24 Eylül 2014 Çarşamba

MEHMET ALİ GÜLLER/ AKP, ABD’nin IŞİD planına karşı mı?

Önce şu saptamayı yapalım: Nedeni ne olursa olsun, AKP Hükümeti’nin Cidde bildirisini imzalamaması, nesnel olarak Türkiye’nin ve dolayısıyla bölgenin yararınadır.

Hep söylüyoruz: IŞİD’e karşı ABD’yi desteklemek aldatmacadır zira problemin kaynağı çözüm olamaz!
 
Gelelim Türkiye’nin itirazlarını incelemeye ve tartışmaya...
 
ANKARA’NIN 3 İTİRAZI
 
Türkiye’nin üç temel itirazı var:
 
1) Ankara, ABD’nin IŞİD planına askeri katkı vermeye ve üslerini askeri amaçla ABD’ye kullandırtmaya itiraz ediyor.
 
2) Ankara, sınırlarına yığılma endişesiyle, Suriye içinde bir tampon kurulmasını istiyor.
 
3) Ankara, Batı’nın IŞİD’e karşı kullanılsın diye yerel kuvvetlere dağıttığı silahların PKK’nin eline geçmesinden endişe ediyor.
 
Peki bu itirazlar ne anlama geliyor, tartışalım:
 
HAVA SALDIRISI YETMEZSE ASKERİ DESTEK ŞART!
 
1) Türkiye’nin ABD’nin IŞİD planına askeri katkı vermek istememesinin temel gerekçesi olarak, IŞİD’in elinde rehin bulunan 49 yurttaşımız gösteriliyor.
 
Kuşkusuz anlaşılabilir bir nedendir. Ancak hem AKP’nin IŞİD’e Suriye’de Esad’ı devirsin diye verdiği destek hem de Musul Konsolosluğumuzun neden boşaltılmadığıyla ilgili sorulara ikna edici bir yanıt verilememiş olması, hükümetin bu gerekçesini bir parça sorunlu hale getiriyor.
 
Fakat Ankara kulislerine yansıyan bilgilere göre, son tahlilde hükümet İncirlik Üssü’nün kullanımına zaten “evet” diyecek. Üssün kullanımının “insani amaçla” sınırlandırılmasının pratikte bir anlam ifade etmediği de, nasılsa geçmiş uygulamalardan biliniyor!
 
Üstelik AKP Hükümeti, kendi elini zora sokan kötü manevralar yapmaktadır: Ankara hem ABD’nin IŞİD planına “hava saldırısı yetmez” diyerek itiraz etmekte ama hem de “askeri destek vermem” demektedir. Bu çelişki pazarlık sürecinde Ankara’nın elini zayıflatacaktır.
 
SURİYE’DE TAMPON, KÜRT KORİDORU DEMEKTİR
 
2) Ankara’nın Suriye içinde tampon bölgesi istemesini de pratikte ABD’nin IŞİD planıyla doğrudan örtüşen bir “itiraz” olarak değerlendirmek durumundayız.
 
Zira Suriye’de tampon, pratikte Kürt Koridoru demektir. ABD’nin IŞİD bahaneli bögle müdahalesinin nihai hedefi de zaten Kürt Koridoru’dur.
 
3) Ankara’nın PKK’nin eline geçebilecek silahlardan endişe duyması da daha çok Açılım’da inisiyatifi elinde tutabilme ihtiyacından kaynaklanmaktadır.
 
Aynı gerekçeyle PKK de Türkiye’nin ABD’nin IŞİD planlamasına dahil olmasını istememektedir. Aynı 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi...
 
Orada da ABD’nin tezkeresi, son tahlilde “Büyük Kürdistan” hedefli projenin gerçekleşmesi içindi ama Kürt örgütleri Türkiye’nin o tezkereyle bölgeye girmesine itiraz ediyordu.
 
O gün de bugün de itiraz etmeleri, süreçten en kârlı çıkacaklarını bildiklerindendir!
 
AKP NEDEN İTİRAZ EDİYOR?
 
AKP Hükümeti’nin eli zayıftır. Eski ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin dün servis edilen “Türkiye’nin Ahrar-ı Şam ve En Nusra’ya yardım etmemesini istedik ama...” açıklaması da, aslında Ankara’ya “Suriye’de suça bulaştınız, plana dahil olmaya mecbursunuz” mesajıdır.
 
Ankara’nın plana dahil edilmesi ABD için kritik öenmdedir: Çünkü Türkiye hem NATO’nun çekirdek koalisyonunda, hem de Arap koalisyonunda olan tek ülkedir ve Washington’un koordinatör ülkeye ihtiyacı vardır.
 
Peki AKP Hükümeti neden ayak sürümektedir? Anlayabildiğimiz kadarıyla:
 
1) İnisiyasitfin kendisinde olduğu Kürt meselesinin elinden çıkmasını istememektedir.
 
2) Sürecin sonunda en kârlı çıkacak ülkenin İran olmasından endişe etmektedir.
 
3) Üç yıldır Suriye’de girdiği ilişkilerin, “terörle mücadele” süresinde kendisine bumerang etkisi yapacağından endişe etmektedir.
 
4) Kırılgan yapıdaki ekonominin sürecin dalgalanmalarından olumsuz etkileneceğini ve bunun da 2015 seçim sürecine olumsuz yansıyacağını hesap etmektedir.
 
5) Bu kadar kötü bir tabloya da “karşılığını almadan” evet demek istememektedir!
 
Aydınlık / 13.09.2014