BİR HABER:
Türkiye
Merkez Bankası Altın Rezervlerini
ABD’den
Türkiye’ye Naklediyor
Türk mediası 19 Nisan’da,
hükümet içindeki kaynaklara dayanarak, Türkiye Merkez Bankası’nın ABD Federal
Rezerv Sistemi’nde muhafaza ettiği altın rezervlerini Türkiye’ye naklettiğini
duyurdu.
Türkiye Merkez Bankası’nın
ABD’de muhafaza ettiği toplam altın hacmi 220 tondu.
Diğer Türk Bankaları Ziraat
ve Vakıfbank da, 95 tonluk bir altın rezervini ABD’den Türkiye’ye nakletmeye
başladı.
Türkiye Merkez Bankası’nın
altın rezervleri, bankanın raporuna göre, Mart 2018 itibariyle 25.3 milyar
dolar tutarında.
Rufiz Hafizoğlu
Bakü, Azerbaycan /19
April 2018
Haber Kaynağı: https://en.trend.az/business/economy/2889996.html
BİR YORUM:
Altın
ABD Kasalarını Terkediyor:
Yaklaşmakta
Olan Kur Savaşı ve Silahlı Çatışmanın İşaretleri
Türk
Hükümeti, halen ABD Federal Rezerv Sisteminde bulunan tüm altın rezervlerini
ülkeye geri getirme kararı aldı. ABD’de muhafaza ettiği ve 19 Nisanda geri
aldığı toplam 220 ton altın 25.3 milyar dolar değerinde.
Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası borçlanmaların Amerikan para
birimi yerine, altınla yapılması gerektiği açıklaması ile ABD doları karşısında
tutumunu sertleştirdi. Ankara, ABD Finans sistemine bağımlılığı azaltmaya çalışıyor.
Altının ülkeye getirilmesine kısmen, Türkiye’nin, Rus S-400 füze savunma
sistemlerinin satın alınması için imzalanan anlaşmayı gerçekleştirmesi yoluna
gitmesi halinde ABD’nin yaptırım uygulamakla tehdit etmesi sebep oldu.
Bu,
uluslararası eğilimi yansıtan çarpıcı bir girişim. Venezuela, altınlarını
ABD’den 2012 yılında ülkeye getirdi. 2014 yılında, Hollanda da, ABD kasalarında
muhafaza ettiği 122,5 ton altınını geri aldı. Almanya, ABD’de sakladığı 300 ton
altını 2017 yılında ülkeye getirdi. Transferi tamamlamak, Berlin’in 4 yılını
aldı. Avusturya ve Belçika, benzer önlemleri alma olanaklarını değerlendirdiler.
Az
sayıda insan, Fort Knox ve diğer yerlerde muhafaza edilen resmi altın
rezervlerinde bulunan 261 milyon ons (kabaca 8.100 ton) altın üzerindeki ABD
Hazinesi güvencesinin tam olarak denetlendiğine ve hesabının verildiğine
inanıyor. Federal
Rezerv hiçbir zaman tam ve bağımsız olarak denetlenmemiştir. Tüm ABD altın
rezervlerinin tam, bağımsız bir denetimi için yapılan baskılar hemen daima
yönetimin ve Kongre’nin direnciyle karşılaşmıştır. Hiç kimse, altının gerçekten
orada bulunup bulunmadığını bilmiyor. Ya kasalar boş çıkarsa? Sadece şüphe
içinde beklemek yerine, yapabiliyorken, altınınızı evinize getirmek çok daha
akıllıca olur.
ABD’nin elinde tuttuğunu iddia ettiği altın çubukları düşük
saflıkta ve uluslararası endüstriyel standartlarla uyumlu değil. ABD sahip
olduğunu iddia ettiği altın miktarına sahip olsa bile, bunun çoğu uluslararası
pazarda geçerli değil. Diğer ülkeler altınlarını ABD Merkez Bankası’ndan
çekerken, Rusya ve Çin kendileri için altın destekli para birimleri oluşturarak
ve böylece dünyayı ABD’nin egemenliğinden uzaklaştırarak, rezervlerini
artırıyorlar.
Küresel para birimi olarak ABD dolarının statüsü sorgulanıyor.
Oldukça yoğun bir rekabetle karşı karşıya. ABD yönetimi tarafından, diğer
ülkelere karşı baskı aracı olarak yürürlüğe sokulan tarifeler, yakında
dalgalanmalarla karşı karşıya kalabilecek Amerikan banktnotunu desteklemekte
başarısız oluyor. Uluslararası bir tedavüldeki para savaşı bir olasılık olarak
beliriyor. Bu durum, yatırımcıları başka bir seçenek arayışına itiyor.
Gerçekten de, diğer ülkeler neden, Amerika’nın kendisine güven duyulmazken,
altın ya da “Amerikan işçisinin iyi niyeti ve itibarı” dışında hiçbir şeyle desteklenmeyen bir ABD dolarına
güven duysun?
Örneğin, Çin Yuanı güçleniyor. Rusya, Türkiye ve İran, ödemeleri
kendi ulusal para birimleriyle yapmak üzere olasılıkları değerlendiriyor. İran,
yakın zamanda, mali işlemlerde kullandığı resmi para birimini dolardan euro’ya
çevirdiğini duyurdu. Rusya ve Çin’in, ödemeleri ABD doları ile yapmaktan
kaçınmak üzere bir takas para birimi anlaşması var.
Halen sürmekte olan yaptırımların bir politik silah, bir dış politik araç
seçeneği olarak kullanımı dolara olan
bağımlılığı azaltma arayışlarını provoke etmiştir. Amerika’nın en yakın
müttefikleri bile bu kısıtlayıcı önlemlerin tehdidi altındadır. Kuzey Akım-2
gaz projesi’ne son zamanlardaki saldırı iyi bir örnek teşkil eder. Diğer
ülkelerin, ABD’nin baskı politikasına karşı çeşitli yollar arayışına girmesi
doğaldır. Alternatif para birimleri kullanmak ve altınlarını ülkelerine
getirmek bunu yapmanın yollarıdır.
Amerika, bu tür çabalara her zaman karşı çıktı. Libya lideri Muammer
Kaddafi, Ortadoğu ve Afrika’da uluslararası para birimi olarak bir “altın dinarı”nın
kullanılması fikrini ortaya attığında, düşürüldü
ve öldürüldü. İran geçenlerde ticarette ABD dolarının kullanımını yasakladı. Petrolünü,
ABD para birimi karşılığında satmayı reddediyor. Başkan Trump, Mayıs ayında, olasılıkla
İran ABD arasındaki Nükleer Anlaşma’ya son verecek ve bu da Tahran’ın nükleer
programını yeniden canlandırmasını provoke edecek.
İran ile silahlı bir çatışma genel olarak inanılandan çok daha
yakın olabilir. Nükleer anlaşma, herkesin memnuniyetine mazhar olurken
Washington’da hüsrana neden olmuştu. İran, kuşkusuz, ABD’ye yönelik bir tehdit
oluşturabilecek askeri kapasiteye sahip değil. Yurt dışında işlenen herhangi
bir terörist eylem ve buna benzer şeylerden asla sorumlu değildir. Ancak, ABD’nin
nazarında affedilmez bir şey yaptı: ABD’yi tehdit etti. Washington bunu kabul
edemez, çünkü eğer İran doları desteklemezse, ABD hükümetinin dev federal borçlarının
finansmanı sorun olacaktır. İran ile yapılacak bir savaş, ABD dışındaki en
büyük petrol ihracatçısını saf dışı bırakacaktır. Bir şey diğerine neden olur. Altınların
ülkelerine geri dönüşü, bir kur savaşı ve silahlı çatışmanın habercisi. Bu da, ABD
dış politikasını neyin yönlendirdiğini göstermektedir.
Peter KORZUN | 25.04.2018
Yorum Kaynağı: https://www.strategic-culture.org/news/2018/04/25/gold-leaving-us-vaults-signs-upcoming-currency-war-and-armed-conflict.html
ÇEVİRİ: IŞIK