Serdar Öztürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serdar Öztürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mart 2014 Cuma

Müyesser Yıldız'ın ODATV'de Serdar Öztürk ile yaptığı röportaj 6


Soru : Ama herkes onların İslâm’a hizmet ettiğine inanıyor...
 
Öztürk : Yaptıkları işlerin Müslümanlıkla bir ilgisi yok. İslâmiyete hizmet ettiklerini söylüyorlar, ama bu şuna benziyor: Hz. Osman ve Hz. Ali’yi katleden Hariciler, sabahtan akşama kadar namaz kılan, akşamdan sabaha Kur’an okuyan, dışarıdan bakıldığında Müslüman görünümlü insanlardı. Ama Allah’ın en sevgili kulunu katletmekte hiçbir duraksama göstermelider. Bir de utanmadan bunu İslâmiyet adına yaptıklarını söylediler. Aynı şekide Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i kattlettiren ve o dönemde bildiğimi kadarıyla halife olan Yezid de bu cinayetleri din adına yaptığını iddia ediyordu. Ancak ne Haricilerin, ne de Yezid’in yaptığının İslâmiyet’te en ufak yeri yoktur. Bugün dahi lanetle anılmaktadır. Biz 580 yıl Ermenilerle barış içinde kardeşçe yaşadık, kız aldık kız verdik. Ermeni bakan, general oldu. Ancak emperyalist ülkelerin kışkırtmalarıyla bu millete ihanet ettiler, bedelini de çok acı şekilde ödediler. Türk Milleti’nin bu ihaneti unutmamasının sebebi, 580 yıllık bir hukukun böyle arkadan hançerlenerek, sonlandırılmasına duyulan öfkedir. Bu sürecin sonunda da Türk Milleti, Cemaati ve yaptıklarını unutmayacak. Cemaatin içinde mutlaka konuyu bilmeyen saf, temiz insanlar var. Onların da bir an önce gerçeği göremsi gerekiyor. Bu toplumda İslâm’a ve insanlığa hizmet eden herkeke saygı duyulur, yardım edilir, ama bunu görüntü olarak kullanıp, yaratılan imajı başka amaçlara tahvil edenlere saygı duyulmaz.  
 
Soru : Yıllardır hukuki yollardan mücadele ettiniz, ama pek de netice alamadınız. Yine de mücadeleye devam mı? 
 
Öztürk : Hukuki mücadele bir süreçtir, bitmiş değil. HSYK’ya yaptığım suç duyuruları Genel Kurul’da. Reddedilirse, onlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağım. Tablo net, herkes tarafını seçmek zorunda. Bu uzun soluklu bir mücadele, aynı zamanda toplumun dinamiklerinin de bir şekilde bilgilendirilmesi gereken bir mücadele.
 
Son soru kendimize; Bu insanlara vakt-i zamanında kulak verilse, Türkiye bu rezillikleri yaşar mıydı?
 
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
 
Müyesser Yıldız
Odatv.com
28.03.2014

Müyesser Yıldız'ın ODATV'de Serdar Öztürk ile yaptığı röportaj 5

CEMAAT OKULLARI AMERİKAN KOLEJLERİNİN İŞLEVİNİ GÖRÜYOR 
 
Soru : Bu “örgütü” ilk ortaya çıkaranlardan birisi olduğunuza göre, bir ad vermek gerekirse ne dersiniz?
 
Öztürk : Bunu cevaplamadan önce bir örnekle açıklayayım.  Eskiden tüm düyada Amerikan kolejeleri vardı. Zeki gençler Amerikan kolejlerinde okur, yurtdışında eğitim görür ve devletin önemli makamlarına gelirlerdi. Çoğu Amerikan hayranlığı ile yetiştiği için Amerikalıların her dediğini sanki kutsal bir emirmiş gibi kabul ederek davranırdı. Bunun karşısında da ABD veya başka bir devlet, hangisi olursa olsun milli çıkarların sıkı sıkaya korunması gerektiğini düşünen, milli ruha sahip bir devlet adamı grubu vardı. Bütün mücadele bu minval üzerinde yürürdü. Bütün dünyada genel olarak ABD karşıtlığının artması sonucu bu tip okullara rağbet azaldı ve bir şekilde ABD’nin yerel ülkelerdeki insan kaynakları zayıfladı. Bugün cemaatin 191 ülkede 800 civarında okulu olduğu söyleniyor. Bu okullarda bildiğim kadarıyla 8 saat Türkçe, 25 saat İngilizce ders veriliyor ve genellikle Batı kültürü öne çıkarılıyor. Bu nedenle İngiltere tarafından Fetullah Gülen’e İngiliz kültürünün yayılmasına katkıda bulunudğu için ödül verilmiştir. Bu tabii bize göre nahoş bir durumdur. Bizim işimiz İngiliz ya da Fransız kültürünü benimsemek ve yaymak değil, temeli adalete dayanan kendi öz kültürümü dünyaya yaymaktır. Cemaat mensubu polislerin bir kısmı da bu şekilde yetiştirildi, Afrika ülkeleri ve Kosova’da görev yapıyorlar. Amerikalıların, Cemaati Türkiye dışındaki operasyonlarda nasıl kullandığına güzel bir örnekten söz edeceğim. Bu şekilde BM görevlisi olarak Afrika’nın bir ülkesinde görev yapan emniyet müdürümüz yerel seçimlerde ABD’nin devlet başkanı olarak seçilmesini istediği kişiye Müslümanların oy vermesini sağlamak için kabilerlerle birebir irtibata geçmiş, radyo istasyonu kurmuş, bunu uzak kabilelere de ulaştırıp, ABD’nin istediği kişinin seçim propagandasını yapmıştır. Bu şekilde o kişinin devlet başkanı seçilmesine katkıda bulunmuştur. Diğer aday da Müslüman bir adaydır. Bu, ABD’nin Cemaati nasıl bütün dünyada operatif olarak kullandığına güzel bir örnektir. Afrikalı Müslümanlar camide yanlarında namaz kılan Müslüman bir Türk’e sonuna kadar güvenirler. Oysa bir Amerikalının böyle bir faaliyet yapması mümkün değildir. Bir Türk ‘Selamün aleyküm’ dediğinde akan sular durur, tüm imkanlar akıtılır. Bu açıklamadan sonra ben olsam örgüte Truva Atı Örgütü adını veririm.