Oturduğum sokakta, HDP ve CHP seçim çadırları birlikte kurulmuştu, seçim çalışmasını birlikte yaptılar. Gördüm.
HDP’nin bütün milletvekilleri PKK’yı temsil ettiklerini açıkça söylediler, duydum.
İnanmayan sorsun bir daha “PKK bir terör örgütü müdür, ona karşı mısınız’’ diye ve bir daha görüp duysun cevaplarını...
Ben bütün bunları, mesela tanıdığım insanlara anlattım, “yahu HDP PKK’nın siyasi kolu olduğunu açıkça ilan ediyor, nasıl ittifak kurarsınız, nasıl içinize sindirirsiniz’’ diye sordum, kimi beni aptal yerine koyarak “ama biz ittifak yapmıyoruz ki’’ dedi, kimi de “şu Tayyip’i indirmek için şeytanla bile işbirliği yapılmaz mı’’ dedi... Hepsini duydum...
Muharrem İnce, cezaevinde Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etti, gördüm ben... Parti yöneticileri onu cumhurbaşkanı yardımcısı yapacaklarını söylediler, kulağımla duydum...
Biz “HDP kapatılsın’’ diye kampanyalar yaparken onlar, Tayyip Erdoğan düşmanlığından gözleri kör olmuş vaziyette, “ama bu yaptığınız Tayyip Erdoğan’ın işine yarıyor’’ dediler, vallahi kulaklarımla duydum...
Şimdi ben de onlara sesleniyorum: Yüksekova’da patlayan mayını duydunuz mu? Patlamanın savurduğu o minik bedenin yaralı çığlıklarını? O minik tabutun boyunu gördünüz mü?
Astsubay Serkan’ın sözlerini duyup, gözlerine baktınız mı? Konuşsanıza ulan...
İyi bakın onlara, sorumlusunuz çünkü...
Sadece siz değil, Amerika ile Menbiç’te mütareke yapıp, PKK’nın elini rahatlatmasına neden olan iktidar da sorumlu...
Bakın şimdi o astsubayın gözlerine, bakın ve yazın sosyal hesaplarınıza: “@oyumince’’ zart zurt diye... bakın şimdi o astsubayın gözlerine ve atın o zırva sloganlarınızı: “Reis bizi Menbiç’e götür’’ diye...
Haydi alkışlayın bedelli kanunlarını, haydi kaçırın ensesi katmerli çocuklarınızı askerden...
Haydi ulan, haydi kendi sesinizden başkasını duymayın ve görmeyin aynadaki yansımanızdan başkasını.
Bildiğiniz ezberleri tekrar edin “demokrasi’’, “barış, çözüm’’ filan diye... Biz onu da görür, onu da duyarız. Serkan astsubay da duyar, birkaç gün önce düşen onbaşının babası da duyar.
Hep duyar, hep görürüz, hep dinleriz sizleri... Hep veririz canlarımızı, kollarımızı ve bacaklarımızı, öz kardaştan yakınlarımızı...
Siz yeni seçim kampanyaları yapabilesiniz, Amerika ile yeni anlaşmalar düzesiniz diye...
Amma...
Bir sonu vardır bunun da...
Oktay YILDIRIM
05.08.2018/Aydınlık