3 Eylül 2013 Salı

ULUSAL DEVLETİN YIKIMI ve SOL TAVIR- Jürgen Elsässer (Türk Okurlara Özel Önsözü)

TÜRKÇE BASKIYA ÖNSÖZ

   Almanya ve Türkiye, geçmişte ve günümüzde birbirine bağlı olan iki ülkedir. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra her iki mağlup ülke, galip ülkelerin kendilerinin de kışkırtıcısı oldukları bir savaşın günah keçisi olarak kurban edildiler. Anglosakson güçler, sizin ülkenizi de bizim ülkemiz gibi parçaladılar.
 
   Kemal Atatürk, sizin babalarınızı ve büyük babalarınızı kurtarabilmişken, bizim babalarımızın ve büyük babalarımızın hepsi olmasa bile birçoğu Adolf Hitler'in liderliğindeki Nazi çılgınlığı nedeniyle hayatlarını kaybetti. 1945 yılından sonra tarihte yeni bir sayfa açıldı: Her ne kadar politikacılar, oyunlarını kendileri ve çokça da Atlantik ötesindeki kuzenlerinin çıkarları için oynasalar da, emekçilerin çalışkanlığı istikrar ve refah yarattı.
 
   Günümüzde halklarımızın düşmanları aynıdır: Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra deli gibi ardı ardına savaşlar çıkartan Amerikan emperyalizmi; onun zincire vurulmuş terörist köpekleri Siyonizm ve Vahabilik; ve finans kapital temelinde Avrupa Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne dönüşen Avrupa Birliği.
 
   Avrupa Birliği, Wall Street ve City of London tarafından yaratılan Frankenstein'a benzeyen bir canavardır. Bu canavar Kıbrıs gibi küçük ülkeleri boğup ezerken, Almanya gibi büyük ülkelerin içini boşaltıp kurutmaktadır. Eğer Türkiye bu zombi birliğin kontrolü altına girerse ya da ona bağlanırsa vay onun haline! Son 10 yılda gelişen ekonominiz bizim ekonomimiz gibi solabilir. Ayrıca siz Türkler, biz Almanlar, neden artık NATO'yu terk etmiyoruz? Yankee işgalcilerinin ülkelerimizi ölüm makineleri için üs ve füze rampası olarak kullanmasına daha ne kadar sabredeceğiz? Onları kapı dışarı edelim, hem de yarını beklemeden hemen bugün!
 
   Uluslararası finans kapital egemen ulusal devletleri ortadan kaldırmak istiyor. Türkler ve Almanlar birbirlerine karşı kışkırtılıyor. Avrupa Birliği'nin Alman temsilcileri Türkiye'ye gidip, ayrılıkçılığı ve geleneklerinizden kopmanızı körüklüyorlar. Aynı şekilde Almanya'da yaşayan Türk göçmenler Başbakan Erdoğan tarafından bizim devletimize karşı beşinci kol oluşturmak üzere kullanılıyor.
 
   İstikrarsızlaştırmaya ve kaosa karşı Caracas'tan Şam'a, Moskova'dan Pekin'e, Berlin'den Ankara'ya uzanan dayanışma ve gelenek karşı durmaktadır: Egemenliğimizi, cumhuriyetimizi ve her ülkenin kendi kültürünü savunalım! Ailenin, ulusun ve dinin, ruhtan ve güçten yoksun halklar lapası içinde çözülmesine izin vermeyelim!
 
   Dizginlerinden boşalmış küreselleşmeye karşı mücadelede siyasi düşünce yeni baştan ele alınmalıdır. Artık sol ve sağ, doğu ile batı ya da sosyalistler ile kapitalistler karşı karşıya değildirler. Mücadele yurtseverlerden ve emperyalistlerden oluşan iki cephe arasındadır.
 
   Yurtsever, demokrasiyi akla uygun tek bir alanda, ulusal devlet sınırları içinde savunur. Emperyalist, evrensel insan haklarını ağzında geveler durur, ama herkes gösterilen bu kuşa bakarken Amerikan ordusunun katil insansız uçakları hedeflerine uçar.
 
   Bütün ülkelerin işçileri ve tehdit altındaki uluslar, birleşiniz! Geçerliliği kanıtlanmış bu sloganın güncelleştirilmiş halinin yaşadığımız zamana çok uygun düştüğüne inanıyorum. Devrimci geçmişe sahip iki eski medeniyetin, Almanların ve Türklerin bu formülasyona sahip çıkması ve onu geliştirmesi birçok şeyin gerçekleşmesi açısından önem taşımaktadır.
 
 
 
                                                                         Jürgen Elsässer
                                                                      COMPACT Dergisi
                                                                 Genel Yayın Yönetmeni
 
 
 
ULUSAL DEVLETİN YIKIMI ve SOL TAVIR
Kaynak Yayınları
1.Basım:Haziran 2013
 
                                                         





Jürgen Elsässer Kimdir?

Jürgen Elsässer









Kimi çevrelerce “Alman solunun hırçın çocuğu” olarak adlandırılan 1957 yılı doğumlu Jürgen Elsässer, Almanya’da günlük yayımlanan sosyalist “Junge Welt“ gazetesinde çalışıyor. Bir süre bu gazetenin genel yayın yönetmenliğini de üstlenmiş olan Elsässer, 1960’lı ve 70’li yıllarda Alman Solunun önemli yayın organlarından “Konkret“ dergisinde çalıştı, ancak dergi yönetiminin Irak işgalini desteklemesi nedeniyle bu dergiden ayrılarak yeniden “Junge Welt”de yazmaya başladı. Elsässer’in yazıları, günlük yayımlanan “Junge Welt” dışında haftalık “Freitag“ gazetesinde ve online yayımlanan “Telepolis“ dergisinde de çıkıyor.

Elsässer, aktif gazetecilik yaşamının yanı sıra Almanya’da tartışma yaratan çok sayıda kitabın yazarı. Alman Yeşillerinin Almanya’nın emperyalist yayılmacılığına verdiği desteğin ortaya konduğu “Make Love and War”, Almanya’nın yeniden ve kendine has bir yöntemle emperyalist planlarını nasıl yürüttüğünün anlatıldığı “der  deutsche Sonderweg” (Özel Alman Yolu), NATO’nun Yugoslavya’ya saldırısının perde arkasının ve bu saldırı ile beraber Alman Ordusunun yurt dışı müdahalelerinin Almanya’da nasıl meşrulaştırıldığının gösterildiği “Kriegslügen. Vom Kosovokonflikt zum Milosevic-Prozess” (Kosova Sorunundan Miloseviç Dava Sürecine. Savaş Yalanları), Bosna-Hersek’teki iç savaş sırasında başta ABD olmak üzere Avrupalı devletlerin oynadıkları rolün ve bu ülkelerin bazıları daha sonra ABD’de gerçekleşen 11 Eylül terör saldırılarını planlayan ve saldırıları gerçekleştiren “Mücahitlerle” olan bağlantılarının deşifre edildiği “Wie der Dschihad nach Europa kam” (Cihad Avrupa’ya Nasıl Geldi) ve emperyalizmin ve uluslararası sermayenin ulus devletin kazanımlarına karşı giriştiği saldırının işlendiği Angriff der Heuschrecken (Çekirgelerin Saldırısı) Jürgen Elsässer’in çok sayıdaki kitaplarından öne çıkanlar.
Provakatif uslubuyla dikkat çeken Elsässer, özellikle NATO’nun Yugoslavya saldırısı ve Kosova’nın Sırbistan’dan koparılma sürecindeki Almanya’nın rolünü deşifre edici yazı ve kitaplarıyla tartışmalara neden oldu. Elsässer’in adı bir süre Anti-Deutsch hareketle birlikte anılsa da, kendisi bu hareketle bağını Irak savaşı sırasında tamamen keserek antiemperyalist politikaların tam destekçisi haline geldi. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine, Türkiye sanayisinin ve tarımının üyelik nedeniyle tahrip olmasına yol açacağı ve bir sömürge ilişkisi yaratacağı gerekçesiyle karşı çıkan Elsässer, Avrupa sermayesinin kendi işçi sınıfını da Türkiye’deki ucuz işçi gücü ile tehdit ettiğini belirtiyor.
 
 
Kaynak: