Ermeni; 'B.A.Boryan'ın Gözüyle Türk-Ermeni Çatışması' etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ermeni; 'B.A.Boryan'ın Gözüyle Türk-Ermeni Çatışması' etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Haziran 2016 Cuma

Ermeni Devlet Adamı B.A.BORYAN’IN GÖZÜYLE TÜRK- ERMENİ ÇATIŞMASI 2




ORTAÇAĞ’DA ERMENİLER

   Boryan’ın tespit ettiği gibi, bir emperyalizm meselesi olan Ermeni meselesinin iyi anlaşılması açısından Ermenilerin tarihsel köklerine inmekte fayda var. Konuya, Ermenilerin tarih boyunca egemen bir devletleri olup olmadığı sorusuyla başlayalım.
   Boryan, bu soruya kesin bir cevap verir: Ermeniler, hemen hemen her zaman başka devletlerin iktidarı altında bulunmuşlardır. (…)

   “Açıktır ki, Ermeni kralları, bağımsız bir rol oynamamıştır ve egemen hükümdarlar olmamışlardır. Tarihleri boyunca, birkaç küçük istisna dışında, büyük dünya devletleriyle ‘birlik’ içinde yer almışlardır (Boryan, burada Ermeni milliyetçi tarih yazımının “birlik/müttefiklik” tezine ironik bir şekilde atıfta bulunmaktadır). Büyük devletlere bir alet olarak hizmet etmiş, bağımsız ve egemen devlet kuramamışlardır. Ermeni tarihçileri, krallarını Kir’in (İran hükümdarı), Roma’nın, Babil’in vb. müttefikliğine kadar yükseltse de, bunu milliyetçi- şovenist bir bakış olarak ele almak ve tarihsel gerçeklere, olgulara üstünkörü bir yaklaşımın sonucu olarak değerlendirmek gerekir.”
   
   Boryan, o dönemle ilgili başka önemli bir noktaya daha dikkat çekmektedir. Esas olarak başka devletlerin hükümranlığı altında yaşayan Ermenilere Batı’nın ilgisi Ortaçağ’ın ilk dönemlerinde başlamıştır. Batı’nın Katolik kralları, Ermenileri Papa’ya bağlayarak onları sömürgeci politikalarında kullanma amacı gütmüşlerdir. Papa, Ermenileri Filistin’deki haçlılara yardım etmek için önemli bir araç olarak görmüştür. Ermeniler, Katolikleştirilerek Haçlı Seferleri’nde silahlı bir kuvvet olarak kullanılabilecektir. Böylece Ermeniler, Müslüman Doğu’da Batı için askeri ve siyasal bir silaha dönüşebilecektir. Ayrıca Ermeni tüccarlar aracılığıyla İpek Yolu’nun kontrolü ele geçirilebilecektir. Bu amaçla Ermenilerin yaşadıkları bölgeler misyoner akınına uğramıştır.

  Zaman zaman Ermeni kralları bu meseleye olumlu bakmışlar, hatta Haçlı Orduları’nın yardımı karşılığında Katolik Kilisesini tanıyacakları sözü vermişlerdir. Ancak Batı’nın vaatleri o zaman da boş çıkmıştır. Ermeniler, Batı tarafından yalnız bırakılmıştır. İlerleyen yıllar Batı’nın bu planlardan vazgeçmediğini ve bu projeyi tekrar yürürlüğe koyacağını gösterecektir.
Ermeni Devlet Adamı B.A.BORYAN’IN GÖZÜYLE
                                                                            TÜRK- ERMENİ ÇATIŞMASI
                                                                              Mehmet PERİNÇEK


Yazının Birinci Bölümü İçin Bakınız

10 Haziran 2016 Cuma

Ermeni Devlet Adamı B.A.BORYAN’IN GÖZÜYLE TÜRK- ERMENİ ÇATIŞMASI 1





ÖNSÖZ

(…)

Elinizdeki kitapta, başlıca kaynağımız, Boryan’ın “Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB” adlı eseridir. (B.A.Boryan, Armeniya, Mejdunarodnaya Diplomatiya i SSSR, c.1-2, Gosudarstvennoe İzdatelstvo, Moskva-Leningrad, 1928, 1929.) Yaklaşık 1 000 sayfa hacmindeki bu kitap, çok önemli belgeleri içermektedir. (…)

B.A.Boryan Kimdir ?

Bagrat Artemoviç Boryan, önemli Sovyet- Ermeni devlet adamlarından ve parti yöneticilerinden biridir. (…)

Boryan’ın “Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB” adlı eseri, 1928 ve 1929 yıllarında Devlet Yayınevi tarafından Moskova ve Leningrad’da yayımlanır. İki cilt olarak çıkan kitap yaklaşık 1 000 sayfayı bulmaktadır. Eser, Rusça olarak 2 000 adet basılmıştır.

Boryan, bu kitabı nedeniyle Ermeni milliyetçileri tarafından hain ilan edilmiş ve çok sert eleştirilere uğramıştır. Bazıları ise, bu dev eseri görmezden gelerek, unutturmak istemişlerdir.

Boryan, sunuş bölümünde kitabını Ermenistan tarihini incelemek amacıyla yazmadığını belirtir. Ermenistan tarihinden ve Ermenilerin yaşamından alınan kesitler, uluslararası alanda izlenen politikalar çerçevesinde ele alınmıştır. Yazar, bu eksende, Ermeni tarihinin ta derinliklerine inerek, bugünkü süreci yaratan koşulları saptar ve gelinen noktayı açıklığa kavuşturur.(…) Kitap, bugün ulaşılması güç olan 19.yüzyıl Ermeni kaynaklarına dayandığı için de, önemli bir kaynak olarak görülmektedir.

Boryan’ın eserini görmezden gelenler, yalnız Ermeniler değildir. Türk tarihçileri ve bilim adamları da, ne yazık ki Boryan’ın belgesel önemini keşfetmemişlerdir. Boryan’ın kitabı bugüne kadar Türkçe’ye çevrilmemiş, hatta bu kitaptan yararlanan bile olmamıştır.

(…)

                                                                             Mehmet Perinçek
                                                                        11 Haziran 2006/Moskova


GİRİŞ

(…)

Ermeni meselesi, Doğu meselesinin bir parçası olmuştur. O nedenle mesele, Ermenilerin hareketleriyle değil, Doğu’da çıkarları çatışan devletler arasındaki güç ilişkileri düzleminde çözülmüştür. Ve elbette belirleyici olan siyasal ve ekonomik etkenlerdir; yoksa söylendiği gibi insan sevgisi veya Hıristiyanlık inancı değildir.

Bulundukları coğrafyanın stratejik konumu, Ermenileri devamlı olarak emperyalist diplomasinin bir nesnesi haline getirmiştir. Bu yüzden Ermenistan ve Ermeniler, haklarını ve özgürlüklerini korumanın bir öznesi değil, pazarlıkların bir nesnesi, özellikle İngiltere ve Rusya gibi büyük emperyalist devletler için bir araç olmuşlardır. Boryan, bu tespitlerini şu ifadelerle daha da netleştirmektedir:

   “Ermeni milletinin ‘temsilcilerinin’ önderliğinde Ermeni halk kitlelerinin hareketi, her zaman büyük devletlerin diplomatları tarafından dikte edilmiştir. Bu ‘temsilciler’, her zaman büyük işgalcilerin ellerinde birer silah olmuşlardır.”


   “Berlin Konferansı’ndan sonra Ermeni meselesi, büyük devletlerin diplomasisi için Türkiye’ye bir baskı aracı haline dönüşmüştür. İngiliz ve Rus diplomasisi (1880, 1895- 1896), onları takiben Rus ve Alman diplomasisi (1913- 1914), Ermeni meselesini Doğu’daki sömürgeci politikalarının bir aracı olarak kullanmışlardır.”