(3 Nisan 2013 tarihli görüşme tutanağından)
BDP Heyeti: Akil İnsanlar Heyeti’ne dair Sn. Başbakan’ın yaklaşımları dar oldu. Bir ikna heyeti olarak görüyorlar. Biz isim önerilerimizi sunduk. Burada sizinle tartışmaları gerekiyordu.
Abdullah Öcalan: Evet, sanırım 49 kişi olacak ama öyle dedikleri gibi dar olmaz, bunlar tıkanmalara karşı da devreye girecek, sürecin sonuna kadar rol oynayacaklar. Öyle olur zaten.
Heyet: Sanırım 63 kişi olacak diye açıkladılar. Biz yola çıkarken yapıldı açıklama.
Öcalan: Öyle mi oldu. Niye 7 bölge 7’şer kişi değil mi? Bunların görevi önemlidir. Akil insanların devreye girmesi kabul edildi. Önemlidir bu.
(...)
Bu Akil İnsanlar Komisyonu’nda kadınlar kimler olabilirdi başka?
Heyet: NÜ.’yü önermiştik almamışlar. ZT (Zübeyde Teker-Aydınlık)’yi önerdik, alınmış.
Öcalan: Onu ben de söylemiştim.
Öcalan: En önemli konuya geliyorum: Parlamento çağrısı. Bu konuya dair çok tartışma yürüttük. Sonuçta “ikinci aşamanın başlangıcı bu parlamento çağrısıyla olacak” dedik. (MİT Heyetiyle yaptığı görüşmeyi kastediyor-Aydınlık) (...) Bu çağrı ikinci aşamayı başlatacak. Nedir bu aşama? Yasal, anayasal sürecin öne çıktığı bir aşamadır. Bu yeterli mi?
Heyet: Başkanım TBMM’de böyle bir mekanizma yok. Meclis’in “karar” şeklinde bir tasarruf mekanizması yok iç tüzükte. Ya bir kanun çıkarır ya da bir komisyon kurar. Ötesi bağlayıcı olmaz.
Öcalan: Ya, 3’te 2 çoğunlukla Meclis bir karar alırsa nasıl bağlayıcılığı olmaz. Anayasa bile değişir bu çoğunlukla. Hukuku tam bilerek konuşmalısınız.
Heyet: Yasa yaparsa bağlar ama karar dediğimiz şey bir temenni gibi olur. Bir yol bulmaya çalışalım, belki Meclis Başkanı da bir yol önerir. Kendisi de Meclis’in önümüzdeki dönem açılışında böyle bir şey yapabilir. Dört parti ortak bir önerge ile ancak Meclis’ten bir kınama ya da başka bir temenni kararı alabilir, bu da oturuma geçilmeden önce oluyor, bunun da bağlayıcılığı yok ama...
Öcalan: Peki, böyle bir şey meşruiyet sağlamaz mı?
Heyet: Meşruiyet sağlar tabi ki Başkanım ama yasalar karşısında bağlayıcı olmaz bu karar yine de. Meclis bu yaz Temmuz’la birlikte kapanacak, Ekim’de açılacak ayrıca.
Sayın Çiçek bu yaz fazla tatil yapılmayacağını söyledi, Meclis’i çalıştırma gibi bir yaklaşımları var.
Öcalan: Tabi. Tatil kısa olmalı. Belki 15 gün falan. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, Meclis de buna göre çalışmalı.
Öcalan: ... parlamentoda “Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu” kuracaklar. Bu da önemlidir. İsimle ilgili sıkıntı çıkarmayacağız, ama hakikat komisyonu gibi çalışır, onun ön hazırlığı gibi ya da. Çünkü tartıştık; sorun olmamalı! MHP karşı çıkabilir. CHP gelse iyi olur. İkna etmeye çalışın, gelmezlerse ne yapalım! “Demokratikleşmenin bütün maddelerini gündeme alacak bir komisyondur” deyin CHP’ye. İşte 16 madde falan açıkladılar, bunların hepsi bu komisyonun gündeme alacağı konulardır.
Öcalan: Basına yanlış şeyler yansıdı. (21 Mart 2013 tarihli Nevruz mesajı ile ilgili-Aydınlık) “Öcalan bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten bilmem neden vazgeçti” dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Benim temel görüşüm şudur: Silahlı çatışmaya son verme, sıkı sıkıya yasal demokratik mücadeleye sarılma ile olur. Bu, “yasa çıktı, çıkmadı” tartışması da mesele değil. Bunların hepsi demokratik siyaset aşamasının birer parçasıdır sadece. Anayasal çoğunluk (330) ile Meclis bir çağrı yapabilir sanırım. (Biraz kızarak) Beni şaşırtmayın. “Tarihi çatışma sürecini sona erdirdik” dediysem “barış oldu” demiyorum. Legal siyasete evrensel bağlılıktan ve mücadeleden söz ediyorum. Hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ben sadece, “demokratik Türkiye olmadan bunların hiçbiri olmaz, zamanı da değil, arabayı atın önüne koymayın” diyorum. Önce demokratik Türkiye olmalı.
Öcalan: Çekilme başlarsa bunlar olabilir, belki gelenler olabilir.
(S.’ye dönerek (Selahattin Demirtaş kastediliyor-Aydınlık)) Adalet Bakanı’yla görüşün. Ölüm sınırında olan mahkumlar var. Bana mektuplar geliyor; Şakran Cezaevi’nde ve Tekirdağ’da sürecin canına okumak isteyen görevliler var. Zaten yasal çerçevesi oluşturuldu. Hasta mahkumlarda Adalet Bakanı çok seri davranmak zorunda. Kendisine selam söyle. “KCK tutuklularına dönük baskılar aslında süreci sabote etmeye dönük provokasyonlardır” dersiniz. Sizde olan cezaevi ile ilgili bilgileri de bu kapsamda aktarırsınız.
(S.’ye dönerek (Selahattin Demirtaş kastediliyor-Aydınlık)) Adalet Bakanı’yla görüşün. Ölüm sınırında olan mahkumlar var. Bana mektuplar geliyor; Şakran Cezaevi’nde ve Tekirdağ’da sürecin canına okumak isteyen görevliler var. Zaten yasal çerçevesi oluşturuldu. Hasta mahkumlarda Adalet Bakanı çok seri davranmak zorunda. Kendisine selam söyle. “KCK tutuklularına dönük baskılar aslında süreci sabote etmeye dönük provokasyonlardır” dersiniz. Sizde olan cezaevi ile ilgili bilgileri de bu kapsamda aktarırsınız.
(24 Haziran 2013 tarihli görüşme tutanağından)
Heyet: Bu defa arkadaşları çok da rahat görmedik, gelişmelerden dolayı kaygılar artmıştı.
Öcalan: Neden?
Heyet: Bu son dönem yaşanan gelişmeler nedeniyle. Özellikle hükümetin tutumu, size yaklaşımları, koruculuk meselesi, yeni karakolların inşası, tutuklu arkadaşların bırakılmaması, sizinle iletişimin sağlıklı olmaması, kısaca ikinci aşamaya dair umutların belirmemiş olması nedeniyle kaygılarda artış olduğunu gözlemledik.
Öcalan: Dün bir AKP’li söylemiş, Mahir midir nedir işte. Tek bir kişi kalmayana kadar çekilme sürecek, ondan sonra bu adımlar atılabilir falan. İşte bu yaklaşım felaket getirir, ahmak mıdır nedir? Bizim milyonlarca sempatizanımız var sınırların içinde. Çekilme dediğin, “son kişi kalıncaya kadar” dersen kendini kandırırsın sadece. İstesek gerilla halkın içine bile karışır, bunları nasıl tespit edeceksin, söylediğinin karşılığı yok, bunun farkında değil.
Öcalan: Bir gazetede okudum, yeni korucu kadrolarından söz ediyordu. Hatta korucu köyleri, bölgeleri falan oluşturmak istiyorlar diye. Bunun anlamı bu işe dinamit koymaktır. İşte bu anlayış her şeyi bitirir. Çıkış yavaşlatılmalı demiş olmamın sebebi de bunlardır. Yeni tepeleri ele geçirmekle falan olmaz. Bu tür şeylere dikkat edilmelidir. Yanılmıyorsam mektupta da ‘izleme kurulları oluşmalı, gerillanın boşalttığı yerleri bunlar doldurmalı’ diye yazmıştım. Köye dönüşler akın akın olmalı. Bunlar kendiliğinden olur diye düşünmüştüm. Özellikle köye dönüşlerle ilgili siz de bir gündem açamadınız. AKP, geri çekilmeyi böyle anlıyorsa olmaz. Gerilla geri çekilirken yerine AKP’yi koyuyorlar. Bu yürümez, Bakanla net konuşun “biter” deyin. Yeni karakollar falan olmaz.
Öcalan: 100 yıllık sorunu çözüyoruz, kolay mı! Bakanla görüşüp söyleyin, gerekirse 50 yasa çıkaracaklar. Yasallık niye yanlış olsun? Bilmem PKK yasadan yararlanıp meşrulaşırmış, evet tabi ki öyle olacak. Amacımız bu yasadışılığı bitirmek değil midir? Bizi herhalde çocuk yerine koyuyorlar. Böyle yürümez, kör dövüş devam eder, yazık olur. Anlamıyorlar bunlar. Özal, Erbakan bana dediler ki her türlü yasal tedbire hazırız, orduyla görüştüğümüzde de aynısını söylediler. Anlayamadım gitti, bu AKP niye bu kadar diretiyor? Siz de geçmişi AKP’ye anlatın biraz. Geçmişten beri devlet bize söz veriyordu, yasallık için. Ama yasa olmaz diyorlarsa, aldatmaca vardır. Bu son tavrım da bundan dolayıdır. Kandil’dekiler aya mı gidecek, Endonezya’ya mı, Finlandiya’ya mı? Nereye gidecek, bir teki bile silah bırakmaz böyle olursa.
...Sizin AKP ile geliştireceğiniz diyalog, bizim devletle varacağımız sonucu bekliyor. Dün ve bugün vardığımız mutabakatı hükümet onaylarsa ve Kandil’e yazdığım mektup size verilirse ‘fiilen ikinci aşamaya geçilmiştir’ diyebiliriz. 8 ana başlık sundum (BDP’lilerin duyurduğu 8 komisyon önerisini kastediyor-Aydınlık) bunlar derinleştirmek istediğim konulardır.
(...) Şimdi ikinci aşama için çatışmasızlık gerekliydi, 1 Haziran kararımda ısrarcıyım. ‘Adım adım süreç gelişir’ dedik. Bu konuda ‘Öcalan’ın kendi iradesi vardır’ dersiniz. Bu devam de edecek ama asıl önem verdiği 2. aşamadır. Bu mektuptan sonra 2. aşamaya geçmek gerekir. (...) Şimdi devletin yanıtını bekleyeceğim. Ne zamana kadar yanıt gelir. (...) Siz ve Kandil sıkı duracaksınız, mektuptan haberdar oldunuz, 8 başlığı sayacağım, mektup yarın akşam ki toplantınıza yetişir. İçeriği de onaylanırsa süreç yürür.
Öcalan: Yasalar çıkarsa ikinci aşama bitmiş olur. Bu arada geri çekilme de paralel yürür. Karşılıklı siz bize, biz size öneriler yaparız. AKP şunu bilmeli, kısmen gerilla içeride kalsa bile bu yanıltmasın. İstesek gerilla halkın içinde bile saklanır. Buna kafayı çok takmasınlar, önemli olan çatışmasızlıktır. KCK operasyonları olursa siyaseten siz, gerilla operasyonları olursa gerilla cevap verir. Proje yasalaşırsa normalleşme aşamasına geçilir. İçeride dışarıda kimse kalmaz. Öyle genel af olmayabilir. Meclis bir yolunu bulmak zorundadır. Yönetici-militan ayrımı yapmadan bir yolunu bulmak zorunda. Hasta tutuklular hemen bırakılmalıdır. Biz nasıl elimizdekileri hemen bıraktıysak bakan bey de olumlu yaklaşmalı. Soracak bir şey var mı?
Heyet: Başkanım ben yine de parlamento takvimini hatırlatmak istiyorum. Sizler bir proje üzerinde çalışıyorsunuz ve Ekim 15’ten söz ediyorsunuz, ancak parlamento zaten 1 Temmuz’da tatile girip 1 Ekim’de açılacak. Açıldıktan sonra da çok kısa bir süremiz kalacak, sonrasında kasım aralık ayları bütçe tartışmaları, Ocak’tan itibaren de seçim süreci başlıyor ve sonraki üç yılın tamamı seçimlerle geçecek. Dolayısıyla hükümet herhangi bir adım atmazsa çok zaman kaybetmiş olacağız ve Kürtler açısından ciddi riskler ortaya çıkabilir. Bütün bunları da hesaplamamız gerekiyor.
Öcalan: Devlet bunu hükümetin oyunu için bir fırsata çevirirse Ekim 15’ten sonra savaş tarzınızı belirlersiniz. Ben zaten burada bitmişim demektir. Benle oyun oynayanla siz de oyununuzu oynarsınız. Bakın Taksim’e katılsaydınız bile hükümet giderdi, PKK şimdi belki 50 bin kişidir, umarım böyle olmaz, oyun olursa eliniz serbesttir. (...) Tarihsel kardeşlik bizim dediğimiz şekilde olur ancak. Çıkışta basına yazarsınız. Öyle savaş tehdidi gibi şeyler olmasın, yanlış anlaşılır. Siz zaten benden daha iyi formüle ediyorsunuz.
(17 Ağustos 2013 tarihli görüşme tutanağından)
Öcalan: Stratejik Önderlik demek en az Başbakan, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı demektir. Bunu bana siz dayattınız. Daracık yerde bunları yapmam mucizedir. Halklarımızın hatırı için yaptım. Sizlerin ricası üzerine yaptım. Ben kendim dayatmadım. Eski heyetin ricası oldu, şuralara birkaç not yaz dedi. Ben de kaçmadım, rolümü oynadım. Eğer sağ kalabilirsem 40 yıllık bir savaşın onurlu bir barışı nasıl olacak bunları tartışın işte. Ardından bunların demokratik sözleşmeye dair paketi olacak. Tartışma olanakları artmıştır. Bunun stratejik tarafı da benim. Bu yıl olmazsa gelecek yıl anayasaya da yansıyacak, kaçış yok.
Öcalan: AKP şimdi tek taraflı paket hazırlıyor, bunun en nihai sonucu çatışmadır. Tayyip Bey’e işte böyle yaparsan devlet taviz vermiş olur, PKK’yi tasfiye etmek mümkünken, birkaç da bombalama yaparsan olur deniyor. Bu tam bir tuzaktır, 20 yıldır bu sürecin içindeyim, biliyorum. Sn. Başbakan, çözümü değil çözümsüzlüğü, barışı değil, silahsızlanmayı değil, büyük savaşı dayatmış olursun.
(...) Türk-Kürt savaşını dayatıyorlar. Normalde düşününce bu köy yakmalar, faili meçhuller falan Türk milliyetçisiyim diyenlerin yapmaması gereken şeyler. Amed zindanında yapılan insanlık dışı şeyler. Oraya bakın, orada sınırsız bir Kürt düşmanlığı, karşılığında da sınırsız bir Türk düşmanlığı yaratmak vardır. Hakikat komisyonları biraz da bunun için lazımdır. Öldür ama niye bu insanlık dışı yöntemi kullanıyorsun, amaç nefret uyandırmak. Kurşuna diz bunun bile bir mantığı vardır. Ama onurunu kırıyor, jiteme, gladioya, paralel devlete kadar dayanır ucu. Geldiğimiz nokta tavşana kaç-tazıya tut, iti ite kırdırma politikası. Heyetle görüşme yaptığım sırada bile Hakkari’de köylü katliamı yaptılar, heyet bile şaşırdı.
MİT Yetkilisi: Heyet görüşürken tersinden de yaptılar, Malatya savcısı Müsteşara soruşturma açtı. (Suriye’de düşürülen Türk jeti ile ilgili soruşturma çerçevesinde Malatya Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da dahil edilmesiyle ilgili-Aydınlık)
Öcalan: Evet, 33 asker olayına kadar böyledir. Sonuç olarak birileri 100 yıllık bu vekaleten savaşı istiyor. AKP’ye gelişleri ise ilginç, AKP’nin içi biraz karışıktır. 2012’de bitirecektik ortaya MİT çıktı diyalog kurdu. Bizim de diyalogumuz elde kaldı. Sizin ve Kandil’in raporlarında belirttiği şikayetler, Reyhanlı olayı, Gezi olayları ve daha bilmediğimiz yüzlerce olay, hükümete bak işte terörle başarılı mücadele varken ne diye görüşüyorsun dediler. Sn. Beşir Atalay’a söyleyin net tavır koymalıdır.
(...) Beşir Bey’in bilmesi lazım. O’nunla periyodik, derinlikli, toplantılarımız önemle, titizlikle planlanmalı, kararlar hayata geçirilmeli.
Sn. Erdoğan’ı ikinci bir Mursi’ye çevirirler. Paralel devlet devrede ama boşa çıkarabiliriz.
Tek taraflı uyduruk demokrasi paketi yerine üzerinde birlikte çalışılmış, düzenlenmiş bir paket olmalı. BDP’nin rolü burada çok önemlidir. Birlikte tartışıp, uzlaşıp, karar alıp can siperane savunulur, TBMM de birlikte çıkarılır.
Öcalan: Biz de KCK’yi tek taraflı olarak hayata geçiririz. Yasaları, anayasası var. 1 Eylül’den itibaren biz de bunu yaparız. Birkaç gün bekleriz ilerleme olmazsa AKP’nin tek taraflı paketine karşılık biz de KCK’nin tek taraflı paketini hayata geçiririz. Bu da giderek savaş demektir. Burada hemen pratik bir öneri yapacağım. Sayın yetkili de getirdi bazı şikayetler. Şehitliklerin açılması, gerillanın görüntü vermesi, yol kesmeler, adam kaçırmalar, asayiş birimleri, buna karşılık gerillanın boşalttığı alanlarda köylüler birbirini öldürmeye başladı, karakollar, HES’ler, korucular falan.30 yıllık gerilla deneyimi çekilirken geride izleme kurulu bırakmalıydı. Biz bunu inşa etmeliyiz. Kürt, Türk AKP’li fark etmez.
Öcalan: Sn. Beşir Bey’in bilmesi lazım, kendimizi asla tasfiye etmeyeceğiz. Cemil’den gerillaya kadar herkese siyaset hakkı, kimine şimdi, kimine 5 ay sonra olur. 1 Eylül dediğimiz süre de budur. Ya stratejik çözeceğiz, ya da oyalamayı bırakacağız. Her çatışmanın bir barışı vardır. İstiklal savaşı 2 yıl sürdü, şahadetleri de bundan azdır. Aşiret kavgası değil bu, kaldı ki onda bile bir barış antlaşması olur. Biz buna İmralı barışı diyelim, ya da tarihi Kürt-Türk ittifakı diyelim.
Öcalan: Tek taraflı paket kesinlikle olmaz. Sayın yetkili de bunu söyler. İzleme komitesinin parlamento ayağı da olabilir. KCK, Ergenekon, hukuk komedisi, trajedisi ile de ilgilenebilir. Çok önemli iki şeydir. Bunları çözümlemezsek Başbakanı da götürür. Okudum işte İlker Başbuğ’la ilgili Başbakan da konuşmuş. Af maf demeyeceğim, bu hatalı cezalardan nasıl dönülür. Bunun dışında da geri dönüş yasası olabilir. (...) Şimdi paketin bir parçası da olabilir dönüş yasası. Buna Ergenekon da dahil olur. (...) 221. madde olmaz. Ya bu madde değişir ve ek yapılır ya da ayrı bir yasa olur. (...) Yüzde 7’den yüksek baraj olmaz, AKP’nin de bizim de ihtiyacımız yok. Neden korkuyorlar.
Ceyhun Bozkurt / 28,08,2014- AYDINLIK