5 Eylül 2014 Cuma

Stephen Larrabee Aydınlık’a konuştu 2: Türkiye, Çin'den silah satın almayacak

  
cfr
 
 ‘Davutoğlu geldi ama Erdoğan’ın politikası uygulanacak ve Türk dış politikasında büyük bir değişim olmayacak. Tabii ki her konuda anlaşamıyoruz ama genel anlamda Türkiye ile ABD’nin çıkarları örtüşüyor’
 
   Washington’da Türkiye ile ilgili tahliller konusunda en çok önemsenen isimlerin başında gelen Stephen Larrabee, 2010 yılında Türkiye-ABD ilişkilerinin artık daha sorunlu bir seyir izleyeceğini öngördüğü bir rapor hazırlamıştı. Daha sonra kitaplaşan “Sorunlu Bir Ortaklık: Küresel Jeopolitik Değişim Döneminde ABD -Türkiye İlişkileri” adlı rapor, Türkiye ile artık 2002 sonrası dönem gibi “pürüzsüz” ilişkiler yürütülemeyeceğini söylemiş ve Erdoğan’a eleştirel yaklaşmıştı.

   Larrabee, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini telefon üzerinden değerlendirdiğimiz bu söyleşide ise, Erdoğan’a yönelik çok daha temkinli, kucaklayıcı ve geçmiş sorunların üstünü kapatma yönünde bir yaklaşım sergiledi. Larrabee, daha önceki söyleşilerimizde Türk dışişleri ve özellike Ahmet Davutoğlu için danışmanlık yaptığını da açıklamıştı.

   Larrabee’nin sözlerini Obama yönetiminin de yaklaşımını yansıtması açısından dikkatinize sunuyoruz.   

‘Sorunlar kırılmaya işaret etmiyor’

- İhsanoğlu ya da Demirtaş Cumhurbaşkanı olsaydı Washington daha çok tatmin olur muydu?

   Hayır... Washington taraf tutmaz ve başka herhangi bir siyasetçinin hangi politikayı izleyeceğini söylemek de imkansız. Ayrıca kimse Erdoğan’ı geçmişle ilgili yargılamıyor... Yalnızca anlaşamadığımız bazı konular vardı. Ama bu ille de kırılma yaşadığımız anlamına gelmiyor. Bu anlaşmazlıkların tekrarlanmayacağı yönünde düşünceler var. Biliyorsun, Washington’daki herkes Erdoğan’ın müthiş başarılı olduğunu ve Türkiye’nin Atatürk’ten beri sahip olduğu en güçlü lider olduğunu kabul ediyor. Bu sebeple, hiç kimse Erdoğan’ın siyasi becerilerini irdelemiyor...

   Yalnızca şu var: eski Türkiye’den daha istikrarlı ve daha demokratik bir Türkiye yaratma konusunda bir umut vardı...

- Ancak bazı Amerikalı uzmanlar Erdoğan’ın Washington için bir çözüm değil, bir sorun olduğunu iddia ediyor. Obama Yönetimi’nin eğilimi bu yönde midir?

   Daha önce de söylediğim gibi, bazı açılardan sorunlar var ancak son derece olumlu olan bazı açılar da mevcut.

‘İlişkiler soğudu ama bozulmadı’

- Bu Washington’daki bazı kesimlerin değerlendirmesi mi yoksa Obama Yönetimi’nin mi?

   Obama ile Erdoğan arasındaki ilişkiyi temel alıyorum. İki yıl öncesine kadar aralarında çok yakın bir ilişki vardı; Obama sık sık Erdoğan’a danışıyor ve Erdoğan’la görüşmelerine kamuoyu önünde atıfta bulunuyordu. Protestoların başladığı geçtiğimiz Mayıs (2013) ayından beri ikili arasında ilişkiler soğudu diyebiliriz. Bozulmadı ama soğudu. Erdoğan’ın bazı beyanları ve izlediği bazı politikalar sebebiyle, özellikle de Mayıs ayındaki protestoları ele alış biçimi ve bunların sonuçları sebebiyle... Ve yine, önceden belirttiğim gibi, PKK ile görüşmelerin durduğu görülüyor. Ancak geçen yıl durum böyle değildi, çok daha fazla gelişme vardı, beklenti içinde olunan çeşitli konular vardı, bu sebeple Türkiye Ortadoğu’da daha büyük bir rol oynuyordu. Bence Obama Yönetimi, Türkiye’nin birkaç sene önceki gibi önemli bir rol oynamadığını düşünüyor.

- Erdoğan-Obama ilişkisini etkileyen yalnızca Gezi Hareketi miydi?

Hayır hayır. Bu yalnızca en önemli ve en belirgin örnek.

‘Türkiye Çin’den silah almayacağı için mesele yok’

- Öte yandan Erdoğan’ın Çin ile silah anlaşması girişimi ve Rusya ile gelişen ticari ilişkilerinin Washington’da büyük rahatsızlığa yol açtığı söyleniyor...

   Tabii ki Çin’le ilgili -Çin’i vurguladığın için söylüyorum- en baştaki karar, ki bu aslında bir karar da değildi, bir niyetti. Çin füze savunma teknolojisi almak için gösterilen bu niyet, Washington için üzücü bir gelişmeydi. Ve bu, ABD ile Türkiye arasındaki endişe verici sorunlar ve ihtilaflar içinde sadece bir örnekti. Ama Gezi olayları 1 numarada duruyor.

   Gezi Parkı protestolarını vurgulamamın sebebi bunun yerel bir mesele olmasıdır. Dış politika konusunda da kesinlikle Çin meselesi büyük bir endişe nedeni olmuştu. Ama anladığım kadarıyla artık böyle bir durum yok, çünkü Türkiye Çin’den silah satın almayacak.

‘Avrasya yönelimi ciddi değil’

-  Erdoğan’ın Rusya ve İran’la olan ilişkilerine baktığımızda, Avrasya’ya doğru kaydığını düşünüyor musunuz?

Şanghay İşbirliği Örgütü vs. böyle bir yönelim görmüyorum.  Erdoğan’ın Asya’ya doğru kaydığını hiçbir suretle söyleyemem. Böylesine herhangi bir ciddi gelişme görmüyorum.

-  AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonrası ve Erdoğan’ın İBB Başkanlığı sırasında Washington ile ilişkileri çok iyiydi. Kırılma noktası ne oldu?

   İç politikada kesinlikle Gezi protestoları oldu.

‘Türkiye ve ABD’nin çıkarları kesişiyor’


- Ya dış politikada?


   Dış politikada Esad’ın altını oynamaya çalışma kararı ve Türkiye’nin Esad’ı gerçekten devirebileceği beklentisi oldu. Ve bunun ardından son birkaç yıl içinde Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkisi ve önemi azaldı. Yani iki sene önceki durumla karşılaştırdığınzda, Erdoğan’ın etkisi ve olaylarla gelişmeleri okuyabilme konusundaki istikrarı azaldı.

- Bu başarısız dış politikanın sembol ismi Davutoğlu’ydu. Ve şimdi Başbakan. Bu gelişmenin Türkiye’yi bölgede yalnızlaştıracağını düşünüyor musunuz?

   Hayır düşünmüyorum. Yalnızlaşmaya yol açacak bir politika izlemediği sürece yalnızlaşmaz, sonuçta izleyeceği politika önemli. Ama bunun Davutoğlu’nun değil Erdoğan’ın politikası olacağını tahmin ediyorum. Türk dış politikasında çok büyük bir değişim olacağını sanmıyorum. Yani tabii ki her konuda anlaşamıyoruz ama genel anlamda Türkiye ile ABD’nin çıkarları çok yakından örtüşüyor ve kesişiyor. Türk dış politikasında çok önemli kırılmalar olmadığı sürece, başbakanlık değişiminin çok önemli bir etkisi olmayacaktır ve Türkiye uzun zamandır izlediği dış politikaları izlemeye devam edecektir.
 
‘Erdoğan ekonomiyle yine baş eder’
 
-  Ekonomistler Türkiye’nin önünde çok ağır bir ekonomik kriz olduğunu söylüyor. Sizce Erdoğan bu krizle baş edebilir mi?

   (Gülerek) Yani, son 10 yılda kendini içinde bulunduğu -şimdikinden çok daha kötü ekonomik durumlarda- çok iyi iş çıkardı. Dolayısıyla bu işi kotarmaya devam edeceğini düşünüyorum. Bana göre ekonomi Erdoğan’ın en güçlü olduğu alan ve şu ana kadar yaptığı en iyi şey.

-  Yani büyük bir ekonomik kriz olmayacak diyorsunuz...

   Tabii bunu öngörememem... Ama geçmişte ekonomiyi ele alış biçimi üzerinden değerlendirecek olursak, dramatik bir değişim beklemiyorum.
 
Şafak Terzi / Aydınlık / 01.09.2014