korkunçtu...
Patlamayla insanlar sağa sola savruldu. Sonra dışarı çıktık, karşı istikametten
tren gelmediğini görünce raylardan yürüdük. Yerler ölüler ve yaralılarla
doluydu. Yüzü gözü kan içindeki insanlar dört bir yana koşturuyor, herkes
ağlıyor bağırıyordu...'' diyerek dile getirdi yaşadıklarını. Vega'ya
göre patlama, en kalabalık olan en büyük vagonda meydana gelmişti.
Olay Sonrası Açıklamalar ve Medya:
·
HÜKÜMET
İçişleri Bakanı Angel Acebes,
saldırıların ETA tarafından düzenlendiğine hiç şüphe olmadığını açıklar. Acebes, ''Son yıllarda yapılan operasyonlarda büyük
zarar gören ETA, korku ve dehşet saçmak için terör eylemi hazırlığındaydı.
Geçen hafta ele geçirilen 536 kilogramlık patlayıcı da bunun içindi'' açıklamasında
bulunur ve “bu saldırıların sorumluları yakalanacak ve bunun hesabını çok pahalı
ödeyecek” der. Bakan, “ETA'nın uzun zamandır Madrid'de terör
saldırısı planladığını, güvenlik güçlerinin üç dört kez planlanan saldırıları
engellediğini, ancak ETA'nın bugün hedefine ulaştığını” söyler.
Hükümet sözcüsü Eduardo
Zaplana, üç treni hedef alan
kanlı eylemin Bask bölgesinin bağımsızlığı için savaşan ETA örgütünün işi
olduğunu söyledi. Sözcü, ''bu toplu kıyımın İspanyol demokrasisini
hedef aldığını'' belirtti ve saldırıları kınadı.
İspanya Başbakanı Jose
Maria Aznar, bombalı saldırılardan
sorumlu tuttuğu ayrılıkçı ETA örgütüyle görüşmelerinin kesinlikle söz konusu
olmadığını söyledi. Aznar, saldırıların ardından yaptığı açıklamada, ''İspanya'nın
her yerine ölüm saçan bu katillerle görüşmek ihtimal dahilinde değil''
dedi. Muhalefet lideriyken kendisi de ETA'nın saldırısına uğrayan Aznar,''Saldırıları
ancak katı bir tavrın durdurabileceğini'' belirtti.
3 gün yas ilan eden İspanyol
Hükümeti, bütün İspanyolları bir gün sonraki akşam saat 19.00’da teröre karşı
gösteri çağrısında bulunur. Gösteri günü Başbakan Jose Maria Aznar, siyasi parti liderleri ve eski
başbakanların yanı sıra çok sayıda Avrupalı liderin de Madrid'deki gösterilere
katılacağı açıkladı. Madrid'de çok sayıda evin balkonuna siyah kurdeleli
İspanyol bayrağı asıldığı görüldü.
·
DİĞER PARTİLERİN YAPTIĞI
AÇIKLAMALAR
Ülkedeki siyasi parti liderleri,
yaptıkları açıklamalarla bombalı saldırıları kınadı.
İspanyol
radyo ve televizyonlarındaki haberlerde, muhalefetteki komünist Birleşik Sol (IU) partisinin lideri Gaspar
Llamazares'in, ''ETA'nın bugün Madrid'de yaptığı barbarca
ve Nazice yapılan saldırıyı kınıyorum'' dediği kaydedildi.
İspanyol
hükümetinin saldırıyı düzenlemiş olabileceğini ileri sürdüğü ETA örgütü bugün ilk kez bir açıklama yaparak, olayda
sorumluluğunun bulunmadığını bildirdi. ETA'nın bildirisi, Bask
televizyonunda yayımlandı. ETA'nın yasal kolu olduğu iddia edilen Batasuna Partisi
dün yaptığı açıklamada, olayla ETA arasında bir bağlantı olmadığını öne
sürmüştü. Bu bildiri ise ETA'nın doğrudan ilk açıklaması oldu.
Kapatılan Batasuna
partisi liderlerinden Arnold Otegi,
Popular radyosuna yaptığı açıklamada, çok sayıda can kaybına neden olan
Madrid'deki patlamaların ETA'nın işi olmadığını belirterek, bu saldırıların
sorumlusunun Arap direniş unsurları olabileceğini öne sürdü. Otegi, ETA'nın, saldırılardan önce
telefonla ihbarda bulunduğunu da hatırlattı.
·
MEDYA
Saldırının yaklaşık 6 saat sonrasında
çıkan gazete özel baskılarında, terör örgütü ETA'nın saldırısı sert ifadelerle
kınandı. İspanyol medyası, bombalı saldırıları ''İspanyol tarihinin en
vahşi katliamı'' olarak değerlendirdi.
İlk iki günde bazı gazete ve radyo
haberleri şöyle oldu:
Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi El Pais, ''Madrid'de
ETA Katliamı'' başlığıyla verdiği haberde, bombalı saldırıların yapıldığı
trenlerin Madrid'deki en işlek hatta çalıştığını ve sabah saatlerinde toplam
216 bin yolcunun trenleri kullandığı vurgulandı. El Pais gazetesinin
ABD'deki 11 Eylül saldırılarına atıfta bulunarak ''11-M (11 Mart)'' başlığıyla verdiği haberde, saldırıların, genel
seçimlere 3 gün kala her yeri kana buladığına dikkat çekildi. Haberde, ''Teröristler,
bu şekilde mevcut olduklarını ve onları da hesaba katmak gerektiğini
hatırlatıyor. Her türlü şeyi yapabilecek kapasitedeler'' denilen
haberde, terörizmin hedefinin, toplumun ve hükümetin iradesini kırmak olduğu
kaydedildi. El Kaide'nin terör saldırıları üstlendiği iddiasına da yer
veren gazete, ETA'nın, bu saldırının dışındaysa bunu tüm dünyaya açıklaması
gerektiğini, ama bunu yapmadığını yazdı.
La Razon gazetesi de ''Katiller'' manşetini
atarak, ETA'nın bu saldırılarla genel seçimleri hedef aldığı öne sürdü. Gazetenin
haberinde, terör saldırılarının özgürlüğe ve düşünmeyi engellemeye yönelik
olduğu kaydedildi.
El Mundo gazetesinin ''Bizim
11 eylülümüz'' başlıklı haberinde, ''Dün Madrid, 11 Eylül saldırılarındaki
Manhattan'da olduğu gibi perişanlık, vatandaşlar arasında dayanışma, trafikte
kaos, hastanelerde yığılmalarla dolu, acıyla altüst olmuş bir haldeydi''
denildi. Haberde, saldırıları ETA'nın mı, El Kaide'nin mi yaptığının henüz
bilinmediği belirtildi.
La Vanguardia'nın ''Limitsiz
terör'' başlığıyla duyurduğu haberde de, ''Eğer ETA bu saldırıyı
planladıysa ve gerçekleştirdiyse, acıyla, alışık olduğumuzdan tamamıyla farklı
bir terör saldırısı stratejisiyle bizi tanıştırdı. Eğer bu katliam El Kaide
tarafından yapıldıysa, yeni bir tehditle karşı karşıya bulunuyoruz demektir''
ifadesi kullanıldı. Madrid'deki saldırıların 11 Eylül saldırılarına
benzetildiği haberde, bir AB ülkesinde ilk kez böyle bir terör eylemi
gerçekleştiğine işaret edildi.
El Periodico gazetesinin haberinde, ''Söylendiği gibi bu saldırı
ETA'nın işi değilse, dünkü katliam İspanya'da 11 Mart öncesi ve sonrasını
yaratacak'' denildi.
ABC gazetesinin haberinde, ''hükümetin, inkar
edilemeyecek bir slogan ve açıklıkla bugün tüm İspanya'da seferberlik ilan
ettiği'' belirtildi.
Diğer gazeteler de ''dehşet,
katliam, terör'' ifadelerini kullandığı haberlerinde ETA'yı kınadılar.
Bu arada, İspanyol ulusal radyosu RNE, vagonlarda sıkışan 30
kadar kişinin cesedinin henüz çıkarılamadığını bildirdi. Radyo, polis
yetkililerine dayanarak, saldırılarda TNT türü patlayıcların kullanıldığını
belirtti. Radyo ayrıca, çok sayıda cesedin kimlik tespiti yapılamayacak durumda
olduğunu kaydetti.
Cadena Sera radyosu, güvenlik kaynaklarının, bombalarda bakır
fünyeler kullanıldığını ve ETA örgütünün genel olarak bakır fünye
kullanmadığını söylediklerini belirtti.
İspanyol Cadena Sar radyosu, yetkililerin teröristlerin kullandığı 13 paket bombanın her birinin 13 ila 15 kilogram patlayıcı içerdiğini, ETA'nın saldırılarda ''Tytadine'' dinamit kullandığını, dünkü saldırıların ise başka tür dinamitle yapıldığının tespit edildiğini bildirdiklerini duyurdu.. Sırt çantalarındaki paket bombaların bazılarının yanlarında cep telefonları ve temas kurmak için kablo bulunduğu da belirtildi.
İspanyol Cadena Sar radyosu, yetkililerin teröristlerin kullandığı 13 paket bombanın her birinin 13 ila 15 kilogram patlayıcı içerdiğini, ETA'nın saldırılarda ''Tytadine'' dinamit kullandığını, dünkü saldırıların ise başka tür dinamitle yapıldığının tespit edildiğini bildirdiklerini duyurdu.. Sırt çantalarındaki paket bombaların bazılarının yanlarında cep telefonları ve temas kurmak için kablo bulunduğu da belirtildi.
Olay Sonrası Değerlendirmeler:
Olay sonrası, Hükümetin ve basının ilk
açıklama ve haberleri olayın faili olarak “ETA”yı işaret ediyordu. Ancak daha
sonraki saatlerde, olayın icra tarzı olarak, bombalama olaylarından önce halkın
bölgeden uzaklaştırılmasına yetecek kadar bir süre önce ihbarda bulunan ETA’nın
tarzı olmadığı görüşü ağırlık kazandı.
Genel olarak; Hükümet yetkilileri, siyasi parti liderleri ve basın
saldırıyı kimin yaptığına ilişkin değerlendirmelerinde, ''El Kaide veya ETA'nın bu
katliamı yapmış olması bir şeyi değiştirmiyor. Madrid'in en işlek tren hattında
masum sivil vatandaşların hayatına mal olan bir terör eylemi olmuştur. Şimdi
sadece teröre kurban gidenlerin ailelerine ve yakınlarına destek olup,
dayanışmamızı göstermemiz gerekir'' şeklinde açıklamalarda
bulundular.
Olay sonrası ortaya atılan “failin
ETA olduğu” görüşüne ilk itiraz, ETA’nın siyasi kanadı olduğu iddia edilen ve
kapatılan Batasuna Partisi’nden geldi. Parti, Madrid'deki patlamaların ETA'nın
işi olmadığını belirterek, bu saldırıların sorumlusunun Arap direniş unsurları
olabileceğini öne sürdü. Bir gün sonra da ETA bir açıklama yaparak, olayda
bir sorumluluğunun bulunmadığını bildirdi.
Daha sonra, merkezi
Londra'da bulunan Arap gazetesi El Kuds El Arabi ise, kendilerine elektronik postayla gönderilen ''Ebu Hafs el Masri
Tugayı'' imzalı
bir bildiride, terör örgütü El Kaide'nin İspanya'da ve İstanbul Kartal'da
düzenlenen bombalı saldırıların sorumluluğunu üstlendiğini bildirdi. Örgüt,
saldırının sebebi olarak İspanya’nın Irak’ta ABD ile yaptığı ittifakı gösterdi.
Aşırı dinci El Muhacirun grubunun lideri Ömer Bekri, İspanya'nın başkenti Madrid'de dün düzenlenen saldırıları El Kaide'nin
üstlendiğine dair mektubun gerçek olduğunu ve bir sonraki hedefin İtalya
olabileceğini söyledi. Bekri, yaşadığı Londra'da İtalyan
La Republica gazetesi’ne verdiği demeçte, ''Mektubun gerçek olduğunu ve saldırıların El Kaide'nin
işi olduğunu düşünüyorum. Bir sonraki hedef İtalya olursa şaşırmam'' ifadesini
kullandı. Operasyon tarzının El Kaide'yi düşündürdüğünü ve hedef seçimine
şaşırmadığını belirten Bekri, şunları söyledi:
''Geçen yıl Ekim ortasında Usame Bin Ladin tarafından yayınlanan mesajda,
Irak'ı ve kendilerini vuran düşmanlar arasında İspanya'nın da sayıldığını
unutmayın. Halkların maruz kaldığı acılara çok üzülüyorum, ama bu hükümetlerinin
suçu. Hedef haline gelmemek için,
hükümetlerinizi değiştirmek sizlere düşüyor.''
Başbakan Jose Maria Aznar, düzenlediği basın toplantısında, saldırıda
11 milletten ölenler bulunduğunu söyledi ve saldırıyı düzenleyenlerle ilgili
''hiçbir izi'' gözardı etmediklerini belirtti. Jose Maria Aznar, İspanya halkının Pazar günü yapılacak
gelen seçimlerde, terörden korkmadan özgürce sandıklara gideceğini söyledi. Aznar, Avrupa'nın II. Dünya Savaşı'ndan beri
gördüğü en büyük terör eyleminde, tren istasyonlarında teröre yakalanan tüm
yabancı uyruklulara İspanya vatandaşlığı verileceğini de açıkladı. Büyük
terör vurgununda 3 Perulu, 2 Honduraslı, 2 Polonyalı, 1 Şilili, 1 Kübalı, 1
Ekvadorlu, 1 Guine Bissau'lu, 1 Fransız, 1 Faslı ve 1 Kolombiyalı öldü. Aznar, teröre kurban gidenlerin ailelerinin acılarını biraz olsun hafifletmek
için Hükümet'in toplam 140 milyon euro
yardım kararı aldığını duyurdu. Aznar, trenlerde meydana gelen patlamalarda
ülkede kaçak olarak bulunan bazı göçmenlerin de yaralandığının tespit
edildiğini belirterek, bu kaçaklara ve ailelerine İspanyol vatandaşlığı
tanınacağını kaydetti. İçişleri Bakanlığı'na bağlı Terörizmin Kurbanları
Ofisi'nin güçlendirileceğini de bildiren İspanya Başbakanı Aznar, ''Terör saldırısı karşısında vatandaş olsun
olmasın hiç kimse yüzüstü bırakılamaz'' şeklinde konuştu.
Bu saldırı, İspanyolların mevcut hükümete
karşı olan kızgınlığını artırdı ve iki gün sonra yapılacak olan seçimlerde
iktidar partisinin kazanma şansını yok etti. Seçimleri, Irak’taki İspanyol
askerlerini geri çekeceğini ilan eden Sosyalist Parti kazandı.
Nisan ayının üçüncü gününde, İspanyol Polisi
Madrid’in kenar mahallerinden birinde 9 teröristi bir evde sıkıştırdı. Durumu
fark eden teröristler, evdeki bombaları patlatarak intihar ettiler. Saldırıya
karışan bir çok terörist ilerleyen günlerde yakalandı ve yaklaşık 1 yıl sonra
mahkemeye çıkarıldılar. Sanıklardan 8 kişi, saldırıya doğrudan katılmakla,
diğerleri saldırganlara yardımcı olmakla suçlandılar.
Teröre Sessiz Protesto:
Olaydan bir gün sonra, İspanyol hükümetinin çağrısıyla
Madrid’de binlerce kişinin katıldığı büyük bir gösteri düzenlendi (yaklaşık 2
milyon katılım). Yağmur altında yapılan gösteri, bir dakikalık saygı duruşuyla
başladı. Gösteriler sırasında, Madrid kent merkezi trafiğe kapatıldı. Havadan
ve karadan geniş güvenlik önlemleri alındı. İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar, siyasi parti liderleri, sivil toplum
örgütleri ve ordudan birçok kişi Madrid'deki gösteride ön saflarda yer aldı. Gösteriye,
saldırılardan sonra İspanya'ya büyük destek veren Avrupa'dan da AB
Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Fransa
Başbakanı Jean Pierre Raffarin, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ve Portekiz Başbakanı Jose Manuel Dural
Barozu da katıldı.
İspanyolların gösteri sırasında çok duygulandığı gözlenirken, birçok ispanyol teröre kurban gidenler için ellerindeki mum ve çiçekleri cadde kenarlarına bıraktılar. Terörizmi lanetleyen pankartlar taşıyan İspanyolların, terörü sessiz yürüyüş yaparak protesto etmeyi tercih ettiği, herhangi bir sloganın atılmadığı görüldü.
AB'nin Dönem Başkanı İrlanda, saldırılarda hayatını kaybeden kurbanlar için bütün Avrupa ülkelerinde Pazartesi günü eş zamanlı saygı duruşu yapılması çağrısında bulundu.
İrlanda Başbakanı Bertie Ahern
yaptığı açıklamada, İrlanda halkının, pazartesi günü (TSİ) 13.00'da yapılacak 3
dakikalık saygı duruşuna katılmasını, bunun bütün Avrupa ülkelerinde yapılmasını
istedi. Ahern, "bu eylemin
İspanya halkıyla dayanışma duygularını ve temel hakları hedef alan terörizmle
savaşma konusundaki kararlılıkları ifade edeceğini" söyledi.
İlk Tutuklamalar:
İspanya
İçişleri Bakanı Angel Acebes, Madrid'de 11 Mart'ta meydana gelen 199 kişinin
öldüğü, bin 400'e yakın kişinin yaralandığı saldırılarla ilgili soruşturma
çerçevesinde 5 kişinin tutuklandığını açıkladı.
Acebes, İspanyol polisinin öğleden sonra Madrid'de
tutukladığı 5 kişiden 3'ünün Faslı, 2'sinin Hintli kökenli İspanyol olduğunu
belirterek, Hintli kökenli İspanyolların şu anda polise bilgi verdiğini
bildirdi.
"Saldırılarla ilgili soruşturmalar her koldan sürdürülüyor"
diyen Acebes, hiçbir ipucunun
gözardı edilmeyeceğini kaydetti.
Tutuklananlarla ilgili ayrıntılı açıklamanın henüz yapılamayacağını ifade
eden Acebes, "Bazılarının
Fas'taki radikal dinci örgütlerle bağlantısı olabilir, ancak henüz açıklama
yapmak için çok erken. Soruşturma devam ediyor. Her şeyi değerlendirip
soruşturuyoruz" diye konuştu.
Acebes, 5 kişinin, Madrid'deki tren vagonlarında patlamayan
bombaların bulunduğu sırt çantalarındaki sahte cep telefonu ve telefon kartıyla
bağlantısı bulunduğunu bildirdi.
Angel Acebes, saldırıları ETA'nın yaptığına ilişkin olasılığın ortadan kalkıp kalkmadığına ilişkin soruya, "İspanya'da öncelikli terör örgütü ETA olduğundan bu yöndeki soruşturmalar da devam ediyor. Saldırılardan sonra polis mükemmel bir çalışma ortaya koydu. Şimdiden bir sonuç elde etti, ancak kesin sonuç denilemez" yanıtını verdi.
Angel Acebes, saldırıları ETA'nın yaptığına ilişkin olasılığın ortadan kalkıp kalkmadığına ilişkin soruya, "İspanya'da öncelikli terör örgütü ETA olduğundan bu yöndeki soruşturmalar da devam ediyor. Saldırılardan sonra polis mükemmel bir çalışma ortaya koydu. Şimdiden bir sonuç elde etti, ancak kesin sonuç denilemez" yanıtını verdi.
Seçim Öncesi Yorumlar:
36 yıl diktatatör General Franco tarafından yönetilen İspanya,
1978 yılında kabul edilen anayasayla çoğulcu parlamenter demokrasiye dayalı
monarşiye geçti. İspanyol Sosyalist İşçi Partisi’nin
(PSOE) 1982- 1996 yılları arasında aralıksız iktidarda bulunduğu
İspanya’da, son 8 yıldır (2004 yılı itibariyle) Muhafazakar
Halkçı Parti (PP) iktidar koltuğunda oturuyor.
Bombalama olayından 3 gün sonra yapılacak olan seçimlerde, Başbakanlık
için PP’nin adayı Mariano Rajoy ve
PSOE’nin adayı Jose Luiz Rodriguez
Zapatero yarışacak.
Terör saldırılarından sonra seçim kampanyalarını iptal ettiklerini
duyuran siyasi partiler, seçim konuşmaları yerine, sadece “birlik” mesajı
verdiler.
Saldırılardan önce yapılan anketlerde, iktidardaki PP, muhalefetteki PSOE'nin yüzde 5 kadar önünde gözüküyordu. PP hükümetiyle, ekonomik olarak AB
ülkelerindeki ortalama büyüme oranının üzerine çıkma başarısını istikrarlı bir
biçimde gösteren İspanya'da, PP'nin oylarında az da olsa azalmaya yol açacak en büyük unsurlar, Irak
savaşı ve Prestige adlı petrol tankerinin Galiçya yakınlarında batmasıyla
meydana gelen büyük çevre kirliliği olarak gösteriliyor. İktidarda bulunduğu 8
yıllık sürede ETA'ya karşı başarılı operasyonlar yürüten Jose Maria Aznar hükümetinin teröre karşı gösterdiği kararlılık
biliniyor.
Bu arada İspanya'da ''ETA terörü ve milliyetçilik'' unsurları, siyasi
partilerin seçim kampanyalarında oy almak için kullandığı unsurların başında
geliyor. 17 özerk bölgeden oluşan İspanya'da başta Bask ve Katalonya olmak
üzere, Galiçya ve Kanarya Adaları bölgeleri de milliyetçilik unsurları ön plana
çıkan bölgeler olarak biliniyor.
Katalonya Özerk Yönetimi'nde Katalan Sosyalist Parti (PSC) öndeliğindeki hükümette
yer alan ERC'nin lideri Josep Lluis Carod-Rovira'nın, geçen
ocak ayında terör örgütü ETA'nın militanlarıyla görüşme yaptığının ortaya
çıkması ve Katalonya'ya saldırı yapmamaları halinde, ETA'nın siyasi kollarına
destek sözü verdiğinin iddia edilmesinin ardından, ETA'nın Katalonya'da ateşkes
ilan ettiğini açıklaması, İspanya siyasetinde büyük bir kriz yarattı.
Başbakan Aznar ve bu seçimlerde onun yerine PP'nin adayı olan Mariano Rajoy, seçimlerdeki tek rakibi olan PSOE'den Katalonya'da ERC ile tüm bağlarını derhal kopararak,
teröre karşı PP-PSOE arasında imzalanan işbirliği
protokolüne uymasını istedi.
Ancak Katalonya'da 2003 Aralık ayındaki seçimlerde 23 yıl aradan sonra iktidara
gelen PSC, iktidar koltuğundan tekrar uzaklaşma riskini göze alamadığından, ERC ile olan ittifakını sürdürmeyi tercih
etti. ETA ile Carod arasındaki görüşme
yüzünden Carod, hem başbakanlık görevinden, hem de partisinin liderliğinden
istifa etti. Seçim kampanyalarında geçen 2 aylık sürede bu konuyu ön
plana çıkararak, PSOE'yi sürekli ''teröre
karşı kararlı tavır takınamamakla'' suçlayan PP, halktan ''İspanya'nın birliği ve teröre karşı kararlı mücadele için'' tek
başına iktidara gelmesini sağlayacak oyu istedi.
Nüfusu 42 milyon 717 bin olan İspanya'da 33 milyon kayıtlı seçmen
bulunuyor. Yurtdışındakiler ve görevli olarak Irak, Afganistan gibi ülkelerde
bulunan İspanyol askerleri, 2 hafta önce konsolosluklar aracıyla oy
kullanmıştı. 350 sandalyeli meclis üyeliği için 883 aday, 208 sandalyeli senato
için de 929 aday bulunuyor.
Avrupa tarihinin en kanlı terör eylemlerinden olan ‘‘Ölüm Treni Operasyonu’’nu kimin düzenlediği pazar günkü seçimin
kaderine de yön verecek. Hükümet ETA'ya
karşı çok sert bir çizgide olduğu için, saldırının ETA tarafından yapılmış olmasının, Başbakan Jose Maria Aznar'ın Halk Partisi'ne puan kazandırması bekleniyor. Ancak El Kaide'nin yapmış olması, İspanya'nın
Irak'ta ABD'ye verdiği desteğin bedeli olarak yorumlanacak ve hükümete oy
kaybettirecek. Çünkü halkın büyük bir kısmı, ABD'nin Irak savaşının
desteklenmesine karşı çıkmıştı.
Seçim Sonuçları:
11 Mart'ta Madrid'i vuran terör
eyleminden önce anketlerde önde görünen iktidardaki Halkçı Parti,
dünkü seçimlerden yenik çıktı. Sosyalistler 8 yıllık aradan sonra yeniden zafer
kazandı. 200 can alan terör eylemindeki El Kaide izlerine rağmen, ETA'yı
hedef gösteren hükümet, bu davranışının bedelini sandık yenilgisiyle ödedi.
İSPANYA'da seçimler tahminleri altüst etti. 11 Mart öncesi yapılan kamuoyu
yoklamalarında en yakın rakibi Sosyalist İşçi Partisi'nin yüzde 3-5 puan önünde görünen iktidardaki
Halkçı Parti ağır yenilgiye uğradı.
Halk, 11 Mart terör saldırısıyla ilgili bilgiyi zamanında ve doğru biçimde
açıklamayan Jose Maria Aznar Hükümeti'ni cezalandırdı. Halk, Irak'a asker
gönderip ülkeyi El Kaide terörünün hedefi haline getirdiği için Aznar'a ağır fatura çıkardı. 11 Mart terör
eylemini seçimlerde koz olarak kullanma hatasına düşen Aznar
Hükümeti, Cumartesi gecesi
halkın ülke çapında tencereler çalarak sokaklara dökülmesiyle sabaha karşı
gerçekleri açıklamak zorunda kaldı.
ETA'ya karşı kitleleri
harekete geçirerek oy toplamaya çalışan hükümetin El Kaide bağlantısını son anda itiraf etmesi, dün beklenen daha
fazla sayıda insanın seçim sandıklarına koşarak tepki oyları kullanmasına yol
açtı. Kararsız oylar da muhalefetteki Sosyalist İşçi
Partisi'ne
gitti. Bu seçimlerde ilk kez oy kullanma hakkını kazanan 600 bin gencin de
Sosyalistlerin zaferinde önemli katkısı oldu. Seçimlere katılımı yüzde 79.54
oranında gerçekleşti.
Seçimlerden sonra Sosyalist Parti Merkezi'nden yapılan
açıklamada, ‘‘Yeni ve büyük bir zafer kazandık. Büyük kentlerde çok miktarda oy
aldık. Hükümet kurmak için Sosyalistler bu seçimlerde yeterli güce ulaştı’’
denildi.
Yorumcular sosyalistlerin Felipe
Gonzales'ten
sonra ilk kez Jose Luis Rodriguez Zapatero öncülüğünde zafere
ulaştığını ve uzun bir süre iktidarda kalacaklarını ileri sürdüler.
Sosyalist İşçi Partisi büyük bir çoğunlukla parlamentoya girmeyi başardı ancak tek başına hükümeti kuracak yeterli sayıya ulaşamadı. Sosyalistlerin önümüzdeki dönemde Komünistlerle birlikte koalisyon yapmaları bekleniyor. Bu sayının da yeterli olmaması halinde milliyetçi bölge partileriyle işbirliği yapabilecekleri belirtiliyor.
Sosyalist İşçi Partisi büyük bir çoğunlukla parlamentoya girmeyi başardı ancak tek başına hükümeti kuracak yeterli sayıya ulaşamadı. Sosyalistlerin önümüzdeki dönemde Komünistlerle birlikte koalisyon yapmaları bekleniyor. Bu sayının da yeterli olmaması halinde milliyetçi bölge partileriyle işbirliği yapabilecekleri belirtiliyor.
Olaydan Sonra Hürriyet Gazetesinde Yazılan Bazı Köşe Yazıları:
Ertuğrul ÖZKÖK
Ben İspanyol olsaydım
Ben İspanyol olsaydım
Avrupa'nın iki eski devi Almanya ve
Fransa, ekonomik durgunluk ve yaratıcılık eksikliğiyle uğraşırken, İspanya
durmadan büyüyor.
Çok canlı bir ekonomiye sahip olurken,
aynı zamanda hayatı bütün renkleriyle yaşıyorlar.
İspanya eğlenceli bir ülke.
İspanya eğlenceli bir ülke.
İnsan kuzey ülkelerdeki gibi
sıkılmıyor.
Sadece evlerinin içi değil, sokağı da
yaşıyor.
Terör işte böyle bir ülkeyi vurdu.
…..
Bombalar Türkiye'de patlamış gibi
üzüldüm.
Çünkü birçok insan gibi ben de
İspanya'nın bu kalkınma modelini, sevimli halkını, hem çalışmayı hem yaşamayı
bilen bu modern insanları sevgi ve sempatiyle izliyordum.
Ama burası İspanya.
Göreceksiniz, bugün kaç yüz bin insan
el ele, omuz omuza sokağa inecek.
Kaç yüz bin insan terörü lanetleyecek.
Kaç yüz bin insan teröristin aşağılık
suratına tükürecek.
…..
Artık hiçbirimizin bir başka ülkedeki
teröre ‘‘onun iç meselesi’’ diye bakmaması gerekir.
O nedenle bugün hepimiz, Madrid'de yürüyecek olan insanlarla dayanışma içinde olmalıyız.
O nedenle bugün hepimiz, Madrid'de yürüyecek olan insanlarla dayanışma içinde olmalıyız.
Fatih ALTAYLI
Ortadoğulu olmak şart değilmiş
Ortadoğulu olmak şart değilmiş
TERÖR İspanya'yı da vurdu. İlk gelen
bilgilerde ETA'nın yani ayrılıkçı Bask terör örgütünün adı ön plandaydı.
Bizim Kanal D’nin haber merkezindeki
arkadaşlara, ‘‘ETA böyle bir eylem hiçbir zaman yapmadı. Ne üslup, ne de
yapılan iş ETA'ya uyuyor. Eylemi ETA üzerine yıkan bir haber yapmayın’’ dedim.
Ben böyle düşünürken ETA'nın siyasi kanadı
Herribatasuna bir açıklama yaparak eylemin ETA'nın işi olmadığını söyledi.
Ardından İspanya İçişleri Bakanı,
saldırılardan ETA'yı sorumlu tuttu.
11 Eylül saldırıları sonrasında da çeşitli örgüt adları havada uçuşurken, biz ikinci kuleye yapılan saldırıdan yaklaşık 15 dakika sonra bunun El Kaide isimli örgüt tarafından yapıldığını duyurduğumuzda pek çok kişi ‘‘El Kaide de kim?’’ demişti.
Kim yaptı, neden yaptı, ETA mı, El Kaide
veya uzantıları mı çok önemli değil.
İspanya'da patlayan bombalar, Türkiye
açısından büyük önem taşıyor.
AB kapısındaki Türkiye'nin önündeki önemli
psikolojik engellerden biri Türkiye'nin Batılılar tarafından bir Ortadoğu
ülkesi olarak görülmesiydi. Sokaklarında İslamcı militanların bombalar
patlattığı, caddelerde cesetlerin yattığı bir ülke.
Batılı kafalar, bu manzaranın sorumlusu
olarak Türkiye'nin ‘‘kendi iç dinamiklerini’’ görüyorlardı.
Bu dinamiklere sahip bir ülke Avrupalı olamazdı.
İspanya'da, Madrid'de patlayan bombalar
Türkiye'nin hedef olmasının nedeninin Ortadoğululuktan kaynaklanmadığını net
bir biçimde ortaya koyacaktır.
Türkiye, terörle mücadele ettiği için,
terörle mücadele konusunda Batı'ya destek olduğu için vurulmuştu.
Bugün hangi kaynaktan veya hangi nedenden
olursa olsun, İspanya'nın da vurulmuş olması, Türkiye'nin imajı açısından
önemli bir katkıdır.
Fırsat bulunduğunda yarın Londra'da, öbür
gün Roma'da benzer patlamalar olabileceğini, Avrupalıların da, Ortadoğulu
olmamalarına rağmen aynen Türkler gibi sokak ortasında işe veya alışverişe
giderken öldürülebileceklerini, teröre kurban olabileceklerini şimdi onlar da
gördüler.
Keşke bunun görülmesi 180'den fazla cana mal olmasaydı.
Keşke bunun görülmesi 180'den fazla cana mal olmasaydı.
Mehmet Ali BİRAND
İspanyollar kalbimizde...
Son terör olayı İspanya’yı vurdu, ancak
İspanyollarla dayanışmamızı da yoğunlaştırdı. Bu vahşi terörü eninde sonunda
birlikte yeneceğiz. Son olay ABD’nin terörle mücadelesinin önemini daha da
arttırdı.
Siz terörün mantığını bulabildiniz mi?
Kimi Kuran adına, kimi ayrılıkçılık adına,
masum insanları öldürüyor.
İspanya’daki korkunç olay, aslında teröre
karşı mücadele konusunda ABD’nin başını çektiği kampanyayı biraz daha
yoğunlaştıracaktır. “Benim teröristim haklıdır” mantığı artık geçerli değil.
Teröristi nerede olursa olsun bulmak ve cinayetlerini önlemek hepimizin
insanlık borcu.
İspanyolları kalbimize gömdük.
Onları en iyi anlayan, acılarını en iyi
şekilde hisseden bizleriz.
İspanyolların son terör olayına
gösterdikleri tepki de bize bir ders verdi. Dikkat ettinizse, yüzbinler
sokakları doldurdu. İspanyol halkı ayaklandı, yaşama hakkına sahip çıktı. Sivil
toplum olarak duruma el koydu.
Sonuçta, gerçek sorumlu ister ETA, ister
El-Kaide olsun, her ikisi de kaybetti. Sağduyu kazandı.
Oktay EKŞİ
İspanya'da kaçan fırsat...14.03.2001
İspanya'da kaçan fırsat...14.03.2001
MADRİD'de meydana gelen
vahim terör olayları için çok şey söylendi, çok tahmin yapıldı. Henüz bu,
inanılmaz boyuttaki canavarlığı hangi terör örgütünün gerçekleştirdiğini
bilmiyoruz.
Bu eylemleri hangi örgütün yaptığı,
bildiğiniz gibi sadece adli açıdan değil, İspanya'da bugün yapılacak
seçimler açısından da önem kazandı. Çünkü eğer BASK bölgesinin
İspanya'dan ayrılması için 30 küsur yıldır silahlı mücadele yürüten ETA
isimli örgüt yaptıysa, iktidardaki partinin oyları artar deniyor. Çünkü
yaşananlar, Başbakan Jose Maria Aznar'ın Halkçı (Popular) Parti'sinin
ETA'ya karşı yürüttüğü katı tavırlı politikaların isabetli olduğunu
göstermiş olacak.
Öyle ya... Siz olsanız 200'e yakın
vatandaşınızın ölümüne, 1400'ünün yaralanmasına yol açan bir olayda,
teröristlerin başını ezmek isteyen partiyi desteklemez misiniz?
Velakin fail ETA değil de El
Kaide veya onun uzantısı sayılan bir İslamcı örgüt ise, İspanyol
halkı Başbakan Aznar'a, ‘‘Sen kamuoyunun desteğini almadan Irak'a
asker gönderdin. İslam dünyasını kızdırdın. Şimdi senin yüzünden bu ağır
faturayı ödedik’’ demez mi?
…..
Biz Türkiye'nin kaçırdığı büyük bir
fırsattan söz etmek niyetindeyiz:
Dünkü gazetelerde ve önceki günkü TV yayınlarında,
terör olayını lanetlemek amacıyla yaklaşık 2 milyon İspanyol'un yoğun yağmura
rağmen Madrid'de yürüyüş yaptığına ilişkin haberler vardı. Tüm
İspanya'da ve Avrupa'nın çeşitli kentlerinde yapılanlarla birlikte 11 milyon
insanın önceki gün terörü lanetlediği bildirilmekteydi.
Ve protesto olayının odak noktası,
İspanya'yı bu acı gününde yalnız bırakmayan Fransa Başbakanı Jean Pierre
Raffarin, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Portekiz Başbakanı Jose
Manuel Dural Barozu ve Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Romano Prodi
idi.
Söyleyin şimdi:
O resmin içinde Türkiye Başbakanı Tayyip
Erdoğan da olsaydı, kötü mü olurdu?
İspanyol halkının ve hükümetinin bu kadar
duyarlı olduğu bir günde ellerini dostça duygularla sıkmanın insani açıdan
çok gerekli ve doğru olması bir yana... Türkiye gibi Avrupa Birliği
konusunda İspanya'dan destek gören bir ülkenin yöneticileri (daha doğrusu
başbakanın ve dışişleri bakanının danışmanları) bu fırsatı dahi
değerlendiremezlerse neyi değerlendirebilirler? Sahi ne için maaş alıyorlar
bunlar?
Yok onlar söyledi de Başbakan
reddettiyse... Durum daha da vahimdir.
Ferai TINÇ
Önleyici savaşın ilk kurbanı
Önleyici savaşın ilk kurbanı
AZNAR, seçimlere adaylığını
koymadı. Ancak, Madrid'in yaşadığı terör felaketinden sonra halka gerçekleri
açıklamadığı için iyi bir şekilde uğurlanmadı. Partisinin ülke çapındaki
binaları önünde önceki gece toplanan binlerce kişinin tencere kapaklarını
vurarak protesto ettiği eski Başbakan'ın, ABD destekli uluslararası bir göreve
gelmek için aday olmadığı söyleniyordu. İspanya'yı ekonomik açıdan önemli bir
noktaya taşıyan sekiz yıllık hükümetin başı olmasına rağmen Aznar, son
günlerde şeffaflık ilkesini, halkın bilgilenme hakkını hiçe sayan davranışları
nedeniyle itibar kaybına uğradı. Bu yeni görev ihtimalini de olumsuz
etkileyebilir.
Terörizme karşı ‘‘önleyici savaş’’ Bush
ve Blair'i sarstı ama darbeyi Aznar'a indirdi.
Bekir COŞKUN
Biz bizsiz kaldık...
Biz bizsiz kaldık...
KAÇ gündür bizim medya, 42
milyonluk İspanya'nın, 12 milyon kişilik terörü protesto mitingini işliyor.
Çünkü bizimle ilgili bir
yanı var:
Biz 350 kişiydik...
…..
Ulusal duyarlılıkta,
tepkide, seslilikte, tavırda, demokratik katılımda kimse yok.
Biz, bizsiz kaldık.
Ne yapacağız?..
Hadi ULUENGİN
Ölüm, terör, insan...
Ölüm, terör, insan...
BU fanatik körlük ise Franco faşistlerinin Katolikliği veya ‘‘El
Kaide’’ katillerinin ‘‘Müslümanlığı’’ (!) gibi illa ‘‘dini’’
ve ‘‘uhrevi’’ imanlarla sınırlanamaz.
Zaten bir, Bask tedhişçisi
‘‘ETA’’nın Madrid'deki terör olayı sorumluluğunu reddetmesine rağmen ben bu
cani örgütünü henüz ‘‘aklanmış’’ falan addetmiyorum.
Ama bilhassa çünkü iki,
velev ki bir defalığına öyle olsun, yok milliyetçisi, yok komünisti, yok
anarşistiyle ‘‘laik’’ ve ‘‘seküler’’ fanatizmler de kesin vakıa
oluşturur.
Nitekim, şimdi zeytinyağı
gibi üste çıkan ‘‘ETA’’ yaftalı ‘‘desparados’’ların bugüne dek
gerçekleştirdiği diğer alçaklıklar öz itibariyle ne ‘‘Caudillo’’nun ‘‘yaşasın
ölüm’’ sloganından, ne de ‘‘El Kaide’’nin ‘‘ölümü istiyoruz’’
şiarından farklıdır.
Ve, insanlığın ezici
çoğunluğu olarak da, dini - laik; imani - ideolojik tüm ‘‘ölüm
tapınıcıları’’na ‘‘yaşasın hayat’’ ve ‘‘hayatı istiyoruz’’ diye
haykırmak zorundayız.
Zira insanız ve de tek
mutlak doğrumuzu ‘‘kutsal insan’’ oluşturuyor!
Hadi ULUENGİN
İspanya: ilk pot
İspanya: ilk pot
Genç Zapatero'nun daha seçimin
ertesi günü ve de ilk iş olarak Irak'taki İspanyol askerlerin çekileceğini
duyurması, terörizme verilmiş bir tavizdir.
Çünkü, 'El Kaide' tarafından
gerçekleştirildiği artık hemen hemen kesinleşen o oylama arifesi katliamının,
Washington'la sürdürdüğü işbirliğinden ötürü Madrid'i 'cezalandırmak'
(!) amacını taşıdığını bizzat canilerin kendisi de söylüyor.
Eh, Aznar hükümetinin de olaya ilişkin
olarak bilerek veya bilmeyerek yaptığı 'failler dezenformasyon'un
Sosyalist zaferde büyük rol oynadığı kesinlik taşıyor.
Dolayısıyla, 'devlet adamlığı'
refleksi bu durumda 'sıkı durmayı' gerektirir.
Tamam, tabii ki zaten baştan beri Aznar'ın
macerasına karşı çıkan sosyalistler kendi seçim programlarına, iktidara
geldiklerinde Irak'tan çekilineceğini yazmışlardı.
Kabul de, tedhişin vehameti ve
tedhişçilerin amacı hesaba katıldığında, José Zapatero'nun 'programı
uygulayacağız' türünden bir ifadeyle yetinmesi gerekirdi.
'Ölümü istiyoruz' diyen rezil teröristlerin, 'işte korkutarak hedefe ulaştık' diye
zafer narası atacağı bir yoruma açık kapı bırakmanın alemi yoktu.
Yoksa nereye gideriz ?