Anmada konuşan Savaş BULDAN'ın kardeşi Necdet BULDAN da “24 yıl önce bugün 3 kardeşimiz kaçırıldı. 24 yıl önce yaşatılanlar bugün yine devam ettiriliyor” demiş.
1989’da SHP'den Yüksekova Belediye Başkanı seçilen ve bir dönem belediye başkanlığı yapan Necdet BULDAN, kardeşi Savaş BULDAN'ın öldürülmesi üzerine Avrupa'ya kaçmış, bir süre Almanya'da kaldıktan sonra vatandaşlığa geçmişti.
Daha sonra Belçika'nın Başkenti Brüksel'deki Kürt Parlamentosu'na seçilmiş; Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde 19 yıl kaldıktan sonra, tekrar Türk vatandaşı olmak için yaptığı başvuru kabul edilince 2014’de tekrar Türkiye'ye dönmüştü. O kadar yıl, oralarda iaşe’sini nasıl temin ettiği konusunda bilgimiz yok; muhtemel, o da “iş insanı” ve Avrupa’daki “işler”ini yoluna koyduktan sonra Türkiye’ye dönmeyi uygun görmüştür!…
Öldürülen bu “iş insanları”nı anma günleri, “Faili meçhul kurbanı, aydın demokrat Kürt iş adamı” klişesi üzerinden oluşturulan “KATİL DEVLET” algısını sürdürmek üzere, her yıl, dışarıdan “yemlenen” medya ya da bazı yabancı devlet yayın kuruluşları tarafından haber yapılmaktadır.
Yüzlerce babasız kalan şehit çocuğunun olduğu bir ülkede, gerektiğinde, Savaş BULDAN’ın Kızı’ndan bile yararlanılmaktadır. Örneğin, her yıl Avrupa Ülkeleri ve ABD’deki vakıflardan yüzbinlerce euro/dolar’lık hibeler alan Ruşen ÇAKIR’ın “Medyascope”u, Zelal BULDAN’ın hüznünü konu edebilmektedir:
“Zelal Buldan, babası Savaş Buldan anısına çektiği “Katarsis” belgeselini anlatıyor”
Bu “üç güzel iş insanı” SAVAŞ, ADNAN ve HACI’nın ne “iş”i ile iştigal ettikleri ve servetlerini nasıl oluşturdukları ile ilgili bir bilgimiz yok. Ancak; aşağıdaki konularda bilgimiz var.
·1📌17 Aralık 1996 tarihinde, dönemin MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL imzasıyla Başbakanlık’a gönderilen rapor’da bu “üç güzel iş insanı” hakkında şu bilgiler verilmektedir:
Adnan Yıldırım:
Selim oğlu, 1957 Diyarbakır doğumludur. Şubat 1994 tarihi itibariyle İstanbul Yeşilyurt Çınar Oteli'nde Savaş Buldan ve Hacı Karay ile birlikte silahlı şahıslarca kaçırılmıştır.
04.06.1994 tarihinde Bolu Yığılca ilçesi Yukarıkaraş grup köy yolunda ölü olarak bulunmuştur.
Hacı Karay:
Fehim oğlu, 1950 Hakkari Yüksekova doğumludur. 13.02.1993 tarihi itibariyle Diyarbakır Cezaevi'nde başlatılan açlık grevi eylemini desteklemek amacıyla Yüksekova'da kepenk kapama eyleminde bulunmuştur.
Ağustos 1993 tarihi itibariyle Hakkari Yüksekova'da uyuşturucu ticareti yapan şahıslar arasında yer almıştır. Savaş Buldan ile irtibatlıdır.
Mart 1995 tarihi itibariyle iki kız kardeşi Gülcan ve Gülsen Karay, PKK örgütüne katılmak amacıyla kırsal alana çıkmıştır.
02 Haziran 1994 tarihi itibariyle İstanbul Yeşilyurt Çınar Oteli'nden Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım ile birlikte silahlı şahıslarca kaçırılmıştır. 04.06.1994 tarihinde Bolu Yığılca ilçesi Yukarıkaraş grup köy yolunda ölü olarak bulunmuştur.
Savaş Buldan:
Şükrü oğlu, 1964 Hakkari Yüksekova doğumludur.
1979 tarihi itibariyle Yüksekova'da PKK paralelinde faaliyet göstermiştir.
Mart 1979 tarihi itibariyle Hakkari Yüksekova'da meydana gelen olaylarla ilgili olarak C.Savcılğı'nca hakkında dava açılmıştır.
1980 tarihi itibariyle Kızıltepe ve Diyarbakır'da Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK) ile PKK örgütü arasında meydana gelen çatışmalar sonucunda bazı PKK mensuplarını evinde barındırmıştır…
Haziran 1992 tarihi itibariyle İstanbul'da ikamet ettiği dönemde uyuşturucu ticaretinde bulunmuş ve elde edilen gelirin büyük bir bölümünü PKK'ye aktarmıştır
28.07.1992 tarihinde, İstanbul Haznedar'da ele geçirilen silah ile ilgili olarak gözaltına alınmış ve bilahare sevk edildiği DGM'ce tutuklanmıştır.
02.06.1994 tarihinde İstanbul Yeşilyurt Çınar Oteli'nde yanında bulunan Adnan Yıldırım ve Hacı Karay ile birlikte silahlı şahıslarca kaçırılmışlardır. 04.06.1994 tarihinde ise Bolu Yığılca ilçesi Yukarıkaraş grup köy yolunda ölü olarak bulunmuştur.
📌 Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu SAVAŞ’ın 1997 tarihli “Susurluk Raporu”nda ise şöyle söz edilmektedir Savaş BULDAN’dan:
“……Yukarıda ifade edilen hususların benzer konularda meselâ Savaş Buldan'ın öldürülmesi için de geçerli olduğunu ifade edebiliriz. Adı geçen kaçakçılığı, PKK yanlısı bölücü eylemleri ile tescilli bir şahıstır.”
Bu ifadelerden "şüphe" duyanlar olabilir; gazete arşivlerinde kalmış bazı haberler, belki daha sağlıklı bir bağlantı kurmamızı sağlayabilir.
✔ 90’lı yılların başı, Demirel-İnönü kabinesi işbaşında; Demirel Başbakan, İnönü yardımcısı... İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir... Menzir ve ekibi, bir uyuşturucu kaçakçısının evini basacaklar, içeride PKK ilintili külliyetli miktarda “mal” var...Kapıya dayanıyorlar ama, kaçakçının evine polis giremiyor... Çünkü evde, dönemin ünlü milletvekili Leyla Zana var!.. Zana, Genel Başkan’ı İnönü’yü, o Demirel’i arayınca, eve baskın gerçekleştirilemiyor!..
“Savaş Buldan çok yakın arkadaşımdı, sık sık görüşüyorduk” diyen Diyarbakır’lı gazeteci ve siyasetçi Cevat KORKMAZ şöyle anlatıyor o günü:
“Savaş Buldan´ın Etiler´deki evine Leyla Zana ve Mehdi Zana´nın da olduğu bir zamanda polis baskın yapmıştı. Savaş Buldan o baskından ötürü son derece medyatik oldu…”
✔ Ekim 2000; Savaş BULDAN’ın yeğeni Adnan BULDAN, Gaziosmanpaşa’da, 57 kg eroinle yakalandı.
✔ 7 Mart 2001; müteveffa “iş insanı” Savaş BULDAN’ın kardeşi Nihat BULDAN, 2,5 milyon sterlin değerindeki 34 kilo eroinin sahibi olduğu iddiasıyla İngiltere’de tutuklanıyor ve 16 yıl hapis cezasına çarptırılıyor.
1999 genel seçimlerinde; HADEP’in çıkardığı 31 milletvekili adayı arasında yer alıyor, ancak partinin barajı aşamaması nedeniyle TBMM'ne giremiyor.
İngiltere'de 2 ay süren uyuşturucu davasında, Nihat BULDAN jüri tarafından, ‘organize eroin kaçakçılığı’ndan suçlu bulunuyor ve 16 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Diğer sanıklar, Haydar İspir 10 yıl, İsmail Kar 8 yıl hapis cezasına çarptırılıyor, Hasan Bozkurt beraat ediyor; Mehmet Topkaya'nın ise başka bir jüri önünde tekrar yargılanmasına karar veriliyor.
Harrow Kraliyet Mahkemesi'ndeki duruşmada Savcı, BULDAN'ı organize uyuşturucu ticaretinde ‘Türkiye ayağından sorumlu’, TOPKAYA'yı da ‘İngiltere’den sorumlu' olmakla suçluyor ve sanıkların, İngiliz Narkotik Polisi'nce 14 ay telefonlarının dinlendiğini, araçlarına gizli dinleme cihazı yerleştirildiğini ve görüşmelerinin de videoya çekildiğini söylüyor.
Sanık Avukatı savunmasında, BULDAN’ın, Mehmet TOPKAYA ve Abdullah BAYBAŞİN arasındaki anlaşmazlığı gidermek amacıyla Londra’da bulunduğunu ve dolayısıyla müvekkilinin suçsuz olduğunu iddia ediyor.
Sanıklardan Mehmet TOPKAYA da, BAYBAŞİN'in tehdidiyle uyuşturucu ticaretine karıştığını, BAYBAŞİN ile arasındaki sorunu çözmek amacıyla HADEP'ten yardım isteğini ve BULDAN'ın gönderildiğini söylüyor.
Savunma avukatlarının tanık gösterdiği HADEP Genel Başkan Yardımcısı Hamit GEYLANİ, İngiltere Başkonsolosluğu'ndan vize alamayınca BULDAN'a destek mektubu gönderiyor.
Peki, BAYBAŞİNLER kim?
Baybaşinler'in kökleri Güneydoğu Anadolu bölgesine uzanıyor. Ailenin uyuşturucu dünyasına ilk adımı 1970'li yıllarda, Lice'de eroin rafine ederek attığı söyleniyor.
1998 yılına gelindiğinde, Avrupa'ya eroin kaçakçılığı yaparak milyonlar kazanmaya başlıyorlar. Kolombiya'nın uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar'ın ardından, "Avrupa'nın Escobar'ı" olarak adlandırılan Hüseyin BAYBAŞİN, 1994'te İngiltere'ye gelerek sığınma başvurusunda bulunuyor ve başvurusu kabul ediliyor. Daha sonra kendisine üs olarak Amsterdam'ı seçiyor.
Bir rakibi tarafından vurulmasının ardından tekerlekli sandalyeye mahkum olan Abdullah BAYBAŞİN, Londra'daki Türk ve Kürt toplumlarına korku salan BOMBACILAR adında, gençlerden oluşan, dükkan ve işyerlerine silahlı baskınlar düzenleyerek, haraç talebinde bulunan bir çete kurmuş. 9 Kasım 2002'de Bombacılar ile PKK/Kadek üyeleri arasında bir çatışma çıkmış, Alişan Doğan isimli bir kişi hayatını kaybetmişti.
İlişkilere bakınız!...
İngiltere’deki PKK Çeteleri, daha önce yakın bağlarının olduğu BAYBAŞİN Çetesi ile çatışmaya başladığında; Kraliyet Mahkemesi'ndeki duruşmada savcının, “örgütün organize uyuşturucu ticaretinin İngiltere sorumlusu” olarak nitelendirdiği Mehmet TOPKAYA, Abdullah BAYBAŞİN arasındaki anlaşmazlığı çözmek amacıyla, 13 Mart 2003 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından, 'PKK terör örgütüne yardım ve destek sağlayarak devletin bölünmez bütünlüğü aleyhine fiillerin işlendiği odak haline geldiği' gerekçesiyle kapatılan HADEP’ten yardım istiyor ve parti tarafından Nihat BULDAN gönderiliyor! Bu dönemde, partinin genel başkanı da, muhtemelen Murat BOZLAK olsa gerek…
İngiltere’de 80’ler ve 90’larda uyuşturucu ticaretini elinde bulunduran BAYBAŞİN Kardeşler’in hapse girmesinden sonra, açılan alanı dolduran PKK, Avrupa’da mafya-siyaset-ticaret üçlemesi üzerinde daha rahat bir şekilde örgütlenerek gelişmiş ve zenginleşmiştir.
Bugün artık, Avrupa’da örgütlü olduğu ülkelerde, ön planda ticari ve STK yapılanması adı altında faaliyetlerini sürdürmekte, o ülkelerin siyasetçileriyle yakın ilişkiler geliştirebilmektedir.
Bunlar olurken; Türkiye’de “yemlenen”, ancak “bağımsız” ve “demokrat” medya, 2009 yılında kapatılan DTP’nin arkasından, “1990'dan Bugüne, HEP'ten DTP'ye Kürtlerin Zorlu Siyaset Mücadelesi” başlığıyla derlemeler yayınlıyor, “Kürtler”in ne kadar zor koşullarda siyaset yaptığının altını “kalın kalın” çiziyordu.
İngiltere’de 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Nihat BULDAN’a dönmeden önce, mahkemede savcının, organize uyuşturucu ticaretinde ‘İngiltere Sorumlusu’ olarak suçladığı Mehmet TOPKAYA’nın kardeşi Mustafa TOPKAYA, bugün, Faruk Zabcı’nın aşağıdaki haberinde yazdığı gibi, “Londra’da yaşayan Türk toplumunun tanınmış isimlerinden bir ‘iş insanı’!
Evet...Haberde böyle veriliyor; "...Türk toplumunun tanınmış isimlerinden..." Faruk Zabcı'dan muhteşem bir "algı" çalışması! Yiyene tabi...
İngiltere’de PKK iltisaklı kurumlar içinde merkezde yer alan ve en aktif olan STK’lardan biri de Londra Halkevi (Turkish and Kurdish Community Centre)…"Londra'daki Türk Toplumu"nun ”tanınmış iş insanı” Mustafa TOPKAYA, aynı zamanda bu kuruluşun yöneticilerindendir.
Halkevi’nin eski başkanlardan İbrahim DOĞUŞ’un 2004 yılında yaptığı açıklamaya göre, Halkevi yönetimi ulusal hükümet ve medya ile de iyi ilişkilere sahiptir.
Şimdi, tekrar müteveffa “iş insanı” Savaş BULDAN’ın eşi ve aynı zamanda teyze kızı HDP Eş Genel Başkanı Pervin BULDAN’ın kayınbiraderi ve aynı zamanda teyze oğlu Nihat BULDAN’a dönelim…
İngiltere’de 4 yıl hapis yattıktan sonra, ikili anlaşmalara göre cezasının kalan kısmını tamamlaması için Türkiye’ye iade ediliyor. Çanakkale Cezaevi’ne, ardından da, her nasıl oluyorsa (!) Erciş Açık Cezaevi’ne konulan Nihat BULDAN, 2.5 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye ediliyor.
Serbest kalır kalmaz da, kolları sıvayıp “iş insanlığı”na döndüğü anlaşılıyor...
✔ Ocak 2008; İran’dan getirdiği uyuşturucuyu karayolu ile İstanbul’a ulaştıran ve oradan da Avrupa Ülkeleri’ne sevk etmeye çalışan Nihat BULDAN, bu kez 90 kilo eroinle yakalanıyor. Polisin yaptığı teknik ve fiziki takip sonucunda BULDAN’ın, DTP Iğdır Milletvekili olan yengesi Pervin BULDAN’ın Audi A3 otomobilini kullandığı saptanıyor.
Dava 16 Nisan 2010 tarihinde karara bağlanıyor; mahkeme heyeti, sanıklar Nihat BULDAN, Selahattin Taş, Yavuz Çayır, Muzaffer Özpazar, Çelebi Özpazar, Ali Erson, Hakan Timuçin Kaya, Salih Rengiz Nalcıoğlu, Yılmaz Kaya ve Bülent Çapa'yı ''iştirak halinde uyuşturucu ticareti yapmak'' suçundan, uyuşturucu miktarının fazlalığını da göz önüne alarak 12,5'ar yıl hapis ve 7 bin 500'er TL adli para cezasına çarptırıyor!
Bahçelievler'de bir apartman dairesinde yangın çıkıyor. Yangına müdahale eden itfaiyenin söndürme ve soğutma çalışmaları sırasında, evde arama yapan polis 5 kilo 400 gram eroin buluyor.
Ev sahibi kim? Adnan BULDAN!
Yangının ardından kaçıyor ve narkotik polisi, evin eroin imalathanesi olarak kullanıldığını tespit ederek soruşturma başlatıyor.
Bir yıl boyunca kaçak olan Adnan BULDAN, 9 Ekim 2008’de, Diyarbakır-İstanbul uçağının inişinin ardından havalimanından çıkış yapmak isterken narkotik polisi tarafından gözaltına alınıyor. Adliyeye sevk edilen Buldan görüntü alan basın mensuplarına küfür ederek ve tekme atarak tepki gösteriyor!
Hakkari’nin Oramar Aşireti’nin “iş insanları”nın faaliyetleri bunlarla bitmiyor; “genç iş insanı” kuzenler çıkmaya başlıyor piyasaya!
✔ 20 Şubat 2009: Savaş BULDAN'ın kuzeni Şefik BULDAN, Esenler’de 3 kg eroinle yakalanıyor. Uyuşturucuyu, Kıbrıs üzerinden İngiltere’ye göndermek isteyen BULDAN ve 4 adamı gözaltına alınıyor.
Merak etmekteyiz...
"Siyaset bilimi, insan hakları ve devlet kuramı konularında uzman" ve de "Alman tedrisatlı" Eş Başkan Prof.Dr.Mithat SANCAR, ne demektedir bu ilişkilere?!