Terörizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Terörizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2016 Salı

HDP’den Ankara katliamcısına taziye




Ankara’da askeri personeli taşıyan servis araçlarına yönelik saldırıda bulunan canlı bomba, TAK üyesi Abdulbaki Sönmez için Van’da Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER) tarafından taziye kuruldu.

Ankara’da askeri personeli taşıyan servis araçlarına yönelik saldırıda bulunan canlı bomba, TAK üyesi Abdulbaki Sönmez için Van’da Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER) tarafından taziye kuruldu.

HDP Van Milletvekili Tuba Hezer ile DBP, HDP ve MEYA-DER yöneticileri kitlesel olarak taziyeye ziyarette bulundu. Polisin abluka altına aldığı taziye evinde son bulan yürüyüş ardından konuşan MEYADER yöneticisi İdris Şaybak, “Dünyanın birçok yerinde diktatörler gençlerin verdiği mücadele ile devrilmişlerdir. Bu da cesaret ister” dedi.

PKK’nın Güneydoğu’daki partisi DBP Van Eşbaşkanı Caziye Duman ise, Cizre ve Sur’daki kuşatma ve katliamlara dikkat çekerek, “Zinar Raperin’in eylemi bu katliam politikalarına cevap olmuştur.” diye konuştu. 

Aydınlık- 22.02.2016

8 Ağustos 2014 Cuma

MEHMET FARAÇ/ Kafa kesen Türkler nerede üslendi?..

mehmetfarac
 
Vahşetin kirli elinde titreyen insan kalbi... Nehirlere inat, hırçınlığı mazluma dönmüş kan gölü...
 
Kasap bıçağından daha zalim satırlar ve paslı palalar...
 
Kalleşliği bile arkadan vuran kiralık kurşunlar...
 
Yani insan kalbi bile yiyen terör!.. Sıradanlaşmış kan dökme vahşetleri... Ve kafa kesme!.. Ve toplu infazlar...
 
İster IŞİD'in, ister kafanızı kuma gömüp IŞİD'meyin!.. Ama artık işitin!..
 
Çünkü bunların hepsi gerçek... Hem de yanı başımızda, canımıza dokunmasa da insanlığımızı acıtacak kadar yakında ve ölüm kadar ağır, yaşamak kadar gerçek...
 
İnsanlığın son durağında ölümün kurtuluş olmadığını ibretiâlem olsun diye duyuran gerçek bir zulümdür bu...
 
Aylardır durmayan ve günlerdir çok yakınımızda, üstelik sınırımızda kan ağlatan pervasız bir zulüm!..
 
Suriye ve Irak'ta yaşanan bağnaz ve acımasız katliamları kim dayatıyor acaba?.. Ne adına bu terör?.. "Şeriat adına"ymış!..
 
Vah ki ne vah!.. Yalnız insanın değil, vicdanın, merhametin, inançların ve bizzat dinin arkadan hançerlendiği bir vahşettir bu...
 
SİYAH-BEYAZ; ÖLÜM!..
"IŞİD" yani (Irak-Şam İslam Devleti) adlı El Kaide yanlısı şeriatçı bir örgütün Ortadoğu'da, "din adına" yaptığı katliamlar durmuyor... Çünkü dur diyen de yok!..
 
İslam'ın ilk çıkışındaki yasaları referans alan Selefi ideolojisinin bağnaz timleri, gericiliği reddeden canlı ya da cansız, doğru ya da yanlış, siyah ya da beyaz ne varsa hedef alıyor...
Yalnız insanı değil, mezarlıkları, türbeleri, camileri bile engelle karşılaşmadan yerle bir ediyor...
 
İnfazlardan, vahşetten ve acımasızlıktan herkes ne yazık ki payını alıyor... Hem de sağcı, solcu, Müslüman, Hıristiyan, bebek, çocuk, kadın, genç, yaşlı, Şii, Sünni, Arap, Kürt, Yezidi fark etmiyor...
 
Baksanıza; Irak'ta sinsice ilerleyen örgüt, Şii'leri topluca katlederken kimse umursamadı... Aynı anda tam 1700 genç kamyonlarla infaz bölgelerine götürüldü, yüzüstü yatırıldı ve kurşun yağdırıldı...
 
Üstelik bu vahşet görüntülenerek internete yüklendi ve tüm dünyaya İslam'la bağdaşmayan kanlı fotoğraflar servis edildi... Yani din de vuruldu!..
 
Ne ağıt, ne dua, ne merhamet, ne de yalvarış katillere sözünü geçirebildi... Ne de insanlığın kan ağlayan keskin çığlığı!..
 
ERDOĞAN SIRTINI DÖNDÜ!..
Barbarlık; Irak-Suriye hattında ilerlerken, dinci terör etnik yapı gözetmeksizin insanlığı vurmaya devam ediyor...
 
İnternete her gün yeni katliam görüntüleri yükleniyor. İslam dininin şiddet içerdiği algısı tüm dünyaya enjekte ediliyor!..
 
IŞİD; Şiilerden sonra Irak'taki yüzlerce Türkmeni yere yatırıp kurşunladı, evleri basıp gencecik masum kızları katletti... Ne ilginçtir ki, IŞİD'i "unsur" diye neredeyse masum gösteren Başbakan Erdoğan onlara sırtını döndü...
 
Sonra sıra Kürtlere geldi... Suriye'nin "Rojava" diye adlandırılan bölgesinin üçte ikisini kuşatan örgüt, Barzani ve Talabani'nin gözleri önünde Kürtleri de katlediyor...
 
Türkiye'ye 30 yıldır kan ağlatan PKK bile bu şiddet karşısında çaresiz kalıyor!..
 
Şimdi sırada Yezidiler var... Irak'ta binlerce Yezidi, IŞİD'in vahşet nehri yaklaşırken kan denizinde boğulmamak için evlerini terk ediyor...
 
On binlerce insan dağlara sığınmış... Bozkırı andıran, ekmekten, sudan ve insanlıktan uzak masumiyet bekleyen dağlara...
 
Şengal Dağları mağaralarında, kaya diplerinde, kuraklığın ortasındaki kuru dikenlerin ürkek gölgesinde bebeler, çocuklar kadınlar ve yaşlılar insanlığı bekliyor...
 
PUSUDAKİ YERLİ TEHDİT!..
Ve sonunda olan oldu... Şengal Dağları'nda aç ve susuz bırakılan on binlerce Yezidi ölümün kıskacında çırpınmaya başladı...
 
Medyaya önceki gün servis edilen fotoğraflar, IŞİD'in kafa kesme görüntüleri kadar yürek yaraladı... Minik sabiler, yuvalarından düşmüş kuş yavruları gibi susuzluktan çırpına çırpına ölmüşlerdi...
 
Şengal ceset tarlasına dönmüş ama ne yazık kimse kılını kıpırdatmıyor!.. Ne özgürlükçü ABD, ne "insan hakları" denildi mi mangalda kül bırakmayan Avrupa, ne de en küçük olayda sokaklara dökülen İslam dünyası ve özellikle de bizim yerli dinciler?..
 
IŞİD dünyanın duyarsızlığı yüzünden yayılmacı politikasına devam ediyor... Irak'ın dörtte üçü... Suriye'nin her yeri... Sınırımızdaki Kürt bölgesinin yarısından fazlası ve şimdi ise Lübnan sınırı... Peki ya sonrası?..
 
AKP iktidarının Musul'daki konsolosluk görevlilerini adeta teslim ettiği IŞİD militanları, sınırlarımızı iyice işgal ettikten sonra ne yapacaklar acaba?..
 
IŞİD saflarında, kafa kesenlerle birlikte savaşan binden fazla Türk militan yurda döndüğünde, ülke topraklarındaki gizli ve açık binlerce hücreyle buluştuğunda ne olacak dersiniz?..
 
Yaşanacakları anlatmak bile istemiyoruz... Çünkü yaşananlar, kan kokusunu duyacak kadar yakınımızda ki, tarife gerek bile kalmıyor!.
 
Aydınlık / 08.08.2014

MEHMET FARAÇ/ Terörizmin reviri hangi kanı temizliyor?..

mehmetfarac
 
Türkiye, PKK’nın şiddet eylemlerine başladığı 1984’ ten bu yana terörle mücadele ediyor...
 
30 yıllık şiddet tarihinde on binlerce cana mal olan PKK terörü, ülke ekonomisine verdiği 500 milyar doları aşkın zarara rağmen etkisini yitireceğine artırıyor...
 
Yalnız PKK mı?.. Türkiye’yi yıllardır kan bataklığına çeviren terörün iki ayağı daha var: Hizbullah ve en sonunda da ülkemizde de giderek büyüyen radikal Selefilerin çatısı El Kaide ve türevleri...
 
Ne şaşırtıcıdır ki terörün bölücü ve dinci unsurları şiddeti dayatarak siyasallaştı... PKK, bünyesinden BDP’yi, ardından da HDP’yi çıkardı... PKK’nın legal kolu artık Ankara-İmralı, Kandil-Avrupa hattında devletle pazarlık bile yapıyor...
 
Ayrılıkçı terörün bu devinimi, uzun yıllar PKK ile savaşan Türk Hizbullahı’nı da sonunda siyasi rotaya çekti...
 
AKP iktidarı, örgütün kurucularını salt PKK karşısında siyasi bariyer yaratmaları için salıverince, Kürt siyasetinde dincilerin söz sahibi olma planı da uygulamaya konuldu...
 
Bir zamanlar sokaklarda Takarov tabancalar ve satırla saldırılar düzenleyen, kaçırdığı insanları yeraltı hücrelerinde sorgulayan ve mezar evlerle dehşet yaratan Hizbullah’ın da artık partisi var: “Hüda-Par...”
 
Yani tıpkı Hizbullah’ın açılımında olduğu gibi “Allah’ın Partisi!..”
 
TÜRKİYE’DEN BİN IŞİD’Lİ...
Terörün üç kolundan akıtılan kan 30 yıldır durmuyor... PKK türevleri AKP’nin “açılım” planına rağmen daha geçen hafta Suriye sınırında 3 askeri şehit ettiler... Eylemi PYD üstlendi...
 
Hizbullah’ın bir kolu siyasallaştı ama radikal hücreleri artık El Kaide saflarında... Örneğin, Hizbullah kurucularından Hacı Bayancık’ın oğlu Halis Bayancık, El Kaide’nin önemli isimlerinden biri haline geldi...
 
2011 Nisan’ında, İstanbul’da polise yönelik eylem yapacağı iddiasıyla tutuklanan Bayancık, 2013’te salıverildi... Bayancık, El Kaide yanlısı dergilerde yazarken, “Ebu Hanzala” kod adını kullanıyor...
 
Bayancık da, El Kaide’nin Hizbullah saflarından çektiği ilk militandan biri... Onun arkadaşları, 15-20 Kasım 2003’te, İstanbul’da 4 ayrı merkeze yönelik intihar saldırılarında 60’tan fazla yurttaşı öldürdüler...
 
HSBC Bank, İngiltere Başkonsolosluğu ve iki sinagoga yönelik bombalı saldırılar ne ilginçtir ki Ramazan ayına denk getirilmişti!..
 
El Kaide’nin bu eylemden sonraki saldırıları da çok can aldı... İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’nun önünde ve Gaziantep’teki çatışmalarda 5 polis şehit olurken, örgüt son 10 yılda Türkiye’de önemli bir güç haline geldi... Örneğin, bugünlerde yalnızca IŞİD saflarında bin kadar Türk militanın barındığı biliniyor...
 
TERÖRE ŞİFA SUNMAK!..
Türkiye’yi esir alan terörün çok kısa bir tarihidir bu... Kan ve şiddetin gerisini fazla deşmeye gerek yok; çünkü tüm dünyanın kafa kesme, kurşuna dizme ve kalp yeme eylemleriyle IŞİD’tiği şeriatçı terör artık Türkiye’de...
 
Başbakan Erdoğan’ın “unsur” diyerek neredeyse sevimli gösterdiği bu örgütün Türkiye’deki yapılanması yalnızca koruyup kollama, kamp ve lojistiğe olanak sağlama, militan ve silah yardımına göz yummaktan ibaret değil...
 
Musul’da Türk konsolosluk görevlilerini haftalardır rehin tutan IŞİD, 11 yıl önce İstanbul’u kana bulayan El Kaide’nin en acımasız eylem birimi olarak Türkiye’yi örgütlenme ve geçiş üssü olarak da kullanıyor...
 
Gelelim işin özetine, 30 yıldır ayrılıkçılıktan şeriatçılığa kadar şiddetin tüm kollarının tehdidiyle yaşayan Türkiye, kendini hangi yüzle terörün reviri olarak kullandırıyor acaba?..
 
Baksanıza, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, bir BDP milletvekilinin, “Kürtlerin yaşadığı yerleşim bölgelerinde yapılan saldırılar sonucunda Türkiye’ye getirilip tedavi edilen kişi sayısı nedir şeklindeki sorusuna nasıl yanıt vermiş:
 
“Bakanlığımız dil, din, ırk, cinsiyet ayırımı gözetmeden sağlık hizmeti sunmaktadır. 12 Mart 2014 tarihine kadar Ceylanpınar’da 319 kişi, Akçakale’de ise 1552 kişi sınırdan yaralı olarak giriş yapmış ve ülkemizde tedavi edilmiştir.”
 
Türkiye’de tedavi edilen militanların küçük bir bölümü PKK’nın Suriye kolunda faaliyet gösteren PYD üyeleri... Onlar da Suriye sınırında “Rojava” diye adlandırılan Kürt bölgesinin neredeyse üçte ikisini ele geçiren dinci terörün tehdidinde...
 
Peki ya ülkemizde şifa bahşedilen diğer teröristler kimler?.. Onlar da Suriye ve Irak’ta, kafa kesmekten toplu infazlara ve hatta insan kalbi yemeye kadar her türlü insanlık dışı şiddeti uygulayan El Nusra, El Kaide, ÖSO ve nihayet IŞİD militanları...
 
Söyler misiniz Türkiye, barbarca eylemlerle insanlığı vuranlara kucak açarken hangi kanı durduracağını sanıyor acaba?..
 
SUSKUN REHİNE!..
IŞİD militanlarının Musul’da haftalardır rehin tuttuğu Türk konsolosluk görevlilerinden nedense hiç ses yok!
 
Bu sessizliği sakın ola olayın unutulması şeklinde algılamayın... Çünkü olayın tarafları, mağdurları, yetkilileri ve ilgililerinin tuhaf sessizliği dikkat çekici!..
 
Diyorlardı ki AKP, tıpkı “van münit” olayındaki gibi Musul’daki rehine olayını siyasi çıkar için kullanacak; ama Çankaya seçimine 3 gün kalmışken sessizliğin sürmesi kafa karıştırıyor...
İktidar pusudaymış gibi suskun!.. Rehinelerden ise doğal olarak ses yok... Ya otel odalarında keyifleri yerinde ya da başlarına bir iş geldi de devlet açıklayamıyor!..
 
Peki ya rehine yakınlarının şoke eden rahatlığına ne demeli?.. Soruyu yinelemekte yarar var; Diyarbakır’da çocukları PKK tarafından kaçırılan anneler yeri göğü inletirken, 49 konsolosluk görevlisinin yüzlerce yakınının başlarını adeta kuma gömmesi şaşırtıcı değil mi?...
 
Musul skandalının altında başka bir plan mı var acaba?.. IŞİD, Irak’tan sonra Suriye ve nihayetinde Lübnan’da örgütlendikten sonra namluyu Güneydoğu’ya çevirebilmek için rehineler üzerinden Türkiye’ye şantaj mı yapıyor?..
 
Aydınlık / 07.08.2014