F.William Engdahl;'Top USA National Seecurity Officials Admit Turkey Coup' etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
F.William Engdahl;'Top USA National Seecurity Officials Admit Turkey Coup' etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2016 Pazar

F. William Engdahl : ABD’nin Üst Düzey Ulusal Güvenlik Yetkilileri Türkiye’deki Darbeyi İtiraf Ediyor




Obama Yönetimi ve CIA resmi olarak, CIA güdümündeki Fethullah Gülen örgütünün Türkiye'de gerçekleştirdiği 15 Temmuz başarısız darbe girişiminde ABD istihbaratının her türlü müdahaleden masum olduğu şeklindeki incir yaprağı yalanına tutunsa da, gerçeklik bizzat ABD istihbaratının üst düzey üyelerinin dilinden geliyor. Bu durum ABD'nin yönetici çevreleri arasında yaşanan ve her açıdan, Amerikan tarihindeki en acayip Başkanlık seçimi yılını şekillendiren dev bir iç hizip mücadelesini yansıtıyor.

Erdoğan'ın NATO'dan uzaklaşıp Rusya'ya doğru yönelen büyük bir stratejik kaymayı ilan etmesinden yalnızca birkaç gün sonra gerçekleşen Erdoğan karşıtı darbede ABD istihbaratının parmağının olduğu yönündeki ilk itiraf Zbigniew Brzezinski'den geldi. Brzezinski, ABD istihbarat yapısının en önde gelen üyelerinden biri, Obama Yönetimi'nin eski bir danışmanı ve Jimmy Carter'ın 1979 yılında Afganistan'daki Sovyet güçlerine karşı Mücahitler eliyle yürüttüğü terör operasyonlarının mimarı olan, eski Ulusal Güvenlik Konseyi yöneticisi.

Brzezinski, kendi sayfasından attığı bir tweet'te, American Interest dergisi için yazdığı son makalesinin bir özetini sundu ve şunu yazdı: “ABD'nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik darbe girişimini desteklemesi, ABD'nin şöhretine büyük bir darbe indirebilecek ağır bir hataydı.” Türkiye'de 15 Temmuz'dan beri gelişen şeyler düşünüldüğünde bu kesinlikle kibar bir ifadedir.

Brzezinski yazısının devamında şunları yazdı:

“Türkiye son beş yılda Suriye'de yaşanan başarısızlıklık sonrasında dış politikasını gözden geçirmenin eşiğindeydi ve ABD'nin darbeyi destekleyip liderine [Fethullah Gülen] evsahipliği yapma yönündeki hesap hatası o kadar ciddiydi ki, bir zamanların ABD müttefiki Türkiye ABD'ye sırt çevirip politikaları üzerine yeniden düşünürse Türkiye'yi suçlamak artık mümkün olmayacaktır.”

Sözlerine “Potansiyel bir Rusya-Türkiye-İran koalisyonu Suriye krizinin çözülmesi için bir fırsat yaratacaktır. Eğer Erdoğan bir nebzecik bilgeliğe sahip olsaydı, bazı ‘çürümüş' Arap ülkelerinin yardımıyla bağımsız bir güvenilirlik elde edemeyeceğini anlardı” şeklinde devam eden Brzezinski, şüphesiz Suriye'de 2011 yılından beri Esad'a karşı yürütülen terör savaşının baş finansörleri olan Suudi Arabistan ve Katar'dan bahsediyordu.

Henry Kissinger'la birlikte savaş sonrası dönemin en önde gelen ABD'li dış politika stratejistlerinden biri olan, Rockefeller'ların Üçlü Komisyonu'nun kurucu icra direktörü olan ve muhtemelen bugün bile “Çok Gizli” ABD istihbarat raporlarına erişim sağlayabilen Brzezinski, ABD istihbaratının Türkiye'yle olan ilişkileri yönetmedeki mutlak yetersizliğine duyduğu öfkeyi ifade ediyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı içinde, Ukrayna'da Şubat 2014'te gerçekleşen ve felaket getiren ABD darbesinden doğrudan sorumlu olduğu gibi Türkiye'deki darbe girişiminden de sorumlu olan en önemli isimlerden biri, daimi savaş taraftarı, aynı zamanda bir neo-con olan Robert Kagan'ın eşi, Victoria “lanet olsun AB'ye” Nuland.

Brzezinski'nin açık yürekli eleştirisini, Türkiye hükümeti tarafından ihanetle ve 15 Temmuz darbesini desteklemekle suçlanan  Fethullah Gülen ile ABD istihbaratı arasındaki bağlara ilişkin daha da ayrıntılı bir ifşaat izledi. ABD'nin çevrimiçi dergisi EurActiv.com'a 17 Ağustos 2016 tarihinde bir misafir makale yazan Arthur H. Hughes, Gülen ve CIA arasındaki yakın bağları doğrulayarak, “Gülen'in ABD'ye  diplomat Morton Abramovitz, CIA ajanları Graham Fuller ve George Fidas ve yukarıda sözü edilen Peder Alexander Karloutsos'un yardımıyla kaçtığını” belirtti.


Gülen'in CIA'den dostu 1. Bartholomeos

Hughes'un makalesi bir çok bakımdan bomba niteliğinde; özellikle de CIA, Gülen ve şimdiki İstanbul Rum Ortodoks Patriği, İstanbul Başpiskoposu ve Ekümenik Patriği 1. Bartholomeos arasındaki bağların ayrıntısını ortaya koyması açısından. Hughes, yukarıda bahsedilen Peder Alexander Karloutsos'u şöyle tanımlıyor:

“…İstanbul Patrikhanesi'ndeki Amerikan-İsrail lobisinin üyelerinden biri, [Amerikan] Başpiskoposu Demetrios'a yakın olan halkla ilişkiler görevlisi Peder Alexander Karloutsos. Peder, üst düzey yetkililerle ve Yunan-Amerikan milyarderleriyle olan bağları sayesinde temel olarak, Fener'e ABD'den giden para akışını kontrol eden tek kişi ve bu ona Ekümenik Patriklik üzerinde basınç oluşturma imkanı sağlıyor. Öte yandan Karloutsos aynı zamanda eski CIA Direktörü George Tenet ve Amerikan istihbaratıyla işbirliği yapan vaiz  Fethullah Gülen ile iyi ilişkilere sahip.”

Clinton'un siyasi aygıtının yakın bir müttefiki olan George Tenet,  Bill Clinton ve aynı zamanda George W. Bush döneminde CIA'in başında yer almış olan bir Yunan-Amerikalı. Clinton'ların her ikisinin de geçmişte Fethullah Gülen'i övdüğü biliniyor. Bu, tümü “Yunan-Amerikan milyarderlerinden gelen para” tarafından finanse edilen samimi bir CIA-Gülen-İstanbul Patrikhanesi-Clinton'lar ağı gibi görünüyor.

Arthur H. Hughes, Türkiye ve Ortadoğu'daki olaylar hakkında rastgele yorumlar yapan biri değil. 1990'larda Clinton'un başkanlığı zamanında ABD'nin Yemen Büyükelçisi olarak çalıştı, ardından da Ortadoğu'dan sorumlu Dışişleri Bakanı Yardımcılığı'na getirildi. Ortadoğu ve Güney Asya'dan sorumlu ikinci müsteşarlık da yapan Hughes, bir dönem de Tel Aviv'deki misyon şefi yardımcısı olarak çalıştı. Onun Gülen'i CIA ve İstanbul Patrikhanesi'yle ilişkilendirmesi, dünyanın en az konuşulan ve en etkili CIA güdümündeki ağlarından birine, İstanbul Patriği 1. Bartholomeos'un Moskova karşıtı Ortodoks Patrikhanesine işaret ediyor. Hughes, Erdoğan ve Türkiye hükümeti gelecekteki darbe tehditleriyle baş etme konusunda ciddiyse, İstanbul Patrikhanesi'ni büyüteç altına koymaları gerektiğini söylüyor.  

Kayıp Hegemon: Tanrıların Yok Edecekleri başlıklı kitabımda belgeleriyle ortaya koyduğum gibi, her ikisi de on yıllardır üst düzey CIA yetkilileri olan Graham E. Fuller ve George Fidas, 1999 yılında Gülen Türk otoriteleri tarafından ihaneti teşvik etmekten suçlanmak üzereyken ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yüksek sesli resmi itirazlarına karşın onun için Saylorsburg-Pennsylvania'da olağanüstü bir daimi ikamet temin edebildi.

Daha yakın zamanda Fuller blogunda, gerçekten de Gülen'in ABD'den yeşil kart almasına yardım ettiğini yazmak zorunda hissetti, ama söylediğine göre Gülen 15 Temmuz başarısız darbesinin arkasında değildi. Bununla birlikte Türkiye'de yayımlanan haberler, Fuller ve bir diğer önde gelen CIA müttefiki olan Henri J. Barkey'nin darbe girişimi gecesinde, İstanbul'a yirmi dakika mesafedeki Adalar'da bulunan lüks bir otelde bulunduğunu yazdı. Daha sonra Washington'da, eski CIA direktörü, neo-con James Woolsey'nin başkanlık ettiği Demokrasileri Savunma Vakfı'nın düzenlediği bir forumda görünen Barkey ve etkinliğin evsahibi, darbe gecesi İstanbul'da bulunması ve Gülen'le olan bağları hakkında çürük şakalar yapmaya çalıştı.

Öncelikle, Brzezinski haklı.

CIA ve Gülen'in Moskova'yla yakınlaşmaya başlaması sonrasında Erdoğan'ı devirmeyi amaçlayan başarısız darbe girişimi “ağır bir hata” idi. Sonuçları, Türkiye içindeki Gülen ağlarına ve medyaya demir yumruk inmesinin yanısıra, Erdoğan ve Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım'ın Rusya'yla ve şimdi İran'la, Suriye savaşına Beşar Esad'ın en azından bir geçiş figürü olarak içinde yer alacağı bir “çözüm” getirme konusunda açık diyaloğa girmesini de içeriyor.

Erdoğan'ın CIA'in başarısız darbe girişiminden beri yüzünü Doğu'ya dönmesi, Pentagon'u Türkiye'nin Suriye sınırı yakınlarındaki İncirlik hava üssünde bulunan nükleer savaş başlıklarını hızla Romanya'ya taşımak zorunda bıraktı. Aynı zamanda Türkiye Başbakanı 20 Ağustos günü medyaya, Rusya'nın gerekli olması halinde İncirlik Hava Üssü'nü kullanabileceğini söyledi. Bu kuşkusuz Langley-Foggy Bottom'da (ABD Dışişleri Bakanlığı için bundan daha uygun bir isim olamazdı) ve Obama'nın Beyaz Sarayı'nda çok daha şiddetli gaz sancıları meydana getirmiştir.

15 Temmuz tarihe, Amerika'nın küresel güç projesinin, David Rockefeller ve dostlarının sözde Yeni Dünya Düzeni'nin en kesin yenilgilerinden biri olarak geçebilir. Eğer öyleyse, daha barışçıl bir dünya ihtimali için son şanslardan biri.


F. William Engdahl 
journal-neo.org / 31.08.2016   

Çev: Selim Sezer (www.medyasafak.net)

Makalenin aslı için bakınız:

Top USA National Security Officials Admit Turkey Coup



While the Obama Administration and the CIA officially cling to the fig leaf lie that US intelligence was innocent of any involvement in the failed July 15 coup d’ etat attempt by the CIA-run Fethullah Gülen organization in Turkey, the truth is coming out from senior US intelligence insiders themselves. It reflects a huge internal faction struggle within US leading circles in what by all accounts is shaping to be the most bizarre Presidential election year in American history.

The first admission that US intelligence had their hand in the anti-Erdogan coup, a coup launched just days after Erdogan announced a major strategic shift away from NATO and towards Russia, came from Zbigniew Brzezinski. Brzezinski is one of the most senior members of the US intelligence establishment, a former Obama Presidential adviser and former National Security Council architect of the Jimmy Carter 1979 Mujahideen Afghanistan terror operations against the Soviet forces in that country.

In a Twitter tweet from his own blog, Brzezinski wrote a precis of a new article he wrote for The American Interest magazine. He writes, “The US backing of the attempted coup against the Turkish President Recep Tayyip Erdogan was a grave mistake that could deliver a major blow to the US reputation.” That’s definitely putting it mildly given what’s unfolding in Turkey since July 15.

Brzezinski went on to write, “Turkey was on the verge of reconsidering its foreign policy after failure in the Syria during the last five years, and the US miscalculation in supporting the coup and hosting its leader (Fethullah Gülen, now in CIA-arranged exile in Pennsylvania-w.e.) was so serious that it is no longer possible to put the blame on once-US-ally Turkey if it turns its back on US and rethink (sic) its policies.” He continues, “A potential Russia-Turkey-Iran coalition would create an opportunity to solve the Syrian crisis. If Erdogan had the smallest bit of wisdom, he should have come to the understanding that he could not make an independent credibility with the help of some ‘decayed’ Arab countries,” no doubt referring to Saudi Arabia and Qatar, the prime financiers of the Syrian terror war against Assad since 2011.

Brzezinski, who together with Henry Kissinger was one of the foremost US foreign policy strategists of the postwar period, the founding Executive Director of David Rockefeller’s Trilateral Commission, and one who still today presumably retains Top Secret clearance access to US intelligence reports, was expressing his fury at the utter incompetence of US intelligence in managing the Turkey relationship. Notably, the person in the US State Department directly responsible for not only the disastrous US coup in February, 2014 in Ukraine, but also for Turkey, is the hapless neo-con perpetual warrior-ess, Victoria “Fuck the EU” Nuland, wife of neo-con Robert Kagan.

Brzezinski’s candid critique was followed up by an even more detailed expose of US intelligence ties to Fethullah Gülen, charged by the Turkish government with treason and backing the July 15 coup. In a guest article in the EU online mgazine EurActiv.com dated 17 August, 2016, Arthur H. Hughes confirms the intimate links between Gülen and the CIA, noting that “Gülen fled to the US with the assistance of the diplomat Morton Abramovitz, CIA agents Graham Fuller and George Fidas, and the above-mentioned Fr. Alexander Karloutsos.”

Gülen CIA friend Bartholomew I

Hughes’ article is a bombshell in many respects, and most definitely in his detailing of the intimate ties between the CIA, Gülen and the current Orthodox Patriarch Bartholomew I of Constantinople, current Archbishop of Constantinople and Ecumenical Patriarch. Hughes described the above-mentioned Father Alexander Karloutsos:

“…one of the members of the American-Israeli lobby in the Constantinople Patriarchate is Father Alexander Karloutsos, Public Affairs Officer close to Archbishop Demetrios (of America-w.e.). Thanks to his ties with high-level officials and Greek-American billionaires, he is basically the only person who controls the money flows from the US to the Phanar (the Greek Orthodox part of Istanbul-w.e.), and that gives him wide possibilities of exerting pressure upon the Ecumenical Patriarchate. On the other hand, Karloutsos is also in good relations with former CIA Director George Tenet, and with the preacher Fethullah Gülen cooperating with the American intelligence.”

George Tenet, a close ally of the Clinton political machine is a Greek-American former head of CIA during the time of Bill Clinton and also George W. Bush. The Clintons are both on record praising Fethullah Gülen. It seems to be a cozy network of CIA-Gülen-Constantinople Patriarchate-Clintons, all financed with “money from Greek-American billionaires.”

Arthur H. Hughes is not a casual commentator on events in Turkey and the Middle East. He was US Ambassador to Yemen in the 1990’s during the Clinton Presidency, then Deputy Assistant to the Secretary of State for Near Eastern Affairs. He also served as Deputy Assistant Secretary of Defense for Near East and South Asia, and was Deputy Chief of Mission in Tel Aviv. His linking of Gülen to the CIA and to the Constantinople Patriarchate points to one of the least-public and most influential covert CIA-run networks in the world, the anti-Moscow Orthodox Patriarchate of Patriarch Bartholomew I of Constantinople. Hughes suggests that if Erdogan and the Turkish government are serious about dealing with future coup threats, they should put the Constintanople Patriarchate under the magnifying glass.

As I’ve documented in my book, The Lost Hegemon: Whom the gods would destroy, Graham E. Fuller and George Fidas, both decades-long senior CIA officials managed to secure an extraordinary permanent residence in Saylorsburg, Pennsylvania, over the loud formal objections of the US State Department, in 1999, when Gülen was about to be charged by the Turkish authorities for inciting treason.

Most recently, Fuller felt compelled to write on his blog that, indeed he did help Gülen obtain a US green card, but that no, Gülen was not behind the failed July 15 coup. However Turkish reports place Fuller and another senior CIA ally, Henri J. Barkey, at a luxury hotel on one of the Princes’ Islands in the Sea of Marmara, some twenty minutes from Istanbul the night of the failed coup. In a subsequent appearance at a Washington think tank forum held by the Foundation for the Defense of Democracies, a neo-con address whose chairman is former CIA director, neo-con James Woolsey III, Barkey and his host tried to make a feeble joke about his presence in Istanbul the night of the coup and his ties to Gülen.

For once, Brzezinski is right.

The CIA-Gülen coup d’etat attempt to topple Erdogan after his turn towards rapprochement with Moscow was “a grave mistake.” The consequences, aside from a massive crackkdown on Gülen networks and media inside Turkey, include an open dialogue of Erdogan and the Turkish government of Prime Minister Binali Yıldırım with Russia and now with Iran, about a “solution” to the Syrian war that would include Bashar al-Assad as at least a transition figure.

The Erdogan pivot East since the failed CIA coup has forced the Pentagon to quietly remove its nuclear warheads from Turkey’s Incirlik airbase near the Syrian border to Romania. At the same time, Turkey’s Prime Minister on August 20 stated to the media that Russia could possibly use Turkey’s Incirlik Airbase if necessary, something that certainly produced more acute gas pains in Langley, Foggy Bottom (the more than fitting name for the US State Department headquarters), and the Obama White House.

July 15 may go down in history as one of the most decisive defeats of American global power projection, of the so-called New World Order of David Rockefeller and friends. If so, not a minute too soon for the prospect of a more peaceful world.

F. William Engdahl
journal-neo.org / 31.08.2016

F. William Engdahl is strategic risk consultant and lecturer, he holds a degree in politics from Princeton University and is a best-selling author on oil and geopolitics, exclusively for the online magazine “New Eastern Outlook.”