MURSİ
30 sene “demokratik seçimlerle ve sandıktan her defasında ilk parti çıkarak” Mısır’ı yöneten Mübarek Hanedanlığı Şubat 2011’de yıkıldı. 1935 doğumlu, Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavi Süleyman, Mısır Silahlı Kuvvetleri başkomutanı, Savunma Bakanı, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi başkanı ve Mısır Devlet Başkanı sıfatıyla Şubat 2011’de, seçilecek yeni başkan dönemine kadar Mısır’ı yönetti. Mübarek’in yıkılmasının ardından Mısır’ı kimin yöneteceği uğruna en soldan en sağa birçok parti ve milyonlar Tahrir (Özgürlük) Meydanını mesken edindi.
Mayıs 2012’de yapılan Devlet Başkanlığı seçimin ilk turunda 13 aday yarıştı. İlk turda en çok oy alan üç aday oldu. 5.7 milyon oy alan Müslüman Kardeşler Örgütünün (MKÖ veya İhvan Hareketi) siyasi partisi Özgürlük ve Adalet Partisi'nin (ÖAP) adayı Mursi birinci, Mübarek döneminin Başbakanı Ahmed Şefik 5.5 milyon oy ile ikinci ve Arap Ligi Genel Sekreteri Mısırlı Amr Musa üçüncü oldu. Haziran 2012’de yapılan ikinci tur seçimine en çok oy alan iki aday Mursi ve Şefik katıldılar.
Seçim, Mısır halkının ezici çoğunluğu nezdinde mekruh yani sevilmeyen dini-dar Müslüman Kardeşler Örgütü-İhvan Hareketi (Özgürlük ve Adalet partisi) temsilcisi Mursi ile yıkılan Mübarek hanedanlığının eski Başbakanı Ahmet Şefik arasında hasıl olacaktı. 52 milyon seçmeni olan Mısır halkının sadece 23 milyonu sandığa gitti. 29 milyon seçmen uzak kaldı, boykot ve protesto etti. Mursi, ikinci turda 13.230.131 oy ile (yüzde 51.73) birinci seçildi ve devlet başkanı oldu. Seçildiği tarihten itibaren çok ciddi hatalara imza atıldı. Yabancı turistleri taşıyan otobüsleri tarayan “dinci” teröristler özel af kararnamesiyle serbest bırakıldı.
Başkan yardımcısı İsam (Essam) El-Aryan BBC’ye verdiği röportajda aktif üyelerinin en az yüzde 40’nın Müslüman Kardeşler Örgütü (MKÖ) mensubu olduklarını söylemişti. Parti, ülkemizi 17 senedir yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi'nin isminden ilham alınarak kurulmuştu. 9 Ağustos 2014’te Mısır Mahkemesinin kararıyla önce yasaklandı. İkinci bir mahkeme kararıyla bir terör örgütü olarak kabul edilen MKÖ’nün siyasi ayağı olması gerekçesiyle kapatıldı. Bu parti ve MKÖ Üyeleri hakkında idam ve ağırlaştırılmış hapis cezaları kararı çıktı. Birçok yöneticisi yurt dışına kaçtı. Önemli bir bölümü Katar ve Türkiye’de yaşıyor.
Müslüman Kardeşler gömleği, çok dinli, çok siyasi kimlikli, dünya ile entegre olmuş, köklü bir tarihi, sineması, sanatı, müziği ve laik cumhuriyet değerlerinin yüksek kıymeti harbiyesiyle Mısır’a dar geldi. Sosyal adalet, ekonomik refah, İslami nizam yoksul kesimlerin dikkatini ve ilgisini kısa bir müddet için çekebilir. Ancak orta ve uzun vadede bu tip hareketler, birçok sebepten ama özellikle münafık, çağdışı ve laiklik karşıtı olmaları sebebiyle topluma umut olamamaktadır. Mursi öldü veya öldürüldü. Şehit midir, gazi midir, proje midir, hain midir yoksa niyazi midir bu husus daha çok tartışılacak. 29 milyon seçmenin protesto ettiği ‘Demokratik Seçim’ sonucu mu yönetime geldi, yoksa ülkenin o tarihte içinde bulunduğu koşulların mecburiyetleri mi onu iktidar yaptı çok konuşulacak.
Mursi’nin mensubu olduğu Müslüman Kardeşler Örgütü'nün 1928’de Mısır’da nasıl kurulduğu, kimler tarafından inşa edildiği, Türkiye ile ilgisi, bu hareketin Türkiye’ye kimler tarafından ve neden ihraç edildiği, Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Nizamı düşmanlarının bu hareketle ilişkileri, Erdoğan iktidarının Mursi’ye hangi sebeplerle sahip çıktığı, şehit ilan ettiği ve daha birçok önemli ve enteresan bilgiyi gazeteciler Soner Yalçın’ın 19 Haziran tarihli “İhvan Sevgisi” , gazeteci Yılmaz Özdil’in, “Mursi Şehit Öyle mi?” yazılarında ve araştırmacı yazar Faik Bulut’un “Orta-Doğu’da Dinci Örgütler” kitabında okuyabilirsiniz.
Bilgileri tekrarlamamak adına, biz bu yazımızda Türkiye’de birçok hükümet medyasında Mursi’nin anti-Emperyalist ve anti-Siyonist olduğu ve bir Suudi-ABD-İsrail kumpasına kurban edildiği iddiaları üzerinde duracağız. Ayrıca Mursi’nin Suriye düşmanlığı ve bu politikaların çöküşündeki rolünü irdeleyeceğiz.
Mısır ve Türkiye arasında çok önemli benzerlikler var. Siyasi sistemleri de, tarihleri de birbirine yakındır. Osmanlı saltanatını ortadan kaldırıp Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal, Mısır’a da ilham kaynağı oldu. 1952’de Özgür Subaylar Hareketinin (Millet+anti-Emperyalist Ordu İttifakı) genç subaylarından Cemal Abd El-Nasır, Mısır’ı 144 yıl yöneten eski Osmanlı Paşası ve Mısır’ın yeni hükümdarı Mehmet Ali Paşa ve oğullarının iktidarına son verdi. Bu hanedanlığın son temsilcisi Sultan 1. Faruk’u devirip Cumhuriyeti ilan etti.
Nasır, İngilizleri Mısır’dan kovdu. 1954’te Süveyş Kanalındaki son İngiliz askeri üssünü kapattı. Ekonomiyi Millileştirme, tarım reformu ve Asvan barajı gibi devasa projelerle yerli ekonomiyi ihya etme politikalarını benimsedi. Karizmatikti, iyi bir hatipti ve Arap Milli Uyanışı ve Birliğine muazzam katkıları oldu. 1958’de Mısır ve Suriye’nin tek devlet olması planına ve Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin kurulmasına öncülük etti. Filistin davasına sahip çıktı ve uğruna İsrail ile birçok savaş yaptı. Mısır’ın İsrail ile tüm ilişkilerini yasakladı. Nisan 1955’te Kıbrıslı Başpiskopos ve siyaset erbabı Makaryos tarafından Kıbrıs’ı işgal eden İngiliz askeri üslerine karşı başlatılan silahlı direnişe destek verdi. Bu sebeple hem İngiliz hem de Batının borazanı Türkçe medyada Nasır’a karşı büyük bir yalan ve yıpratma kampanyası başlatıldı. 1956’da İsrail, İngiltere, Fransa Mısır’a saldırdı. Kentlerini limanlarını bombaladı. Menderes İktidarı bu saldırıya destek verdi.
1962’de Yemen Kralı Ahmed’in ölümünün ardından yönetime el koyan Özgür Subaylar Hareketi mensubu ve Abd El-Nasır tarafından desteklenen Albay Abdullah Selal liderliğindeki Arap Milli Ordusu (Millet+anti-Emperyalist Ordu İttifakı) yönetimi ele geçirdi ve cumhuriyeti ilan etti. Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail ve İngiltere tarafından desteklenen kraliyetçiler bir direniş hareketi başlatarak kontrolü ele geçirmeye çalışırken Nasır, Yemen'e asker gönderdi. Yeni ilan edilmiş cumhuriyet nizamına destek verdi.
İngilizler ile kavgasında hem ABD hem de Sovyet Rusya’dan yardım gördü. Başkan Kennedy ile iyi anlaştı. Ancak Kennedy’nin öldürülmesinden sonra ABD’nin vaat ettiği ekonomik yardımları yerine getirmemesi Nasır’ın ABD’den uzaklaşmasına sebep oldu. Ne Amerika Ne Rusya Bağımsız Mısır sloganı üzerinden Dünya Bağlantısızlar Hareketinin kurucularından oldu.
Bu olaylar cereyan ederken Mısır’da İngiliz istihbaratı tarafından kullanılan en önemli “yerli, milli, ve dinci” diye pazarlanan taşeron örgüt kimdi? Müslüman Kardeşler Örgütü yani İhvan Hareketi yani Özgürlük ve Adalet Partisi'nin ecdadı ve hocaları. Nasır’ın kurduğu Mısır Cumhuriyetine “kafir nizam, İslam düşmanı zındık Nasır” propagandalarıyla saldırdılar. Yabancı ama özellikle İngiliz ve Fransız istihbarat örgütlerinin en çok kullandığı örgüt İhvan Hareketi oldu.
Mursi ve tabi olduğu İhvan Hareketi 2012’de ve henüz birkaç haftalık başkan iken, İngiltere, ABD, İsrail, Suudi hanedanlığı, Katar, Ürdün, Fransa ve daha nice ülke ve örgütün içinde yer aldığı Esad düşmanı kampta Suriye’nin birliği, dirliği laik cumhuriyetçi siyasi karakteri ve hatta İslam Şeriatı hukuk sistemine karşı saldırıya geçen cepheyi sevindirecek kararlara imza attı; Şam ile diplomatik ilişkileri kesti. Suriye’de savaşacak Mısırlı gençlerin önünü açtı. Mısır’ı Şam’a karşı faaliyetlerin bir merkezi yaptı. İhvan hareketinin mensubu olan Filistinli HAMAS örgütü ile Suriye’ye karşı cephe kurdu. Şam’ın uzun yıllar İsrail düşmanı diye koruduğu HAMAS ve lideri Halit Meşal Suriye’ye ihanet etti. Terör örgütlerine bomba yapımı, tünel kazma tekniği ve birçok silah üzerinde eğitim verdi. Bu konuda ihtiyacı olan her türlü desteği Mursi’den aldı.
İsrail ile ilişkilerini devam ettirdi. Oraya atadığı Büyükelçisi vasıtasıyla İsrail Devlet Başkanı Peres’e gayet samimi iki mektup gönderdi. Müslüman kardeşler Örgütü bu mektuplar ortaya çıkınca, bunun bir “siyonist propagandası ve yalanı” olduğunu söyledi. Ancak Peres ofisi, İsrail gazeteleri ve Mısır medyası bu mektupları kamuoyu ile paylaştı. Mursi, mektuplarla ilgili soru önergelerini yanıtsız bıraktı. ABD çıkışlı Mühendis Mursi, en çok ABD heyetlerinin ziyaretlerinden memnun kaldı. Suudi hanedanlığı ile Suriye düşmanlığında güvenilir kanka oldu. Muhammed Mursi İsa El-Ataya, 17 Haziran’da mahkeme salonunda yaşadığı kriz sonucunda öldü. Eceliyle öldü diyenlere karşı, mahkeme salonunda kriz geçiren Mursi’ye 20 dakika müdahale edilmedi, bilerek ve kasten ölümüne sebep oldular diyenler de var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Uluslararası Müslüman Kardeşler Örgütü taraftarları Mursi’yi şehit ilan etti. Gıyabi cenaze namazları kaim oldu. Mursi, ideolojik terbiyesi ve intimasıyla Uluslararası Müslüman Kardeşler Örgütü (İhvan Hareketi) mensubudur. Örgütü gibi kendisi de Emperyalist-Siyonist projelerde maşa olarak kullanıldı ve kullanılma süresi bitince rafa kaldırıldı. Düşman ve terör örgütü olarak sunuldu. Aynı şeyi Erdoğan ve AK Parti için hazırladıkları aşikar. Ya Müslüman Kardeşler Örgütü gömleğini çıkaracaksınız, gerçekten yerli, milli, dini değerleri de koruyan laik-cumhuriyet nizamı ve onu temsil eden siyasi kuvvetlerle kucaklaşacak ve iktidarı paylaşacaksınız yahut ibret almayanlardan olacaksınız.
Mehmet YUVA
, 23.6.2019