30 Ağustos 2011 Salı

AYDINLIKÇILAR

Yılmaz YUNAK


                                                                  AYDINLIKÇILAR
 
   Bir süredir içlerindeyim; biliyorum…
  Ne emperyalizmin ucunda “kişisel çıkar” bulunan oltasına takılıyorlar, ne Soros’un dolarlarına!
  Hiç kimseden, hiçbir makamdan en ufak beklentileri yok.
  Kendilerine vatan sevgisi uğruna öyle bir feda etmişler ki, ne tehditler yıldırıyor onları, ne mapushaneler!
                              Binbir güçlükle ayakta tutmaya çılıştıkları yayın organları düzenli olarak basılıyor, yöneticileri, çalışanları hapishanelere tıkılıyor; umurlarında bile değil!
                              İnanılmaz insanlar, inanılmaz!..                  
                              xxx     xxx     xxx
                             Tarih, yaptıkları tespitleri doğrulamaktan yoruldu.
                             Bir zamanlar “Ne amerika ne Rusya!” diye çığlık atıyorlarda, şimdi “Ne abd ne AB; tam bağımsız Türkiye” diye inletiyorlar yeri göğü!
                             PKK ile pazarlık yapılmasına bile tahammülleri yok.
                             Şehitlerimiz, sadece onların yayın organlarında önemsiz bir “istatistik” olmaktan kurtulabiliyor.
                             Ay yıldızlı Bayrak sadece onlar için bir şeref meselesi artık!
                             Kendi Genel Kurmayı tarafından sahipsiz bırakılan askerlerin sığınabileceği tek liman onlar artık.
                             Vatan sevgisi yüreklerine öyle bir işlemiş ki, seri katilin ismini duyduklarında bile ayağa fırlamaktan alamıyorlar kendilerini. “Toprak, uğrunda ölen varsa vatandır!” sadece onlar için bir anlam ifade ediyor artık!
                             Biliyorlar ki, emperyalizme karşı olunmadan, seri katile karşı çıkılmadan vatan savunması yapılamaz!
                             “Namus”un Spartaküsleri olmuşlar; ar, edep, hayâ yaşam biçimleri.
                              İnanılmaz insanlar, inanılmaz!..
                              xxx    xxx    xxx
                              Maun Suresie’nin, kapitalizmle bütünleşerek yalandan namaz kılıp dua edenlerin yüzüne her gün bir şamar gibi indiği bugünlerde; “yetimi itip kakmayanlar, yoksulu doyurmayı özendirenler, kamu hakkının yerine ulaşmasına gayret edenler” (Maun Suresi) onlar artık!
                              Allah’ın insanın içini ürperten emirleri artık sadece onların bağrında vücut bulabiliyor. Farkındadırlar-değildirler, bilmem; ama Yaratıcı’nın sesi olmuşlar, modern Mekke oligarşisine hücum üzerini hücum düzenliyorlar!
                              Hepsi birer Ebu Zer, hepsi birer Ali!
                              Karmati fedaileri üzerlerinde Kasas Suresi’nin 5. ayetini birer muska gibi taşımaktan gurur duyarlardı; bunlar aynı ayeti billurlaştırıp emperyalizmin yüzüne çarpmaktan, “Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara nimet ve bağış sunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.” diye haykırmaktan yorulmuyorlar!
Herkes, onların kendi ideolojilerinden taviz verdiğini sanıp, ulusları “ezen-ezilen” olarak ikiye ayırmalarının ne anlama geldiğini çözmeye çalışırken; onlar bu ayrımı devrimci mücadelenin, sosyalizm mücadelesinin temeline oturtmaktan, bunun bu mücadelede birincil mesele olduğunu haykırmaktan asla vazgeçmiyorlar.
                              Sözüm ona Müslümanlar, Maun Suresi bedbahtları, emperyalizmle kol kola Müslüman kardeş ülkelerdeki halkların kanını akıtırken, onlar Ebu Zer’in bayrağını devralmış, yiğitçe mücadele etmekten asla vazgeçmiyorlar. Biliyorlar ki, bu mücadele, emperyalizme karşı savaşılmadan başarıya ulaşamaz; biliyorlar ki, bugün için bu mücadelede baş çelişki proleter-burjuva çelişkisi değil, vatan savunması ile emperyalizm arasındaki o amansız çelişkidir.
                              Her zaman haklılar ve her zaman güçlü!
                              İnanılmaz insanlar, inanılmaz!..
                              xxx xxx xxx
                              Aydınlıkçılar’dan söz ediyorum, şu yiğit fedailerden…
                              Ulusal Kanalcılar’dan, Aydınlık Gazetesi fedaileri’nden…
                              Bir vesileyle, bir süredir aralarındayım, biliyorum.
                              Ve bu kutsal Vatan Savunması’nda onları Allah’a emanet ediyorum.
                              Sağcı-solcu, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, deist-ateist; hangi meşrepten, hangi görüşten olursa olsun tüm vatanseverleri bu yiğitleri desteklemeye davet ediyorum.
                              Biliyorum ki, Âli İmran doğru söylüyor; biliyorum ki bölünüp fırkalara ayrılanlar (Âli İmran, 103) asla başarıya ulaşamıyorlar!
                             Seri katilin, AB’nin, NATO Terör Örgütü’nün kucağında namuslarını satılığa çıkaranlara karşı, davalarından dönerek Soros vakıflarının kapısında besleme köpekler gibi dillerini çıkararak şirinleştiklerini sananlara karşı, herkesi, bu yiğit insanlarla, bu fedailerle kol kola, “Söz konusu Vatan ise gerisi teferruattır!” ilkesine davet ediyorum.
                             Herkesi antiemperyalist mücadeleye davet ediyorum.
                             Ve Türkiye sevdalılarını hep birlikte çığlık çığlık hücuma:
                             Ne abd ne AB, tam bağımsız Türkiye!
                             Allah, Vatanımızın yardımcısı olsun inşallah.
                             Allah, Aydınlıkçılar’dan razı olsun inşallah…