13 Eylül 2014 Cumartesi

ÖZDEMİR İNCE: Anadilde öğretim mayını

 
KİMSE bir şey öğrenmiyor: Kopenhag Kriterleri’nin açıklanmasından bu yana yazıyorum: Avrupa Birliği ve Kopenhag Kriterleri anadilde öğretimi değil, fakat anadilin özgürce öğrenilmesinin önündeki yasal engellerin kaldırılmasını istiyor.

 
Fakat ne mümkün, ağzını açan "anadilde öğretim"den söz ediyor. Sadece DTP’liler, PKK’cılar ve "bir kısım" paralı asker köşe yazıcısı değil, aynı zamanda AB’nin ve Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgili küçük memurları da bu konuda zırvalamaktan geri kalmıyorlar.

AMAÇ SİYASAL

Bir kez daha tekrarlayalım: Anadilde Öğretim, anaokulu, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimde söz konusu anadilin eğitim ve öğretim dili olarak kullanılması demektir.

Yani Kürtçe Anadilde Öğretim demek, eğitim ve öğretimin anaokulunda, ilköğretimde, ortaöğretimde ve yükseköğretimde Kürt dilinde ve lehçelerinde yapılması demektir.

Kopenhag Kriterleri’nde yazdığı gibi, Kürtçenin (Kürtçe diye yazmıyor tabii) öğrenilmesinin önündeki (varsa) yasal engellerin kaldırılması ise işin gerçek boyutu.

Bu seçmeli ders olabilir, ikinci dil olabilir, ayrı bir dil okulu olabilir. Bunun herhangi bir siyasal sonucu ve anlamı yoktur. Bireysel hak ve özgürlüklerle ilgili bir durumdur.

Ancak, "Anadilde Öğretim"in amacı da sonucu da siyasaldır.

AYRILIKÇILIK

Anadilde Öğretim niçin yapılır? O dili kamusal alanda kullanmak için yapılır. Ne demek yani? Sadece eğitim ve öğretimde değil, aynı zamanda bütün mesleklerde ve devlet dairelerinde kullanmak için: Emniyette, yargıda, maliyede, bayındırlıkta, tapuda, resmi yazışmalarda, gümrükte, sağlıkta... Yani resmi dil!...

Anadil bu alanlarda kullanılmayacaksa Hukuk, Siyaset Bilim, Fen Bilimleri, Tıp ve Veterinerlik fakültelerinde neden Kürtçe öğretim yapılsın?

Sokak adları, Finlandiya’da, Belçika’da olduğu gibi iki dilde olabilir. Ancak hukuk fakültesinde eğitim Kürtçe yapılıyorsa, bu, mahkemelerde Kürtçe kullanılacağı; yasaların Kürtçe olacağı anlamına gelir. Böyle bir şey üniter bir devlette elbette mümkün değildir! Ama DTP milletvekillerine bakıyorsunuz, ülkenin üniter yapısına ve toprak bütünlüğüne aykırı bir istekte bulunmadıklarını, bulunmayacaklarını (retorik icabı) söylüyorlar.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Ben anadilde öğrenim hakkı istiyorum demek, ben federal düzen istiyorum, demektir. Bölgesel ayrılıkçılık. Üniter yapıdan federal yapıya geçilmek istendiğine göre, bu istek ayrılıkçılık olarak da tercüme edilir.

FEDERAL DEVLET

DTP-PKK hattı Güneydoğu’ya özerklik tanınmasını istiyormuş. Bu istek açıklandıktan sonra "Farklı kimlik ve kültürlere anayasal güvence getirilmesi", "Kürtçenin resmi eğitim dili olması", "Koruculuk sisteminin kaldırılması" gibi isteklerde bulunmak gereksiz tekrar. Çünkü özerklik ve federal (devlet) eyalet bunların hepsini içerir. Genel af ilan edilmesi, Öcalan’ın muhatap alınması falan ayrı bir fasıl. Üniter yapı bozulunca gerisi gelir ve iş en azından federal devlete gider. Türkiye Kürt Federal Devleti ile Irak Kürt Federal Devleti’nin ciddi bir sınıra gereksinimi var mıdır artık?

PKK’cılar, DTP’ciler, Kürtçüler, Kürt muhibbanları bana küfredeceklerine, ırkçı-mırkçı diyeceklerine, ilkin sözcüklerin ve deyimlerin doğru anlamını öğrensinler! Ben özerkliğe de, federasyona da, ayrılmaya da karşı değilim! Ama laf ebeliği ve demagoji yapılmasın!
 
ÖZDEMİR İNCE / HÜRRİYET / 09.08.2009