20 Mayıs 2018 Pazar

Ölümünün 22.Yılında Tanju Okan



Türk ses sanatçısı ,müzisyen ,sinema oyuncusu. Melankolik tarzı ve güçlü sesiyle,Türk pop müziğinin köşe taşlarından biri haline gelmiş olan sanatçı, her biri hit olan onun üzerinde albüme imza atmıştır.

Tanju Okan, 27 Ağustos1938'de İzmir'in Tire ilçesinde dünyaya geldi. Babası Mehmet İlhan Okanlı, annesi Bedia Sarıalp Hanım'dır. Müzik öğretmeni olan babası Urla'da annesi ile evlendikten sonra tayin olduğu Tire'de Tanju Okan doğmuştur. İlk müzik eğitimini çok iyi piano ve keman çalan babasından aldı. Müzik dolu mutlu aile tablosu annesi ile babasının boşanmasıyla dağıldı. İlkokula Manisa Gazi İlkokulu'na başladı. Manisa ortaokulundan sonra Balıkesir lisesinde okudu. Balıkesir Lisesi'nde arkadaşlarıyla Paris'in efsanevi kabaresi "Moulin Rouge" dan alan bir orkestra kurdu. Lise ikinci sınıfta müziği okula tercih ederek öğrenim hayatını yarım bırakıp Manisa'ya döndü ve ismini Manisa'nın antik çağdaki adından alan "Magnesia Orkestrası"nı kurdu. Manolya çay bahçesi ve bunun gibi mekanlarda mızıka çalıp şarkı söyledi.


1958 yılında askere gitti. Askerliğini Ankara Orduevi'nde vestiyer görevlisi olarak yaptı. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli caz müzisyenlerinden biri olan ve o sıralarda askerliğini Ankara Orduevi Orkestrası'nda müzisyen olarak yapan Selçuk Sun, vestiyerde kendi kendine şarkılar söyleyen Tanju'nun sesinden ve yorumundan çok etkilenir ve solist olarak yetiştirmek üzere Orkestrası'na davet eder. Pişme döneminden sonra Ankara Orduevi Orkestrası'nın solisti olan Tanju, "Guarde Che Luna "," Resta Cu'Mme "," Whispering " Mack The Knife " , "I Want to Be Happy " , " I Only Have Eyes For You " gibi günün popüler melodilerini Orduevi'nin 4. katındaki salonda kendine has yorumuyla seslendirir ve hatırı sayılır bir dinleyici kitlesi oluşturur. Şöhreti kısa zamanda Orduevi sınırlarını aşıp bütün Ankara'ya yayılır. Ve küçük çapta şöhret olan Okan ile ilgili ilk yazı Durul Gence, Erol Pekcan gibi önemli caz müzisyenlerini de kadrosunda barındıran Melodi Dergisi'nin 21 Nisan 1960 tarihli ilk sayısında yayınlanır.

2 Temmuz 1960'da Ankara Büyük Sinema'da Melodi Dergisi'nin düzenlediği konsere Orduevi Orkestra'sının solisti olarak katılan genç şantör Tanju Okan, Erol Pekcan Triosu, Erol Enginer ve Arkadaşları, Deniz Harp Okulu Vokal Grup ve Orkestrası'nın yanı sıra iki de yabancı orkestrayla, Pampanini Orkestrası ve Happy Boys'la, aynı sahneyi paylaşarak önemli bir tecrübe edinir. Konserde "Guarde Che Luna "," Resta Cu'Mme " ve potpuri halinde " Whispering " Mack The Knife " , "I Want to Be Happy " , " I Only Have Eyes For You " , "Charleston" adlı melodileri sunan Okan seyircilerden büyük alkış alır.

Askerliğinin son üç ayında Ankara Orduevi Orkestra'sının yanı sıra Orhan Sezener ile Göl Gazinosu ve Radyo'da çalışan Okan, 1960'da askerliğini bitirir bitirmez Sezener ile 50 lira yevmiye karşılığında profesyonel olarak çalışmaya başlar. Selçuk Sun'dan sonra bir diğer dev isimle, Türkiye'nin en önemli caz müzisyenlerinden Sezener'le çalışmak Okan'ın müzikal gelişimine büyük katkı sağlar. 1961'e Ankara'nın en popüler şarkıcılarından biri olarak giren Okan'ın şöhreti İstanbul'a ulaşır. İstanbul'da yayınlanan, yazı kurulunda Fecri Ebcioğlu, Sezen Cumhur Önal gibi önemli isimlerinde yer aldığı Popüler Melodi Dergisi 29 Kasım 1962 tarihli sayısında Manha de Carnaval, Ela Gözlerin, Till ve Angustia şarkılarıyla Ankara'lıların gönlünü fetheden Tanju Okan'ı okuyucularına tanıtır.

Müziğe olan tutkusu nedeniyle İtalya'ya giderek şan eğitimi aldı. 1961'de Türkiye'ye döndükten sonra, Ankara'ya yerleşti ve müzikle profesyonel anlamda ilgilenmeye başladı. Bir sonraki yıl, İstanbul'a giderek Müfit Kiper Orkestrası'nda solistlik yapmaya başladı. Bu orkestrayla birlikte, yurt dışında birçok konsere katıldı ve müzik çevrelerine adını duyurdu.

Sanatçıyı kitlelerle tanıştıran en önemli olaylardan biri, bu dönemde gerçekleşti.1964 yılında, dönemin büyük sanatçılarından Erol Büyükburç ve Tülay German eşliğindeki Milli Orkestra'yla ,Türkiye'yi Balkan Müzik Festivali'nde temsil etti. Festivalin hemen ardından 1964'de, sanatçının "İbibikler Öter Ötmez Ordayım" adını taşıyan ilk 45'lik plağı, "Sahibinin Sesi" adlı müzik şirketinden çıktı. 1967 yılının Mayıs ayında , manken, model Nur Erbay'la hayatını birleştiren sanatçının, 8 ay gibi kısa bir zaman süren evliliğinden Tansu adını verdikleri bir oğlu oldu. İkinci evliliğini 1976 yılında Zerrin Erdoğan ile yaptı ve bu evliliği de ondört ay sürdü.


Tanju Okan, 60'lı yıllarda, Milli Orkestra eşliğinde, yeni düzenlemelerle modernize edilerek farklı bir form kazandırılmış türküler seslendirdi. Ve ilk 45'liklerinde, özellikle "Kundurama Kum Doldu" plağında, bu formda kaydedilen türkülere yer verdi. İngilizce sözlü bir yabancı şarkı olan "Strangers In The Night'ı Fikret Şeneş'in Türkçe sözleriyle seslendiren Tanju Okan, Türk pop müzik tarihinde cover version dönemini ilk başlatan müzisyen oldu. Şarkıyla aynı adı taşıyan albüm, büyük ilgi gördü.

İlk plağında "İbibikler Öter Ötmez" adlı türküyü seslendirdi. 1968'de "Haydar Haydar", 1969'da "Benim de Canım Var" dikkati çeken 45'lik plaklarıydı. 1970'te en büyük hiti "Hasret" geldi.1971'de "Bir Falcı Vardı" ve "Darla Dırlada", 1972'de "Öyle Sarhoş Olsam ki", 1973'te "Koy Koy Koy" ile beğeni topladı.

Nilüfer ve Modern Folk Üçlüsü ile seslendirdiği "Arkadaş Dur Bekle" çok sevildi (1973). Harika yorumladığı unutulmaya şarkılardan biri de "Kadınım"dı (1974). "Benim Halkım" ve "Şerefe" 1975'te, "Kemancı" 1977'de, "Çocukluğum" 1978'de sevilen şarkıları oldu.

Okan'ı kitlelerle tanıştıran ve zirveye oturtan, Ş.Akannaç ve Nino Varon imzalı "Hasret" adlı şarkı oldu.1970 yılında Ergin Bener ve Hümeyra'nın kurduğu, Yonca Plak'tan çıkan albümün hit parçası olan bu şarkı, Moustaki tarafından seslendirilmiş "Le Meteque"nin Türkçe versiyonuydu.

Sanatçı, 1972'de "Öyle Sarhoş Olsam ki" ve özellikle 1974'te Mehmet Teoman tarafından yazılan "Kadınım" adlı unutulmaz şarkılarıyla, adını Türk pop müziği tarihine altın harflerle yazdırdı. 1975 yılında "Bütün Şarkılarım" adlı albümünü çıkardı.

1980 yılında, Kent müzik firmasından "Yorgunum" adlı albümünü çıkardı. Bu albümde Garo Mafyan, Melih Kibar ve Bora Ayanoğlu'nun büyük desteğini gördü. Sanatçının son albümü, 1995 yılında ,"İşte Tanju Okan 95" adıyla Marş Müzik'ten çıktı.

Sanatçı, özellikle popüler hale geldiği 60'lı ve 70'li yıllarda, aldığı sinema oyunculuğu tekliflerini kabul ederek, sanatsal yeteneğinin sadece müzikle sınırlı olmadığını gösterdi. Sinemaya 1964 yılında Cüppeli Gelin filmi ile adım atan Tanju Okan, zamanla çok sayıda filmde rol aldı. "Aşkın Kanunu", "Ah Bir Zengin Olsam", "Cımbız Ali" gibi beğenilen yapıtlarda rol alarak, beyaz perdedeki yeteneğini sergileme fırsatı buldu.

Alkole olan aşırı düşkünlüğünü, çoğu zaman seslendirdiği şarkıların sözlerine de yansıtan Okan, sağlık problemleri yaşamaya başladı. Bu nedenle, fiili sanatsal yaşamına son vererek Urla’ya yerleşti. Burada siroz teşhisiyle hastaneye kaldırılan sanatçı, 23 Mayıs 1996‘da birçok unutulmaz eserini ardında bırakarak hayata veda etti. Ölümünün ardından, onu unutmayan Urla Belediyesi, sanatçının anısına bir heykel yaptırdı ve bir çocuk parkına da ismi verildi.


45'lik Plakları :


- İbibikler Öter Ötmez Oradayım
- Kundurama Kum Doldu (Sahibinin Sesi Plak)
- İki Yabancı / Sarhoş
- Kadınım (Diskotür Plak)
- Kemancı (Gönül Plak)
- Hasret / Ah Bir Zengin Olsam (Yonca Plak)
- Parkta Yatıyorum / Çocukluğum (Philips)
- Şerefe / Aşkı Bulacaksın
- Ayyaş / Var Mısın İçelim
- Yıldönümü / Deli Gibi Sevdim
- Başlık Parası / Gelme Ölüm
- Gülünce Gözlerinin içi gülüyor



Filmleri :


Oyuncu :

1982 - Gazap Rüzgarı (Konuk Sanatçı) (Sinema Filmi)
1976 - Ne Haber (Sinema Filmi)
1976 - Bu Nasıl Dünya (Sinema Filmi)
1975 - Tamam Mı Devam Mı (Tanju) (Sinema Filmi)
1974 - Şiribim Şiribom (Sinema Filmi)
1973 - Üç Balıkçı Kız (Sinema Filmi)
1973 - Kaynanam Kudurdu (Konuk oyuncu) (Sinema Filmi)
1971 - Kadifeden Kesesi (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi)
1971 - Cımbız Ali / Yırtık Niyazi (Tanju) (Sinema Filmi)
1971 - Ah Bir Zengin Olsam (Tanju) (Sinema Filmi)
1970 - Berduş Kız (Sinema Filmi)
1968 - İstanbul'da Cümbüş Var (Kendisi) (Sinema Filmi)
1966 - İçimdeki Alev (Sinema Filmi)
1966 - Mahzun Gönüller (Sinema Filmi)
1966 - Fakir Bir Kız Sevdim (Şoför) (Sinema Filmi)
1966 - Aşkın Kanunu (Nuri) (Sinema Filmi)
1965 - Şekerli Misin Vay Vay (Sinema Filmi)
1965 - İnatçı Gelin (Edi) (Sinema Filmi)
1965 - Yalancının Mumu (Sinema Filmi)
1964 - Cüppeli Gelin (Sinema Filmi)



Müzik :


1966 - Boğaziçi Şarkısı (Sinema Filmi)



Müzik ekibi :


2014 - Karadayı 3. Sezon (Şarkılar) (TV Dizisi)
1977 - Erkeğim (Şarkılar) (Sinema Filmi)
1975 - Kadınım (Şarkılar) (Sinema Filmi)
1974 - Ayrı Dünyalar (Şarkılar) (Sinema Filmi)
1966 - Fakir Bir Kız Sevdim (Şarkılar) (Sinema Filmi)
1966 - Boğaziçi Şarkısı (Şarkılar) (Sinema Filmi)
1965 - İnatçı Gelin (Şarkılar) (Sinema Filmi)








1 Mayıs 2018 Salı

Türkiye, Altın Rezervlerini ABD'den Çekiyor: ABD İran Savaşı Yaklaşıyor mu?




BİR HABER:





Türkiye Merkez Bankası Altın Rezervlerini
ABD’den Türkiye’ye Naklediyor

Türk mediası 19 Nisan’da, hükümet içindeki kaynaklara dayanarak, Türkiye Merkez Bankası’nın ABD Federal Rezerv Sistemi’nde muhafaza ettiği altın rezervlerini Türkiye’ye naklettiğini duyurdu.

Türkiye Merkez Bankası’nın ABD’de muhafaza ettiği toplam altın hacmi 220 tondu.

Diğer Türk Bankaları Ziraat ve Vakıfbank da, 95 tonluk bir altın rezervini ABD’den Türkiye’ye nakletmeye başladı.

Türkiye Merkez Bankası’nın altın rezervleri, bankanın raporuna göre, Mart 2018 itibariyle 25.3 milyar dolar tutarında.

Rufiz Hafizoğlu
Bakü, Azerbaycan /19 April 2018



BİR YORUM:




Altın ABD Kasalarını Terkediyor:

Yaklaşmakta Olan Kur Savaşı ve Silahlı Çatışmanın İşaretleri

Türk Hükümeti, halen ABD Federal Rezerv Sisteminde bulunan tüm altın rezervlerini ülkeye geri getirme kararı aldı. ABD’de muhafaza ettiği ve 19 Nisanda geri aldığı toplam 220 ton altın 25.3 milyar dolar değerinde.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası borçlanmaların Amerikan para birimi yerine, altınla yapılması gerektiği açıklaması ile ABD doları karşısında tutumunu sertleştirdi. Ankara, ABD Finans sistemine bağımlılığı azaltmaya çalışıyor. Altının ülkeye getirilmesine kısmen, Türkiye’nin, Rus S-400 füze savunma sistemlerinin satın alınması için imzalanan anlaşmayı gerçekleştirmesi yoluna gitmesi halinde ABD’nin yaptırım uygulamakla tehdit etmesi sebep oldu.

Bu, uluslararası eğilimi yansıtan çarpıcı bir girişim. Venezuela, altınlarını ABD’den 2012 yılında ülkeye getirdi. 2014 yılında, Hollanda da, ABD kasalarında muhafaza ettiği 122,5 ton altınını geri aldı. Almanya, ABD’de sakladığı 300 ton altını 2017 yılında ülkeye getirdi. Transferi tamamlamak, Berlin’in 4 yılını aldı. Avusturya ve Belçika, benzer önlemleri alma olanaklarını değerlendirdiler.

Az sayıda insan, Fort Knox ve diğer yerlerde muhafaza edilen resmi altın rezervlerinde bulunan 261 milyon ons (kabaca 8.100 ton) altın üzerindeki ABD Hazinesi güvencesinin tam olarak denetlendiğine ve hesabının verildiğine inanıyor. Federal Rezerv hiçbir zaman tam ve bağımsız olarak denetlenmemiştir. Tüm ABD altın rezervlerinin tam, bağımsız bir denetimi için yapılan baskılar hemen daima yönetimin ve Kongre’nin direnciyle karşılaşmıştır. Hiç kimse, altının gerçekten orada bulunup bulunmadığını bilmiyor. Ya kasalar boş çıkarsa? Sadece şüphe içinde beklemek yerine, yapabiliyorken, altınınızı evinize getirmek çok daha akıllıca olur.

ABD’nin elinde tuttuğunu iddia ettiği altın çubukları düşük saflıkta ve uluslararası endüstriyel standartlarla uyumlu değil. ABD sahip olduğunu iddia ettiği altın miktarına sahip olsa bile, bunun çoğu uluslararası pazarda geçerli değil. Diğer ülkeler altınlarını ABD Merkez Bankası’ndan çekerken, Rusya ve Çin kendileri için altın destekli para birimleri oluşturarak ve böylece dünyayı ABD’nin egemenliğinden uzaklaştırarak, rezervlerini artırıyorlar.

Küresel para birimi olarak ABD dolarının statüsü sorgulanıyor. Oldukça yoğun bir rekabetle karşı karşıya. ABD yönetimi tarafından, diğer ülkelere karşı baskı aracı olarak yürürlüğe sokulan tarifeler, yakında dalgalanmalarla karşı karşıya kalabilecek Amerikan banktnotunu desteklemekte başarısız oluyor. Uluslararası bir tedavüldeki para savaşı bir olasılık olarak beliriyor. Bu durum, yatırımcıları başka bir seçenek arayışına itiyor. Gerçekten de, diğer ülkeler neden, Amerika’nın kendisine güven duyulmazken, altın ya da “Amerikan işçisinin iyi niyeti ve itibarı” dışında  hiçbir şeyle desteklenmeyen bir ABD dolarına güven duysun?

Örneğin, Çin Yuanı güçleniyor. Rusya, Türkiye ve İran, ödemeleri kendi ulusal para birimleriyle yapmak üzere olasılıkları değerlendiriyor. İran, yakın zamanda, mali işlemlerde kullandığı resmi para birimini dolardan euro’ya çevirdiğini duyurdu. Rusya ve Çin’in, ödemeleri ABD doları ile yapmaktan kaçınmak üzere bir takas para birimi anlaşması var.

Halen sürmekte olan yaptırımların  bir politik silah, bir dış politik araç seçeneği olarak kullanımı  dolara olan bağımlılığı azaltma arayışlarını provoke etmiştir. Amerika’nın en yakın müttefikleri bile bu kısıtlayıcı önlemlerin tehdidi altındadır. Kuzey Akım-2 gaz projesi’ne son zamanlardaki saldırı iyi bir örnek teşkil eder. Diğer ülkelerin, ABD’nin baskı politikasına karşı çeşitli yollar arayışına girmesi doğaldır. Alternatif para birimleri kullanmak ve altınlarını ülkelerine getirmek bunu yapmanın yollarıdır.

Amerika, bu tür çabalara her zaman karşı çıktı. Libya lideri Muammer Kaddafi, Ortadoğu ve Afrika’da uluslararası para birimi olarak bir “altın dinarı”nın kullanılması fikrini ortaya attığında, düşürüldü ve öldürüldü. İran geçenlerde ticarette ABD dolarının kullanımını yasakladı. Petrolünü, ABD para birimi karşılığında satmayı reddediyor. Başkan Trump, Mayıs ayında, olasılıkla İran ABD arasındaki Nükleer Anlaşma’ya son verecek ve bu da Tahran’ın nükleer programını yeniden canlandırmasını provoke edecek.

İran ile silahlı bir çatışma genel olarak inanılandan çok daha yakın olabilir. Nükleer anlaşma, herkesin memnuniyetine mazhar olurken Washington’da hüsrana neden olmuştu. İran, kuşkusuz, ABD’ye yönelik bir tehdit oluşturabilecek askeri kapasiteye sahip değil. Yurt dışında işlenen herhangi bir terörist eylem ve buna benzer şeylerden asla sorumlu değildir. Ancak, ABD’nin nazarında affedilmez bir şey yaptı: ABD’yi tehdit etti. Washington bunu kabul edemez, çünkü eğer İran doları desteklemezse, ABD hükümetinin dev federal borçlarının finansmanı sorun olacaktır. İran ile yapılacak bir savaş, ABD dışındaki en büyük petrol ihracatçısını saf dışı bırakacaktır. Bir şey diğerine neden olur. Altınların ülkelerine geri dönüşü, bir kur savaşı ve silahlı çatışmanın habercisi. Bu da, ABD dış politikasını neyin yönlendirdiğini göstermektedir.

Peter KORZUN | 25.04.2018
Yorum Kaynağı: 
https://www.strategic-culture.org/news/2018/04/25/gold-leaving-us-vaults-signs-upcoming-currency-war-and-armed-conflict.html

ÇEVİRİ: IŞIK