Türkiye’nin güneydoğusundaki şehirlerde süren
çatışmalarda en çok dikkat çeken PKK’ya yakın grupların şehir savaşı yürütmesi. Türk yetkililere göre çatışanlar Kobani’de IŞİD’e
karış savaşan gruplar. Bölgeyi bilenlere göre iki taraf arasında etkileşim var.
Tarih 19 Şubat 2016, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde güvenlik güçleri ve PKK’ya yakın gruplar arasındaki çatışmalar sürerken, çatışma bölgesinden bir göçük haberi geldi. Özel kuvvetler timinin girdiği bir binanın yıkılması sonucu enkaz altında kalan üç asker yaşamını yitirdi. Resim açıklamalarda binanın neden yıkıldığı belirtilmedi. Ancak güvenlik kaynakları binanın daha önce tuzaklanmış bir bombanın patlatılması sonucu çöktüğünü söylüyordu.
Bu olay, akıllara 25
Haziran 2015’te IŞİD’in Kobani’ye saldırısı sırasında yaşanan bir başka olayı getirdi. IŞİD
militanları tarafından ele geçirilen Mıştenur
hastanesi YPG tarafından,
içindekilerle birlikte bombayla havaya uçuruldu.
İki olayın benzerlikleri hemen göze çarpıyordu. Peki Türkiye’nin güneydoğusunda
güvenlik güçleriyle çarpışan PKK’nın gençlik örgütü YPS- eski adıyla YDG-H-
üyeleri bu taktikleri nereden öğrenmişti?
Mardin’in
Nusaybin ilçesindeki barikatların önünde Fransız Le Monde gazetesinin sorularını yanıtlayan YPS’nin Xebat kod adlı üyesinin
açıklamaları, bu soruya yanıt olabilecek nitelikte.
Kobani’de savaştıktan sonra Türkiye’ye geldiğini söyleyen Xebat,
“Kobani’de öğrendiklerimizi burada kullanıyoruz. Rojava’da şehir
savaşını öğrendik. Tünel, barikat, bomba, tuzaklama her şeyi Kobani’de
öğrendik” dedi.
Çatışmaların yaşandığı
Güneydoğu illerinden basına yansıyan görüntülerde de Kobani ile olan benzerlik
hemen göze çarpıyor. Sokakların
tuzaklanması, keskin nişancılara
karşı perdelerin çekilmesi, evlerden
evlere geçiş için gedikler açılması, havadan
keşfe karşı yatay perdelerin çekilmesi gibi… YPG’nin IŞİD’e karşı
kullandığı bu taktikleri şimdi YPS Türk güvenlik
güçlerine karşı kullanıyor. Peki, Türk yetkililerin söylediği gibi Türkiye’de çatışanlar
YPG’li mi ya da YPG tarafından eğitildi mi?
İki ayı savaş sırasında Kobani’de olmak üzere iki
yıl Suriye’de kalan gazeteci İsmail Eskin iki çatışma
arasında birçok benzer yön bulunduğu görüşünde. Savaş başlamadan Kobani’nin hem çevresinde hem içinde hendekler
kazıldığını söyleyen Eskin şehir savaşını bilen El Ekrad adlı grubun yardıma gelmesiyle savaşın seyrinin
değiştiğini söyledi.
Eskin Al-Monitor’a şöyle konuştu:
“El Ekrad grubu Türkmen, Arap, Kürtlerden oluşuyordu. Halep’te
varlığını sürdürüyordu. O grup Kobani’ye geldikten sonra ilk yaptığı iş büyük
perdeler asmak oldu. IŞİD oraya saldırırken belli şeyleri engellemek için perde
astı, tuzaklamalar yaptı. Bunun çok etkisi oldu. Perdeyi keskin nişancıları
engellemek, savaşçıların ve halkın dolaşmasını kolaylaştırmak, içeride ne olup
bittiğini görünmemesini sağlamak için yaptılar. Sur’dakilerin daha büyüğü ama
aynı mantıkla yapıldı. Perdenin önünde barikat vardı, barikatın içinde
patlayıcı vardı. Balyozla evlerden evlere geçiş yaptılar. Duvarları delip
geçiyorlardı”.
Kobani savaşı sırasında YPG içinde savaşan bazı kişilerin şu anda Türkiye’de
olduğunu belirten Eskin, bu sayede taktiklerin Türkiye’ye taşındığı görüşünde:
“YPG
nereye patlayıcı koyacağını, nerede duracağını El Ekrad’tan öğrendi. Orada deneyim
paylaşımı oldu onlardan öğrendi. Birebir eğitim verilmedi çünkü koşullar yoktu.
Rojava’da savaşmış kişileri
Cizre’de Sur’da Silvan’da gördüm . Bunlar ne YPG’li, ne PKK’liydi. Silvan’ın kendi
halkıydı. YPG’nin çağrısı üzerine gidip savaşmış, Kobani kurtulduktan sonra
geri gelmiş, hayatına devam etmiş kişiler. Şimdi YPS içindeler. Ayrıca kullandıkları taktikler arasında
sadece YPG’nin değil IŞİD’in taktikleri de var. IŞİD’in YPG’ye karşı kullandığı taktikleri şimdi YPS kullanıyor. Bomba
yapımları, özellikle hendeklere konulan patlayıcıların şekilleri, tuzaklama
mantığı IŞİD mantığıdır”.
Kobani’de yaşananları
gözlemleyenlerden biri de gazeteci Kerem Çelik. Belgesel çekimi için iki ayını Kobani’de geçiren Çelik de
Halep’ten gelen grubun savaşın seyrini değiştirdiği görüşünde.
Çelik Al-Monitor’a şu bilgileri verdi:
“İlk dönemlerde çok büyük
tecrübesizlik vardı. 20 yıl çatışanlar dahi çok profesyonel değildi. İlk
günlerde kentin çevresinde hendek kazıldı. Halep’te uzun süre kalan grup vardı.
Bunlar uzun süre IŞİD’e karşı savaşan bir gruptu. Kobani‘de savaşın seyrini
değiştiren bu grup oldu. Kent savaşını bilen gruptu. Rojava süreci başlar
başlamaz Halep’in Şex Meksut mahallesinde savaşmış bir gruptu. Halep grubu kent
savaşına alışkındı, tecrübelerini önce bu yeni insanlara aktardı. 20 yıldır
dağda savaşan ve gelen insanların buluştuğu noktaydı Kobani. 20 yıllık
tecrübesi olan kişi üç saatte ölüyordu”.
Halep grubunun gelmesiyle savaşın seyrinin değişmesinin ardında
iki temel nokta olduğunu söyleyen Çelik bunları şöyle açıkladı:
“Birincisi Orta Doğu’da
evler yan yanaydı. Evler ve bahçeler içinde kanal açıyorlardı, keskin
nişancıların hedefi olmamak için. İkincisi ise sokak perdelemek. Yüksek
binaların olmaması kent savaşında etkiliydi. Orada 4-5 katlı binalardan yüksek
bina yok. Tepe yerleri yüksek mevzileri kim kaparsa, tankı topu olan keskin
nişancıları güçlü olanlar avantajlıydı. Kent perdelemeleri ve hendekler geçişi
engelliyordu. Ağır silahlar giremeyince militanlar giriyordu, onlar da
vuruluyordu. Kendi deneyimlerini YPG’ye aktardılar. Halep grubu geldikten
sonra, evlerden delikler açıp başka yerlere geçip pusu atabiliyorlardı. Bir
battaniyenin üç yüz kişinin hayatını kurtarabildiğini söyleyebilirim. Keskin
nişancılara karşı büyük avantajdı. IŞİD’in terk ettiği yerlerde tuzaklama
yapıyorlardı. Buna karşı Halep’ten gelen gruplar bir evin nasıl tuzaklandığını
öğretti”.
İki örgütün stratejilerinin hemen hemen aynı olduğuna dikkat çeken
Çelik şöyle devam etti:
“YPS, Nusaybin, Cizre,
Kızıltepe gibi Rojava sınırına komşu kasabalarda var, bu nedenle etkilenmemiş
olması imkansız. Sadece YPG değil IŞİD’den öğrenilen taktiler de var. Bence
kendini eğiten çocuklar var bunların içinde. O süreci görmüş, profesyonel
anlamda izlemiş kişiler bunlar. Ancak mesela tuzaklamayı etkilenme ile öğrenmiş
olamazlar, etkilenenler kadar eğitim alanlar da olmuş olabilir. Oraya gidip
gelmiş insanlar olduğu aşikar. Kobani’den önce kimse perdelemeyi bilmiyordu.
Eskiden sadece molotof atanlar vardı, şimdi bomba yapanlar var. Bunların oradan
buraya yansıdığı aşikar. Gidip gelenlerin payı çok”.
İki tarafta kullanılan taktikler kadar çatışmaların ortaya
çıkardığı sonuçlar da bir birine benziyor. Göçler ve birçok benzer savaş
araçlarının kullanılması sonucu yaşanan yıkım gibi, ancak Kobani’den farklı
olarak Türkiye’de hava bombardımanı yapılmadı. Sur’dan ve çatışmaların olduğu
diğer yerlerden yansıyan görüntüler bunu açıkça gözler önüne seriyor. İki örgüt arasında doğrudan bir bağ olmasa
da, etkileşim olduğu açıkça görülüyor.
Mahmut BOZARSLAN- Mart 7, 2016 /ALMONITOR