14 Eylül 2014 Pazar

Hitler'den önce HAÇ'ı keşfettiler

 
Tarikatlar, cemaatler, din ve ticaretin kanlı işbirliği ve hepsinin üstünü kapatan kutsal 'yardım' söylemleri... Hiçbiri yeni değil ve hepsi de ortaçağın eşsiz tecrübelerinden yararlanıyor. Kudüs'te bin yıl önce Haçlı ordusu askerlerini tedavi için kurulan Alman Tarikatı'nın Hansa Birliği ile yaptığı kanlı işbirliği çarpıcı bir örnek
 
ALMAN tarikatı, bundan neredeyse 1000 yıl önce Kudüs'te Haçlı ordusuna 'yardım' için kurulur. Kısa sürede Haç ve kılıcın gücünü keşfeden tarikat doğu ve kuzey Avrupa'yı hakimiyeti altına alır. Aynı bölgenin ekonomik kaynaklarına göz diken Hansa Birliği'yle çıkarları birleşince ortaya ortaçağa damgasını vuran ve bugüne kadar etkisi süren bir sömürü düzeni çıkar.
 
ŞÖVALYELERİN İZİNDE
 
Üçüncü Haçlı Seferi'nin amacı Müslüman doğuya karşı kutsal topraklarda batılı Hıristiyanların tek vücut olarak savaşmasını sağlamaktı. Papa'nın emriyle üç kudretli lider, Kutsal Roma-Germen İmparatoru Fredrik I. Barbarossa, Fransa kralı II. Philip Augustus ve İngiltere kralı I. Richard (Aslanyürekli) ordularıyla Kudüs'e doğru yola çıkmıştı. I. Barbarossa Göksu nehrinde boğulunca ordusu dağıldı. Almanları sevmediğini açıkça belirten I.Richard başta olmak üzere savaş alanında itilip kakıldılar. Lübeck ve Bremenli tüccarlar yaralılar için bir tarikat ve hastane kurdu. Sonra da onu 1198 yılında Kutsal Maria'nın Kudüs'teki Alman Evi Tarikatı (der Deutsche Orden- Ordo domus Sanctae Mariae Theutonicorum-) adlı bir şövalye tarikatına dönüştürdüler. Katolik olan tarikat Kudüs'te etkin bir örgüt olan "St. Jean Şövalyeleri veya Tapınak Şövalyeleri" tarikatını örnek almıştı. Papa tarafından kutsanarak Tapınak Şövalyelerinin beyaz üzeri kırmızı haçlı elbisesi yerine beyaz üzeri siyah haçlı elbiselerini giydiler. İşte bu siyah haç o günden bu yana Almanya'nın milli sembolü.
 
Haç ve kılıçla ilerleyen, Doğu ve Kuzey Avrupa halklarına karşı Haçlı seferleri düzenleyen Tarikatın gücü neredeyse bütün Avrupa'ya yayılmış, Fin Körfezi'nden Danzig'e tüm bölgeyi ele geçirmişti. 14.yy ortalarında Alman Tarikatı, Baltık çevresini kontrol eden güçlü ve ihtişamlı bir devlet haline gelmişti.
 
ORTAÇAĞ BORSASI GİBİ
 
Alman şehirleri arasında bir ticaret birliği olarak kurulan Hansa Birliği ise, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'nun zayıflamasının ardından doğmuştu. Kendisine bağlı şehirleri ödüllendiriyor, olmayanlara ticari ambargo uyguluyordu. Her ürünün alış ve satış fiyatı talebe göre belirleniyordu. Topladıkları keten, kereste, balmumu, et, balık, tahıl, tuz, demir gibi birçok ürünü Hansa büroları aracılığıyla alıp satıyordu. 12.-17. yy arasında çoğu Alman 200 kadar şehir, Hansa Birliği'nin koruyucu kanatları altında gelişti. Hepsi de Alman Tarikatının üyesiydi. Bağımsız bir güç olarak görülen Hansa Birliği ile Alman Tarikatının yolları 1350 yıllarında kesişti.
 
HAÇ VE KILIÇ EMİRLERİNDE
 
Hansa Birliği kendi tüccarları kanalıyla edindiği ayrıcalıklarla Kuzey Avrupa'nın bakir kaynaklarına sahip çıkarak tekeline alacaktı. Alman Tarikatı da Hıristiyanlaştırmak üzere kılıç sallamaktaydı. Ticari ve siyasi hedeflerle dini ve askeri hedefler bütünleşiverdi. Tarikatın "tanrı adına savaşan" askeri gücü, Hansa Birliği'nin vurucu gücü oldu. Hansa Birliği ve Alman Tarikatı ele geçirdikleri yerlerde oluşturdukları imtiyazlı ticaret ortaklıklarını korumak için savaştılar. Örneğin Baltıktan geçen gemilerden gümrük alarak tüccarlarının işini sekteye uğratan Danimarka Krallığını dize getirdiler. Benzer yöntemlerle Danimarkalı, Rus, Hollandalı, İngiliz tüccarların bölgedeki egemenliklerine son verildi. Avrupa'daki erken kapitalizm döneminde Almanlar Hristiyanlık kalkanıyla serpildi. Din ve ticaretin kanla beslenen evliliği bereket getirdi.
 
HAMBURG, BREMEN, LÜBECK
 
Yeni sosyal ve "milli" oluşumlarım ortaya çıkması Hansa Birliği'nin sonunu getirdi. Avrupa'da nüfusun üçte birini yok eden veba salgınının ardından yaşanan tarım krizinde çok sarsıldılar. 16.yy da okyanus ötesi keşifler İberya yarımadasını ve İngiltere'yi yeni ticaret odakları haline getirdi. Rusya, İsveç ve Danimarka krallıkları Baltık ticaretinden paylarını alarak Hansa Birliği'nin ticaret tekelini kırdı. Alman Tarikatı'nın lideri Avrupa'yı kana bulayan Katolik-Protestan savaşlarında Protestanlığı seçince Hansa Birliği kılıcını da kaybetti.
 
Hansa şehirlerinin 1669 yılında yapılan son toplantısı çok az bir katılımla yapıldı. Hansa Birliği'ne yer olmayan yeni düzende sadece Hamburg, Bremen ve Lübeck ayakta kalabilmişti. İşte bu üç şehir 1937 yılına kadar resmen "devlet ve özgür Hansa şehirleri" olarak tanımlandı. Hansa Birliği yoluyla güney Baltık bölgesine yerleşmiş olan Almanların, bölgedeki kültür, siyasi ve ekonomik hayattaki etkinliği ise halen sürmekte.
 
ALMANYA'NIN HANSA SEVDASI
 
Hansa Birliği'nin denizlerle gelen başarısı ulusal birliğini 1871 yılında kuran Almanya için örnekti. Yüzyıllarca küçük şehir devletcikler olarak varlık sürdürdükten sonra ortak bir gelenek ve aidiyet unsuru olarak "ortaçağda Alman gücünün merkezi" Hansa Birliği gösterildi.
 
Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın ortaya attığı "Mitteleuropa" düşüncesi sanki Hansa Birliği'nin yeniden hayata geçirilmesiydi. Nazi Almanyası da Alman Tarikatı'da unutulmadı. Kayzer II. Wilhelm'i 1908'de Marienburg'da karşılayan askerler ortaçağ şövalyeleri gibi giyinmiş, tören Alman tarikatı ruhuyla yapılmıştı. Tarikat şövalyeleri Nazilere göre de Alman milletinin savaşçılarıydı. Hitler iktidara geldiğinde Marienburg şatosuna gamalı bir tarikat haçı asıldı. Haç Sovyet birlikleri kaleyi topa tutana kadar da asılı kaldı.
 
Almanya'nın Hansa Birliği'ni yaşatma hayali hiç bitmedi. 1980'lerin sonunda Baltık bölgesinde ve İskandinavya'da "yeni Hansa" veya "Kuzey Avrupa'nın Ekonomik Birliği-Hansa" sloganı sıkça dile getirildi. Özellikle Estonya-Litvanya-Letonya üzerindeki etkisi, bu üç ülkenin Avrupa'ya yakınlığı vurgulandı, Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecine katkıda bulunuldu. 2004'de Baltık bölgesinde ortak amaçlar için çalışmak üzere 50 ticaret odasının katılımıyla Hamburg'da "Hansa Parlamentosu" kuruldu.
 
DOĞU AKDENİZ'İN BİN YILLIK CAZİBESİ
 
Akka şehrini merkez seçen Alman Tarikatı bir süre sonra çalışmalarını Küçük Ermenistan olarak bilinen Kilikya'ya doğru genişletti. Kilikya, yani bugünkü Çukurova bölgesi, Kıbrıs'ı ve Doğu Akdeniz'i kontrol etmek için stratejik önemi büyük bir bölge. Diğer şövalye tarikatları sadece kutsal topraklarda savaşmak için kurulmuşken Alman Tarikatı'nın tüzüğünde sınırlayıcılık yoktu.
 
Kuman ve Peçeneklerin Transilvanya'ya yaptığı akınlarından bıkan Macar kralı Andreas'ın Alman Tarika'tı'ndan yardım istemesiyle Tarikat Avrupa'ya döndü. Akınları durdurdu ama devlet içinde devlet kurmaya başlayınca Andreas ile ters düştü, Macaristan'dan ayrıldı.
 
Alman Tarikatı'na ikinci çağrı Varşova yakınlarından, Mazovyalı Konrad'dan geldi. İşgalci ve talancı Pagan Prusyalılara karşı yardım istiyordu. Paganlar sürülecek, kalanlar zorla Hıristiyanlaştırılacak, ele geçirilen topraklara el konulacak, sömürgeleştirilecekti. Tarihin gördüğü en kanlı ve vahşi saldırılarla Prusyalılar yok edildi.
 
Dr. Tülin Uygur / Aydınlık / 03.09.2014