30 Eylül 2014 Salı

BİRGÜL AYMAN GÜLER/ Bir kez daha ‘Ulus’ ile ‘Milliyet’

Eski Yeni Şafak, şimdi Todays Zaman ile Taraf gazetesi yazarları Halk TV ekranından, CNN Türk programcıları ile bu grubun gazete yazarları kendi köşelerinden “Türk-Kürt eşit değildir dedi” saldırmasına hız verdiler. Daha o zaman elbirliği yaptıkları çarpıtmadan ötürü kendilerinden özür beklediğimi söylemiştim; özür bir yana bunca zaman sonra şimdi kampanyalarını genişletmeye giriştiler. Hatta son günlerde bunlara partim adına konuşan kimi yöneticiler de katıldı.

O zaman “karanlık bir kampanya” yürütüldüğünü söylemiştim, şimdi hep birlikte bu kampanyanın CHP’yi de içine çekme gayretinde olduğunu görüyoruz. O halde, niyetleri olmadığı için duyacaklarını sanmamakla birlikte, Türk ulusu adına savunmamızı bir kez daha dile getirmek görevimiz.

***
Etimolojik olarak ulus ile millet, biri öz Türkçe, ikincisi Arapça sözcüklerdir. Ama kavram olarak aynı anlama gelmeyebilirler. Örneğin Osmanlı’da millet vardır; dini gruplara “x milleti” adı verilirdi. Ama Osmanlı’da “ulus” yoktur. Bu anlamda millet “dinsel” toplulukları anlatırken, ulus “dilsel” toplumları anlatır. Milliyet ise, 1900 tarihli Kamus-u Türki’ye göre, millet sözcüğünün dinsellikle bağlı ümmet sözcüğüne karışan anlamlarından kurtulabilmek için üretilmiş sözcüklerden biri. Bu yüzden etimolojik doğruluk aramak boş.

Zamanla millet/ulus aynı anlama geldi. Ta ki, AKP Genel Başkanı Erdoğan “millet”i isimsiz bırakıp bu sözcükle kendi tabanına Türk milletinden değil İslami ümmetten söz ettiği gizli mesajını verene kadar. Milliyet ise kendi başına kullanıldığında daha çok Batı dillerinde kullanılan “uyrukluk” karşılığı olarak dar anlamda kaldı. İngilizce öğrenmeye daha yeni başlarken sorulur ya “what is your nationality” diye, “hangi ülkedensin/ulustansın/milliyetin ne” anlamında! Bu sözcük asıl olarak “-cilik” ekini alan milliyetçilik sözüyle geniş bir kullanıma erişti.

Oysa sosyal bilimde “milliyet” özgün tarihsel kategorilerden biri. Elbette Batı bilim dünyasının kör kaldığı kategorilerden biri. Konuşulan sorun Batı biliminde “kimlik sorunu” diye adlandırılır. Doğu bilim dünyasında ise “ulus ya da milliyetler sorunu” kuramı çerçevesinde düşünülür. Türkçesi bir türlü yetmiyor anlaşılan, ulus ile milliyet İngilizcesiyle nation ile nationalities diye bilinir.

Ulus yeni zamanların kavramıdır. Bu, (1) aralarında biyolojik ve dinsel bağları olmayan çeşitli milliyetlerle etnik toplulukların, (2) ortak bir dil çevresinde, (3) iktisadi yaşam birliği temelinde kurdukları, (4) siyasal birliktir.

Milliyetler ise, tarihin eski zamanlarından bugüne gelir. Milliyetler, (1) soy/boy ve din bağlarına dayalıdırlar, (2) kendi dilleri vardır, (3) kendi içinde iktisadi yaşam birliği yoktur; üyeleri ülkenin herhangi bir yerinde ya da ülke dışında yaşayabilir, (4) toplumsal-kültürel yapıdır.

***
Ulus, büyük bir çadırdır. Etnik toplulukların büyük bölümü, ulusun dokusuna dönüşür. Bazı topluluklar ise farklılıklarının altını çizmek ısrarından vazgeçmez. Bizde bunlardan üçünün farklılığı, Lozan’da ‘azınlık statüsü’ olarak çizilmiştir. Lozan azınlıkları da dahil, bizde siyasal birliği oluşturan bu yapı Türk ulusu/milletidir.

Türkmen ve Yörük toplulukları, milliyet olarak varlıklarını ulusa devrederek sonlandırmışlardır. İradi olarak değil. Bin yıllık Anadolu tarihselliğinin sonucu olarak... Ulus hamuru için sağlam bir maya! Belki de bu nedenle Türk ulusu üzerinde “kuruculuk” iddiasında bulunmamış, kamu ya da özel sektörde hiçbir zaman “ayrıcalıklı” olmamışlardır. Gerçekten, bir tek sektör ya da siyasal alan gösterebilir misiniz ki, hukuken de fiilen de, orada olmak Türkmen ya da Yörük olma koşuluna bağlanmış olsun? Türk ulusunun “yapay” ya da “imal edilmiş” değil, tarihsel bir varlık olduğunun açık göstergelerinden biri, iradi değil tarihsel oluşum karakteridir.

***
Türk uluslaşması büyük ölçüde tamamlanmıştır. Bunun tek kuraldışı durumu, Kürt milliyeti ile ilgili siyasal taleplerdir. Kürtçü siyaset, ulusal yapı içinde “kimliğine statü” ve “bölgesine statü” için çalışmaktadır.

Kimliğe statü, anadilin resmi dil olarak kabulüdür. Yani toplumun federeleşmesi. “Türk ulusu” siyasi varlığının ortadan kaldırılması. Bölgeye statü, özerklik talebidir. Yani toprağın federeleşmesi. Üniter yapının ortadan kaldırılması, “bölgeli devlet ya da federasyon”a dönüştürülmesi. Ulus içindeki milliyetlerden birini ulus ile eşit kılmak harekatı... Bu, Türkiye’de devlet - toprak - sınır sorunu çıkarmak ve kardeşi kardeşi kırdırtmaktan ibarettir. Bölücülük ve ayrılıkçılık harekatıdır. Küresel sömürgeciliğin hizmetindeki birlik ve kardeşlik hilekarlığı...
 
Aydınlık / 14.09.2014

24 Eylül 2014 Çarşamba

Barzani, Obama’nın ‘stratejisi’nden memnun

 
 
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, ABD Başkanı Barack Obama’nın, terör örgütü IŞİD’e karşı terör örgütlerini destekleme stratejisinden duyduğu memnuniyeti “teröre karşı verilen savaşta bir dönüm noktası”şeklinde değerlendirdi.  

Barzani, Obama’nın açıkladığı IŞİD stratejisine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, “Kürdistan yönetimi olarak teröristlerle savaş için ortaya konulan her türlü uluslararası çabayı çok değerli görüyoruz. Bu anlamda Başkan Obama’nın, IŞİD teröristlerine karşı açıkladığı savaş ve onları ortadan kaldırma stratejisini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu adımı, teröre karşı verilen savaşta bir dönüm noktası olarak değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

‘KOALİSYONDA YER ALALIM’      

“Kürdistan bölgesinin, teröristlerle savaş için maddi, manevi ve askeri gücünü ortaya koyduğunu” dile getiren Barzani, “terörizmin kökünün kazınması için oluşacak uluslararası koalisyonun içinde yer almaya hazır olduklarını” kaydetti.

Barzani, Irak topraklarının yanı sıra Suriye ve başka ülkelerdeki IŞİD militanlarını da etkisiz hale getirmeye yönelik operasyonların önemli olduğunu savunarak, “Terörün fikri, kültürel ve siyasi yapılanmasına zemin hazırlayan tüm faktörleri ortadan kaldırmak için ciddi bir çalışma yürütülmelidir” ifadelerini kullandı.
 
Aydınlık / 13.09.2014

Suriye’ye saldırı birliği


Amerika Birleşik Devletleri’nin IŞİD’e yönelik 4 aşamalı eylem planı bölgede kaderini batılı ülkelere bağlayan yapıları hareketlendirdi. Mesut Barzani tank isterken, Suriyeli muhalifler İsrail’den yardım istedi

ABD Başkanı Barack Obama’nın Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütüne karşı oluşturmak istediği koalisyonda PKK, PYD, Peşmerge, Özgür Suriye Ordusu ve bölgedeki diğer “İslamcı” teröristleri kullanacak.  IŞİD gerekçesiyle Suriye’de de operasyonlar yapmayı planlayan ABD, bu saldırılar sırasında karada savaşacak olan terör örgütlerini de besleyecek. ABD’nin saldırı kararını memnuniyetle karşılayanlar şimdi yeni planları için ABD ve Avrupa’dan silah ve para desteği istiyor. İsrail’i de yanlarına çekmek isteyen Suriyeli teröristler de harekete geçmiş durumda.

‘ABD’DEN TANK İSTİYORUZ’

MBC News televizyonunda yayımlanan “60 Minutes” programına konuk olan Mesut Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani, ABD’nin hava operasyonlarının IŞİD’i zayıflattığını belirterek operasyon alanının genişletilmesini istedi ve “ABD’nin hava saldırıları çok yararlı oldu. Peşmerge güçleri bunu her zaman takdirle anıyor; ancak bu operasyonlar IŞİD’in yenilmesi için yeterli değil, hava operasyonlarının genişletilmesi gerekiyor” dedi.

IŞİD’in Suriye’de, Musul’da ve Telafer’de hala kendini güvende hissettiğini belirten Barzani, IŞİD liderlerinin nereye giderse gitsin kendini güvende hissetmemesi gerektiğini belirtti ve Amerika’dan tank ve helikopter istediklerini söyledi.

7 ÜLKE SİLAH GÖNDERDİ

Öte yandan Peşmerge Bakanlığı Sözcüsü Halgurt Hikmet, Şarku’l Avsat gazetesine verdiği demecinde Kuzey Irak yönetimine şimdiye kadar Amerika, Fransa ve Kanada’nın da yer aldığı 7 ülkenin gelişmiş silah gönderdiğini belirterek Peşmerge güçlerine bu silahlarla ilgili eğitim verilmeye başlandığını açıkladı. Son olarak Kanada’nın verdiği silahların kullanımı konusunda eğitim vermek için 100 eğitmen gönderdiğini belirten Hikmet, Kuzey Irak Bölgesi’ne yapılan askeri yardımların sürdüğünü ifade etti.

‘İSRAİL BİZE YARDIM EDEBİLİR’

Suriye Ulusal Koalisyonu’nun liderlerinden Kemal Lebvani, İsrail’in Herzliya kentinde düzenlenen terörle mücadele konferansına katıldı. Katıldığı konferansta Amerika’nın IŞİD’e yönelik mücadele planını desteklediğini belirten Lebvani, İsrail televizyonlarına verdiği demeçlerde de İsrail’in başta Suriye rejiminden kurtulmak olmak üzere birçok konuda Suriye halkına yardım edebileceğini söyledi.

Lebvani, “Suriye rejiminden kurtulduktan sonra IŞİD tehlikesine karşı reformların ve demokrasinin geliştirilmesinden başka bir yol bulunmamaktadır. IŞİD’in Amerikalıların dediği gibi havadan müdahalelerle yok edilmesi mümkün değildir. Çünkü bu seçenek daha önce Afganistan ve Irak’ta denendi ve başarılı olamadı” dedi.

Suriye Ulusal Koalisyonu sözcülerinden Kemal Lebvani, IŞİD’in Suriye’de yarattığı tehlikeden söz ederek “Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) birçok komutanı benimle temas kurdu ve Suriye topraklarının yüzde 40’ını kontrolü altına alan IŞİD’e biat edeceklerini söyledi” diye konuştu.
 
Aydınlık / 13.09.2014

Tayyip Erdoğan’dan Suriye saldırısına destek

 
TSK’nın muharip desteğe karşı çıktığı koalisyonda Ankara’dan Suriye muhalefetine lojistik destek kararı çıktı. Buna göre saldırı sırasında istihbarat paylaşımı olacak ve Türkiye teröristlere yardım sağlayacak

ABD’nin Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütüne karşı iki ülkede (Irak ve Suriye) yapacağını açıkladığı operasyonun Suriye ayağına Ankara’dan destek geldi. Buna göre Türkiye, karadan saldırılar düzenleyecek olan Suriye muhalefetine lojistik destek sağlayacak. Bunun yanısıra koalisyondaki devletler arasında istihbarat paylaşımı ve insani yardım konusunda da Ankara’nın desteği devam edecek.

TSK KOALİSYONA ‘HAYIR’ DİYOR

ABD’nin IŞİD’i bahane ederek Suriye’ye saldırma planı işlemeye devam ediyor. Koalisyonda Türkiye’nin olup olmayacağı günlerdir tartışıyor. Başta Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olmak üzere Türk yetkililer özellikle muharip güç desteği isteyen ABD’ye önce olumsuz yanıt vermişti. Türkiye’yi ikna etmek için ilk olarak ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, ardından Savunma Bakan Yardımcısı Derc Chollet Ankara’da çeşitli temaslarda bulundu. Özellikle TSK’dan destek alamayan ABD, Türkiye’ye siyasal baskılarını artırdı. Türkiye’nin Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde yapılan toplantının sonuç bildirisine imza atmamasının ardından ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Ankara’ya geldi.

ERDOĞAN’DAN SURİYE’YE MÜDAHALEYE ONAY
Kerry, Ankara’da önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ardından sırasıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüştü. ABD’nin santaj yaptığı iddia edilen toplantılarda TSK muhaliflere desteğe ne kadar karşı çıksa da Erdoğan’ın Suriye’ye karşı mücadelede birlikte hareket etme sözü verdiği öğrenildi. Üslerin kullanımı ile ilgili de bir bilgi verilmedi. Toplantıda iki ülkenin bölgedeki tüm terör örgütlerine karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de ortak mücadeleye devam edeceği vurgulandı.

İki saat süren ve Çankaya Köşk’ünde yapılan toplantıda iki ülkenin bu çerçevede, istihbarat paylaşımına, Suriye muhalefetine lojistik destek ve insani yardıma devam etmesi konuları bir kez daha teyit edildi.

IRAK HÜKÜMETİNİ SUÇLADI

Türk yetkililerden edinilen bilgiye göre, Çavuşoğlu’nun IŞİD’e karşı Irak’a müdahale etmeye yanaşmadığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığında Kerry’yi ağırlayan Çavuşoğlu, mezhepsel bölünmelerin Irak’ta radikal gruplara yol açtığını, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) de bunlardan birisi olduğunu vurguladı. İki dışişleri bakanının Irak’ta mezhepsel yaklaşımın doğurduğu sonuçları masaya yatırdığını ifade eden yetkili, “IŞİD gibi örgütlerin bombalanarak yok edilemeyeceğini, bu grupları ortaya çıkaran esas nedenin yok etmek gerektiği” hususunda görüş bildirildiğini dile getirdi.

Türk yetkili, “Türkiye Amerika’nın bölgedeki en eski müttefiki ve Türkiye’nin diğer ülkelerden farkı bir demokrasi ülkesi olması. Bu nedenle birbirimizi anlıyoruz” ifadelerini kullandı. Kerry-Çavuşoğlu görüşmesinde, Cidde’de imza altına alınan IŞİD karşıtı koalisyonun konuşulmadığını da dile getiren yetkili, Türkiye’nin bölgede insani yardım konusunda her zaman, her türlü desteği vermeye hazır olduğunun da vurgulandığını belirtti.
Kerry Ankara’da

ABD’nin Irak Şam İslam Devleti’yle (IŞİD) mücadele planını açıklaması sonrası Ankara’ya ABD’li akını başladı. ABD Savunma Bakanı Hagel’in ardından ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de Ankara’ya geldi. Kerry Ankara’ya  gelir gelmez temaslarına başladı. Ankara’da önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşen Kerry daha sonra Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir araya geldi. Aydınlık’ın ulaştığı bilgilere göre Kerry Ankara’ya kapsamlı ve çok seçenekli bir talep listesi ile geldi. Türk yetkililerden alınan bilgiye göre görüşmelerde; Obama’nın açıklaması sonrası Suriye’de atılacak adımlar, Irak’ta yeni hükümetin desteklenmesi, Irak’ta Maliki döneminde nerelerde hata yapıldığı konuları  ele alındı.

‘BİLDİRİYİ NİYE İMZALAMADINIZ’

Kerry’nin Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmelerde de ağırlıklı olarak IŞİD konusu ele alındı. Kerry, Erdoğan ve Davutoğlu’ndan Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde IŞİD’le mücadele gündemiyle yapılan zirvenin sonundaki bildirgeyi Türkiye’nin neden imzalamadığını açıklamalarını istedi.
 
Aydınlık / 13.09.2014

HDP’den ‘ulusal birlik’ turları


Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK)  yetkilileri Kuzey Irak’ta ulusal birlik, ortak savunma konularını bölgedeki partilerle görüştü. DTK Eş Başkanı Selma Irmak, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, HDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Avrupa Êzidi Federasyonu Başkanı Leyla Ferman, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan heyet, üç gündür devam eden temaslarının sonuçlarına ilişkin basın açıklaması yaptı.

Ulusal birlik, ortak savunma konuları hakkında konuşan Ahmet Türk, “Kürt halkı ulusal birliğini inşa etmediği sürece bu tarz saldırlar hep devam edebilir ve Kürtler için zor günler ortaya çıkabilir. Biz Kuzey Kürdistan’da mücadele eden siyasetçiler olarak, Kürdistan’ın dört parçasında bulunan Kürt güçlerinin iç çekişme ve sıkıntıları bir kenara bırakarak, böylesi önemli bir süreçte diyalog içerisinde olmasını istiyoruz” dedi.

YPG VE ÖSO’NUN İTTİFAKINA ONAY

Daha önce Kürtlerin ortak bir ordusunun  olması gerektiği savunana HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise “Cephede omuz omuza verilen mücadelenin ve birlik ruhunun siyasete de yansıması lazım. Siyasi partilerin, örgütlerin ve hareketlerin cephede oluşan birlik ruhunu halkın beklentileri, duyguları, talepleri olarak siyasi birliğe dönüştürmeleri gerekir” diye konuştu.  

Demirtaş Suriye’nin kuzeyinde ÖSO ve YPG’nin ittifak yapmasını da  “Bu çok doğru ve önemli bir gelişmedir. Olması gereken budur. Aynı amaç için eğer mücadele ediyorlarsa o barbarlıktan kurtulmanın yolu ayrılık değil, bir arada mücadele etmektir. Umut ediyorum, bu tür ittifaklar gelişerek devam eder” şeklinde değerlendirdi.  

Kuzey Irak’ta temaslarını tamamlayan heyetin bugün Suriye’nin kuzeyine geçeceği öğrenildi.
 
Aydınlık / 13.09.2014

MEHMET ALİ GÜLLER/ AKP, ABD’nin IŞİD planına karşı mı?

Önce şu saptamayı yapalım: Nedeni ne olursa olsun, AKP Hükümeti’nin Cidde bildirisini imzalamaması, nesnel olarak Türkiye’nin ve dolayısıyla bölgenin yararınadır.

Hep söylüyoruz: IŞİD’e karşı ABD’yi desteklemek aldatmacadır zira problemin kaynağı çözüm olamaz!
 
Gelelim Türkiye’nin itirazlarını incelemeye ve tartışmaya...
 
ANKARA’NIN 3 İTİRAZI
 
Türkiye’nin üç temel itirazı var:
 
1) Ankara, ABD’nin IŞİD planına askeri katkı vermeye ve üslerini askeri amaçla ABD’ye kullandırtmaya itiraz ediyor.
 
2) Ankara, sınırlarına yığılma endişesiyle, Suriye içinde bir tampon kurulmasını istiyor.
 
3) Ankara, Batı’nın IŞİD’e karşı kullanılsın diye yerel kuvvetlere dağıttığı silahların PKK’nin eline geçmesinden endişe ediyor.
 
Peki bu itirazlar ne anlama geliyor, tartışalım:
 
HAVA SALDIRISI YETMEZSE ASKERİ DESTEK ŞART!
 
1) Türkiye’nin ABD’nin IŞİD planına askeri katkı vermek istememesinin temel gerekçesi olarak, IŞİD’in elinde rehin bulunan 49 yurttaşımız gösteriliyor.
 
Kuşkusuz anlaşılabilir bir nedendir. Ancak hem AKP’nin IŞİD’e Suriye’de Esad’ı devirsin diye verdiği destek hem de Musul Konsolosluğumuzun neden boşaltılmadığıyla ilgili sorulara ikna edici bir yanıt verilememiş olması, hükümetin bu gerekçesini bir parça sorunlu hale getiriyor.
 
Fakat Ankara kulislerine yansıyan bilgilere göre, son tahlilde hükümet İncirlik Üssü’nün kullanımına zaten “evet” diyecek. Üssün kullanımının “insani amaçla” sınırlandırılmasının pratikte bir anlam ifade etmediği de, nasılsa geçmiş uygulamalardan biliniyor!
 
Üstelik AKP Hükümeti, kendi elini zora sokan kötü manevralar yapmaktadır: Ankara hem ABD’nin IŞİD planına “hava saldırısı yetmez” diyerek itiraz etmekte ama hem de “askeri destek vermem” demektedir. Bu çelişki pazarlık sürecinde Ankara’nın elini zayıflatacaktır.
 
SURİYE’DE TAMPON, KÜRT KORİDORU DEMEKTİR
 
2) Ankara’nın Suriye içinde tampon bölgesi istemesini de pratikte ABD’nin IŞİD planıyla doğrudan örtüşen bir “itiraz” olarak değerlendirmek durumundayız.
 
Zira Suriye’de tampon, pratikte Kürt Koridoru demektir. ABD’nin IŞİD bahaneli bögle müdahalesinin nihai hedefi de zaten Kürt Koridoru’dur.
 
3) Ankara’nın PKK’nin eline geçebilecek silahlardan endişe duyması da daha çok Açılım’da inisiyatifi elinde tutabilme ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
 
Aynı gerekçeyle PKK de Türkiye’nin ABD’nin IŞİD planlamasına dahil olmasını istememektedir. Aynı 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi...
 
Orada da ABD’nin tezkeresi, son tahlilde “Büyük Kürdistan” hedefli projenin gerçekleşmesi içindi ama Kürt örgütleri Türkiye’nin o tezkereyle bölgeye girmesine itiraz ediyordu.
 
O gün de bugün de itiraz etmeleri, süreçten en kârlı çıkacaklarını bildiklerindendir!
 
AKP NEDEN İTİRAZ EDİYOR?
 
AKP Hükümeti’nin eli zayıftır. Eski ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin dün servis edilen “Türkiye’nin Ahrar-ı Şam ve En Nusra’ya yardım etmemesini istedik ama...” açıklaması da, aslında Ankara’ya “Suriye’de suça bulaştınız, plana dahil olmaya mecbursunuz” mesajıdır.
 
Ankara’nın plana dahil edilmesi ABD için kritik öenmdedir: Çünkü Türkiye hem NATO’nun çekirdek koalisyonunda, hem de Arap koalisyonunda olan tek ülkedir ve Washington’un koordinatör ülkeye ihtiyacı vardır.
 
Peki AKP Hükümeti neden ayak sürümektedir? Anlayabildiğimiz kadarıyla:
 
1) İnisiyasitfin kendisinde olduğu Kürt meselesinin elinden çıkmasını istememektedir.
 
2) Sürecin sonunda en kârlı çıkacak ülkenin İran olmasından endişe etmektedir.
 
3) Üç yıldır Suriye’de girdiği ilişkilerin, “terörle mücadele” süresinde kendisine bumerang etkisi yapacağından endişe etmektedir.
 
4) Kırılgan yapıdaki ekonominin sürecin dalgalanmalarından olumsuz etkileneceğini ve bunun da 2015 seçim sürecine olumsuz yansıyacağını hesap etmektedir.
 
5) Bu kadar kötü bir tabloya da “karşılığını almadan” evet demek istememektedir!
 
Aydınlık / 13.09.2014

PKK’dan 6 okula molotoflu saldırı




Lice’de korsan okul açan PKK, yetkililerin binayı incelemeye gitmesine ‘misilleme’ olarak bölgedeki 6 devlet okuluna molotof ve ses bombalarıyla saldırdı.
 
PKK’nın Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Yalaza köyünde Kürtçe eğitim vereceği açıklanan okula inceleme yapmaya gelen heyete roketatarla saldırmasının ardından dün de 6 devlet okuluna molotof kokteylleriyle saldırdı.

PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H’nin üstlendiği saldırıda okullarda maddi zarar meydana gelirken YDG-H’nin twitter hesabından yapılan açıklamada ise bombalanan okul sayısının 8 olduğu açıklandı.

Diyarbarkır’ın Silvan ilçesinde gece saat 22.00 sularında eş zamanlı olarak Atatürk İlköğretim Okulu, ek binası ve okul bahçesinde bulunan anaokuluna, Silvan Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Kız Teknik ve Meslek Lisesi, Fevzi Çakmak Ortaokulu ve Mehmet Adil Kepoğlu İlköğretim okullarına molotof ve ses bombalı eylemler gerçekleştirildi.

YDG-H’den yapılan açıklamada “Anadilde eğitim yapmak için daha inşaat halindeki binaya tahammülü olmayan ve yıkmaya çalışan T.C. devletine karşı birimlerimiz misilleme amacıyla okullara eş zamanlı olarak ses bombalı ve molotof eylemi düzenlenmiştir” denildi.
 
Aydınlık / 13.09.2014

PKK, 5 okula daha molotofla saldırdı



Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 5 okula daha molotof kokteyli ve ses bombası atıldı. PKK’nın önceki gün 8 okula eş zamanlı olarak el yapımı patlayıcı ve motolof kokteyli atarak başlattığı eylemler dün de sürdü.

YALAZA’YA MİSİLLEME

Edinilen bilgiye göre, Silvan’da önceki gece Lice ilçesine bağlı Yalaza Köyü’nde Kürtçe eğitim vereceği öne sürülen okulun yıkılacağı söylentileri üzerine toplanan bir grup izinsiz gösteri düzenledi. Göstericiler 14 Nisan Anaokulu, Atatürk İlköğretim Okulu, Yatılı Bölge İlköğretim Okulu, Kız Meslek Lisesi ve Sağlık Meslek Lisesi’ne molotofkokteyli ve ses bombası attı.

Okullarda hasar meydana geldi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Önceki gün yapılan saldırıları, PKK’nın Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) üstlendi. Örgüt, eylemleri Lice’nin Yalaza Köyü’ndeki Kürtçe okul binasına yapıldığı iddia edilen saldırıya misilleme olarak gerçekleştirdiğini duyurdu.
 
Aydınlık / 14.09.2014

23 Eylül 2014 Salı

TÜRKER ERTÜRK/ En az 28 ay, fazlası bile var!

Geçen Çarşamba Tahran Radyosu Türkçe servisi canlı olarak telefonla bağlandı, gündem hakkında görüşlerimize başvurdu. Konu 4-5 Eylül tarihlerinde İngiltere’de yapılan NATO zirvesi, burada alınan kararlar ve özellikle IŞİD veya yeni adıyla İslam Devleti idi. Tahran Radyosu yaklaşık 10 gün önce de bağlanmış Davutoğu’nun Erdoğan tarafından başbakan olarak atanması ve bunun bölge açısından bir değişiklik getirip getirmeyeceği hakkında değerlendirmelerimizi almıştı.
 
Öngörülerimiz ve değerlendirmelerimiz isabetli bulunduğundan mı, yoksa başka neden mi bilemem ama Tahran Radyosu yaklaşık 1 yıldır neredeyse ayda en az 3 defa olmak üzere arar, canlı bağlanır, Türkiye ve Ortadoğu bölgesindeki gündem ile ilgili kıymetlendirmelerimizi dinleyicilerine aktarır.
 
81 milyonluk nüfusa sahip İran’ın yarısının Türkçe konuşabiliyor ve anlayabiliyor olduğunu düşünürseniz, Türkiye’nin ve Türk insanının menfaatleri açısından komşumuza sesleniyor olmanın avantajını sanırım kabul edersiniz.
 
Bugün size Tahran Radyosu’na söylediklerimi özetlemeye çalışacağım; IŞİD, ABD tarafından kurdurulan, İsrail, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye tarafından desteklenerek büyütülen taşeron terörist bir yapıdır. Diğer bir anlatımla IŞİD, I. Dünya Savaşı sonunda zamanın emperyalist güçleri olan İngiliz ve Fransızların Sykes-Pickot ile çizdikleri siyasi haritayı küresel güç Amerikalıların kendi çıkarları için yeniden çizme sürecinin bir enstrümanıdır.
 
ZİRVENİN KARARLARI VE SATIR ARALARI!
 
ABD bölgede zaman içinde gerçekleştirmeye çalıştığı yeni düzenlemede, ulus devletlere ve Arap milliyetçiliğine son vermek, mezhepsel arka planı olan yeni yapıları ortaya çıkarmak, İsrail’in güvenliği için bölgedeki güçleri ufaltmak, Irak ve Suriye’yi bölmek ve oluşturmaya çalıştığı Kürt devletinin farklı devletler içinde bulunan parçalarını ana yapılarından gevşeterek ayırmak istiyor. İşte IŞİD, ABD’nin bu amaçlara ulaşmaya çalışırken yaratarak kullandığı çok sayıda enstrümanından biridir.
 
Ayrıca son aylarda azdırılan IŞİD ile Suriye’ye direkt olarak müdahale edebilmenin haklı gerekçesi yaratılmaya ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden alınamayan müdahale kararı kısa devre edilmeye çalışılmaktadır.
 
İngiltere’de yapılan NATO zirvesinde alınan kararlara ve satır aralarına baktığımızda göze çarpan hususlar şunlardır;
 
1.ABD mücadeleyi arzulamakta ama IŞİD’i bitirmek istememektedir. Aynen daha önce PKK için yaptığı gibi.
 
2.ABD IŞİD ile mücadeleyi sadece kendi çıkarlarını tehdit eden bölümüne indirgemek istemektedir. IŞİD’in Musul’u işgalinden sonra Kerkük’e yani Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ne tehdit olması halinde yaptığı hava saldırısı gibi.
 
3.ABD IŞİD ile yapacağı mücadelenin Esad’ın kuvvetlenmesine yol açmasını istememektedir. Çünkü IŞİD, ABD’nin Suriye hedeflerine yönelik olarak Esad ile savaşmakta olup bugüne kadar elde edilen kazanımlar yok olsun istenmemektedir.
 
TÜRKİYE OKKA ALTINA!
 
4.IŞİD ile mücadelede kurulacak 10’lu koalisyondan bir tek Türkiye mücadele alanı olan Irak ve Suriye’ye komşudur. Ayrıca IŞİD’in elinde 49 yurttaşımız rehinedir. Bu kararla Türkiye okka altına atılmaktadır.  
 
5.NATO bir defa daha ABD’nin gerçekleştirmeye çalıştığı bölge hedeflerinin bir enstrümanı olmuştur.
 
Geçen gün ABD savunma Bakanı Chuck Hagel sorulan bir soru üzerine “IŞİD’in yenilgiye uğratılmasının muhtemelen Obama yönetimi dönemine yetişmeyeceğini” söylüyor.
 
ABD için IŞİD’i ezmek ve yok etmek 10 günlük iş. ABD Başkanı Obama’nın görev süresi Ocak 2017’da bitecek. Bunun anlamı; “IŞİD’i en az 28 ay daha kullanacağız ve hatta fazlası bile var” demektir.
 
Sonuç olarak IŞİD, ABD’nin Ortadoğu bölgesinde gerçekleştirmeye çalıştığı amaçlarına yönelik olarak kurdurduğu, desteklediği ve kullandığı bir araçtır. Bu terör örgütünün sadece haddini aşan ve kontrol dışına çıkan faaliyetleri için operasyon yapmayı düşünmektedirler.
Saygılar sunarım.
 
Aydınlık / 13.09.2014

RAFET BALLI/ ABD’nin seçimi: PKK’ya dokunmayın!

Soruyla girelim. Hangisi önemli?

ABD’nin IŞİD’i vurması mı?
 
Yoksa, bombalarla şunu ilan etmesi mi?
 
“PKK’ya kimse dokunmasın!”
 
Çünkü: “PKK benim korumam altında.”
 
***
Yem cazip: İnsan hakları, yüzbinlerce mülteci...
 
Gönüllü balıklar oltaya takılma yarışında.
 
***
Bahane hazır: IŞİD.
 
Tanımı basit: Şu kafa kesen şeriatçı örgüt!
 
Oraya buraya saldırıyor!
 
***
IŞİD ilk defa saldırmıyor ki.
 
2013 sonbaharında Irak’ta ayaklandı.
 
İki kenti ele geçirdi.
 
Felluce: 650 bin nüfuslu.
 
Ramadi: 700 bin.
 
“Emirlik” ilan etti.
 
Askerleri kurşuna dizdi. Sivilleri kesti.
 
***
ABD ve liberalleri seyretti.
 
Hatta Körfez üzerinden destekledi.
 
Çünkü: Bağdat’ı zayıflatıyordu.
 
* * *
Suriye’de Rakka vilayeti.
 
Bir yıldır IŞİD’in elinde.
 
Yüzbinlerce insan evini terk etti.
 
Askerler çukurlara dolduruldu.
 
ABD koalisyonu yine destekçi.
 
Türkiye ve Ürdün:
 
IŞİD’le iyi komşulukta kusur etmedi.
 
***
Sonra: IŞİD Musul’a girdi (9 Haziran).
 
Irak’ın ikinci büyük kentine.
 
Yüzbinler kendi yurdunda mülteci artık.
 
ABD ve takımı seyretti.
 
***
Örgüt Bağdat’a yöneldi.
 
ABD’nin derdi IŞİD değil Maliki oldu.
 
Fırsat dediler: Bağdat’ta Maliki’yi değiştirttiler.
 
Çünkü: Maliki hükümeti bölünmeye karşıydı.
 
***
Son gelişmeler ABD’nin hesaplarını bozdu.
 
Bir: IŞİD çizgiden çıkıp Erbil’e yürümeye kalktı.
 
Aksilik bu ya: Peşmerge direnemeyip kaçtı!
 
İki: Örgüt, Suriye’de PKK’yı kuşattı.
 
Aynelarap (Kobane) bölgesini yıkmaya kalktı.
 
Akdeniz’e “Kürt koridoru”nun vazgeçilmez halkasını.
 
* * *
ABD ve tayfası (mezhepçi ülkeler) hemen harekete geçti.
 
Gerekçe ellerinin altında.
 
Televizyonlara taze hazırlattılar: “Sivil Kürtlerin dramı.”
 
IŞİD’i, kendi eserlerini tıraşlamaya başladılar.
 
***
IŞİD kendi hatasının kurbanı!
 
Sivillere zulmettiği, insanları kestiği için değil.
 
Hatası: “Kürt koridoru”na engel çıkarmak.
 
ABD’nin “bölme” planlarına zarar vermek.
 
***
Hâlâ anlaşılmıyor mu?
 
ABD için mesele insan hakları değil.
 
Mesele, Ortadoğu’da “ikinci İsrail”i kurmak.
 
***
İki not:
 
PKK cenahına: Evet, IŞİD kanlı bir örgüt.
 
Mücadele etmeli, direnmeli.
 
Fakat niye ABD’nin kucağında?
 
Maksat: Bölmek değil sivilleri korumak ise.
 
Neden: Meşrû Şam yönetimiyle birlikte değilsiniz.
 
***
AKP’ye: Belli, kafanız karışmış.
 
Stratejik müttefikinize güvenmiyorsunuz.
 
Gelişmelerin kontrolden çıkmasından korkuyorsunuz.
 
Fakat: IŞİD’le örtülü ilişki yeni bir çıkmaz.
 
Çare: Bölgedeki meşrû hükümetlerle yeniden anlaşmak.
 
Korkmayın: ABD eskisi gibi kudretli değil.
***
Son söz: Tarih hızlandı.
 
Aydınlık / 24.09.2014

MEHMET AKKAYA/ Meğer AB İzmir’e çıkarma yapmış!

 
 
‘İyilik perisi’ AB, önüne gelene para saçıyor. Yaz projeyi al parayı. Hibe üstelik. Çoğunda ayağına kadar gelip onlar teklif ediyor; ‘Senin şu işini yapalım, bir de para alacaksın’.
 
Ama atalarımız boşuna mı demiş, “kimin ekmeğini yersen onun kılıcını sallarsın” diye.
 
Geçtiğimiz 15 yıl, AB’nin, sendikalara, meslek örgütlerine, belediyelere, batı sevdalısı bireylere taarruz yılları idi. Her projeye bayrak dikiyor, tebaa yaratıyorlardı. Sadece projeye değil, para alanın beynine de AB bayrağı dikiyorlardı. Parayı alan, emperyalizm kelimesini ağzına almaz oldu, AB’ci oldu. Kimi de proje diye memleket raporları yazdı, ajan oldu.
 
AB’nin İzmir’e özel merakı var. Bu kez para ile çıkarma yapıyorlar İzmir’e. Kullandıkları en önemli üs ise, Büyükşehir Belediyesi... Bakın belediye AB ile hangi işleri yapmış, ne kadar para almış;
 
1. Kent Müzeciliğinin Geliştirilmesinde Üçlü İşbirliği; 113.816,84 Avro
 
2. Aile İçi Şiddet Mağdurlarına Daha İyi Hizmet Verebilmek İçin Yenilikçi Yaklaşımlar (Aşimay) Projesi; 27.300 Avro
 
3. Bayındır İlçesi 31’ler Mahallesi Kanalizasyon Ve Foseptik Yapımı (İzsu); 316.392,3 TL
 
4. Agora Kazı Evi Restorasyon Projesi; 408.438.48 TL
 
5. Cıvıtas Personel Değişim Faaliyeti; 276,17 Avro
 
6. Küçük Aile İşletmelerinde Organik Artıkların Değerlendirilmesi Modeli; 449.625 TL
 
7. İzmir Metropolü İle Aliağa Ve Menemen İlçelerinde Güvenli Yapı Tasarımı İçin Zeminin Sismik Davranışlarının Modellenmesi; 3.8 Milyon TL
 
8. Ana Göç Merkezleri Olan İstanbul, İzmir, Ankara Ve Bursa’daki Ekonomik Ve Sosyal Entegrasyon Sorunlarının Çözümüne Katkı Projesi; 3.101.750 Avro
 
9. Cennetçeşme Kent İle Bütünleşiyor; 117.452,25 TL
 
10. Sosyo-Ekonomik Kalkınma İçin Sürdürülebilir Bir Örnek: Yarımada’da Organik Tarım”; 84.174,31 TL
 
11. İzmir’in Sağlıklı Anneleri; 20.000 Dolar
 
12. Kentli Olmaya Okuma Yazma Öğrenerek Başlıyoruz; 7.000 TL
 
13. İzmir’e Kimlik Özelliklerinden Birini Veren Romanların Kültürlerini Tiyatro Oyunu İle Tanıtma Projesi; 40.352,58 Avro
 
14. Ara Teknik Elemanlar İçin İstihdam Artırımına Yönelik Mesleki Yeterliliği Geliştiren
Eğitim Programları Projesi; 218.363,00 Avro
 
15. Kadınlar İçin “Hasta Ve Yaşlı Bakımı” Eğitim Programı; 97.088,07 Avro
 
16. Seçilmiş Üç İldeki Mobilya Sektöründe Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimlerinin Sona Erdirilmesine Yönelik Bütünleşik Program (İzmir, Ankara, Bursa); ABD’den alınan; 2.500.000 Dolar, Almanya’dan alınan; 500.000 Dolar.
 
17. Gezici Çocuk Dünyası; 443.085,50 TL
 
18. Teknomutf@k; 464.318.10 TL
 
19. ATHENA (Kriz Durumlarında Yeni İletişim Yöntemlerinin ve Sosyal Medyanın Kullanımı); 2.631.592 Avro
 
20. Havza Atıksu Arıtma Tesisinde Solar Çamur Kurutma Tesisi; 827.496 TL
 
21. Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Faaliyet Ağı (Ramud); 750.897,62 Avro
 
22. Sürdürülebilir Kentsel Kalkınma Stratejileri Ve Üç Yeni Kentsel Kalkınma Stratejisi Akdeniz Ağı (Usuds); 1.783.742,47 Avro
 
***
Meğer İzmir’den denize döktüğümüz emperyalistler, İzmir’de cirit atar olmuş. Hem de Belediyenin sayesinde.
 
Aydınlık / 24.09.2014

Hizbullah: ABD’nin hedefi bölgeye yeni düzen


İran Haber Ajansı (FNA)’nın haberine göre, Lübnan Hizbullah Hareketinin Genel Sekreteri General Şeyik Naim Kasım, ABD’nin IŞİD’e karşı tutumunun ciddiyetten uzak olduğunu söyledi. ABD’nin bu örgütü başından beri desteklediğini ve bölgesel yapılanmanın yeniden düzenlenmesi amacıyla İran ile bölge ülkelerine karşı kullanmayı düşündüğünü belirten Naim Kasım, “Suriye yönetimini de bu örgüt aracılığıyla devirmeyi planladı, ancak başaramadı” dedi. Kasım ayrıca, IŞİD’in güç kazanması ve Irak ile Suriye’de etkili olmasının ardından, ABD’nin telaşa kapılarak  kontrolünü yeniden ele geçirmek için örgütü zayıflatmayı, ancak yok etmemeyi planladığını kaydetti.
 
Aydınlık / 12.09.2014

HDP’den koalisyon baskısı

 
HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, “Hükümetin geldiği yer, yol ayırımıdır; ya IŞİD’in karşısında olacak ya da IŞİD’in yanında olacak. Türkiye, teröre destek veren ülkeler kategorisine girme riski ile karşı karşıya, bunun sonuçları çok ağır olur” dedi. Kaplan, “Türkiye bu konuda ilginç bir suskunluk içinde, 49 rehine olayı gündemde. Basına sızan gayri resmi haberlere göre, Türkiye IŞİD’e karşı yapılacak operasyonun içinde yer almama gibi bir eğilim içerisinde. Bu çok tehlikeli bir durumdur.

ABD Kongresi’nde, Türkiye’nin Katar’la birlikte IŞİD’i destekleyen ülkeler içinde olduğu itham ediliyor. Hükümetin geldiği yer, yol ayırımıdır; ya IŞİD’in karşısında olacak ya da IŞİD’in yanında olacak, başka bir seçenek yok. Türkiye, teröre destek veren ülkeler kategorisine girme riski ile karşı karşıya, bunun sonuçları çok ağır olur” diye konuştu.
 
Aydınlık / 12.09.2014

'Türkiye bildiriyi imzalamadı!'

 
Türkiye’nin, IŞİD’e karşı imzalanacak ABD-Arap ortak bildirisini imzalamayı reddettiği bildirildi. AP haberi son dakika olarak geçti.
 
ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD planını açıklaması sonrası, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bölgedeki müttefikleriyle Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde bir araya geldi. Türkiye, Mısır ve ABD’nin yanı sıra 9 ülkenin daha katıldığı “Terörle Mücadele Toplantısı” Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde yapıldı. Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, IŞİD’e karşı mücadelede ABD’nin planına destek vereceklerini açıkladı. Toplantı sonrası 10 ülkenin yayınladığı ortak açıklamada, IŞİD’in lojistik ve mali kaynaklarını engellemeye yönelik adımların güçlendirilmesi, yeni Irak hükümetinin desteklenmesi gibi hedefler dile getirildi.
 
Türkiye’nin ortak bildiriye imza atmadığı belirtiliyor. Öğrenilen bilgilere göre Türkiye’nin insani yardıma destek vereceği ileri sürüldü.
 
Sonuç bildirisinde IŞİD saldırılarında zarar gören bölgelerin yeniden inşası için çalışma yapılması kararlaştırıldı. Zirvenin sonuç bildirgesinde örgütün maddi gelirinin kesilmesi ve örgüte katılımların durdurulması konusunda da uzlaşıldı.
 
AMERİKA’DAN TÜRKİYE’YE TEPKİ VAR
 
Toplantıya katılan ülkelerin temsilcileri, IŞİD tehdidinin önlenmesi için alınması gereken önlemler konusunda görüşlerini açıkladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da konuşmasında, Türkiye’nin bu konudaki görüşlerini dile getirdi.
 
ALMANYA VE İNGİLTERE’DEN RET
 
Arap devletlerin tavrından sonra gözler IŞİD konusunda Türkiye’ye çevrildi. Amerikan medyasında yapılan değerlendirmelerde, Obama’nın, “IŞİD’e karşı mücadelede Türkiye de adım atmalı, Türkiyesiz bu iş olmaz” açıklamalarına karşın, Türkiye’nin şimdiye kadar net bir tavır almamış olması eleştirildi. Türkiye’nin, 49 Musul Başkonsolosluğu çalışanının IŞİD’in elinde rehin bulunmasının bu tutuma gerekçe olabileceği vurgulandı.Kerry’nin bugün Ankara’ya yapacağı ziyaretin bu bağlamda çok önemli olduğu belirtildi.
 
IŞİD ile mücadelede koalisyona Arap ülkelerinden açık ve direk destek gelirken, İngiltere ve Almanya da bu konuda çekimser kaldı. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, ülkesinin Suriye’ye gerçekleştirilecek herhangi bir hava saldırısına destek vermeyeceğini açıkladı. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de, Almanya’nın terör örgütü Suriye’de yapılacak hava operasyonuna katılmayacaklarını söyledi. İki ülkenin IŞİD’e karşı mücadelede Irak’ta katkılarının olup olmayacağı netlik kazanmazken, Obama’nın çağrısına en açık destek Fransa’dan geldi. Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Irak’ta IŞİD’e karşı mücadeleye direk olarak destek vereceklerini söyledi.
 
Aydınlık / 12.09.2014

Rusya: Bu bir saldırı emridir

 
Rusya, ABD’nin IŞİD’e karşı Şam yönetiminden izin almadan ya da BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan Suriye’de hava saldırısı düzenlemesini, bu ülkeye karşı saldırı olarak göreceklerini açıkladı.

Moskova’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Aleksandr Lukaşeviç, “ABD Başkanı Amerikan güçlerinin Şam’da meşru hükümetin onayını almadan IŞİD hedeflerine karşı saldırı düzenleyeceklerini açıkladı. BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan bu yönde yapılacak bir operasyon saldırı niteliğindedir ve uluslar arası hukukun en büyük ölçüde ihlalidir” uyarısında bulundu.
 
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı operasyon yapan ABD savaş uçaklarının Suriye lideri Beşar Esad’a bağlı askeri birlikleri vurmasından endişe ettiklerini açıklamıştı. Moskova’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Lavrov, “Bizim sadece Suriye topraklarında IŞİD’e yönelik alana saldırı yapacakları konusunda şüphelerimiz var. Burada  Esad’in pozisyonunu zayıflatmak için hükümet güçleri de bombalanabilir” dedi.

Esad’a karşı dış askeri müdahalenin BM Güvenlik Konseyi’nden geçmesine bugüne kadar izin vermeyen Moskova, bölgedeki gelişmeleri yakından izliyor. Esad yönetimini devirmek için radikal unsurların desteklenmesine karşı çıkan Moskova, uluslararası terör örgütü ile bağlantılı grupların daha sonra Rusya ya da Avrupa ülkelerine yönelmeyeceğini kimsenin garanti edemeyeceğini savunmuştu.
 
Aydınlık / 12.09.2014

Obama’ya Suriye’den sert tepki: İzinsiz müdahale bize saldırı demektir

 
 
Suriye, ABD Başkanı Barack Obama’nın Irak-Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı operasyonlarını genişleterek Suriye topraklarındaki militanları da dahil etme planına sert tepki gösterdi. Suriye Milli Uzlaşı Bakanı Ali Haydar, Şam yönetiminin izni olmadan Suriye topraklarına yapılacak herhangi bir ABD müdahalesini “saldırı” olarak göreceklerini söyledi. Bakan, Obama’nın önceki günkü konuşmasında açıkladığı IŞİD planıyla ilgili soruyu “Suriye hükümetinin rızası olmadan yapılacak herhangi bir eylem, saldırı olarak görülecektir.” diye yanıtladı.

Obama, önceki günkü konuşmasında Irak’tan sonra Suriye’de de IŞİD’in hedef olduğunu ilan etmiş ve “Irak’ta olduğu gibi Suriye’deki IŞİD’e karşı da harekete geçilmesi konusunda tereddüt etmeyeceğim” demişti.

MAL VE SİLAH DESTEĞİ

Öte yandan Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’da yer alan haberde,  ABD’nin IŞİD ve diğerleri gibi teröristleri uzun zamandır para ve silahla besleyen terör destekçilerini bir araya topladığı vurgulandı ve Obama’nın açıkladığı IŞİD stratejisi, “teröre destek” olarak yorumlandı.

SANA’nın haberinde, Obama’nın açıklamalarının Suriye’deki krizin siyasi çözümünün önünü tıkadığı vurgulandı. Haberde, “Washington’un bölgede özellikle de Suriye’de terörü destekleyen politikaları, ülkedeki krize çözüm bulunması konusunda önemli engel teşkil ediyor. Washington yönetimi, bir yandan krizin çözülmesini istiyor, bir yandan da Suriye’de mücadele eden teröristlere mal ve silah yardımı yapılması konusunda kararlar çıkartıyor” denildi.

Haberde ayrıca, “Washington, çelişen politikaları ve konumuyla terörle mücadeleyi ciddiye almadığını gösteriyor. Terör örgütlerinin bir kısmına savaş ilan edilirken, ABD Kongresi’nden en az IŞİD kadar suçlu olan Suriyeli muhaliflerin silahlandırılması konusunda onay alınmaya çalışılıyor” ifadeleri kullanıldı.

EL KAİDE BÜYÜDÜ

ABD ve Batı ülkelerinin IŞİD’den vazgeçtiği ve bu terörist örgütü terkettiği ifade ediliyor.  ABD liderliğinde kurulmaya çalışılan söz konusu koalisyon  üzerinde ülkelerinin sayısından daha fazla soru işareti olduğunu belirtilen haberde, “Bu örgütün nereden geldiği, nasıl büyüdüğü ve silahlandığı, nasıl finanse edildiği” sorularının sorulması gerektiği vurgulandı. 

Suriye Devleti’nin tepkisi olarak nitelendirilen haberde “Terörle savaş gerekçesiyle “El Kaide’ye” karşı bir koalisyonun başında lider olarak savaş açtı. Bugün ise “El Kaide” eskisinden daha fazla elemana sahip ve eskisinden daha fazla hiç kimsenin aklına gelmeyecek mevkilerde yerini aldığı görülüyor” ifadesi kullanıldı.
 
Aydınlık / 12.09.2014

Amerika’nın ortakları terör örgütleri

 
 
ABD Başkanı Barack Obama, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütüne karşı oluşturulacak koalisyona terör örgütlerini de dahil etti. Buna göre, uluslararası koalisyona destek veren ülkeler IŞİD’e karşı hava operasyonları düzenleyecek, bununla birlikte Kuzey Irak’ın peşmerge ordusu, PKK, PYD, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Suriye’deki diğer terörist muhalifler de IŞİD’e karadan saldıracak.

Terör örgütü IŞİD’e karşı karadan savaşacak terör örgütlerine silah yardımının yanısıra askeri eğitim verilecek. Başta ABD olmak üzere koalisyondaki ülkeler, söz konusu örgütlerle istihbarat bilgilerini de paylaşacak. Oluşturulacak koalisyonun Suriye muhaliflerini destekleyecek olmasının Suriye’ye savaş ilanı olabileceği konuşulurken, saldırıların PYD’nin de özerklik inşasına destek olacağı da ifade ediliyor.  

‘KÜRT KORİDORU’ GÜNDEME GELEBİLİR

Obama’nın yaptığı açıklamada operasyonun sadece Irak’la sınırlı olmadığını, Suriye’ye de hava saldırısı düzenleyeceklerini vurgulaması koalisyonun geniş bir alanı kapsadığını ortaya koyuyor. ABD ve koalisyon ülkelerinin kara harekatı yapmayacağını ancak 475 yeni ABD’li görevliyi bölgeye göndereceğini vurgulayan Obama, bu ekibin Iraklı ve Kürt kuvvetlerine eğitim, istihbarat ve ekipman desteği sağlayacağını söyledi.

Obama Suriye’de IŞİD haricinde Cumhurbaşkanı Beşar Esad ve Suriye ordusuna saldıran eli silahlı terör örgütlerini de destekleyeceğini ve askeri yardımlarını artırdığını açıkladı. Yardımın daha da artması için Kongre’den destek bekleyen Obama’nın karada güvendiği kuvvetlerin IŞİD haricindeki terör örgütleri olmasının bölgedeki dengeleri değiştireceğini söyleyen uzmanlar, “Askıda olan Kürt koridorunun yeniden gündeme gelebileceği” konusunda birleşiyor.

SURİYE’YE SALDIRI PLANI

IŞİD terör örgütüne karşı savaşacağını ileri süren ABD Başkanının Esad ile koalisyon kurmaması ve Esad’a karşı diğer terör örgütlerini beslemesi “Dolaylı yoldan Suriye’ye savaş açılıyor” görüşünü öne çıkardı.

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Şam Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Aydınlık yazarı Prof. Dr. Mehmet Yuva, “Türkiye’nin bataklığa çekilmek istendiğini” söyleyerek Ankara’ya yapılan baskıların ülkemizin geleceği açısından son derece tehlikeli olduğunu vurguladı.

‘GERÇEKTEN IŞİD’İ VURURSA SESSİZ KALABİLİR’

ABD’nin Suriye’de yapacağını söylediği hava saldırılarına Suriye’nin tavrının ne olacağı ile ilgili soruya Yuva, “Suriye, ABD ve diğer devletlerin reaksiyonlarını test ediyor. Eğer saldırılar gerçekten IŞİD’e yapılırsa bunu seyreder. Ancak Suriye ordusunun önünü tıkayacak hamlelerde bulunursa, Suriye askeri tesislerini veya askerlerini vurursa Şam’ın tavrı değişir ve gereken müdahaleyi yapar” ifadelerini kullandı.

‘KÜRT ORDUSU OLUŞTURULUYOR’

Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Gürses de ABD’nin bölgedeki planlarının hiç değişmediğini, amacın bir Kürt ordusu oluşturmak ve bunu Suriye’yi zayıflatarak yapmak istediğini belirtti. “Bölgede Müslüman bir İsrail yaratılmak istendiğinin” altını çizen Gürses, peşmerge, PKK ve PYD’ye verilecek silahlarla Kürtlerin güçlendirileceğini ve bölgeye hakim bir güç yapılmak istendiğini söyledi.

Aydınlık yazarı Hasan Bögün de ABD’nin oluşturduğu koalisyonun Suriye’ye saldırma planı için hazırlanmış bir oyun olduğunu, hedefin Suriye olduğunu vurguladı.

Suriye’nin kuzeyini PYD’ye bırakmak istediklerini belirten Bögün, “IŞİD’i besleyen ülkeler zaten bu koalisyondaki ülkeler. Bu terör örgütünü bitirmek bahane, bütün hesap Esad’ı devirmek ve Kürt koridorunu açmak üzerine kuruldu” ifadesini kullandı.

Erdem Atay
Aydınlık / 12.09.2014

ABD koalisyonu teröristlerle kurdu


ABD Başkanı Barack Obama, IŞİD’le ilgili ABD’nin izleyeceği 4 aşamalı planı anlatırken, ‘Ülkemizi tehdit eden teröristleri nerede olurlarsa vuracağız’ dedi.

ABD Başkanı Barack Obama, IŞİD terör örgütüyle mücadeleyle ilgili ABD’nin izleyeceği stratejiyi Beyaz Saray’dan yaptığı bir açıklamayla dünyaya duyurdu. Hava saldırıları, IŞİD’le savaşan güçlere destek olma, terörle mücadele ve insani yardım başlıklarından oluşan dört aşamalı planı anlatırken, “Ülkemizi tehdit eden teröristleri nerede olurlarsa vuracağız” dedi. Irak ve Suriye’deki IŞİD örgütüne de operasyonlar yapacağının altını çizen Obama, Suriye’de teröristleri silahlandıracaklarını söyledi.

11 EYLÜL’ÜN YILDÖNÜMÜNDE

Obama’nın Türkiye ve Avrupa saatine göre 11 Eylül 2001 saldırılarının yıldönümünde konuşması mesaj olarak algılandı. 15 dakika süren konuşmasına Obama şu cümleyle başladı: “Bu akşam sizlere ABD’nin dostları ve müttefikleriyle IŞİD olarak bilinen terörist grubu önce zayıflatıp sonra tamamen yok etmek için ne yapacağından bahsetmek istiyorum.”

‘ABD’LİLER ENDİŞE DUYUYOR’

Obama, şunları söyledi: “Şu iki noktayı açıklığa kavuşturalım. IŞİD, İslami değil. Hiçbir din, masumların öldürülmesini affetmez. Ve IŞİD’in kurbanlarının büyük çoğunluğu Müslüman. IŞİD kesinlikle bir devlet de değil. Eskiden El Kaide’nin Irak’taki uzantısıydı ve Irak-Suriye sınırının her iki tarafında toprak kazanmak için mezhep çatışması ve Suriye’deki iç savaştan yararlandı. Ne herhangi bir hükümet ne de buyruğu altındaki halk tarafından tanınıyor. IŞİD bir terörist örgüttür, bu kadar net ve basit.

Henüz anavatanımıza yönelik bir tehdit belirlememiş olsak da IŞİD liderleri Amerika ve müttefiklerimizi tehdit etti. İstihbarat örgütlerimiz Avrupalılar ve bazı Amerikalılar da dahil binlerce yabancının Irak ve Suriye’de onlara katıldığına inanıyor. Eğitilmiş, savaş tecrübesi edinmiş bu savaşçılar kendi ülkelerine dönüp ölümcül saldırılar düzenlemeyi deneyebilirler. Birçok Amerikalının bundan endişe duyduğunu biliyorum. Bu akşam, ABD’nin güç ve kararlılıkla bu endişeleri karşılayacağını bilmenizi istiyorum. Geçen ay IŞİD’in ilerlemesinin durdurulması için ordumuza harekete geçme emir verdim. O günden beri Irak’ta 150’den fazla başarılı hava saldırısı gerçekleştirdik.

KOALİSYONA LİDERLİK EDECEK

Ancak bu sadece bizim savaşımız değil. Amerikan gücü belirgin bir fark yaratabilir ama onların yapması gerekeni Iraklıların yerine biz yapamayız. Arap ortaklarımızın yerine onların bölgelerini biz güvenlik altına alamayız. Ben de bu yüzden ilave Amerikan harekâtının Irak’ta kapsayıcı bir hükümet kurulmasına bağlı olduğunu söyledim, ki bunu geçtiğimiz günlerde yaptılar. O yüzden bu akşam yeni bir Irak Hükümeti kurulmuşken, dışarıda müttefiklerimiz içeride Kongre ile istişarelerin ardından, Amerika’nın bu terörist tehdidi geriletmek için geniş bir koalisyona liderlik edeceğini duyurabilirim.

SİSTEMATİK HAVA SALDIRILARI

Amacımız net: Kapsamlı ve aralıksız bir terörle mücadele stratejisiyle IŞİD’i zayıflatacağız ve sonunda yok edeceğiz. İlk olarak, bu teröristlere karşı sistematik bir hava saldırısı operasyonu yürüteceğiz. Irak Hükümeti ile çalışarak, kendi halkımızı koruma ve insani yardım misyonunu genişleteceğiz ve Irak güçleri saldırıya geçtikçe IŞİD hedeflerini vuracağız. Dahası, ülkemizi tehdit eden teröristleri nerede olurlarsa vuracağız. Bu demektir ki, Irak’ta olduğu gibi Suriye’deki IŞİD’e karşı da harekete geçilmesi konusunda tereddüt etmeyeceğim.

IŞİD’LE SAVAŞANLARA DESTEK

İkincisi, sahada bu teröristlerle savaşan güçlere desteğimizi artıracağız. Haziran’da Irak güvenlik güçlerini en iyi şekilde nasıl destekleyebileceğimizi değerlendirmek için yüzlerce Amerikalı’yı Irak’a konuşlandırmıştım. Bu ekipler işlerini tamamladılar. Ve Irak yeni bir hükümet kurdu. Irak’a 475 yeni görevli göndereceğiz. Daha önce dediğim gibi bu Amerikan kuvvetlerinin muharip görevi olmayacak. Irak’ta başka bir kara savaşının daha içine çekilmeyeceğiz. Ama Iraklı ve Kürt kuvvetlerini eğitim, istihbarat ve ekipman olarak desteklemeleri lazım. Sınırın diğer tarafında da Suriye muhalefetine askeri yardımlarımızı artırdık. Bu akşam Kongre’yi bu savaşçıları eğitmek ve donatmak için bize ilave yetki vermeye çağırıyorum. IŞİD’e karşı bu savaşta, kendi halkını terörize eden Esad Rejimi’ne dayanamayız. Kaybettiği meşruiyetini bir daha hiçbir zaman yeniden kazanamayacak olan bir rejim.

İSTİHBARAT KUVVETLENDİRME

Üçüncüsü, IŞİD saldırılarını önlemek için üst düzey terörle mücadele kapasitemizden yararlanmaya devam edeceğiz. Ortaklarımızla çalışarak, para kaynaklarını kesme çabalarımızı iki katına çıkaracağız, istihbaratımızı kuvvetlendireceğiz, savunmamızı güçlendireceğiz, sapkın ideolojilerine karşı koyacağız ve Ortadoğu’ya ve Ortadoğu’dan dışarıya yabancı savaşçı akışını durduracağız. Ben de iki hafta sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde uluslararası toplumu bu çabalara yönelik harekete geçirmek için bir toplantıya başkanlık edeceğim.

İNSANİ YARDIMLAR

Dördüncüsü, bu terörist örgüt tarafından yerlerinden edilen masum sivillere insani yardım sağlamaya devam edeceğiz. Buna hem Sünni ve büyük risk altındaki Şii Müslümanlar hem de on binlerce Hıristiyan ve diğer azınlıklar dahil.

SURİYE MUHALEFETİNE SİLAH

Sonuçta bizim stratejimiz bu. Ve bu stratejimizin dört aşamasının her birinde, geniş ortaklar koalisyonu Amerika’yla birlikte olacak. Şimdiden, müttefikler bizimle birlikte Irak’ın üzerinde uçaklar uçuruyorlar, Irak güvenlik güçleri ile Suriye muhalefetine silah ve yardım yolluyorlar, istihbarat paylaşıyorlar ve milyarlarca dolar insani yardım sağlıyorlar. Dışişleri Bakanı Kerry, bugün Irak’taki yeni hükümetle buluşmak ve ülkenin birliğini sağlama çabalarına destek için Irak’taydı. Önümüzdeki günlerde bu savaşa daha çok ortak, özellikle de bu teröristleri topraklarından çıkarmaları için Irak ve Suriye’deki Sünni toplulukların harekete geçirilmesine yardım edebilecek Arap ülkeleri katmak için Ortadoğu ve Avrupa’da seyahat edecek.

KONGRE’DEN DESTEK TALEBİ

IŞİD’ten kaynaklanan tehdidi ele almada yetkim var ama Başkan ve Kongre beraber çalıştığında ülke olarak daha güçlü olduğumuza inanıyorum. O yüzden, Kongre desteğini memnuniyetle karşılarım.

‘KÖKÜNÜ KAZIMAK ZAMAN ALACAK’

Şimdi IŞİD gibi bir kanseri kökünden kazımak zaman alacak. Ve askeri bir harekâta giriştiğimizde, özellikle misyonu yürüten görevlilerimize yönelik riskler olur. Ama Amerikan halkının, bu çabanın Irak ve Afganistan savaşlarından nasıl farklı olduğunu anlamasını istiyorum. Yabancı bir ülke toprağında savaşan muharip Amerikan askerleri olmayacak. Bu terörle mücadele operasyonu, IŞİD’i nerede olursa olsun devre dışı bırakmak için hava gücümüz ve yerde konuşlu ortaklarımızın güçlerine desteğimizle istikarlı bir çabayla yürütülecek.

‘SOMALİ VE YEMEN GİBİ OLACAK’

Ön cephedeki ortaklarımızı destekleyerek bizi tehdit eden teröristleri yok etme stratejisi, yıllardır Yemen ve Somali’de başarıyla uyguladığımız bir strateji. Ve benim bu sene başında çerçevesini çizdiğim, Amerika’nın esas menfaatlerini tehdit edenlere karşı güç kullanma ama uluslararası düzene yönelik daha geniş riskler söz konusuysa ortakları harekete geçirme yaklaşımıyla da uyumlu.”
 
Aydınlık / 12.09.2014