Cin...
Bedene giren cin gibi...
Sinsice giriyor, kimliğine yerleşiyor, onu ele geçiriyor, ona kabahatler, suçlar, günahlar işletiyor...
Beden tükenirken...
O kazanıyor...
*
Yargı...
Polis...
İstihbarat...
YÖK...
Üniversiteler...
TRT’den RTÜK’e kadar kurumlar, kuruluşlar...
İşte ÖSYM...
Tarikatın girdiği her yer yıpranıp tükeniyor...
O güçleniyor...
*
Kimliklere sızıp onun ruhunu ele geçiren... Onun enerjisi ile ona günahlar ve suçlar işleten... O yakalanıp insanlığın gözünde mahkûm olurken, usulca bedeni terk eden korku filmlerindeki gözükmez ve ölümsüz cin gibi...
*
ANAP...
DYP...
DSP...
Sızdığı siyasi partiler bitiyor...
MHP çırpınıyor...
O güçleniyor...
*
Sıra AKP’de...
İktidar partisinin bedenine girerek, ruhunu ele geçirerek devletin tepesine oturdu...
İktidar olmanın tüm olanaklarını ve gücünü kullanarak, devlet katmanlarına tamı tamına yerleşti cin.
Ortada gözükmeden, oradaydı...
Hoca Efendi’nin ünlü talimatıyla “kılcal damarlara kadar” yayıldı...
Önüne çıkan engelleri, yine bedenine girdiği iktidar partisinin kimliğini, etkisini, yetkisini kullanarak ortadan kaldırdı...
Bu arada AKP işlediği günahlarla tükendi...
Suçlarının altında itibarsızlaştı...
Cin güçlendi...
*
O ortada gözükmüyor...
Girdiği bedeni ele geçiriyor...
O bedene işlettiği suçlarla kuvvetleniyor...
Beden, işlediği günahların altında tükenip ölürken, o başka bedenlerde devam ediyor...
Cin...
BEKİR COŞKUN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BEKİR COŞKUN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Haziran 2011 Çarşamba
26 Aralık 2010 Pazar
BEKİR COŞKUN: Kafasına İzmir Düştü...
Cumhuriyet 24.12.2010
ONUNCU KÖY
BEKİR COŞKUN
Kafasına İzmir Düştü...
İzmir ve Hüseyin Çelik…
Hiç birbirine uyuyor mu?..
Güzel bir çiçek vazosunun içine terlik sokulmuş gibi…
Ama o İzmir’i “burnu akan pas içinde bir çocuğa” benzetti önceki gün. Sonra da dört tekerleğine fren takılmış kamyona… Peşinden de kendisi gibi düşünmesini istedi İzmir’in…
Yanlış…
İzmir adamdır…
İzmir narin, zarif…
Onun için genelde “İzmir’e âşık” olunur…
Ama televizyonda Hüseyin Çelik’i görünce, o dakika oradan kaçmak gelir içimden…
*
Konya ve Kayseri’nin nasıl da mesafe aldığını anlattıktan sonra, İzmir’in gecekondulara boğulduğunu söylemesini dinlediğimde de kaçtı aklım…
Çünkü bu adam, o gecekonduların AKP’ye oy vermiş Anadolu kentlerinden kaçıp gelenlerden oluştuğunu bilmiyor… Sanki İzmirli yalısını, Kordon evlerini, Körfez manzarasını bırakıp gitti, arkalara gecekondu yaptı!..
Ayrıca kendisinin Konya, Kayseri ile kıyaslayıp İzmir’i “sümüklü çocuğa” benzetmesine karşın, İzmirlinin Konya’yı ayrı, Kayseri’yi ayrı sevdiğini… Oralara toz kondurmadığını da bilmeyecek kadar “İzmirli” olmaktan uzak…
*
İzmir barıştır...
Sevgi ve mutluluktur…
Onun için AKP’lilerin yüzde 70’inin yazlığı var o coğrafyada… Yazları gidip huzur bulmak için…
İzmir aydınlıktır çünkü…
Büyük savaşta yiğitliğini de kanıtlamıştır İzmir, böyle bir zamanda AKP’ye “hayır” diyerek yürekliliğini…
Yalaka değildir İzmir…
*
İzmir’i içinden çıkartırsanız Türkiye eski Türkiye olmaz… Ama Hüseyin Çelik’i hükümetten çıkartıp attılar, hükümete bir şey olmadı…
İzmir olmadan olmaz…
Ben geceleri İzmir’e gitmenin hayalini kurarım…
Ama televizyondan uzak dururum, ya Hüseyin Çelik çıkarsa, o an nereye kaçacaksın?..
Ayrıca sen kim, İzmir kim?..
İzmir aşkımız…
Sevdamızdır bizim…
ONUNCU KÖY
BEKİR COŞKUN
Kafasına İzmir Düştü...
İzmir ve Hüseyin Çelik…
Hiç birbirine uyuyor mu?..
Güzel bir çiçek vazosunun içine terlik sokulmuş gibi…
Ama o İzmir’i “burnu akan pas içinde bir çocuğa” benzetti önceki gün. Sonra da dört tekerleğine fren takılmış kamyona… Peşinden de kendisi gibi düşünmesini istedi İzmir’in…
Yanlış…
İzmir adamdır…
İzmir narin, zarif…
Onun için genelde “İzmir’e âşık” olunur…
Ama televizyonda Hüseyin Çelik’i görünce, o dakika oradan kaçmak gelir içimden…
*
Konya ve Kayseri’nin nasıl da mesafe aldığını anlattıktan sonra, İzmir’in gecekondulara boğulduğunu söylemesini dinlediğimde de kaçtı aklım…
Çünkü bu adam, o gecekonduların AKP’ye oy vermiş Anadolu kentlerinden kaçıp gelenlerden oluştuğunu bilmiyor… Sanki İzmirli yalısını, Kordon evlerini, Körfez manzarasını bırakıp gitti, arkalara gecekondu yaptı!..
Ayrıca kendisinin Konya, Kayseri ile kıyaslayıp İzmir’i “sümüklü çocuğa” benzetmesine karşın, İzmirlinin Konya’yı ayrı, Kayseri’yi ayrı sevdiğini… Oralara toz kondurmadığını da bilmeyecek kadar “İzmirli” olmaktan uzak…
*
İzmir barıştır...
Sevgi ve mutluluktur…
Onun için AKP’lilerin yüzde 70’inin yazlığı var o coğrafyada… Yazları gidip huzur bulmak için…
İzmir aydınlıktır çünkü…
Büyük savaşta yiğitliğini de kanıtlamıştır İzmir, böyle bir zamanda AKP’ye “hayır” diyerek yürekliliğini…
Yalaka değildir İzmir…
*
İzmir’i içinden çıkartırsanız Türkiye eski Türkiye olmaz… Ama Hüseyin Çelik’i hükümetten çıkartıp attılar, hükümete bir şey olmadı…
İzmir olmadan olmaz…
Ben geceleri İzmir’e gitmenin hayalini kurarım…
Ama televizyondan uzak dururum, ya Hüseyin Çelik çıkarsa, o an nereye kaçacaksın?..
Ayrıca sen kim, İzmir kim?..
İzmir aşkımız…
Sevdamızdır bizim…
Etiketler:
BEKİR COŞKUN
10 Aralık 2010 Cuma
Bir millet sustu ya…Üniversitelileri susturamazsınız…
Cumhuriyet 10.12.2010
ONUNCU KÖY
BEKİR COŞKUN
ONUNCU KÖY
BEKİR COŞKUN
Üniversiteliler…
Onlar köşe yazarı değil…
Susturamazsınız…
Kovdurtamazsınız, patronları yok, patronların ihale mihale işi yok…
İkiyüzlü ve yalaka değiller…
Cumhurbaşkanı’nın uçağına binme dertleri olmaz, dolmuşa biner garibim, olmadı yürür de gider…
*
Üniversitelileri susturamazsınız…
İşadamı değil üniversiteliler…
Yatırımları ceplerindeki buruşuk yirmilik, bilemediniz elliliktir… Mülkleri bir çanta, bir yurt dolabındaki iki tişört, bir pantolon…
Diyelim ki üzerlerine vergi müfettişlerini gönderseniz, çıkamazlar o çaresizliğin, umutsuzluğun içinden, ağlayarak dönerler…
*
Onları susturamazsınız…
YÖK başkanı değiller…
Himmet beklemezler, ki minnet duysunlar…
Ne rektördür onlar, ne dekan…
Kibirli ve mağrurdurlar… Gururları boylarından büyüktür... Eh, doğal olarak dilleri de ayakkabılarından…
*
Susmazlar…
Bürokrat değiller…
Mesela makam mevki sahibi… Masa okulun malı, birisi alıp götürmesin diye bank yere çakılı...
Lojman; bir odada dört kişi…
Makam aracı; bir çift eski spor ayakkabı, teki dikişli…
*
Üniversitelileri susturamazsınız…
Hani olsalardı milletvekili…
Ne yeniden aday olmak için baş sallama zorunlulukları var, ne geveze genel başkan her konuştuğunda alkışlama, ne talimatla el kaldırıp indirme dertleri…
Ne de kurşun askerlerdir üniversiteliler…
*
Bakımsız bedenleri vardır ve koca yürekleri…
Hayal kurarlar ve hayalleri değişir her gün…
Afrika’daki açları konuşurlar, çoğu yuvalarından uzak, anne yemeklerinin kokusunu özlerken… Küresel sömürüyü dert ederler, otobüs duraklarında beklerken, soğuktan iki büklüm…
Dürüst ve mertler bize göre, korkutmak faydasız…
Bir millet sustu ya…
Üniversitelileri susturamazsınız…
Etiketler:
BEKİR COŞKUN
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)